Başbakan Ahmet Davutoğlu, 81 ilden gelen öğretmenlere, "Sizlerden ricam nerede ve ülkemizin hangi bölgesinde olursa olsun muhabbet tohumları ekin" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, 81 ilden gelen öğretmenleri Çankaya Köşkü’nde kabul etti. Burada yaptığı konuşmada Davutoğlu, “Dünyanın birçok ülkesinde en azından 50’yi aşkın ülkede yurtdışında yaptığım görevler dolayısıyla öğrencilerim var. Her gittiğim yerde mutlaka gelirler ve gördüğüm anda onların sınıftaki halleriyle birlikte zihnimde karşılığını hissederim. Öğretmenlerimin davranışları da zihnimden hiç gitmemiştir. Çünkü aynen biyolojik varoluşun anne babaya bağlı olması gibi zihni varoluşta ahlaki varoluşta öğretmen hoca ilişkisine, öğretmen öğrenci ilişkisine bağlıdır. Nasıl bedenimiz annemiz ve babamız tarafından aldığımız genetikle şekillenmiş ise zihni genetiğimiz, ahlaki genetiğimizde öğretmenler tarafından şekillendirilir. Onun için sağlıklı nesillere sahip olmak sadece bedeni sağlıkla izah edilemez. Sağlıklı nesiller bedenden daha çok ruhi sağlıkla ilgilidir. Burada engelli öğretmenlerimizde var ki hepsini hürmetle selamlıyorum. Onları irfanı ve verdiği eğitim hiçbir şekilde ikame edilemeyecek kadar değerli ve derindir. Dolayısıyla zihni ve ruhi varoluşun mimarlarıdır öğretmenler” ifadelerini kullandı.
“SİZİN BURADA OLMANIZLA BU BAKANLAR KURULU’NUN İLANININ TEVAFUK ETMİŞ OLMASI DA GÜZEL BİR VESİLEDİR DİYE DÜŞÜNÜYORUM”
Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Eşim üzerinden Sare Hanım üzerinden müşahede ettiğim hasta doktor ilişkisi. O da öyle bir ilişki ki ancak yaşadığı zaman idrak edilir ve iyi bir doktorla onun şifa sunmak istediği hastası arasındaki şifa ilişkisi de aynen bu ilişki gibidir. Sizlerle birlikte olmak bugün benim için onurların en büyüğü ve bugün öğretmenler günü olarak da bütün bir milletimizin saygıyla, hürmetle her zaman hayırla yad ettiği öğretmenlerimizin onur günü. Sizlerle bir arada bulunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Öğretmenler hiçbir zaman boş gelmezler güzel hediyelerle gelirler dünyamıza. Bugün öğretmen gününde güzel bir vesileyle de birlikte olduk. Biraz önce 64. Hükümetimizin Bakanlar Kurulu’nu milletimizle paylaştım. Onunda hayırlı olmasını diliyorum. Öğretmenlerle paylaşılan her şey hayırlıdır. Dolayısıyla mutlaka sizin burada olmanızla bu Bakanlar Kurulu’nun ilanının tevafuk etmiş olması da güzel bir vesiledir diye düşünüyorum. Öğretmen öğrenci ilişkisinden bahsedince özellikle bir öğretmenimizden bahsetmek istiyorum. Değerli öğretmenimiz Hacer Ertan, bir şehit eşi. Şehit eşi Erdem Ertan’ın cenazesinde birlikteydik. Babası bir kahraman öğretmen Mehmet Bey. Eşi öğretmen. Bir şehit tasavvur edin ki hem babası öğretmen, hem eşi öğretmen ve kendisini de bu vatan için feda etmiş şehitlik mertebesine ulaşmış. Ben her şeyden önce Erdem kardeşimizin şahsında bütün şehit öğretmenlerimizi de rahmetle anıyorum. 90’lı yıllarda terör saldırısında bir öğretmen yakınını kaybetmiş birisi olarak da öğretmenlikle şehitliğin nasıl birbirine fedakarlık anlamında irtibatlandığını da yakından biliyorum. Hacer Hocamızı zikretmemin sebebi de şu; o zaman şehitlerimizi uğurlarken emirlerinde olduğumuzu söyledik ama Hacer Hanımın aklı zihni Yüksekova’daki çocuklardaydı. Bıraktığı çocuklarda Hakkari’de. Onun zihninde o öğrencileri geleceğe hazırlamak vardı. Düşününüz ki o öğrencileri unutmadığını mümkünse geri dönüp orada eğitim vermek istediğini hatta eşinin de kendisine bu çocukların bize ihtiyacı dediğini zikrettiğinde dedim ki; bu ne asil bir millettir, bu ne asil bir hanımefendidir, bu öğretmenlerimiz ne mübarek insanlardır. Allah sizden razı olsun.”
