İstanbul
Osmanlı devri mutasarrıflarından İlyas Sami Bey'in oğlu olan Nihat Sami, 1907'de İstanbul Fatih'te doğdu.
İlk Osmanlı mebuslarından ve basılı bir divanı olan, devrinin tanınmış şairlerinden Hilmi Efendi'nin torunu olan Nihat Sami, orta öğrenimine Vefa Lisesi'nde başlayıp İstiklal Lisesi'nde tamamladı.
Önce Somyarkın, daha sonra Banarlı soyadını alan Nihat Sami, 1930'da İstanbul Darülfünunu Edebiyat Fakültesi Edebiyat Bölümü ile birlikte Yüksek Muallim Mektebini bitirdi.
M. Fuad Köprülü'nün öğrencisi oldu
Banarlı, Edebiyat Fakültesinde M. Fuad Köprülü'nün öğrencisi oldu. Aynı yıl, Edirne Erkek Lisesine edebiyat öğretmeni olarak tayin edildi. Edirne Kız ve Erkek Muallim mekteplerinde edebiyat dersleri verdi.
Kabataş Erkek Lisesi, Galatasaray Lisesi ve İstanbul Erkek Öğretmen Okulu'nda 1939-1948 yılları arasında öğretmenlik yapan Banarlı, İstanbul Eğitim Enstitüsü (1948-69), Yüksek Öğretmen Okulu (1950-62), İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünde öğretim üyeliği ile Yüksek Öğretmen Okulu müdürlüğü (1957-58) yaptı.
Banarlı ayrıca Boğaziçi, Şişli Terakki ve Işık liseleri gibi çeşitli okullarda ders verdi, İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü'nde 1959-1962'de İslami Türk edebiyatı dersini okuttu.
Edebiyat tarihi araştırmalarıyla tanındı
Kendi isteğiyle 1969'da emekli olan Banarlı, edebiyat tarihi araştırmaları ve özellikle Resimli Türk Edebiyatı Tarihi adlı eseriyle tanındı.
Banarlı, Milli Eğitim Bakanlığı "1000 Temel Eser" ve "Çağdaş Türk Yazarları"nda komisyon üyeliği, 1955'te üye olduğu İstanbul Fetih Cemiyetine bağlı İstanbul Enstitüsü müdürlüğü ve Yahya Kemal Enstitüsü kuruculuğu ve müdürlüğü de yaptı.
Her iki enstitünün yayın çalışmalarını yürüten Banarlı, Kubbealtı Cemiyeti bünyesindeki Dil ve Edebiyat Akademisinin edebiyat dalı başkanlığını ve aynı kuruluşun 1972'den itibaren yayımladığı Kubbealtı Akademi Mecmuası'nın müdürlüğünü yaptı.
Öğrencilik ve gençlik yıllarında şiirler ve hikayeler kaleme alan Nihad Sami Banarlı bu devrede özellikle okul piyeslerinde başarılı oldu.
Banarlı'nın 1933'de "Kızıl Çağlayan" ve "Bir Yuvanın Şarkısı" adlı manzum piyesleri Millî Eğitim Bakanlığı'nın açtığı yarışmayı kazandı ve bakanlık tarafından yayımlandı. Kızıl Çağlayan ayrıca filme de alındı.
Bir Güzelliğin Hikayesi adlı küçük romanı 1949'da tefrika edildi
Bir Güzelliğin Hikayesi adlı küçük romanı 1949'da Hürriyet gazetesinde on üç sayı tefrika edilen Banarlı, M. Fuad Köprülü'nün tesiriyle öğretmenliğinin ilk yıllarından itibaren edebiyat tarihi araştırmalarına yöneldi ve bu konudaki çalışmalarını Altı Ok (Edirne), Atsız Mecmua, Orhun, Ülkü (Ankara), Halk Bilgisi gibi dergilerde yayımladı.
