İSTANBUL
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, AA Finans Masası'na konuk oldu.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi ile bakanlık sayılarının ve bürokratik sürecin azaltılmasının ekonomiye ve iş dünyasına nasıl katkısı olacağına dair bir soruya karşılık Kaan, kendilerinin daha önce 24 Haziran seçimlerinin bir durak olduğunu, bu durağın sağ salim geçileceğini ifade ettiklerini anımsatarak, bu sürecin sağ salim geçildiğini söyledi.
"Trump'ın tutumunun Türkiye'ye çok fazla etkisi olmayacak"
Küresel ölçekte yaşanan ticaret savaşlarına değinen Kaan, ABD Başkanı Donald Trump'ın tutumunun, yeni sisteminin Türkiye'ye çok fazla etkisinin olmayacağını, çünkü şu an Türkiye'nin küresel sermayeden çok az pay aldığını dile getirdi.
Ticaret savaşlarının aksine Türkiye'ye faydası olacağını belirten Kaan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Çünkü ağırlıklı olarak uluslararası kuruluşlar ve şirketler dünyadaki pazar payını ciddi şekilde elinde tuttuğu için daha ekonomik ve kabiliyetli altyapısı olan, lojistik imkanları olan, köprü pozisyonundaki yerlere yatırım yapıyorlar. Türkiye'ye özellikle Çin'den ciddi anlamda kaymalar olacağını düşünüyoruz.
Türkiye yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçtikten sonra, Cumhurbaşkanımızın önderliğinde, Berat Bey'in hazine ve maliyede çok ciddi işler yapacağını düşünüyorum, sene sonuna doğru bunları göreceğiz.
Bu şekilde endüstri ve sanayi bölgelerini Türkiye'de oluşturduğumuz takdirde, ticaret savaşlarından biz aksine faydalanacağız. Bizim buradan karlı çıkacağımızı düşünüyorum."
AK Parti hükümetinin 16 yıldır hep zor olanı yaptığını dile getiren Kaan, ekonomi yönetiminde bakanlıkların azaltılmasının Türkiye'nin faydasına olacağını bildirdi.
Kaan, "Özellikle de hızlı karar alma konusu var. Ekonomide 6 bakanlık vardı. Her bakanlığımızın birbiriyle örtüşen bağları olduğu için ekonomi konusunda birçok açıklamayı birçok bakanımızdan görüyorduk.
Bunun artık daha net olacağını, bizim de isteğimiz ekonomi konusunda algı yönetimini sağlayabilmek için, dolar ne oldu, döviz ne olacak, borsa ne olacak gibi konularda herkesin konuşması yerine bu işin erbabının konuşması ekonomi açısından çok önemli." diye konuştu.
"Vergi sisteminin sadeleştirilmesi gerekiyor"
Kaan, kısa bir süre önce Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın İstanbul'da iş insanları ve iş dünyasındaki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile bir araya geldiğinin ve bu toplantıda kendisinin de yer aldığının hatırlatılması üzerine, Albayrak'ın konuya çok hakim olduğunu gördüklerini vurguladı.
Albayrak'ın çok kararlı olduğunu, TCMB ve dövizle ilgili açıklamaların tek elden çıkmasının çok önemli olduğunun ifade edildiğini kaydeden Kaan, Albayrak'ın istikrarın ve büyümenin bir arada yürütülebileceğini ifade ettiğini söyledi.
Kaan, özellikle reel büyümeyi, sanayide dönüşümü, sanayinin emek yoğun kısmının ve Türkiye'de sıkıntı çekilen tarım-hayvancılığın doğuya kaydırılması, katma değeri yüksek ürün gruplarının batıda yapılmasının konuşulduğunu anlattı.
Vergi sisteminin sadeleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Kaan, mümkün olduğu kadar daha sade bir vergi sistemiyle hareket etmek istediklerini söylediklerini aktardı.
Kaan, toplantıda Kurumlar Vergisi ve Gelir Vergisi'ne ilişkin paylaştıkları önerilerinden bahsetti.
Borçlanma alternatiflerinin el alınması konusu olduğunu dile getiren Kaan, bunun bir koordinasyonla ele alınması ve alternatif enstrümanlar oluşturulması gerektiğini aktardı.
"Türkiye hiç olmadığı kadar cazip bir ülke"
Kaan, konuşulan bir diğer hususa değinerek, "Türkiye hiç olmadığı kadar cazip bir ülke. Şu anda elinde 40 milyar doları bulunan bir grup gelse Türkiye'deki şirketlerin 4'te birini satın alabilir.
Kur pozisyonu itibariyle ki bunu Cumhurbaşkanımız da ifade etmişti, bir daha bulamazsınız tarzında. Bu da bizim önümüzdeki süreçle ilgili konuştuğumuz şeyler." ifadelerini kullandı.
Çin ile Hindistan'ın nüfusunun 2030'da 3 milyarı bulacağını dile getiren Kaan, bunun da toplantıda dile konuşulduğunu, bu ülkelere ihracatın ve ilginin artırılması gerektiğini vurguladı.
"Birilerinin faizle piyasaya ayar vermesi doğru değil"
Kaan, toplantıda faiz konusunun da konuşulduğunu belirterek, "Biz faiz konusunda özellikle hassasız ve birilerinin faiz ile piyasaya ayar vermesini doğru bulmuyoruz. Biz borca dayalı değil de daha ziyade ortaklığa dayalı bir ekonomik modele geçmek ve bu konuda bir vergi avantajı sağlanabileceğini belirtmek istiyorum." dedi.
