USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Spor

Milli satranççı Atalık: Satranç tahtası olmadan beş kişiye karşı beş farklı oyun oynayabilirim

Avrupa şampiyonluğu bulunan milli satranççı Ekaterina Atalık, "Satranç tahtası olmadan, beş kişiye karşı, beş farklı oyun oynayabilirim, alışveriş yaparken bile zihnimdeki bir satranç sorusunu çözebilirim." dedi.

06-03-2020 15:12
Google News

Ankara

Satrançta 32 yılı geride bırakan 37 yaşındaki Ekaterina Atalık'ın kariyerinde, 2006'da Avrupa şampiyonluğu ve 2019 Dünya Hızlı Satranç üçüncülüğü bulunuyor.

Türkiye'de kadınlar satrancının önemli temsilcilerinden, 'Satrancın Temelleri' kitabının yazarı Ekaterina, Anadolu Ajansı (AA) Spor Sohbetleri'nin konuğu oldu.

Ekaterina'nın, sohbette spor, kariyer ve hedeflerine ilişkin sorulara cevapları şöyle:

Ekaterina Atalık kimdir? Kaç yaşında başladınız satranca?

Rusya'da doğdum, satranca 5,5 yaşında başladım. Ailem abimle beni satranç kulübüne yazdırmışlardı. Önce abim öğrendi sonra da ben. Başlamak için uygun bir yaştı ama şimdiki çocuklar her şeyi erken öğreniyorlar, onlara baktığımızda ben biraz geç bile başlamış oluyorum. 3-4 yaşlarında satranç oynayan çocuklar var. Çok başarılı sporcu arkadaşlarım da var onlar da mesela 7-8 yaşlarında başlamışlar.

Kadın satrancı dediğimizde öne çıkan bir sporcusunuz, şampiyonluklarınız var bunun sırrını paylaşır mısınız?

Her güzel şeyin bir bedeli var. Ben çocukluğumu tam olarak yaşamadım. Bazen onun için biraz pişman oluyorum. Arkadaşlarım dışarıya çıkıp, eğlendiklerinde ben her gün satranç çalışıyordum. Galiba biraz da yetenekliydim ama çalışmak yetenekten çok daha önemli.

Çalışmayı hiçbir zaman bırakmadım. Hiçbir zaman kendime tamam demedim. Mesela 2006'da Avrupa şampiyonu olduğumda bile rahat olmadım. Her zaman kendimi her konuda geliştirmeyi, daha çok turnuva kazanmayı istedim. Avrupa şampiyonalarını kaçırarak dördüncü, beşinci oldum.

2019 Aralık'ta Hızlı Satranç Dünya Şampiyonası'nda bronz madalya kazanınca çok mutlu oldum. 13 senedir böyle bir başarıyı elde edememiştim, umutsuzluğa kapılmıştım ama başarı elde ettiğim için şu an çok motivasyonum var.

Kadınlarda büyük usta unvanına sahip bir sporcu olarak hedefleriniz nelerdir?

Şu an 8 Mart'ta sona erecek Türkiye Kadınlar Şampiyonası'nda yarışıyorum. Türkiye şampiyonu olmaya çalışacağım. Avrupa şampiyonluğum var ki her zaman bu beni çok mutlu ediyor.

Haziran ayındaki Avrupa Şampiyonası'nda da şampiyon olmayı çok istiyorum. Temmuz ayındaki satranç olimpiyatında da ülkemiz için madalya kazanmaya çalışacağım, her zaman birinci masada oynuyorum. Eylül ayındaki dünya kupası da benim için çok önemli.

Satrancın Türkiye'deki yerini nasıl değerlendirirsiniz?

Türkiyede satranç kültürü yeni bir geçmişe sahip. 20-30 sene önce satranç diye bir branş yokmuş diye biliyorum. Son zamanlarda gelişiyor. Satranç Erkek Milli Takımı olimpiyatta 5. oldu. Kadınlar satrancında da ben başarılı oluyorum. Önemli, prestijli turnuvalarda madalyalar kazanılıyor. Türkiye'nin yeri her geçen sene daha iyi oluyor.

Satranç yeni başlayan birine neler kazandırabilir?

Bence en önemlisi kaybetmeyi öğretiyor. İnsan hayatta bazen başarısız olduğunda 'ben çok şansızım' diyor, kaybetmeyi bilmediği için. Benim oğlum bile hala kaybetmeyi bilmiyor, kaybedince çok üzülüyor, ağlıyor.

Kaybetmeyi öğrenmek çok önemli bir şey. Hayatta kazanmak da var, kaybetmek de. Hayatta her şey olabiliyor. Turnuvadayken zaten fazla stres altındayız. Normal hayatta ben çok fazla strese girmemeye çalışıyorum.

Her zaman çok sakin olmaya çalışıyorum. İnsanlar bir şeyi yapamadığında depresyona giriyor. Ben böyle bakmıyorum, hemen çözüm bulmaya çalışıyorum. Çözüm bulmak, doğru karar vermek, strese alışmak, bunlar çok önemli.

Düşünmeden bir hareket yapmamak da çok önemli. Rusya'daki insanlar daha sakin diyebiliriz. 15 sene önce Türkiye'ye geldiğim zaman insanların çok daha sıcak, duygusal olduğunu farketmiştim ama düşünmeden daha çok hareket ediyorlar, trafikte, günlük hayatta. Önce düşün sonra hareket et, bana göre satranç bunu çok iyi öğretiyor.