Banarlı pek çok yazısında Köprülü'ye karşı hayranlığını ve Fuad Köprülü'yü edebiyat tarihçiliğinde kendisine örnek aldığını ifade etti.
Darülfünun'a bizzat Fuad Köprülü'nün yaptığı bir imtihanla giren ve yıllarca Nihal Atsız, Orhan Şaik Gökyay, Tahsin Banguoğlu, Pertev Naili Boratav gibi sınıf arkadaşlarıyla Köprülü'nün rahle-i tedrisinden geçen Banarlı, kendisinin de etkisinde kaldığı Fuad Köprülü'nün ilmi metodunu bir yazısında şöyle açıklamıştı:
"Bu ilim, gerçekleri, mukayeseli edebiyat metoduyla meydana çıkaran; araştırmalarını genetique metodla yapan; yani, herhangi bir tarih ve edebiyat tarihi problemini, bütün milletlerin tarihinde en eski mazisinden bugüne kadarki tekamül çizgisi üzerinde inceleyip tanıyan bir ilimdir.
Aynı zamanda fiş usulüyle çalışan büyük alim, tarih, sosyoloji, estetik ve edebiyat problemlerini, tecrübi ilimlerin laboratuvar çalışmalarını andırır bir araştırma ile inceleyerek müspet neticeye varan, cidda ve sabırlı bir ilmin temsilcisidir."
Edebi ve sosyal konularda yazılar kaleme aldı
Banarlı, 1940'tan başlayarak Yedigün dergisinin edebiyat sayfasını yönetti, burada genç kabiliyetlere yol gösterdi. Ayrıca 1948-1962 yılları arasında Hürriyet, Akşam ve Yeni Sabah gazetelerinde, İstanbul Enstitüsü, Yahya Kemal Enstitüsü, İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü, Hayat Tarih, Meydan, Kubbealtı Akademi mecmualarında tarihi, edebi ve sosyal konularda yazılar kaleme aldı.
Bazı yazılarında, özellikle haftalık Meydan dergisinde Emin Bayraktaroğlu takma adını kullanan Banarlı'nın Hürriyet gazetesine yazdığı haftalık "Edebi Sohbetler" kısa zamanda büyük bir okuyucu kitlesine ulaştı.
İsmail Hami Danişmend tarafından 1948'de, XV. asırda yaşamış kadın şair Rabia Hatun'a ait olduğu iddiası ile yayımlanmaya başlanan şiirlerin o çağda yazılmayıp dil, üslup, imaj, hatta şekil bakımından ancak bugünün eseri olabileceklerini bu sohbetlerinde ispat etmesi Banarlı'nın prestij ve şöhretini daha da arttırdı.
"Milli Romantizmin İdraki"
Edebiyat ve dilin, milletten ve milli maziden ayrı varlıklar olmadığını savunan Banarlı, "Dil ve Edebiyat Dersleri" adlı yazısında bu konuda şu fikirleri öne sürdü:
"Türk dili ve edebiyatı dersleri, çocuklarımıza milli dilin, Türk edebiyatının ve Türk edebiyatı tarihinin öğretilmesi içindir. Bu dersler, milli şahsiyeti olan bir zevkin, böyle bir kültür ve tefekkürün gelişmesini sağlar. Bunu yaptığı ölçüde vazifesini de yapmış olur."
Nihad Sami Banarlı'nın bütün eserlerinin arka planında "Milli Romantizm" adını verdiği kavramın ve bu fikir sayesinde Türk milletini yükseltmek ideali yer aldı. Yazarın "Milli Romantizmin İdraki" başlıklı yazısı, onun düşünce dünyasını ve dolayısıyla edebiyat tarihçiliğini gözler önüne serdi.
"Bu idrak, bütün milletlerden çok, bugünkü Türkiye Türklerini yükseltecektir" notuyla yayınladığı bu uzunca yazısında milli romantizmin ne olduğunu ve tarihi gelişimini ayrıntılarıyla inceleyen Banarlı'ya göre "Milli romantizm, milletlerin dilde, kültür, sanat ve edebiyatta kendilerini bulmaları, kendilerine gelmeleri" demekti.