Bankaların mevduatlarının yüzde 10'unun ortaklık projeleri için ayırabileceğini dile getiren Kaan, bunun inşaatta, enerjide, tarımda, gıdada ve diğer alanlarda olabileceğini bildirdi.
"Üretimi artırarak enflasyonu kontrol altına alırsak kur da dengelenir"
Kaan, artık faizlerin artmaması gerektiği konusunda söylemleri olduğunu belirterek, "Merkez Bankasının son aldığı kararı olumlu buluyoruz. Faizin arttığı geçmiş dönemlerde en fazla bir ay etkisini gösteriyor sonra kur bir ay sonra tekrar yukarı gidiyor. Faiz artırmak, artık Türkiye'de kuru baskı altına alacak bir unsur değil." dedi.
Bunun artık aşağıya düşürülmesi gerektiğini vurgulayan Kaan, "Enflasyonu kontrol altına aldığımız zaman kuru da kontrol altına alacağız. Bizim üretimi artırarak enflasyonu kontrol altına aldığımız sürece kuru da dengeleyeceğimizi düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
"Kurda maksimum seviye 4,30 civarında"
Dolar kurunu şu anda maksimum 4,30 lira gibi düşündüklerini belirten Kaan, bunun üstü kurun köpük olduğunu söyledi.
Kaan, şu anki kur seviyesinin iş dünyası için ihracat açısından çok iyi bir yerde olduğunu ifade etti.
Bazı aktörlerin Türkiye’de devamlı kur ve faiz çıpasını uyguladığını aktaran Kaan, faizlerin mevcut seviyesinin yatırımların sürdürülebilmesi ve borçların döndürülebilmesi için sorun teşkil ettiğini dile getirdi.
Bugün oran itibarıyla dünyanın en büyük ikinci faizinin Türkiye’de olduğunu belirten Kaan, bu faiz oranlarıyla yatırım yapmanın zor olduğunu vurguladı.
Kaan, şunları kaydetti:
"Bir de son dönemde bankacılarımız öyle bir hale geldi ki yatırım yapmak isteyenleri daha cazip tekliflerle yatırımdan vazgeçiriyorlar. Bunu bizzat bir üyem de yaşadı.
Yaklaşık 50 milyon liralık bir yatırım için, bir iş yeri satın almasında, bankacı kendisine ‘Gelin siz bu yatırımdan vazgeçin, biz size aylık 50 baz puandan daha fazla verelim’ diye teklifte bulunmuş ve vazgeçirmiş.
Ter dökmeden, herhangi bir üretimle, işçiyle uğraşmadan böyle bir gelir kapısını sürekli yaparsanız bu ülke ithalatçı olur. O zaman bu kuru devamlı yüksek tutarız.
Bu açığı kapatamayız. Turizm gelirlerimiz şu anda çok iyi olmasına rağmen petroldeki bir miktar fiyat artışı neticesinde açık veriyoruz. Bunu kapatabilmek için de kur artıyor. Yani reel faizin bundan sonraki dönemde düşürülmesi gerekiyor. Her ay belki 1 puan, 1,5 puan düşmesi lazım.
Türkiye’de yatırımların önünü açabilmek için bunu yapmak durumundayız. Şu anda bankaların uyguladığı 1 yıllık vadeli oranlara baktığımız zaman 27-28’lere dayanmış durumda. Bazı projelerde bazı bankalarda 30-35’lere geliyor. Böyle bir şey mümkün değil.”
"Kuru, faizin artırılması için kullanıyorlar"
Kaan, “Kuru, faizin artırılması için kullanıyorlar ama Merkez Bankası artık bunu gördü. Bundan sonra bu işlemin artık olmayacağını ve bunun da yapılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Bir ay gidiyor. Bir ay sonra kur tekrar yukarı çıkıyor. Artık yaptıklarının bu olduğu belli.
Köpük olduğundan da bahsettik. Normalde şu anda 4,30’un üstü köpük.
Onun için bunu daha fazla artması da zor. Ancak siyasi gerilmelerle bunu yapacaklardır. Bunun başka yolu yok. Ama kurun artması Türkiye ekonomisi için bir sıkıntı değil. Tek sıkıntı döviz bazlı borçlanan, döviz bazlı yatırım yapanlar için oluyor. Artık onlar da buna göre hareket etmek durumundalar.” dedi.
Sanayideki büyümeye bakıldığında 20 aydır aktif artıda olunduğuna dikkati çeken Kaan, “Çarklar dönüyor. Son açıklanan mayıs verileri de 6,4 seviyesinde. Gayet yüksek.” dedi.
Yıl sonu itibarıyla Türkiye’nin büyümesinin yüzde 6’lar seviyesinde olacağını öngördüklerini belirten Kaan, şöyle devam etti:
“Çünkü istihdam rakamları gayet iyi gidiyor. Nisan ayında 200 bin kişi daha istihdam edildi ve işsizlik yüzde 9,6 seviyesinde geldi ki ben bunun daha da düşeceğini öngörüyorum. İstihdamın artmasının da büyüme rakamlarına etkisi olacak.
İhracatta da yüzde 7,8 artış var. Bunun da büyümeye bir etkisi olacağını düşünerek, büyümede herhangi bri sorun olacağını düşünmüyorum.
Cari açık konusu yine aynı şekilde devam edecek. Turizmde yaklaşık 40 milyon turist bekleniyor. Biraz katma değeri yüksek turisti ağırlayacak altyapımız olsa çok daha güzel olacak.
Oradan da yaklaşık 35 milyar dolar seviyesinde bir para bekleniyor ama cari açığın yine 50-55 bandında olacağını düşünüyorum.”
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com