Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, 10 Aralık Perşembe günü Kadir Has Üniversitesi’nde “Uluslararası Dinamikler Işığında Kıbrıs Müzakereleri ve Geleceği” başlıklı bir konferans verdi. Program Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aydın’ın açılış konuşmasıyla başladı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türkiye için son derece önemli olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Aydın, Kıbrıs ve KKTC’nin tarih boyunca, özellikle de 1980’lerden bu yana çok önemli dönemeçlerden geçtiğini belirterek, “Kıbrıs ve KKTC şimdi de çok önemli bir dönemeçte. Umarım bu son dönemeç olur ve en hayırlısı olur” dedi.
Daha sonra kürsüye gelen ve sözlerine Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aydın’a ve katılımcılara teşekkür ederek başlayan KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, ilk olarak Kıbrıs sorununun tarihi geçmişiyle ilgili, kendi yaşamıyla da paralel gidecek şekilde özet bilgiler verdi. “Ben 68 yaşındayım. Kıbrıs sorunu da aşağı yukarı benle yaşıt” diyen Cumhurbaşkanı Akıncı, “1 Nisan 1963’te Kıbrıs’ta ilk bomba patladı. EOKA’nın patlattığı bu bomba, aynı zamanda EOKA’nın Enosis için attığı ilk adım oldu” dedi. Kıbrıs sorununda toplumlar arası ilk görüşmelerin 1968’de başladığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Akıncı, “2004 yılına geldiğimizde ise Annan Planı ve referandumu gündemimize girdi. Ve referandum sonunda, dünyanın hiçbir yerinde görülemeyeceği şekilde, Annan Planı’na hayır diyen Rumlar tüm Kıbrıs’ı temsilen Avrupa Birliği’ne (AB) üye olurken, plana evet diyen KKTC AB dışı kaldı ve izolasyon süreci devam etti” diye konuştu.
“GÖRÜŞMELERE GEÇMİŞİ SİLMEDEN BAŞLADIK”
Annan Planı’ndan sonra da görüşmelerin Mehmet Ali Talat-Dimitris Hıristofyas, Derviş Eroğlu-Nikos Anastasiadis isimleri çerçevesinde devam ettiğini ve 2015 yılında kendisinin cumhurbaşkanı seçildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Akıncı, “Bu tip durumlarda bazen daha önce yapılanlar bir kalemde silinerek sıfırdan başlanır. Ancak yine de o başlanan noktaya geri dönülür. Ben gelirken, daha önce yapılan görüşmeleri ve yakınlaşan ilişkileri çöpe atmama sözü vererek geldim. 11 Şubat 2014’te imzalanan metni ana metin olarak benimsedim. Şimdi bu metin üzerinde müzakerelerimiz devam ediyor. Ben bu şekilde davranarak Kıbrıs Türk ve Rum toplumlarına da kendimize de zaman kazandırdığımı düşünüyorum. Zira yeni bir bina inşa etmeye başlamak yerine, zaten inşa edilen bina üstüne devam ettik” ifadelerini kullandı.
DÖRT MADDELİK VİZYON
Altı aydır devam eden görüşmeler sürecinde KKTC adına dört maddelik bir vizyon belirlediklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, bu vizyonu “çözüm odaklı siyaset, iç politikaya duyarlılık, Türkiye ile daha sağlıklı ve kişilikli ilişkiler ve bağımsız-tarafsız cumhurbaşkanlığı” olarak sıraladı. “Bu vizyon aslında sadece bizim değil, Kıbrıs Türk halkının da vizyonu” diyen Cumhurbaşkanı Akıncı, “Aslına bakarsanız benim aktif siyasete dönmemin en önemli sebebi de Kıbrıs’ın çözüme olan ihtiyacıdır. Bunun için de her iki taraf da geçmişle yüzleşmek durumunda. Bizim yüzleşmemiz gereken nokta, 1983’te kurduğumuz KKTC’yi Türkiye’den başka kimseye tanıtamamış olmamızdır. Türkiye de KKTC’yi tanımış olsa da tanımanın gereklerini yeteri kadar yerine getiremedi. Aynı şekilde Güney Kıbrıs’ı tanımıyor olsa da, tanımamanın gereklerini yerine getiremiyor. Rumların yüzleşmesi gereken nokta da şudur ki, 1960’ta umutla kurulan ortak devleti 1963’te kendi elleriyle yıkmış olmalarıdır. Bunun sonucu olarak da 1974’te Kıbrıs’ın kuzeyini kaybettiler. Ayrıca Rumlar 2004’te AB’ye girdiklerinde en geç bir yıl içinde sorunu lehlerine çözebileceklerini düşünüyorlardı ama bekledikleri olmadı. AB konusunda ev ödevlerini iyi yapmadıkları için ekonomi başlarına çöktü. Bugün Güney’de dükkanların neredeyse yarısı boş” dedi.
ALTI BAŞLIKTA MÜZAKERELERE DEVAM
Görüşmelerde bugün gelinen noktayı “Her iki taraf olarak mümkün olanın en iyisini elde etme noktasındayız” diye tanımlayan Cumhurbaşkanı Akıncı, “İki kurucu devlet olarak coğrafi esasa dayalı federatif sistem üzerinde bir çözüm arayışı üzerindeyiz. Zira Rumlar da artık adaya tek başlarına hakim olamayacaklarını, örneğin Kıbrıs’a çok yakın konumda olan Doğu Akdeniz doğalgazına da tek başlarına sahip olamayacaklarını gördüler. Ya da artık görmüş olmaları lazım. İki kurucu devlet olarak adil bir çözüm arayışı üstünde görüşmelere devam ediyoruz” şeklinde konuştu.
