İstanbul
Kapalıçarşı'da değerli taşları işleyen kuyumcu Aharon Küçükmatar, çocuğuna uzmanlar tarafından teşhis konulunca kendisinin de özel öğrenme güçlüğü olarak bilinen disleksi olduğunun 53 yaşında farkına vardı.
Kapalıçarşı'da bilinen adıyla "Roni Usta", çocukluğundan itibaren disleksi olduğunu bilmeden hayatını sürdürdü.
Rahatsızlığı ailesi ve öğretmenleri tarafından fark edilmediği için eğitimini yarıda bırakan ve kuyumculuğa yönelen Küçükmatar, 7 yaşındaki çocuğuna disleksi teşhisi konulunca aslında kendi hastalığının ne olduğunu yıllar sonra anlayabildi.
Küçükmatar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, disleksi hastalarının farklı düşündüğünü ve değişik bakış açısına sahip olduğunu söyledi.
İlkokulda öğrenme zorluğu yaşadığını ve çocukluktan kalma travmaların aklından hala çıkmadığını ifade eden Küçükmatar, "Okuma zorluğum giderilemediği ve bana yardımcı olunamadığı için okumayı çok sonra çözdüm. Harfleri ve rakamları yanlış yazıyordum. Matematikte harfleri örneğin '123' yazacağıma, '321' yazıyordum. Çocukluğumuzda disleksinin ne olduğu bilinmediği için bizler 'aptal' olarak yaftalandık. Halbuki disleksi olanlar bir yıllık çalışmayla okuma ve yazmasını layıkıyla yapıyor." dedi.
Küçükmatar, defterlerinin kırmızı işaretlerle dolu olduğunu, resim yapmayı çok sevdiğini dile getirdi.
İlkokul üçüncü sınıftayken çok kötü resim yapanların 4-5 aldığını anlatan Küçükmatar, "Bana geliyor, 1-2 not veriliyor. Öğretmene 'Niçin bana bu notu veriyorsun? diye sorunca 'Bunları sen yapmıyorsun ki, annen baban yapıyor' diyordu." ifadelerini kullandı.
Küçükmatar, küçüklüğünde kendisine söylenen "aptal" kelimesinin 53 yaşına kadar iç dünyasından ve aklından çıkmadığını söyledi.
Disleksi olduğu için yaşadığı sıkıntılar nedeniyle eğitimine devam edememesinin ardından babasının yönlendirmesi ve kendisinin isteğiyle 12 yaşında kuyumculuğa başladığını aktaran Roni Usta, mesleğini 40 yılı aşkındır devam ettirdiğini belirtti.
Küçükmatar, disleksi olan kişilerin çok farklı olması nedeniyle kuyum sanatının mekanik ve sanat yönünün kendisini tatmin ettiğini vurguladı.
Şimdiye kadar iş sanat ve siyaset dünyasından çok sayıda ünlüye takı tasarladığını anlatan Küçükmatar, oğlu 7 yaşına geldiğinde bazı belirtilerinin görülmeye başladığını aktardı.
Amir Khan'ın filmini izlerken çocukluğu canlandı
Hastalıkla yüzleştiğini dile getiren Küçükmatar, oğlu için danıştığı uzmanlar sayesinde disleksi olduğunu 53 yıl sonra öğrendiğini ifade etti.
Küçükmatar, bir uzmanın Hintli aktör Amir Khan'ın oynadığı Yerdeki Yıldızlar (Taare Zameen Par) filmini izlemesini önerdiğine değinerek, "Filmle baş başa kaldığımda geçirdiğim travmalar aklıma geldi. Filmi izlerken çocukluğumda yaşadıklarım gözümde canlandı ve disleksinin ne olduğunu anladım, kendimi tanıdım." dedi.
Oğlu için disleksiyle mücadeleye devam ettiğini, onun sürekli telafi eğitimine gittiğini anlatan Küçükmatar, kendisinin yaşadıklarını onun yaşamayacağını dile getirdi.
Disleksi için toplumda farkındalık oluşması adına Mahrec Sanatevi'nde kuyumculuk eğitimi vermek istediğini aktaran Küçükmatar, şunları kaydetti:
"Gelecek nesillere, disleksi olan veya olmayan herkese, kuyumculuğu öğretmeyi, bu sanatı daha ileriye götürmeyi hedefliyorum. Disleksi olanlara çektiğim ızdırapları çekmemeleri için ders vermek istiyorum. Disleksi olanlara ana şeyleri öğrettikten sonra ondan sonrası kendilerine kalmış. Aklı her şeye yeter. Sadece aklını nasıl çalıştırması gerektiği öğretilecek. Ben de bunu öğretebileceğimi düşünüyorum. Kuyumculuk kötü duruma gidiyor ve usta da yetişmiyor. Dileyen herkes derslerimize katılmak için başvurabilir. Herkese kapımız açık. Disleksi bir hastalık değil, aksine gurur duyulacak bir şey."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com