“EĞER TERÖRLE YÜRÜTTÜĞÜMÜZ GÜVENLİK MÜCADELESİ ÖĞRETMENLERİMİZİN İRFAN MÜCADELESİYLE TAÇLANMAZSA KESİNLİKLE BAŞARIYA ULAŞAMAZ”
Şuanda terörle mücadele yürürken Türkiye’nin her köşesinde hizmet eden öğretmenlere de şükranlarını ifade eden Davutoğlu, “Bizler terörle mücadeleyi en etkin şekilde yürütürken şunun da bilincindeyiz. Terörle mücadelenin olmazsa olmaz şartı genç nesillerin barış içinde yetişmesidir. Genç nesillerin birbirini sevmesidir. Doğusu ile Batısı ile Kuzeyi ile Güneyi ile bütün gençlerimizin ortak bir milletin ortak bir kaderin mensupları olduğunu hissetmeleridir. Bunu sağlayacak olan orada terörle, onurla mücadele eden askerlerimiz değil sadece bunu sağlayacak olan öğretmenlerimiz. Eğer terörle yürüttüğümüz güvenlik mücadelesi öğretmenlerimizin irfan mücadelesiyle taçlanmazsa kesinlikle başarıya ulaşamaz. Şuanda biz burada Ankara’da bu vesileyle biraraya gelmişken Hakkari’nin dağlarında, Fırat’ın Dicle’nin kenarlarında oradaki gençleri geleceğe hazırlayan öğretmenlerimize şükranlarımı ifade ediyorum. Onlara dönük saldırılarda bulunan bütün teröristleri bir kez daha lanetliyorum. Sizler Edirne’yi Hakkari ile İzmir’i Diyarbakır ile Konya’yı Şırnak ile kardeş görecek yeni bir neslin yetişmesiyle sorumlusunuz. Bu konuda göstereceğiniz her gayret bizim milletimizin geleceğinin harcının karılmasına verilmiş en önemli katkıdır. Onun için milli eğitim seferberliğimiz aynı zamanda milli gönül seferberliğimizdir. Eğitim seferberliğini gönül seferberliğiyle birleştiremezsek, eğitimi sadece didaktik bazı unsurların gelecek nesillere aktarılması olarak görürsek ve gönlü zihinle kalbi beyinle birleştiremezsek mekanik nesiller yetiştirebiliriz ama gönlü aşkla dolu, sevgiyle dolu nesiller yetiştiremeyiz” şeklinde konuştu.
“BAŞKALARI BU MİLLETİN GELECEĞİNİ KARARTMAYA ÇALIŞIRKEN SİZLER BU MİLLETİN GELECEĞİNİ AYDINLATMAYA ÇALIŞIN”
1 Kasım seçim akşamı Hazreti Mevlana’nın huzurunda onun “Biz bu bereketli topraklara sadece sevgi ekmeye geldik” sözüyle hitap ettiğini hatırlatan Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Sizlerden de ricam nerede ve ülkemizin hangi bölgesinde olursa olsun öğretmenlik görevini ifa ederken sadece ve sadece sevgi tohumları ekin, başkaları nefret tohumları ekse de siz sevgi tohumları ekin, başkaları terör tohumları ekmeye çalışsa da siz muhabbet tohumları ekin. Başkaları bu milletin geleceğini karartmaya çalışırken sizler bu milletin geleceğini aydınlatmaya çalışın. Başkaları bu toprakların çocuklarını Türk Kürt Sünni Alevi diye bölerek çatıştırmaya çalışırken siz onlara dönüp Çanakkale’de ayrılmayanları, Sarıkamış’ta ayrılmayanları bugün de ayırtmayacağız diyerek gayret sarf edin. Başkaları gençlerimizi dağları, mayın ve hendek kazmaya sevk etmeye çalışırken siz gençlerimizi okullara, irfan mekteplerine, Meclis’e ve bu ülkenin geleceğine yönlendirmeye çalışın. Sizlere güvenimiz tamdır. Gelecek nesillerle kuracağınız irtibatlar öyle güçlü olmalı ki çocuklar sizin isimlerinizi sizlerde çocuklarınızın isimlerini unutmasınlar. Nasıl kendi çocuklarınızın isimlerini unutmamışsanız eminim ki öğretmenlerinizin de öğretmen olarak öğrencilerinizin de isimlerini unutmazsınız.”
