YÖK'te ilk kez düzenlenen "Tıp Dallarında Asistan Eğitimi Çalıştayı"nda yükseköğretim sisteminde mevcut olan sorunlar masaya yatırıldı. Devlet ve vakıfların yükseköğretim kurumlarındaki tıp fakültelerinden temsilcilerin, eğitim ve araştırma hastanelerden asistan temsilcilerinin ve Sağlık Bakanlığı, Kamu Hastaneleri Kurumu ve Adli Tıp Kurumu yetkililerinin katıldığı çalıştaya YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç da yer aldı. Tıp fakültelerinde mezuniyet sonrası eğitimde kalitenin arttırılması, karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerilerinin masaya yatırıldığı çalıştayda açılış konuşmasını yapan Başkan Saraç, 2015 verilerine göre dünyada 2 bin 420 civarında tıp fakültesi olduğunu, Çin’de, Hindistan’da, ABD’de ve Brezilya’da ve diğer bazı ülkelerde tıp fakültesi sayılarının 150’nin üzerinde olduğu bilgisini verdi ve dünyanın 7 milyar nüfusuna oranla 2 bin 420 tıp fakültesinden yılda ortalama 389 bin hekimin mezun olduğu ve diğer taraftan 2015’te 36 ülkede hala hiç tıp fakültesi olmadığını belirtti. "Sahra Afrika’sında 26 ülkede 1 veya 2 tıp fakültesi mevcut" diyen Saraç, konuşmasına şu şekilde devam etti:
"Dünya Tıp Eğitimi Federasyonu, bütün ülkelerde bütün tıp hekimlerinin ve de sağlık çalışanlarının, güçlü mobilize bilgi ile donatılmış bir çekirdek eğitim programı ile eğitilmelerini, eleştirel düşünce anlayışına sahip olmalarını ve de en önemlisi etik değerler kavramlarını iyi öğrenmelerini önermektedir. Tıp eğitimine bakıldığında 20. yüzyılda 3 ciddi eğitim reformu görüyoruz; 20. yüzyılın başlarında science-based (bilim-temelli) müfredatlı eğitim yürütülmüş, 20. yüzyılın ortalarında probleme dayalı eğitim gündeme taşınmış ve son olarak şimdi 21. yüzyılın başlarında 3. nesil tıp eğitimini ve sağlık hizmetlerini profesyonel yetkinlik ve global bilgiye dayalı performans temelli yaklaşım yürütmektedir. Ancak, eğitime yönelik verimli eğitim reformlarını takip ederken Yükseköğretim Kurulu olarak hedefimiz, insana verdiğimiz değeri merkeze alarak bireyin ve toplumun sağlığını koruyan, hastasına iyi bakan, memleketini iyi tanıyan ve insan sevgisi ile dolu yetenekli hekimler yetiştirmektir. Yetiştirdiğimiz genç hekimlerden beklediğimiz hizmet sunmak için gayret içinde olmalarını, karar verici olmaları, tüm dünyayı ama özellikle hizmet verdikleri toplumu iyi tanımalarını bekliyoruz. Hekimlerimiz eğitimlerini tamamladıklarında Türkiye’nin sağlık sorunlarını bilmelidirler ve mezun olduktan hemen sonra bu sorunların üstesinden gelebilecek bilgi, beceri ve tutumlarla donanmış olmalıdırlar."
"Kaliteli eğitim vereceksiniz, kaliteli hizmet sunacaksınız"
Tıpta uzmanlık eğitimi verirken eğitim-araştırma ve eğitim-hizmet dengelerinin korunması gerektiğinin altını çizen Başkan Saraç, "Uzmanlık eğitimi aldığınız kurumlarından beklediğimiz diğer önemli iki kavram hizmet ve yüksek düzeyde araştırmalardır. Tabi ki bu yükün ağır olduğunu düşünmekteyim. Kaliteli eğitim vereceksiniz, kaliteli hizmet sunacaksınız, aynı zamanda da yüksek düzeyde araştırmalar gerçekleştireceksiniz. Ama unutmayın kaybedecek ve boşa harcayacak bir günümüz bile yok, mutlaka çok çalışmalıyız, buna mecburuz ve bunları yapabilecek birikimimiz mevcuttur. Değerlerin farklılaştığı bir ortam var. Buna uyumlu yüksek etik değerler ve yüksek kalite ile bir hekimi nasıl yetiştireceğiz, eğitim, araştırma ve hizmet üçlüsünü merkeze alarak de özenle çalışmamız gereken bir konu bu. Günümüz yüksek teknolojinin hızla ve en sık kullanıldığı alan olan tıp bilimi, toplum için pahalı maliyetleri bünyesinde taşıyabilmektedir. Bu süreçlerin iyi yönetilememesi ve yozlaşabilmesi insanı insan yapan değerlere ve kavramlar sanki değer yitirmesi ile daha sık karşılaşılır hale gelmiştir. 