25-12-2014 20:46
"Bunların yanında haşhaşilerin eli öpülür" diye Başbakanlığı döneminde bir ifadesi de olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı her fırsatta tahkir etmeye çalışan yapı, nasıl bir zamanlar Deniz Baykal kasetini "gerektiği ve yeteri kadar" servis ettiyse, nasıl MHP'nin 10 milletvekili adayını, sonrasında da Cübbeli Ahmet ve bir Başbakan yardımcısının görüntülerini montajlama yoluyla yine "gerektiği ve yeteri kadar" servis etti ve insanları aşağılamaya / küçük düşürmeye kalktıysa, bugün de aynı kirli el, yine aynı yöntemle bu kez aşağılamak değil de birini "yüceltmek" (Öte yandan da "makam"ı aşağılamak) amacıyla Dumanlı'nın mahkemedeki görüntülerini internet aracılığıyla sızdırıp, tam tersi bir "algı yönetimi"ne soyundu. Kamera görüntüleri tabii ki yine "gerektiği ve yeteri kadar"dı.
Bu montajcı, tehditkãr, tedhişçi yapı, kimlerden oluşuyor, hangi üst akılla ve kimler tarafından yönetiliyorsa kendisine yandaş bulduğu çeşitli organizasyonları da aklı/mantığı bir kenara iteleyip "dışarıdan" yönetmeyi iyi beceriyor.
Sızdırılan Mahkeme (kayıt) görüntüleri, Hakim'in arkasında, (salondakiler tarafından görünür biçimde ve) sabitlenmiş kameraya ait.
Daha önce hiç bir duruşmaya ait kayıtların, resmi olarak istenmesine rağmen hiç kimseye verilmemesi ama bu "açıktan kayıt"ın ortalığa saçılması, paralel eşkıyalığın kimler ve ne türden bir amaçla hala nasıl da sürdürüldüğünün apaçık bir teşhiri değilse nedir.
İŞTE ORTALIĞA DÜŞEN O KAYIT...
- Nedir efendim iki yazıyla bi haber midir; bu mudur yani!..
Hâkim: Evet
Hâkime ısrarla “Bana istinat edilen suç nedir?” diye soran Dumanlı'ya Hakim Bekir Altun “Anlatacağım” diyor. Hâkim Altun, Nisan 2009’da yayımlanan iki makale ile bir haberi sıralıyor. Dumanlı, hâkime “Yani, iki köşe yazısı ve bir haber. Hakkımdaki bütün iddia bu mudur?” sorusunu yöneltiyor. Hâkim de “Evet” diye cevabı veriyor.
Bunun üzerine Dumanlı ayrıntılı bir savunma yaptığı görülüyor. Hakim daha sonra Dumanlı'yı ‘somut delil’ olmadığı gerekçesiyle serbest bırakmıştı.
İşte görüntülere yansıyan o konuşmalar:
Hakim:Fethullah Gülen'in talimatı doğrultusunda gazetelerinde bu hususu yazdıkları...
Avukatlar:Suçlama bu yazılardan ibaret midir? Lütfen Evet veya Hayır deyin...
Ekrem Dumanlı:İki yazı ve bir haber midir? Bu mudur efendim?
Hakim:Evet öyle.
(Avukatlar itiraz ediyor)
Ekrem Dumanlı:Tamam o zaman. Abi mevzu bu kadarcıksa ben savunurum. Bizi ne ilgilendirir. Polis onu bulmuş bunu bulmuş. Ben dün savcı beye de bunu bir kaç defa sordum. Bütün bu hikayeler, bana göre çoğu palavra olan hikayelerin benimle ne alakası var? Ekrem Dumanlı ile ne alakası var.
Ben yazı yazmış mıyım bu konuda? Bir şey söylemiş miyim? Hayır. İki yazar yazı yazmış, bir de Herkul.org'tan Fethullah Gülen'in halka açık konuşması, internet sitesinde dünyanın her yerinden ulaşılabilen konuşması Zaman Gazetesi'nin 3. sayfasından yayınlanmış. Bundan başka bir şey var mıdır sayın Savcı? O zaman ben bunu müdafaa edeyim. Bu nasıl bir şeydir ki ben hiç ortada olmayan bir terör örgütünün. Silahlı bir terör örgütünün... Ben bunun tarih huzurunda çok büyük bir iftira olduğunu söylemek istiyorum ve kendimi de müdafaa etmek istiyorum bu konuda. Lütfen mevzu buysa ben müdafaa edeceğim
(Avukatlar araya giriyor):Ama bakın...
Ekrem Dumanlı:Bu olmuş şu olmuş, onu gelsin ilgilileri müdafaa etsin. Bu ne saçmalıktır yani iki tane haber, bir tane köşe yazısı yani...
Avukat (Hakim'e dönerek):O zaman bu şeyle sınırlayalım...
Hakim:Ben de onu söylüyorum zaten sevk nedeni bu...
Ekrem Dumanlı:Güya iddia şu ki, bunlar bu yazılardan sonra zincirleme reaksiyonlar olmuş. Bizi hiç ilgilendirmez..
Hakim:Sizinle ilgili kısım Sayın Gülen'in konuşmalarından sonra bunu gazetelere yayın yapmanız veya köşe yazısı yazdırmanız.
Ekrem Dumanlı: Tamam bunu müdafaa etmek istiyorum...
