BRÜKSEL (AA) - ŞERİFE ÇETİN - NATO Genel Sekreter Yardımcısı Büyükelçi Tacan İldem, AA muhabirine, Brüksel’de temmuz ayında düzenlenecek NATO Zirvesi ve NATO-Türkiye ilişkileri hakkında değerlendirmelerde bulundu.
NATO’nun temmuz ayında devlet ve hükümet başkanları düzeyinde düzenlenecek Brüksel Zirvesi’ne hazırlandığını söyleyen İldem, zirveye giden süreçte geçen ay NATO Savunma Bakanları Toplantısı yapıldığı, nisan ayında NATO dışişleri bakanlarının bir araya geleceği ve haziran ayında zirve öncesinde bir Savunma Bakanları Toplantısı’nın daha yapılacağı bilgisini paylaştı.
Yeni komuta yapısı çerçevesinde kurulması öngörülen komutanlıklarBüyükelçi İldem, NATO komuta yapısının ittifakın belkemiğini teşkil ettiğini, şubat ayında düzenlenen NATO Savunma Bakanları Toplantısı’nda NATO’nun yeni komuta yapısının görüşüldüğünü belirtti.
Komuta yapısının 29 müttefik ülkenin karada, denizde, havada ve siber alanda birlikte hareket etmelerine imkan verdiğini kaydeden İldem, Avrupa'da güvenlik ortamının dramatik biçimde değiştiğini ve NATO'nun buna yanıt verdiğini dile getirdi. Bu çerçevede savunma bakanlarının kasım ayında uyarlanmış bir komuta yapısının ne şekilde dizayn edilmesi gerekeceği üzerinde mutabık kaldıklarını hatırlatan İldem, bu seferki toplantıda mutabık kaldıkları temel ögeler bağlamında Avrupa ve Kuzey Amerika arasındaki deniz ulaşım yollarının güvenliğini korumak amacıyla Kuzey Atlantik'te bir müşterek kuvvet komutanlığı oluşturulmasının öngörüldüğünü belirtti.
İldem, kurulması öngörülen ikinci bir komutanlığın ise NATO’nun ortak caydırıcılık ve savunmasında önemli rol oynayan birlik ve teçhizatın ihtiyaç duyulan alanlara süratle intikali imkanlarının iyileştirilmesine katkı sağlayacağını ifade etti.
Tacan İldem, yeni komuta yapısı çerçevesinde bir de Siber Harekatlar Merkezi oluşturulmasının amaçlandığını, haziran ayında bu karargahların yeri, zamanlaması konularının görüşülüp karara varılmasının beklendiğini, temmuz ayında ise devlet ve hükümet başkanlarının zirvede yeni komuta yapısını onaylayacağını kaydetti.
Brüksel Zirvesi konularıDevlet ve hükümet başkanlarınca ele alınacak konulara değinen Büyükelçi İldem, şunları söyledi:
"2014 yılında Rusya Federasyonunun Kırım’ı kurallara dayalı uluslararası düzene aykırı şekilde gayrimeşru ilhakı ve Doğu Ukrayna’da saldırgan eylemlerinin ardından yeni bir güvenlik ortamı oluştu. Ayrıca DEAŞ başta olmak üzere terör örgütlerinin yarattığı terörizm tehdidi ittifakın gündemini daha fazla meşgul etmeye başladı ve ona karşı tedbirler alınması gerekliliğini ortaya çıkardı.”
İldem, zirvede NATO'nun oluşan karmaşık güvenlik ortamına cevap verecek bir uyarlama istikametinde atacağı yeni adımlar üzerinde durulacağını, alınacak kararların 2016 Varşova Zirvesi ve 2017 Devlet ve Hükümet Başkanları Toplantısı kararları üzerine inşa edileceğini kaydetti.
Bu kararlar alınırken iki temel tema üzerinde çalışılacağına dikkati çeken İldem, ilkin İttifakın ortak savunmasının nasıl bir yetenek bileşimi ve yeterli kaynak tahsisiyle mümkün olacağına bakılacağını, ikinci olarak da istikrarın nasıl NATO sınırlarının ötesine genişletileceğinin görüşüleceğini vurguladı.
