
Brüksel
Batı Avrupa'nın güvenliğinin yeniden tesisi amacıyla kurulan Kuzey Atlantik Anlaşması Teşkilatı (NATO), 76. yılında tarihi kırılmalarından birini yaşıyor.
4 Nisan 1949'da ABD'yi Kanada ve 10 Avrupa ülkesiyle kolektif savunma şemsiyesinde bir araya getiren İttifak'ın gündemini son aylarda dıştan değil, içten yönelen tehditler meşgul ediyor.
ABD'de görevi 20 Ocak'ta devralan Başkan Donald Trump ve yönetimi, NATO üyelerini, savunma harcamalarını ciddi ölçüde artırmaya zorluyor.
İttifak'ın bütüncül olarak son 3 yıldır bir yandan Rusya'yla savaşında desteklerken diğer yandan üyeliğe hazırladığı Ukrayna'yı dışlayan Trump yönetimi, savaşın bir an önce sona erdirilmesini ve sonrasında güvenlik garantilerinin ise yalnızca Avrupa ülkelerince verilmesini istiyor.
Geleneksel olarak savunmada sırtlarını ABD'ye yaslayan Avrupa ülkeleri, halihazırda gayri safi yurtiçi hasılalarının (GSYİH) yüzde 1,9'unu savunmaya ayırıyor.
Washington'dan gelen talepler bu nedenle Avrupa'yı paniğe sürüklüyor.
Brüksel-Paris-Londra-Varşova hattında birbiri ardına toplantılar yapılırken, Avrupa Birliği (AB) yönetimi, Türkiye'nin de aralarında olduğu savunmada önde gelen NATO müttefikleriyle istişareleri sıklaştırıyor.
3-4 Nisan'da Brüksel'deki karargahta yapılan NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda ABD'nin yeni Dışişleri Bakanı Marco Rubio, ilk kez İttifak çatısında meslektaşlarıyla bir araya geldi.
"Trump'ın NATO'ya değil, yeterince savunma harcaması yapılmamasına karşı olduğu" mesajını getiren Rubio, savunma harcamalarında GSYİH'nin yüzde 5'ine işaret etti.
Bu gerilim, görevi 1 Ekim 2024'te devralan yeni NATO Genel Sekreteri Mark Rutte'yi hayli zor bir misyonla karşı karşıya bıraktı. Rutte, toplantının ikinci gününü ABD-Avrupa arasındaki gerilimi düşürmeye ayırdı.
Avrupa'nın halihazırda savunmaya daha fazla yoğunlaştığını vurgulayan Rutte, söz konusu hedefin en az yüzde 3 olacağını varsaydığını, Rusya, Çin, Kuzey Kore ve İran'dan yönelen tehditler karşısında bunun "Trump istiyor diye" değil, şartlar gereği olduğunu ifade etti.
Rutte, 24-26 Haziran'da yapılacak NATO zirvesinde gündemin "daha caydırıcı, daha güçlü ancak yükün adil paylaşıldığı bir İttifak" olacağını belirtti.
NATO bu kadar ciddi zorluklarla hiç karşılaşmamıştı
AA muhabirine değerlendirmede bulunan Avrupa'nın önde gelen düşünce kuruluşlarından German Marshall Fund'ın Başkan Yardımcısı ve Brüksel Direktörü Dr. Ian Lesser, NATO'nun bir yılı daha geride bırakırken içinde bulunduğu durumu "Avrupa'da bir savaş, hem bölgesel hem de küresel olmak üzere çok sayıda riskle birlikte olağanüstü zorlu bir güvenlik ortamı." olarak niteledi.
Lesser, "NATO, tüm bu zorluklara ek olarak kendi bütünlüğüne yönelik bu kadar ciddi zorluklarla hiç karşılaşmamıştı." ifadesini kullandı.
Sorunu "Amerikan liderliği eksikliği ve Avrupa güvenliğine yönelik Amerikan ilgisinin azalması." olarak tanımlayan Lesser, "Bu değişebilir ancak şu an için NATO müttefikleri için çarpıcı bir gerçek. Aynı zamanda, ticaret ve diğer konulardaki ciddi transatlantik farklılıklar, zaten gergin olan ittifak ilişkilerini daha da zorlaştırıyor." diye konuştu.
Lesser, İttifak'ın daha önce de krizlerle karşılaştığını ancak siyasi, ekonomik ve güvenlik krizlerinin birleşiminde yaşanan bu gerginliğin ise yeni bir durum olduğuna dikkati çekerek, "Avrupa güvenliğine finansman ve hedef açısından önemli ölçüde yeni taahhütler olacak. Ancak bu yenilenen taahhütlerin arzu edilen gibi NATO çerçevesinde yapılıp yapılmayacağı belirsiz." değerlendirmesinde bulundu.
Avrupa zorunlu olarak iki yönlü bir strateji izleyecek
Brüksel merkezli Avrupa Politika Çalışmaları Merkezi (CEPS) uzmanı J. Scott Marcus da "NATO güçlü ve dayanıklı bir askeri ittifak olmuştur. Caydırıcılık misyonunda son derece başarılıydı ve 2. Dünya Savaşı'nın sonundan bu yana Avrupa'da barışa katkıda bulundu." tespitini yaptı.
Marcus, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırganlığıyla birlikte NATO'nun caydırıcılık rolünün daha da önem kazandığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"NATO'nun caydırıcılığı için üyelerinin, çağrıldıklarında NATO Antlaşması'nın 5. Maddesi uyarınca ortak hareket etme taahhüdü hayati önem taşımaktadır. Önceki tüm ABD başkanları döneminde, ABD'nin NATO'ya olan bağlılığı sorgulanmamıştı ve caydırıcılık da etkiliydi. Trump, ABD'nin güvenilirliğini çoktan derinden sarstı ve bunu yaparak, önümüzdeki yıllarda ne yapmayı seçerse seçsin, NATO'nun caydırıcı etkisini baltaladı."
Avrupa'nın zorunlu olarak iki yönlü bir strateji izleyeceğini belirten Marcus, "Bir yandan Avrupa mümkün olduğu ölçüde NATO ile işbirliği yaparak kendini savunabilmelidir. Çoğu Avrupa ülkesinin askeri yeteneklerine yeterince yatırım yapmadığı 70 yılın ardından, Avrupa'nın bu noktaya gelmesi için birkaç yıla ihtiyacı olacak. Bu arada, NATO Avrupa güvenliğinin temel taşı olmaya devam edecek." ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com