AYDIN(AA) - Aydın'ın Didim ilçesinde yaşayan 82 yaşındaki Hasan Çetin, Çinli bir kadından öğrendiği hasır şapka, sepet ve çanta yapımını gelecek kuşaklara aktarmak için ilerleyen yaşına rağmen haftada 2 gün 80 kilometrelik yol kat ediyor.
Çetin, özellikle palmiye ağaçlarının çöpe atılacak yapraklarını değerlendirerek yaptığı birbirinden ilginç ürünleri de sahil kenarında açtığı tezgahta satıyor.
Didim ile Germencik arasındaki yaklaşık 80 kilometrelik yolu hiç üşenmeden haftada iki kez gidip gelen Çetin, Germencik Halk Eğitim Merkezindeki kursiyerlere, doğup büyüdüğü Yunanistan'da edindiği zanaatı öğretme azmini anlattı.
Batı Trakya'nın Gümülcine kentinde 1934 yılında doğduğunu, ilkokulu bitirdikten sonra maddi imkansızlıklar nedeniyle çobanlık yapmaya başladığını dile getiren Çetin, birgün tesadüfen Çinli bir kadının yaşıtı çocuklara şapka, sepet, çanta gibi ürünlerin yapımını öğrettiğini gördüğünü, o anda bu zanaatı öğrenmeye karar verdiğini söyledi.
Çetin, zanaatı öğrendikten sonra hayatının tamamen değiştiğini, çobanlığı bırakıp bir berberin yanında işe girdiğini, ek iş olarak da ördüğü şapka, çanta ve sepetleri sattığını vurgulayarak, 1956 yılında Türkiye'ye yerleşme imkanı elde ettiğini kaydetti.
Türkiye'ye büyük bir özlem duyduğunu dile getiren Çetin, "Bir kanun çıkmış, '34 doğumlular 1956 senesine kadar, serbest göçmen gelebilirler' dendi. Böylelikle bunu fırsat bilerek 'ben de gideyim' dedim Türkiye’ye çünkü biz gözümüzü açtık devamlı 'Türkiye Türkiye' dedik. Bizim her şeyimiz Türkiye'dir. Türkiye’den gelen Rumlar, 'İzmir’e git, sakın başka bir yere gitme' dediler. Ben de bu şekilde İzmir’e geldim. İzmir’de Ballıkuyu’da oturdum." dedi.
Bir müddet işsiz gezdiğini, daha sonra bir yandan berberlik bir yandan da şapka, çanta, sepet işi yapmaya başladığını anlatan Çetin, oturduğu mahallede vatandaşlara ücretsiz kurs verdiğini, bunu duyan dönemin İzmir Valisi'nin kendisini ziyarete geldiğini söyledi.
Çetin, "Vali, kursumdaki 115 kişiyi görünce duygulandı, 'çok güzel' dedi. 'Herkes burada bir iş yapıyor, yarım bırakıyor. Sen bunu devam ettir. Ben arkandayım' dedi. Bana destek oldu.” şeklinde konuştu.
Türkiye'yi dolaştı
Yaptığı işin çok beğenildiğini, gösterdiği başarının Ankara'da duyulduğunu, bunun için davet aldığını aktaran Çetin, şöyle devam etti:
"Ankara’ya gittim. 17 ilden daha kurs açılmasını istemişler. 'Peki, diploman var mı' dediler. 'Yunanistan’da öğrendiğimi ve bir diplomamın olmadığını' söyledim. İmtihan ettiler, kazandım. Usta öğretici olarak, beni maaşa bağladılar. Başladılar köy köy gezdirmeye. Harcırah verdiler. İlk olarak Karaburun’a gittim. 1966’ya girmiştik. İlk kursumu orada verdim. Gündüzleri bayanlara, geceleri erkeklere kurs verirdim. Üç aylık kursu bitirdik, sergi yaptık. Ödemiş Bademli nahiyesinde yaz kursu verdim. Düzce ve Bolu’ya gittim. Kırklareli’ne gittim. Orada da örgüyü öğrettim."
"Çalışmadan asla yerimde duramam"
Çetin, kızının evlilik durumundan dolayı 15 yıl önce Didim'e yerleştiklerini, berberlik mesleğini bıraktıktan sonra şapka ve sepet gibi ürünleri yaparak geçimini sağladığını dile getirdi.