Bu ikinci temanın terörle mücadele ve güvenliğin sağlanması için gerekliliğinin altını çizen İldem, bu bağlamda NATO'nun DEAŞ'la mücadele küresel koalisyonunun Irak'taki kazanımlarının korunması yönünde önemli bir rol oynamayı sürdürdüğünü, bir yıldan fazla süredir NATO'nun Irak güvenlik güçlerine eğitim ve kapasite inşa faaliyetleriyle destek verdiğini, bunun amacının Irak kuvvetlerinin terörle mücadele imkan ve kabiliyetine ulaşması olduğunu dile getirdi.
Bu iki ana temanın yanı sıra zirvede NATO-Rusya ilişkilerinin görüşülmesini beklemek gerektiğini belirten İldem, NATO'nun Rusya konusunda "çift-yönlü" bir ortak politikası bulunduğunu, bunun unsurlarının bir yandan güçlü bir savunma ve caydırıcılık öte yandan da anlamlı bir diyalog olduğunu hatırlattı.
NATO- Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinin de zirve konularından biri olmasının beklendiğini anlatan İldem, uluslararası yazmanlıklar arasındaki iş birliğinde son yıllarda ilerleme kaydedildiğine dikkat çekti.
Külfet paylaşımı2014’de Galler Zirvesi’nde NATO devlet ve hükümet başkanlarının savunma yatırımı taahhüdünde bulunduklarını hatırlatan İldem, “2014’e kadar savunma harcamalarında düşüş varken 2015’te bu durdu ve son 3 yıllık döneme baktığımızda ortalama 46 milyar ABD doları tutarında bir artış söz konusu oldu. Henüz katedilmesi gereken mesafe var ama eğilimin doğru ve olumlu yönde olduğunu söylemek mümkün.” değerlendirmesinde bulundu.
“Türkiye NATO’nun değerli katkılar yapan önemli bir müttefikidir”NATO'nun Kamu Diplomasi Bölümünden sorumlu olması nedeniyle Türkiye’de NATO’ya ilişkin kamuoyu algısı ve Türkiye-NATO ilişkileri hakkındaki soruları da cevaplayan Büyükelçi İldem sözlerini şöyle sürdürdü:
“1952 yılından bu yana NATO ittifakının önemli bir üyesi olan Türkiye, kritik bir coğrafyada ittifaka değerli katkılar yapan önemli bir müttefiktir. Türkiye NATO'nun Afganistan ve Kosova'daki misyon ve operasyonları gibi faaliyetlerine ve DEAŞ'a karşı mücadeleye önemli katkılar sağlamaktadır. NATO da Türkiye'yi güvence tedbirleri çerçevesinde daha fazla deniz ve hava mevcudiyetiyle desteklemekte, füze savunma sistemleriyle hava savunmasına katkı sağlamaktadır. Türkiye'den daha fazla terörden çekmiş bir başka müttefik bulunmamaktadır. NATO, terörizmin her türüne karşı mücadelede birlik ve dayanışma içindedir." dedi.
Kamuoyu tartışmalarında Türkiye'nin NATO'daki ağırlıklı konumunun dikkate alınması gereğine işaret eden İldem, NATO kararlarının oy birliğiyle alındığına dikkati çekti. Her müttefik gibi Türkiye'nin de ulusal çıkarlarını ilgilendiren görüş ve çekincelerini her vesileyle ortaya koyduğunu ve alınacak kararlarda belirleyici rol oynadığını vurgulayan İldem, "İttifakın önemli kararlarının zirve toplantılarında devlet ve hükümet başkanlarınca ya da bakanlar toplantılarında ilgili bakanlarca alındığını, tüm bu toplantılarda kararların görüşülüp onaylanmasında Türkiye'nin masada olduğunu hatırlamamız lazım. Dolayısıyla NATO'dan bahsederken Türkiye'nin içinde yer almadığı yabancı bir yapı gibi değerlendirmelerde bulunmak doğru olmaz. NATO'yu üye ülkeler meydana getirmektedir ve NATO'nun eylemleri tüm ülkelerin iradeleriyle oluşmaktadır. Bir müttefike rağmen bir NATO kararının alınmasına esasen imkan bulunmamaktadır." dedi.