İzmir'de, babasından nakledilen böbreğin, fonksiyonunu yitirmesinin ardından yeniden organ nakil listesine alınan Mahi Azman, nakil olmayı beklerken uygulanan tüp bebek tedavisi yöntemiyle bebeğini kucağına almanın mutluluğunu yaşıyor.
Bornova ilçesinde yaşayan 39 yaşındaki Mahi Azman'a, 12 yaşındayken böbrek yetmezliği teşhisi konuldu.
Azman, 6 yıl diyaliz tedavisi gördükten sonra 18 yaşında babasından yapılan böbrek nakliyle sağlığına kavuştu.
Yaşamını 10 yıl önce Hakan Azman ile birleştiren Mahi Azman, nakilden 14 yıl sonra böbreğinin fonksiyonlarının bozulması üzerine yine diyaliz tedavisi görmeye başladı.
Yeniden nakil olmak için organ nakli listesine başvuran genç kadın, böbrek yetmezliği rahatsızlığı bulunan kişilerde hamile kalma oranının düşük olması nedeniyle tüp bebek tedavisi görmeye başladı.
Hamilelik sürecinde bir kere bebeğini kaybeden genç kadın, 3. denemesinde mutlu sona ulaştı.
Hamile kaldığı süre boyunca diyaliz merkezinde tedavi görmeye devam eden Azman, bebeğiyle daha fazla vakit geçirmek için, Sağlık Bakanlığının sağladığı ev diyalizi tedavisine başvurdu.
Bir süre eğitim alan Azman, bebeğini dünyaya getirmesinin ardından evinde diyaliz uygulamaya başladı.
Mahi Azman, yaptığı açıklamada, böbrek yetmezliği nedeniyle çok zor günler yaşadığını, böbrek fonksiyonlarının 5 yıl önce yükselmesinin ardından yeniden organ nakli bekleme listesine alındığını söyledi.
Hayattaki en büyük isteğinin evlenip, anneliği yaşamak olduğunu belirten Azman, "Çalıştığım iş yerinde eşimle tanıştım ve evlendim. Diyaliz tedavisi gören hastalarda bebek sahibi olma şansı az. Buna rağmen tüp bebek tedavisi gördüm. 3. denemede kızımızı kucağımızı aldık. Dünyanın en mutlu annesi ve babası olduk. En büyük isteğim organ nakil olarak, kızımı sağlıklı bir şekilde büyütmek." dedi.
Daha önce ev diyalizi tedavisi görmek istediğini ama uzun süre tek başına yapacağı için cesaret edemediğini dile getiren Azman, bebeği Erva dünyaya geldikten sonra onunla daha çok vakit geçirmek için ev diyalizi tedavisine başvurduğunu ifade etti.
Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumunun onayıyla diyaliz makinasının evine kurulduğunu anlatan Azman, şunları kaydetti:
"Bebeğimi dünyaya getirmemin ardından 6,5 aydır evimde diyaliz oluyorum. Eskiden diyaliz merkezine giderken sabah erken saatlerde uyanıp hazırlanıyordum. Diyalizden sonra da çok yorgun oluyordum. Eskiden haftanın 3 günü 4 saat diyalize girerken artık evimde haftanın 6 günü 8 saat tedavimi yapıyorum. Üstelik hiçbir ek ücret ödemiyorum. Diyalizimi akşam uyurken yaptığım için uyandığımda daha dinç oluyorum.
Bebeğime daha çok vakit ayırıyorum. Özellikle yeni tip koronavirüs sürecinde evimde rahat bir şekilde tedavimi gördüm. Bu hizmet için Sağlık Bakanlığımıza çok teşekkür ediyorum."
Özel bir diyaliz merkezinde Azman'ı tedavi eden Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Cenk Demirci de Azman'ın bebek sahibi olacağını öğrendiği günü hala unutamadığını söyledi.
Evinde diyaliz tedavisi olmaya başlamasının ardından Azman'ın yaşam kalitesinin yükselmeye başladığını dile getiren Demirci, "Evinde daha rahat ve uzun süreli diyaliz olmaya başladı. Bu da böbreklerinden, biriken maddelerin daha çoğunun dışarıya çıkmasını sağladı. Mahi hanım, evinden çıkmadan artık çocuğuyla daha rahat ve uzun vakit geçirmenin keyfini çıkarıyor." diye konuştu.
Evde diyaliz 2010'dan beri uygulanıyor
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ercan Ok ise hemodiyaliz tedavisinin hayat kurtaran bir tedavi olduğunu, dünya üzerinde yaklaşık 3 milyon böbrek yetmezliği hastasının bu şekilde tedavi olduğunu ifade etti.
Evde diyaliz tedavisinin 2010 yılından bu yana Türkiye'de uygulanmaya başladığına işaret eden Ok, "Evde diyaliz ülkelere göre de daha ekonomik bir tedavi şekli. Türkiye, şu anda Avrupa'da, gelişmiş ülkeler düzeyinde bu hizmeti sunan az sayıdaki ülkeden biri. Merkez diyalizine göre ev diyalizinde hasta daha uzun tedavi olduğu için diyaliz sonrası halsizlik, kansızlık, kemik hastalığı ve kalp damar hastalıklarında düzelmeler gözleniyor." ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com