İçindeki "öğretme aşkı" nedeniyle Didim'e yaklaşık 80 kilometre mesafedeki Germencik Halk Eğitim Merkezinde açılan kurs için haftada iki gün sabahın erken saatlerinde elinde bastonuyla otobüse binerek yola koyulan Çetin, en büyük arzusunun insanlara bir şeyler öğretmek olduğunu bildirdi. Çetin, şunları kaydetti:
"Ben çalışmadan asla yerimde duramıyorum. 'Artık evde oturmam gerektiğini' söylüyorlar. Neden oturayım ki. Allah bana böyle bir yetenek vermiş ben de bunu insanlara anlatmak istiyorum. Her sabah buradan kalkıyorum, belediye otobüsü ile Germencik’e gidiyorum. Orada kursiyerlerim var. Haftada iki gün kurs veriyorum, iki gün de Didim’de veriyorum. Benim bir amacım da şu, iş garantili kurs veriyorum. Bunları öğrensinler ve gidip kendilerine iş yeri açsınlar."
Kurs dışında kalan zamanlarında ise palmiye ağaçlarının yapraklarından yaptığı şapka, sepet ve çantaları sahil kenarında açtığı tezgahta sattığını belirten Çetin, "Palmiye ağaçlarının yapraklarını çöpe atılıyor. Buna çok üzülüyorum. Milli servet bu. İstanbul’da, Trakya’da yok bu palmiye. Bunun yaprakları çok değerli. Didim Belediyesine 'atmayın getirin' dedim. Bir kamyon getirdiler. Palmiye yaprağından hem sağlam, hem güzel örgüler çıkıyor. Hem bu yapraklardan yapılan şapkalar doğal olduğu için daha sağlıklı oluyor." diye konuştu.
Kızı Gönül Çetin ise Hasan Çetin'in zanaatını öğretme azminden mutluluk duyduğunu, babasının hiç boş kalmadığını, öğrenmek isteyen mahalleliye ücretsiz kurs verdiğini anlattı.
Germencik Halk Eğitim Merkezine devam eden 66 yaşındaki Semiha Dinler, kursların çok eğlenceli geçtiğini, 82 yaşında bir hocadan ders almanın kendileri için mutluluk olduğunu dile getirerek, "Benim için çok güzel oldu. Öğrenmenin yaşı yok. Burada hem zaman geçiriyoruz hem de bir şeyler öğreniyoruz. En azından öğrendiklerimle torunlarıma hediye yaparım." şeklinde konuştu.
Çetin, özellikle palmiye ağaçlarının çöpe atılacak yapraklarını değerlendirerek yaptığı birbirinden ilginç ürünleri de sahil kenarında açtığı tezgahta satıyor.
Didim ile Germencik arasındaki yaklaşık 80 kilometrelik yolu hiç üşenmeden haftada iki kez gidip gelen Çetin, Germencik Halk Eğitim Merkezindeki kursiyerlere, doğup büyüdüğü Yunanistan'da edindiği zanaatı öğretme azmini anlattı.
Batı Trakya'nın Gümülcine kentinde 1934 yılında doğduğunu, ilkokulu bitirdikten sonra maddi imkansızlıklar nedeniyle çobanlık yapmaya başladığını dile getiren Çetin, birgün tesadüfen Çinli bir kadının yaşıtı çocuklara şapka, sepet, çanta gibi ürünlerin yapımını öğrettiğini gördüğünü, o anda bu zanaatı öğrenmeye karar verdiğini söyledi.
Çetin, zanaatı öğrendikten sonra hayatının tamamen değiştiğini, çobanlığı bırakıp bir berberin yanında işe girdiğini, ek iş olarak da ördüğü şapka, çanta ve sepetleri sattığını vurgulayarak, 1956 yılında Türkiye'ye yerleşme imkanı elde ettiğini kaydetti.
Türkiye'ye büyük bir özlem duyduğunu dile getiren Çetin, "Bir kanun çıkmış, '34 doğumlular 1956 senesine kadar, serbest göçmen gelebilirler' dendi. Böylelikle bunu fırsat bilerek 'ben de gideyim' dedim Türkiye’ye çünkü biz gözümüzü açtık devamlı 'Türkiye Türkiye' dedik. Bizim her şeyimiz Türkiye'dir. Türkiye’den gelen Rumlar, 'İzmir’e git, sakın başka bir yere gitme' dediler. Ben de bu şekilde İzmir’e geldim. İzmir’de Ballıkuyu’da oturdum." dedi.