'Klasik tıp mesleği anlayışının içine kazanç kavramının girmesi bir takım yozlaşmalar yanı sıra eşitsizlikleri de beraberinde getirmiyor mu' diye bir soru bu noktada hepimizin gündemine girmektedir. Bu nedenle verdiğimiz eğitimde güncel bilimi takip ederken, yetiştiğimiz süreçlerin bir parçası olan klasik eğitim değerlerimizi de kaybetmemek gerekmektedir. Bugün eğitim, araştırma ve hizmet üçlüsünün sağlıklı işleyebilmesi için gereken niteliklere vurgu yapabilme arzusuyla tıp fakültesine girebilmek için ilk 40 binde yer alma şartını koyduk ve bu düzenlemenin geri dönüşleri bize olumlu olarak ulaştı. Yeni YÖK olarak bütün uğraşımız, gayretlerimizle dikkat ettiğimiz bir noktadır bu. Ayrıca bir diğer konu da tıp fakülteleri, gerçek araştırma merkezlerini ön plana çıkararak ülkemizde yürütülen klinik araştırmaların verimliliğini ve etkinliğini arttırmak konusunda gayret içinde olmalıdır. Yetiştirdiğimiz hekimlerin tümünün hasta sağlığına doğrudan hasta bakarak katkıda bulunması önlerindeki tek kariyer planı değildir. Bugün ülkemizde ve yurt dışında yetişmiş, gurur duyduğumuz birçok hekim kökenli araştırmacılar bulunmaktadır. Bu nedenle fakültelerimiz kadrolarının enstitülerde yürüttüğü çalışmalar ve programları da ayrıca önemsiyoruz. Uzmanlık eğitimi dışında da sağlığa ilişkin doktora alanlarına destek vermeye çalışıyoruz. Yeni 100/2000 doktora bursları projesi buna bir örnektir. Ar-Ge alanında içinde bulundukları üniversitelerin diğer araştırma birimleriyle interdisipliner çalışmalar bu kapsamda önemsediğimiz bir iş birliğidir. Örneğin ülkemizdeki mültecilere yönelik klinik araştırmalar sosyal bilimler ile ortaklıklara kapı açabilir. Veya güncel diğer bir başlık olan çevre çalışmaları tüm bilim alanlarının beraber çalışabileceği bir konudur. Bu tür işbirliklerinin eğitime de yansıyacağını ve mezun ettiğiniz tüm öğrencilerin birikimlerine, ülke ve dünya sorunlarını anlamalarına yardımcı olacağını düşünüyoruz" şeklinde konuştu.
"Temel bilimler alanlarında doktora programları ciddiyetle gözden geçirilmeli"
Alana ilişkin değişim süreçleri ve bunları takip, iyi sayfalar açmayı hedefliyor olsa da, değerler ve hedeflerin iyi ortaya konamaması, zaman zaman motivasyon eksikliği, mali konular, coğrafi ve sosyal koşulların hedeflere varmada kendilerini geciktirebildiğini aktaran Saraç, "Ülkemizdeki devlet üniversitelerinde 73, vakıf üniversitelerinde 27 olmak üzere toplam 100 tıp fakültesi var. Bunlardan 84’ü aktif. Diğerleri kurulmuş ama henüz eğitime başlamamış. Bu fakültelerdeki öğrenci sayımız 75 bindir. Öğretim üyesi sayımız 13 bin civarındadır. Bu fakültelerin yeni açılanlarında sıkıntılı süreçler yaşandığını bilmekteyiz. Gelişmiş üniversitelerimizin özellikle temel bilimler alanlarında doktora programlarını ciddiyetle gözden geçirmeleri gerekmektedir. Bu süreçte biz gereken desteği vermeye hazırız. Tıp eğitimi Türkiyemizin dünyada en iyi olduğu alanlardan biridir. Umarım bu toplantı ilerleme kaydetmek istediğimiz bütün bu alanlarda yön gösterici olmaya devam eder" diye konuştu.
"Burs ücreti 1800 TL'ye çıkarıldı"
YÖK'ün Türk bilim hayatında ilk defa öncelikli 100 alanı tespit edip, bu alanlarda 2 bin kişiye doktora bursu verme kararı aldığını açıklayan Başkan Saraç, "Türk bilim hayatında ilk defa yapılan bu uygulamada hedefimiz, bu alanlarda eleman yetiştirmek ve mezunların mezun olduktan sonra sadece üniversitelerde değil enstitülerde de istihdam edilmeleri. Bu 100/2000 doktora bursları projesinde burs miktarı da 1800 TL'ye çıkarıldı" ifadelerini kullandı.
Yağmur Yıldız - Nurullah Geylani