(İHA)
Başbakan Ahmet Davutoğlu, 81 ilden gelen öğretmenleri Çankaya Köşkü’nde kabul etti. Burada yaptığı konuşmada Davutoğlu, “Dünyanın birçok ülkesinde en azından 50’yi aşkın ülkede yurtdışında yaptığım görevler dolayısıyla öğrencilerim var. Her gittiğim yerde mutlaka gelirler ve gördüğüm anda onların sınıftaki halleriyle birlikte zihnimde karşılığını hissederim. Öğretmenlerimin davranışları da zihnimden hiç gitmemiştir. Çünkü aynen biyolojik varoluşun anne babaya bağlı olması gibi zihni varoluşta ahlaki varoluşta öğretmen hoca ilişkisine, öğretmen öğrenci ilişkisine bağlıdır. Nasıl bedenimiz annemiz ve babamız tarafından aldığımız genetikle şekillenmiş ise zihni genetiğimiz, ahlaki genetiğimizde öğretmenler tarafından şekillendirilir. Onun için sağlıklı nesillere sahip olmak sadece bedeni sağlıkla izah edilemez. Sağlıklı nesiller bedenden daha çok ruhi sağlıkla ilgilidir. Burada engelli öğretmenlerimizde var ki hepsini hürmetle selamlıyorum. Onları irfanı ve verdiği eğitim hiçbir şekilde ikame edilemeyecek kadar değerli ve derindir. Dolayısıyla zihni ve ruhi varoluşun mimarlarıdır öğretmenler” ifadelerini kullandı.
“SİZİN BURADA OLMANIZLA BU BAKANLAR KURULU’NUN İLANININ TEVAFUK ETMİŞ OLMASI DA GÜZEL BİR VESİLEDİR DİYE DÜŞÜNÜYORUM”
Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Eşim üzerinden Sare Hanım üzerinden müşahede ettiğim hasta doktor ilişkisi. O da öyle bir ilişki ki ancak yaşadığı zaman idrak edilir ve iyi bir doktorla onun şifa sunmak istediği hastası arasındaki şifa ilişkisi de aynen bu ilişki gibidir. Sizlerle birlikte olmak bugün benim için onurların en büyüğü ve bugün öğretmenler günü olarak da bütün bir milletimizin saygıyla, hürmetle her zaman hayırla yad ettiği öğretmenlerimizin onur günü. Sizlerle bir arada bulunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Öğretmenler hiçbir zaman boş gelmezler güzel hediyelerle gelirler dünyamıza. Bugün öğretmen gününde güzel bir vesileyle de birlikte olduk. Biraz önce 64. Hükümetimizin Bakanlar Kurulu’nu milletimizle paylaştım. Onunda hayırlı olmasını diliyorum. Öğretmenlerle paylaşılan her şey hayırlıdır. Dolayısıyla mutlaka sizin burada olmanızla bu Bakanlar Kurulu’nun ilanının tevafuk etmiş olması da güzel bir vesiledir diye düşünüyorum. Öğretmen öğrenci ilişkisinden bahsedince özellikle bir öğretmenimizden bahsetmek istiyorum. Değerli öğretmenimiz Hacer Ertan, bir şehit eşi. Şehit eşi Erdem Ertan’ın cenazesinde birlikteydik. Babası bir kahraman öğretmen Mehmet Bey. Eşi öğretmen. Bir şehit tasavvur edin ki hem babası öğretmen, hem eşi öğretmen ve kendisini de bu vatan için feda etmiş şehitlik mertebesine ulaşmış. Ben her şeyden önce Erdem kardeşimizin şahsında bütün şehit öğretmenlerimizi de rahmetle anıyorum. 90’lı yıllarda terör saldırısında bir öğretmen yakınını kaybetmiş birisi olarak da öğretmenlikle şehitliğin nasıl birbirine fedakarlık anlamında irtibatlandığını da yakından biliyorum. Hacer Hocamızı zikretmemin sebebi de şu; o zaman şehitlerimizi uğurlarken emirlerinde olduğumuzu söyledik ama Hacer Hanımın aklı zihni Yüksekova’daki çocuklardaydı. Bıraktığı çocuklarda Hakkari’de. Onun zihninde o öğrencileri geleceğe hazırlamak vardı. Düşününüz ki o öğrencileri unutmadığını mümkünse geri dönüp orada eğitim vermek istediğini hatta eşinin de kendisine bu çocukların bize ihtiyacı dediğini zikrettiğinde dedim ki; bu ne asil bir millettir, bu ne asil bir hanımefendidir, bu öğretmenlerimiz ne mübarek insanlardır. Allah sizden razı olsun.”