Türkiye hikayeniz nasıl başladı?

Ben evlenince Türkiye'ye geldim. Eşim Suat Atalık, büyük usta unvanına sahip. Başarılı sporcular aynı turnuvalara katılır, satranç dünyasında da durum böyle, biz de satranç turnuvasında tanıştık.

Satranç hareketsiz bir spor branşı olmasına rağmen fiziksel bir egzersiz gerektiriyor mu?

Sürekli düşünmekten zihnim hiç boş kalmıyor. Bazen hiç bir şey düşünmemek lazım. Enteresan bir şey, satranççılar düşünmeye o kadar alışmışlar ki kendilerini çok rahat bırakamıyorlar.

Meditasyon yapmak gibi, beyni dinlendirmek lazım. Fiziksel egzersiz de çok önemli. Yürümeyi çok seviyorum, yüzme dersleri alıyorum. İlk dersimde yüzme eğitmenim suya kendini bırak dediğinde, zihnimi boşaltamadığım için kendimi bırakamadım.

Eğitmenim 'Hiç bir şey düşünme' diyor ama sürekli bir şeyler düşündüğüm için ben kendimi bırakamadım. Bu yüzden normal spor yapmak da çok önemli çünkü o zaman beyin de dinleniyor.

Zihninizde hamle yapabiliyor musunuz, oynamak için satranç tahtasına ihtiyacınız var mı?

Hayır, bana satranç tahtası hiç gerekmiyor. Ben şu an satranç tahtası olmadan, beş kişiye karşı, beş farklı oyun oynayabilirim. Hayal etmek biraz zor olduğundan herkes çok şaşırıyor bunu yapabildiğime. Turnuvadayken tabi ki gerekiyor ama günlük hayatta, uçakta, otobüste, trendeyken satrancı tahtasız oynuyorum. Bazen antrenörüm bana bir soru soruyor, net bir pozisyon söylüyor. Alışverişe giderken bile zihnimde çözüyorum.

Satranç sporuyla ilgilenenler için rol model olmak sorumluluk yüklüyor mu?

Yaptığım işe çok saygı duyuyorum. Turnuvalara giderken özenli giyinmeye, görünmeye çalışıyorum, rakibime çok saygılı davrandığımı düşünüyorum.Bu önemli bir şey. Bir çok genç kadının yarıştığı, Türkiye Kadınlar Şampiyonası devam ediyor, onlar da tabiki bana bakarken bir şeyler öğreniyorlar.

Branş olarak satrancı seçmeseydiniz hangi branşı seçerdiniz?

Satranç oynamasaydım masa tenisinde devam etmek isterdim. Çocukken her gün masa tenisi oynamaya giderdim. Fırsat buldukça hala masa tenisi oynamaya çalışıyorum.

Karşılaşmalarınızda düşünme pozu olarak düşünülen, iki elinizi çenenizin altına aldığınız bir duruşunuz oluyor...

Aslında düşündüğüm için özellikle aldığım bir pozisyon değil. Satranççıların sağlıkla ilgili sorunu aynı, çok fazla oturduğumuz için sırt ağrısı yaşıyoruz. Sırtımızı rahatlatmak için karşılaşmalar esnasında farklı farklı pozisyonlar alıyoruz. O da öyle bir duruş.

En uzun turnuvanız ne kadar sürdü?

En uzun turnuva 7,5 saat sürdü. Genellikle 4-5 saat sürüyor. Sonra da zaten hiç bir şey yapmak istemiyorum, sadece uyumak istiyorum. Turnuvada daha başarılı olmak için hırs yapıyorsunuz o esnada yorulduğunuzu pek hissetmiyorsunuz ama turnuva bitince sanki hayat da bitiyor.Turnuvadan sonra nerdeyse 3 gün uyumak istiyorum.

Bir rol model olarak kadınlara tavsiyeleriniz nelerdir?

Kadının bu hayatta güçlü olması lazım. Sonuçta bu dünya biraz erkek dünyası hala. Kendilerini her zaman geliştirmeliler, hayatlarında hobi olsun, spor olsun, hedefleri olsun. Kadınlar için hedefler çok önemli.

Bakıyoruz kadınlar hep evde, sadece çocuklarına bakıyorlar, sonra da hayattan sıkılmaya başlıyorlar. En azından bir kitap okuyabilirler, güzel bir film seyredebilirler. İşte bu yüzden kendini geliştirmeleri çok önemli.

Türk kadın satranç sporcularını erkeklere kıyasla başarılı buluyor musunuz?

Erkekler, satrançta da diğer branşlarda da kadınlardan daha güçlü ama başarılı kadınlar da var. Mesela ben bir kaç erkek turnuvası kazandım. Çok formda olduğumda, ben de erkekleri yenebiliyorum.

Erkek satranç sporcusu çok daha fazla çünkü kadın için spor yapmak biraz daha zor. Kadının yaşı geçiyor, evlenmesi, çocuk doğurması, evine ve ailesine de bakması lazım. Erkek biraz daha rahat olabiliyor, erkeğin her sabah erken kalması gerekmiyor. Dolayısıyla daha çok dinlenebiliyorlar.

Kaynak: AA

.

dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