Kuala Lumpur
Myanmar'da darbe ve seçilmiş hükümet üyelerinin gözaltına alınmasına karşı ülkede yaklaşık bir aydır süren protestolara katılan darbe karşıtları, askeri yönetimin demokrasi karşıtı tavırları ve güvenlik güçlerinin protestoculara yönelik şiddetine karşı dünyanın ses çıkarmasını talep ediyor.
1 Şubat'taki askeri darbenin ardından 6 Şubat'ta başlayan protesto ve sivil itaatsizlik eylemleri, kısa zamanda ülkeye yayılarak kitlesel hale büründü.
Ülkenin en kalabalık şehri Yangon'da, 1988 ve 2007 ayaklanmalarından bu yana protesto amacıyla en büyük kitle toplanırken başkent Nepido, Mandalay ve ülkenin birçok şehrinde her gün protestolar düzenlendi.
Protesto ve sivil itaatsizlik eylemlerinin giderek yayılması üzerine güvenlik güçleri, göstericilere şiddetini artırdı. 15 Şubat'ta Myanmar ordusu, protestoculara müdahale etmek üzere sokaklara inerken 19 Şubat'ta güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu protestoculardan ilk kez bir kişi öldü.
Mandalay'da 20 Şubat'ta ordunun protestoculara gerçek mermi kullanması sonucu 3 kişi yaşamını yitirirken 28 Şubat, darbeden bu yana yaşanan en kanlı gün olarak kayıtlara geçti.
Birleşmiş Milletler'in (BM) açıklamasına göre, Yangon'da güvenlik güçlerinin kalabalığı gerçek mermi ve el bombasıyla dağıtma çabaları sonucu bir günde 18 kişi hayatını kaybetti. Güvenlik güçlerinin sert müdahalesine rağmen ülkede protestolar sürüyor.
"Ölü ve yaralı sayılarını takip edebilmek imkansız"
Yangon'da bir telefon aksesuarı dükkanında çalıştığını söyleyen Izabella, son günlerde güvenlik güçlerinin protestoculara şiddetini büyük oranda artırdığını belirtti. Izabella, "Askeri yönetim, halk arasında karışıklık çıkarmak için sivillerden paralı destekçi tutup üzerimize salıyor.
Yangon'daki demir yolu çalışanlarının iş bırakma eylemlerinde protestoculara taş ve sopalarla saldırdılar. Polis göstericileri korumak için hiçbir şey yapmadı." dedi.
Izabella, protestocuların zayiatına dair medyada doğru bir bilgi akışı olmadığını ifade etti ve "Ölü, yaralı ve tutuklanan protestocu sayılarını takip edebilmek imkansız. Her gün gözümüzün önünde onlarca protestocu tutuklanıyor.
Birçoğundan haber alamıyoruz." şeklinde konuştu.
Şimdiye kadar Myanmar ordusuna yönelik ABD, İngiltere ve Kanada'dan gelen yaptırım kararlarını memnuniyetle karşıladığını belirten protestocu, "Uluslararası camia insani değerlere inanıyorsa derhal somut bir adım atmalıdır.
Myanmar ordusuna ait şirketlere ve varlıklara tüm dünyada yaptırım getirilmelidir.
Aksi halde daha fazla insanın ölümüne tanıklık edeceğiz." ifadesiyle dünyaya çağrıda bulundu.
Protestolara aktif katılan biri olarak kendi can güvenliğinden de endişe duyduğunu vurgulayan Izabella, "Evimin bulunduğu sokaktan sürekli askeri araçlar geçiyor. Yarın ne olacağını bilmiyoruz. Bütün vatandaşlarda ölüm korkusu hakim." dedi.
"Birçok Müslüman alim, şiddete bulaşmadan protestolara destek çağrısı yaptı"
Yangon'da yaşayan ve ismini açıklamayan bir diğer protestocu da dünyanın Myanmar'da yaşanan kriz karşısında hareket etmesi gerektiğini belirtti.
Ticaretle uğraştığını ve Müslüman olduğunu söyleyen protestocu, "Ülkedeki Müslüman vatandaşlar darbeyi şiddetle kınıyor ve neredeyse her eyalette protestolara katılıyor." diye konuştu.
Protestocu, Müslümanların gösterilere katılımının cuntayı daha etkisiz hale getirdiğini belirterek, "Sivil itaatsizlik eylemlerinde çok sayıda Müslüman öğretmen, akademisyen ve sağlık çalışanı görmek mümkün.
Özellikle Yangon'da Müslümanların darbeye karşı koyma kararlılığı, diğer din ve etnik gruplara mensup vatandaşlar tarafından takdir görüyor." ifadesini kullandı.
Askeri yönetimin etnik ve dini grup temsilcilerini yanına çekme teşebbüslerinde bulunduğunu kaydeden protestocu, "Tıpkı birkaç yıl önce yaptıkları gibi Müslümanlarla Budistleri birbirine düşürmeye çalışıyorlar fakat kimse bu oyuna gelmiyor.
Birçok Müslüman alim, şiddete bulaşmadan protestolara destek çağrısı yaptı." şeklinde konuştu.
Müslüman protestocu, Myanmar'da yaşananların insan hakları ve demokrasiyle alakalı bir sorun olduğunu ve protestoların herhangi bir dinin mensuplarıyla sınırlı tutulmadığını vurguladı.
Myanmar'daki askeri darbe
Myanmar ordusu, kendine yakın siyasi grupların, 8 Kasım 2020 seçimlerinde hile yapıldığı iddialarını ortaya atması ve ülkede siyasi gerilimin yükselmesinin ardından 1 Şubat'ta yönetime el koymuştu.
Ordu, Dışişleri Bakanı ve ülkenin fiili lideri Aung San Suu Çii başta olmak üzere pek çok yetkili ve iktidar partisi yöneticisini gözaltına almış ve 1 yıllığına olağanüstü hal ilan etmişti.
Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği başta olmak üzere uluslararası toplum, darbeyi kınamış; Türkiye, en sert tepki veren ülkelerin başında yer almıştı. ABD, Kanada ve İngiltere, darbede rol oynayan askeri yetkililere yaptırım kararı almıştı.
Myanmarlılar, 6 Şubat'ta demokrasiye dönüş talebiyle gösterilere başlamış, güvenlik güçlerinin sert müdahalesi sonucu can kayıpları yaşanınca protestolara katılım artmıştı.
Ülkede geniş katılımlı gösteriler ve gözaltındaki üst düzey hükümet yetkililerinin askeri mahkemede yargılanmaları sürüyor.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com