“EĞER TERÖRLE YÜRÜTTÜĞÜMÜZ GÜVENLİK MÜCADELESİ ÖĞRETMENLERİMİZİN İRFAN MÜCADELESİYLE TAÇLANMAZSA KESİNLİKLE BAŞARIYA ULAŞAMAZ”
Şuanda terörle mücadele yürürken Türkiye’nin her köşesinde hizmet eden öğretmenlere de şükranlarını ifade eden Davutoğlu, “Bizler terörle mücadeleyi en etkin şekilde yürütürken şunun da bilincindeyiz. Terörle mücadelenin olmazsa olmaz şartı genç nesillerin barış içinde yetişmesidir. Genç nesillerin birbirini sevmesidir. Doğusu ile Batısı ile Kuzeyi ile Güneyi ile bütün gençlerimizin ortak bir milletin ortak bir kaderin mensupları olduğunu hissetmeleridir. Bunu sağlayacak olan orada terörle, onurla mücadele eden askerlerimiz değil sadece bunu sağlayacak olan öğretmenlerimiz. Eğer terörle yürüttüğümüz güvenlik mücadelesi öğretmenlerimizin irfan mücadelesiyle taçlanmazsa kesinlikle başarıya ulaşamaz. Şuanda biz burada Ankara’da bu vesileyle biraraya gelmişken Hakkari’nin dağlarında, Fırat’ın Dicle’nin kenarlarında oradaki gençleri geleceğe hazırlayan öğretmenlerimize şükranlarımı ifade ediyorum. Onlara dönük saldırılarda bulunan bütün teröristleri bir kez daha lanetliyorum. Sizler Edirne’yi Hakkari ile İzmir’i Diyarbakır ile Konya’yı Şırnak ile kardeş görecek yeni bir neslin yetişmesiyle sorumlusunuz. Bu konuda göstereceğiniz her gayret bizim milletimizin geleceğinin harcının karılmasına verilmiş en önemli katkıdır. Onun için milli eğitim seferberliğimiz aynı zamanda milli gönül seferberliğimizdir. Eğitim seferberliğini gönül seferberliğiyle birleştiremezsek, eğitimi sadece didaktik bazı unsurların gelecek nesillere aktarılması olarak görürsek ve gönlü zihinle kalbi beyinle birleştiremezsek mekanik nesiller yetiştirebiliriz ama gönlü aşkla dolu, sevgiyle dolu nesiller yetiştiremeyiz” şeklinde konuştu.
“BAŞKALARI BU MİLLETİN GELECEĞİNİ KARARTMAYA ÇALIŞIRKEN SİZLER BU MİLLETİN GELECEĞİNİ AYDINLATMAYA ÇALIŞIN”
1 Kasım seçim akşamı Hazreti Mevlana’nın huzurunda onun “Biz bu bereketli topraklara sadece sevgi ekmeye geldik” sözüyle hitap ettiğini hatırlatan Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Sizlerden de ricam nerede ve ülkemizin hangi bölgesinde olursa olsun öğretmenlik görevini ifa ederken sadece ve sadece sevgi tohumları ekin, başkaları nefret tohumları ekse de siz sevgi tohumları ekin, başkaları terör tohumları ekmeye çalışsa da siz muhabbet tohumları ekin. Başkaları bu milletin geleceğini karartmaya çalışırken sizler bu milletin geleceğini aydınlatmaya çalışın. Başkaları bu toprakların çocuklarını Türk Kürt Sünni Alevi diye bölerek çatıştırmaya çalışırken siz onlara dönüp Çanakkale’de ayrılmayanları, Sarıkamış’ta ayrılmayanları bugün de ayırtmayacağız diyerek gayret sarf edin. Başkaları gençlerimizi dağları, mayın ve hendek kazmaya sevk etmeye çalışırken siz gençlerimizi okullara, irfan mekteplerine, Meclis’e ve bu ülkenin geleceğine yönlendirmeye çalışın. Sizlere güvenimiz tamdır. Gelecek nesillerle kuracağınız irtibatlar öyle güçlü olmalı ki çocuklar sizin isimlerinizi sizlerde çocuklarınızın isimlerini unutmasınlar. Nasıl kendi çocuklarınızın isimlerini unutmamışsanız eminim ki öğretmenlerinizin de öğretmen olarak öğrencilerinizin de isimlerini unutmazsınız.”
(İHA)