USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Siyaset

O gün "ABD'nin yanında" diye Erdoğan'ı eleştirenler, bugün "ABD'nin karşısında" diye eleştiriyor!

Erdoğan'ı 1 Mart tezkere oylamasında, "ABD'yi yanına alıyor, dünya barışında onunla benzer ilkeleri paylaşıyor" diye eleştirenlerle, bugün "ABD'nin karşısında yer alıyor" diye eleştirenlerin aynı olduğunu ifade eden Rasim Özdenören, "Yalnızlık: Erdoğan’ın

O gün
25-06-2015 11:24
Google News
Erdoğan'ı 1 Mart tezkere oylamasında, "ABD'yi yanına alıyor, dünya barışında onunla benzer ilkeleri paylaşıyor" diye eleştirenlerle, bugün "ABD'nin karşısında yer alıyor" diye eleştirenlerin aynı olduğunu ifade eden Rasim Özdenören, "Yalnızlık: Erdoğan’ın kaderi" diyerek "One Minute olayı" sonrası Erdoğan'ın nasıl bir yanlışa düştüğüne de işaret etti ve bakın neler dedi...
İşte, Bugünkü Başbakan'ın "Stratejik Derinlik"inden çok daha önce, "Çapraz İlişkiler" diye "Uluslararası ilişkiler"in "Tarifi"ni kitaplaştırmış bir "Usta"nın yazısı...
rasimErdoğan'ın kaderi yalnızlık… Biz bu tespit ve teşhisimizi bugün söylemiyoruz. Yıllar öncesinden söyledik. Daha 1 Mart (2003) tezkere oylaması sırasında onun yalnızlığını, yalnız kalmışlığını dile getirmiştik.
1 Mart tezkere oylamasında tüm Türkiye Tayyip Erdoğan'a rağmen hayır demekte ısrarcı olmuştu.
O günün kabinesi, Meclis çoğunluğu, muhalefeti, medyası… Tüm güçler ortak bir ağızla hayır demekte yarışmıştı… …………..
Bugün Erdoğan bir daha yalnızlığını yaşıyor.
Bu sefer sadece Türkiye dâhilinde değil; aynı zamanda dünyada da yalnız bırakılmaya çalışılıyor.
İşin ilginç ve ironik yanı şurada: o zaman Erdoğan'ı yalnız bırakma gerekçesi ne ise bu gün de aynı…
O gün Erdoğan ABD'yi yanına alan bir politika izlemek istiyordu. Bazıları buna karşı çıkıyordu. Bugün ABD'ye muhalefet ettiği için karşı çıkılıyor.
O gün Erdoğan'ı ABD'yi yanına alıyor, dünya barışında onunla benzer ilkeleri paylaşıyor diye eleştirenler, bugün ABD'nin karşısında yer alıyor diye eleştiriyor… ................
Erdoğan mahut “One minute” olayına kadar (2009) Ortadoğu'da İsrail'i iltizam eden istikamette bir diplomasi izliyordu. O olaydan sonra diplomaside farklı bir tutumu benimsedi. O olayı sıradan bir moderatörün densizliği diye kabul etmesi mümkündü.
Fakat bunu istemedi. İsrail'in kuruluşundan itibaren o ana gelinceye kadar kimse İsrail'e böylesine açıktan kafa tutan birini görmediği için bu tutum dünyanın her tarafından takdir ve alkış topladı. Erdoğan da, bir özel oturumdaki bu tutumunu hükümet politikası haline getirdi. Ve olayı o toplantı sahnesine münhasır bir olay olarak bırakmak istemedi. Oysa o kafa tutma işini orada bırakabilir ve diplomatik ilişkileri olağan akışında tutabilirdi. O tutumu tercih etmedi. Bu olaydan 1,5 yıl sonraki Mavi Marmara olayı (2010) da ilişkilerin gerginleşmesinde tuz biber oldu. Bugünkü yalnızlığında bu tutumun payı aranabilir. Dostluğu ve işbirliği aranan bir ülke olarak Türkiye'nin seçim sonrasında nasıl bir politika izleyeceği, elindeki inisiyatifi nasıl kullanacağı merak konusu. Her şeye rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tutumunun belirleyici olacağını tahmin etmek zor olmasa gerek.
-Özdenören, yazısının sonuna ise çeşitli kışkırtıcı yayınlara aldırmadan şu notu ekledi:
Not: Bu yazıyı yazdıktan sonra gazetelerde Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu'nun liderliğinde diplomatik bir heyetin Roma'da gizli olarak İsrailli meslektaşları ile görüştüğü haberi yer aldı (24 Haziran 2015). Amaç, yıllardır bozuk olan ikili ilişkileri normalleştirmek. Haber olumlu bir gelişme olarak mütalaa edilmeli. Rasim Özdenören, Yeni Şafak Yazıdaki vurgu ve punto büyütmeler bize aittir -dikGAZETE-
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