İstanbul
Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Naz Berfu Akbaş, yaptığı yazılı açıklamada, bir pandemiyi yöneten ve kontrol edenin fiziksel tedavilerin yanında aynı zamanda psikolojik fenomenler olduğunun unutulmaması gerektiğini aktardı.
İnsanların doğru davranış biçimlerinin pandeminin şekillenmesinde oldukça etkili olduğunun altını çizen Akbaş, her insanın strese karşı farklı tepkiler verdiğini, kimi insanların stres durumlarında inkar mekanizmasını devreye sokarak "Bana bişey olmaz." düşüncesi içine girebildiğini kaydetti.
Doç. Dr. Akbaş, bu yaklaşımın kişinin kendisiyle birlikte diğer insanları da etkilediğini belirterek, "Öncelikle hepimiz diğer insanların sağlığından da sorumluyuz, bu tarzdaki düşünceler ve yaklaşımlar hem kendimizi hem de çevremizdekileri riske atacaktır, bu nedenle uyarılara ve önlemlere mutlaka uymalıyız." ifadelerini kullandı.
"Korku ve kaygının sizi yönetmesine izin vermeyin"
İnsanlarda stres döneminde görülen başka bir tepkinin de normalde olması gereken kaygının, korku ve paniğe dönüşmesi olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Naz Berfu Akbaş, yaşanan alışveriş çılgınlığının da bu paniğin bir sonucu olduğu belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
"Böyle kişiler düşünce ve davranışlarını kontrol edemez hale gelirler, bencillik, diğerlerinin ihtiyaçlarını önemsememe, dürtüsel ve saldırgan davranışlar sergilemeye başlayabilir
Aşırı stoklama bu davranışlara bir örnektir. Marketlerde çılgınca alışveriş yapan insanların korkusu size de kolaylıkla geçebilir. Pandemi dönemlerinde sadece 2 haftalık stok yapmanız yeterlidir, bu hem hizmet sağlayıcıları hem de gerçekten ihtiyacı olanları zor duruma düşürmeyecek bir davranış olacaktır.
Aynı zamanda böyle belirsizliğin ve kaygının yüksek olduğu dönemlerde yanlış karar verme olasılığı artar. Bu nedenle önemli kararlar almamak aslında en iyi seçenektir."
Doç. Dr. Naz Berfu Akbaş, izolasyon süresi uzadıkça birbirine tahammülsüzlüğün giderek artabileceğini ifade ederek, bunun son derece doğal olmakla birlikte, kontrol edilmesi gereken bir davranış şekli olduğunu bildirdi.
Akbaş, "Özellikle market, sağlık kurumları, eczane gibi çalışanlarının yüksek risk altında bulunduğu ortamlarda, bu kişilerin bizden daha stresli olduğunu bilerek, kendimizi daha iyi kontrol etmeye çalışmalıyız.
Toplum olarak daha fazla hoşgörülü, anlayışlı olmalı, örneğin yanlış davranışları olan kişileri gerilimi tırmandırmadan, uygun bir dilde uyarmaya gayret etmeliyiz." ifadelerini kullandı.
"Çok fazla kirli bilgi, çok hızlı bir şekilde sosyal medyada yayılıyor"
Kaygının aşırı olmasının da kişide uykusuzluk, yerinde duramama, çarpıntı, nefes darlığı, baş dönmesi, bulantı, konsantrasyon güçlüğü gibi belirtiler ortaya çıkaracağını anlatan Akbaş, şunları kaydetti:
"Böyle durumlarda bireysel psikiyatrik yardım alma gerekebilir. Öncesinde takıntı-zorlantı bozukluğu (OKB), hipokondriazis (hastalık hastalığı), yaygın anksiyete bozukluğu tanısı olan bireylerin böyle dönemlerde psikolojik durumlarının kötüleşme olasılığı yüksektir.
Bu kişilerin de mutlaka doktorlarına başvurarak önlem alması gerekir. Pandemi psikolojisini yönetmenin bir diğer önemli noktası 'infodemi' olarak da adlandırılan bilgi salgınını kontrol etmek. Yanlış bilgi alışverişi olarak değerlendirilen bu durum yeni çağın bir hastalığıdır.
Çok fazla kirli bilgi, çok hızlı bir şekilde sosyal medyada yayılıyor. Bunların yarısından fazlası insanları daha büyük kaygılara ve umutsuzluklara sürüklüyor. Bu durum ise salgının yönetilmesini zorlaştırıyor.
Sadece hasta ve vefat eden kişilerin rakamlarını açıklamakla birlikte, iyileşen bireylerin sayılarını da vermek iyi bir yöntemdir. Sosyal medyada geçirilen vakti azaltıp, güvenilir kaynakları takip etmek pandemi psikolojisini yönetmekte önemli bir diğer adım olacaktır.
Sorumluluk sahibi, yardımsever, kendi kontrol edebilen insanlar olarak davranırsak, sağlık, asayiş, hizmet sektörleri gibi, hastalıkla başka kulvarlarda mücadele eden insanlara da en büyük desteği vermiş oluruz."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com