Müzakerelerin altı başlık üstünden devam ettiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Akıncı, “İlk üç başlık olarak sıralayabileceğimiz yönetim ve güç paylaşımı, ekonomi ve Avrupa Birliği konularında birbirimizin tezlerine çok yakınlaştık. Diğer üç başlıkta da bu seviyede yakınlaşmayı sağlayabilirsek, bu ilk üç başlıkta kısa sürede uzlaşma sağlarız. Devlet başkanlığı noktasında, dönüşümlü başkanlık sisteminde henüz uzlaşıya varılmamış olsa da ben o yönde bir umut görüyorum” dedi. Diğer üç müzakere başlığının ise “mülkiyet, toprak düzenlemeleri ve garantörlük hakları” olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, “Son zamanlarda bu başlıklardan mülkiyet başlığı üzerine yoğunlaştık. Önemli ölçüde de ilerleme kaydettik. Toprak düzenlemelerini ve garantörlük konusunu ise en sona bırakıyoruz. Zira bu konular hem her iki toplumun da hassas olduğu noktalar, hem de bu noktada görüşülenler maalesef gizli kalmıyor. Biz Rumlarla bu konuyu görüşüyoruz, ertesi günü görüştüklerimizi Rum basınında manşetten okuyoruz. Bu yüzden son aşamaya toprak ve garantörlük konularını bıraktık” ifadelerini kullandı.
“PAPA SEÇİMİ” BENZETMESİ
Müzakerelerin “bütünlüklü çözüm anlayışı” ile yürütüldüğünü belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, “Bu şu demek: Bütün başlıklarda uzlaşma sağlanması halinde anlaşma olacak ve iki toplumlu, iki kurucu devletli Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti kurulacak. Ancak başlıklardan birinde bile uzlaşma sağlanmaması halinde, bu devlet kurulamayacak. Bu noktada belki de bir aşamadan sonra Papa seçimine benzer bir şekilde, bir yere kapanıp, uzlaşana kadar oradan çıkmama durumuna benzer bir görüşme usulüne de geçebiliriz” dedi.
Mülkiyet konusunda toprak değişimlerini mümkün olduğunca az tutacaklarını, çünkü kimseyi yerinden etmek istemediklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, “Ben bu görüşmeleri bizim neslimizin son çözüm denemesi olarak görüyorum. Zira yeni yetişen gençler giderek birbirine yabancılaşarak yetişiyor. Düşünün; benim babam mükemmel Rumca konuşuyordu. Ben çat-pat biliyorum. Benim çocuklarım ise kelime bilmiyor. Dolayısıyla bu hem bizim neslimiz için, hem de federasyona dayalı yapı için son çözüm denemesi. Bu olmazsa bizden sonra gelenler başka formüllere dayalı çözümler geliştirebilir. Ancak ben inanıyorum ki, eğer ortada çözüm iradesi varsa, bu sorun aylar içinde çözülebilir” ifadelerini kullandı.
“SORUN ÜRETEN ADADAN ÇÖZÜM ÜRETEN YAPIYA”
Çözüm için özellikle mülkiyet ayağı sırasında kapsamlı finansal desteğe de ihtiyaç duyulacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, “Bunun için uluslararası finans kuruluşları şimdiden sözler vermeye başladı. Bu sözlere inanmak istiyorum ancak ben bu konuya son derece temkinli bakıyorum. Zira 2004 referandumu sürecinde de bu sözler verildi ama bir sonuç çıkmadı. Aslında önümüzde bu ayağa yönelik fırsatlar da var. İşte Türkiye’den su geldi. Bu noktadaki kapasite artırılıp Rum tarafının da yararlanması sağlanabilir. Yine Türkiye’den elektrik de getirilebilir. Doğu Akdeniz doğalgazı birlikte işletilebilir. Kıbrıs’ı elektrik, su ve doğalgaz hatlarıyla çevirebiliriz. Bu büyük bir ekonomik gelişme getirir ve çözüm için gereken finansman desteğini sağlar. Bu süreçte Suriyeli mülteciler nedeniyle de olsa yaşanan Türkiye-AB yakınlaşması da önemli. Son dönemde Rusya ile yaşanan krizin de AB ilişkilerinin ne derece önemli olduğunu ortaya koyuyor” diye konuştu.
Konferans gününü (10 Aralık) Dünya İnsan Hakları Günü olduğunu da hatırlatan Cumhurbaşkanı Akıncı, “Umuyorum, bundan sonra dünya halkları, insan haklarına saygılı, demokratik ve çoğulcu bir dünyada yaşar” dedi. Sözlerini Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aydın’a teşekkür ederek noktalayan Cumhurbaşkanı Akıncı, “Kadir Has Üniversitesi için bir yerlerde ‘tütün üreten fabrikadan bilim üreten üniversiteye’ gibi bir ifade okumuştum. İnşallah Kıbrıs da ‘sorun üreten adadan çözüm üreten yapıya’ dönüşecek” şeklinde sözlerini noktaladı.