Başbakan Ahmet Davutoğlu, Papa Francesco’nun sözde Ermeni soykırımına yönelik açıklamasına karşın, “Buradan Sayın Papa’ya ve tüm Hristiyan alemine çağrıda bulunmak istiyorum. Tarihi tartışmaları açacak olursak, herhalde bundan en fazla bir anlamda utanç duyacak olan unsurlar, Avrupa içerisindeki unsurlardır” dedi.
Başbakan Davutoğlu Kutlu Doğum Haftası Etkinlikleri kapsamında Cemal Reşit Rey Salonu’nda katıldığı program öncesi gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Başbakan Davutoğlu, Papa Francesco’nun sözde Ermeni soykırımına yönelik açıklamalarına sert yanıt verdi. Davutoğlu, “Her şeyden önce şunu ifade etmek gerekir. Dini liderlerin birinci görevi tarihi tartışmalar üzerinden yeni bir çatışma ve nefret ortamı oluşturmaktansa insanları birliğe, barışa ve birlikte yaşamaya davet etmeleridir. Sayın Papa’nın Türkiye’ye geldiğinde verdiği mesajlar bu yönde mesajlardı. Ancak maalesef herhalde zamanla üzerindeki bazı etkiler ya da kendisinin tarih alanındaki bilgisizliği, bilgi yetersizliği bugün bahsettiği bir açıklamayı da beraberinde getirdi” dedi.
Gerekli açıklamanın yapıldığını ifade eden Davutoğlu, “Dışişleri Bakanlığımız gerekli açıklamayı yaptılar. Vatikan Büyükelçimizi istişareler için Türkiye’ye davet ettik. Gerekli tepkileri de gösterdik” diye konuştu.
Papa ve Hristiyan alemine seslenen Davutoğlu, “Buradan Sayın Papa’ya ve tüm Hristiyan alemine çağrıda bulunmak istiyorum. Tarihi tartışmaları açacak olursak, herhalde bundan en fazla bir anlamda utanç duyacak olan unsurlar, Avrupa içerisindeki unsurlardır. Engizisyon mahkemeleri ve onun getirdiği İspanya’dan kaçan Yahudilerin ve Müslümanların sığınağı Türkiye olmuştur. Bu 500 sene önce, o yıllarda İstanbul Türk, Ermeni, Rum, Müslüman, Hristiyan ve Yahudilerin birlikte barış içerisinde yaşadığı bir şehirdir ve hep böyle olageldi. Eğer dış faktörler olmamış olsaydı, muhtemelen 1915 yılında yaşanan acı olaylar yaşanmayacaktı. Bu acıları tek taraflı olarak okumak sadece insanoğlunun birtakım acılarına sahip çıkıp, diğerinin acılarını örtmek sayın Papa’ya ve bulunduğu makama yakışmamıştır. Acılar özellikle savaş döneminde yaşanan acılar paylaşıldığı zaman karşılıklı olarak bu acılar anlaşıldı ve adil bir hafızayla bu acılara sahip çıkıldığı zaman barış ortamı doğar. Bunun güzel bir örneği bugünlerde Çanakkale Savaşı’nda, Gelibolu’da yaşanan acılar içerisinde ortaya çıkan Türk, Avustralya ve Yeni Zelanda halkları arasındaki barış ve dostluk ortamıdır. Sayın Papa’nın ve benzeri görüşte olan siyasi liderlerin, altını çizerek söylüyorum, dini liderlerden bizim beklentimiz barış çağrısında bulunmalarıdır ama siyasi liderler bu konuyu istismar edebilirler ve ediyorlar. Dini liderlerden öncelikle beklentimiz barış çağrısında bulunmalarıdır. Ayrıca Avrupa’ya egemen olan İslamofobi ve anti-İslam tavırlardan uzak durmalarıdır” ifadelerini kullandı.
Davutoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Papa’nın açıklamaları sadece tarihin yanlış okunması değil, eksik okunması değil tek taraflı olarak bir grubun acıların sahip çıkarken diğer grubun acılarını yok saymak değildir. Aynı zamanda Avrupa’da yükselen ırkçılığı prim veren, Müslümanları ve Türkleri kolektif bir suçla itham eden zamanlama bakımından da son derece şanssız, yanlış ve tutarsız bir açıklama olmuştur. Geçen sene sayın Cumhurbaşkanımız bu sene ben 1915 olaylarıyla ilgili son derece açık yürekli açıklamalarda bulunduk, tavırlar ortaya koyduk. 2005 yılında da çağrıda bulunmuştuk. Protokolleri imzalarken de aynı çağrıyı tekrar ettik. Gelin Türklerle ve Ermeniler arasında yepyeni bir dönemi açalım. 1915 olaylarını ortak hafızamızın ve ortak adil bir hafıza anlayışıyla ortak acılarımızın paylaşıldığı ve yeni bir döneminin başlangıcı olarak birlikte değerlendirelim. Arşivlerimizi açalım, her türlü tarihi araştırmaya ve tartışmaya açık bir şekilde bu konuları ele alalım. Ancak gönülleri kapalı olanlara arşivleri açmak ifade etmiyor. Maalesef bugün bu konudan hareketle Müslümanlara toplu olarak Türklere özel olarak bir şekilde kolektif suç isnat etmek isteyenler, tam da ırkçılığın ve İslam karşıtlığının yayıldığı bir dönemde son derece yanlış bir akıma öncelik etmektedir. Ümit ederiz ki, sayın Papa Türkiye’ye geldiğinde bize zikrettiği görüşlerinde samimi olduğuna ve dini liderin zikrettiği görüşler olması bakımından da çok büyük bir önem atfederek kendilerini dinlemiştik, o görüşlere sahip çıkar. Şu son takındığı durumu tekrar gözden geçirir.”
(İHA)