Bir müddet işsiz gezdiğini, daha sonra bir yandan berberlik bir yandan da şapka, çanta, sepet işi yapmaya başladığını anlatan Çetin, oturduğu mahallede vatandaşlara ücretsiz kurs verdiğini, bunu duyan dönemin İzmir Valisi'nin kendisini ziyarete geldiğini söyledi.
Çetin, "Vali, kursumdaki 115 kişiyi görünce duygulandı, 'çok güzel' dedi. 'Herkes burada bir iş yapıyor, yarım bırakıyor. Sen bunu devam ettir. Ben arkandayım' dedi. Bana destek oldu.” şeklinde konuştu.
Türkiye'yi dolaştı
Yaptığı işin çok beğenildiğini, gösterdiği başarının Ankara'da duyulduğunu, bunun için davet aldığını aktaran Çetin, şöyle devam etti:
"Ankara’ya gittim. 17 ilden daha kurs açılmasını istemişler. 'Peki, diploman var mı' dediler. 'Yunanistan’da öğrendiğimi ve bir diplomamın olmadığını' söyledim. İmtihan ettiler, kazandım. Usta öğretici olarak, beni maaşa bağladılar. Başladılar köy köy gezdirmeye. Harcırah verdiler. İlk olarak Karaburun’a gittim. 1966’ya girmiştik. İlk kursumu orada verdim. Gündüzleri bayanlara, geceleri erkeklere kurs verirdim. Üç aylık kursu bitirdik, sergi yaptık. Ödemiş Bademli nahiyesinde yaz kursu verdim. Düzce ve Bolu’ya gittim. Kırklareli’ne gittim. Orada da örgüyü öğrettim."
"Çalışmadan asla yerimde duramam"
Çetin, kızının evlilik durumundan dolayı 15 yıl önce Didim'e yerleştiklerini, berberlik mesleğini bıraktıktan sonra şapka ve sepet gibi ürünleri yaparak geçimini sağladığını dile getirdi.
İçindeki "öğretme aşkı" nedeniyle Didim'e yaklaşık 80 kilometre mesafedeki Germencik Halk Eğitim Merkezinde açılan kurs için haftada iki gün sabahın erken saatlerinde elinde bastonuyla otobüse binerek yola koyulan Çetin, en büyük arzusunun insanlara bir şeyler öğretmek olduğunu bildirdi. Çetin, şunları kaydetti:
"Ben çalışmadan asla yerimde duramıyorum. 'Artık evde oturmam gerektiğini' söylüyorlar. Neden oturayım ki. Allah bana böyle bir yetenek vermiş ben de bunu insanlara anlatmak istiyorum. Her sabah buradan kalkıyorum, belediye otobüsü ile Germencik’e gidiyorum. Orada kursiyerlerim var. Haftada iki gün kurs veriyorum, iki gün de Didim’de veriyorum. Benim bir amacım da şu, iş garantili kurs veriyorum. Bunları öğrensinler ve gidip kendilerine iş yeri açsınlar."
Kurs dışında kalan zamanlarında ise palmiye ağaçlarının yapraklarından yaptığı şapka, sepet ve çantaları sahil kenarında açtığı tezgahta sattığını belirten Çetin, "Palmiye ağaçlarının yapraklarını çöpe atılıyor. Buna çok üzülüyorum. Milli servet bu. İstanbul’da, Trakya’da yok bu palmiye. Bunun yaprakları çok değerli. Didim Belediyesine 'atmayın getirin' dedim. Bir kamyon getirdiler. Palmiye yaprağından hem sağlam, hem güzel örgüler çıkıyor. Hem bu yapraklardan yapılan şapkalar doğal olduğu için daha sağlıklı oluyor." diye konuştu.
Kızı Gönül Çetin ise Hasan Çetin'in zanaatını öğretme azminden mutluluk duyduğunu, babasının hiç boş kalmadığını, öğrenmek isteyen mahalleliye ücretsiz kurs verdiğini anlattı.
Germencik Halk Eğitim Merkezine devam eden 66 yaşındaki Semiha Dinler, kursların çok eğlenceli geçtiğini, 82 yaşında bir hocadan ders almanın kendileri için mutluluk olduğunu dile getirerek, "Benim için çok güzel oldu. Öğrenmenin yaşı yok. Burada hem zaman geçiriyoruz hem de bir şeyler öğreniyoruz. En azından öğrendiklerimle torunlarıma hediye yaparım." şeklinde konuştu.