Yahya Kemal'in Türk edebiyat hayatındaki yerini almasına yardımcı oldu
Banarlı'nın edebiyat tarihçiliğinde uzunca yıllar Yahya Kemal'in bulunduğu edebi mahfillere devam etmesi ve onun sohbetlerinden faydalanması da etkili oldu.
Çeşitli yazıları ve kitapları, Yahya Kemal'le müzakere eden Banarlı, eserlerini onun eleğinden geçirerek yayına hazırladı.
Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi adlı kitabının önsözünde Yahya Kemal için şu ifadeleri kullandı:
"Bu kitabın ihtiva ettiği birçok bahisler, 20 yıl süren bir zaman içinde, edebiyatımızın birçok devrelerini vukufla bilen Yahya Kemal'le müzakere edilerek, onun büyük kültüründen ve nafiz görüşlerinden alınan feyizle bütünlenmiştir."
Nihad Sami Banarlı yakın dostu olduğu Yahya Kemal'in büyük bir kısmı yayımlanmamış olan şiirlerinin, onu ikna ederek, 1956-1957 yılları arasında Hürriyet gazetesinde neşrini sağladı.
Bu yayım sırasında isimleri dahil tertip ve baskı şekline kadar şiirlerin kitap halinde basımı konusunda da Yahya Kemal ile birlikte çalışan Banarlı, ilk kitabın baskısına geçilmeden 1958'de Yahya Kemal vefat edince bu çalışmaları tek başına sürdürdü.
Banarlı, İstanbul Fetih Cemiyeti bünyesinde bir Yahya Kemal Enstitüsü kurulmasını gerçekleştirerek bu enstitüye şairin mirasçıları tarafından devredilmesinde rolü olduğu evrak ile eşyayı tasnif ve tertip etti; ayrıca 1960'da Yahya Kemal Müzesi'ni ve arşivini kurdu.
Yahya Kemal'in yayımlanmış ve yayımlanmamış bütün şiir ve yazılarını 1961'den itibaren on kitaplık bir külliyat halinde yayımlayan Banarlı, ayrıca 1959 ve 1968'de iki cilt halinde Yahya Kemal Enstitüsü Mecmuası'nı çıkarttı.
Bu çalışmalarıyla ve aynı konuda yazdığı diğer yazılarla Banarlı, bilhassa Yahya Kemal'in Türk edebiyat ve fikir hayatındaki yerini almasına büyük ölçüde yardımcı oldu.
Resimli Türk Edebiyatı Tarihi
Nihad Sami Banarlı’nın edebiyat tarihi alanında yazdığı en önemli eser, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi oldu. Önce fasiküller halinde basılmaya başlayan bu eser, 1948'de Yedigün Neşriyat tarafından kitap olarak neşredildi.
On sekiz yıllık çalışma neticesinde ortaya çıkardığı kitabının önsözünde Banarlı, eseri yazış sebebini şöyle açıklamıştı:
"Bu kitap, Türk edebiyatı tarihine yeni bilgiler katmak maksadıyla değil, fakat edebiyat tarihimizin Türk münevverlerince bilinmesi lazım gelen büyük macerasını bir bütün halinde hikaye etmek ihtiyacıyla yazıldı. Liselerimizde ve Üniversitelerimizin Edebiyat Fakültelerinden başka bölümlerinde sistemli ve müselsel bir Türk edebiyatı tarihi görmeden yetişen bütün Türk aydınlarına armağan edilmek için yazıldı."
1974'te vefat etti
Banarlı, yeni ve çok hacimli bir şekil verdiği Resimli Türk Edebiyatı Tarihi adlı büyük eserinin telif ve baskısını tamamlamaya çalışmaktayken 13 Ağustos 1974'te vefat etti.
Mezarı Rumelihisarı'nda olan Banarlı’nın vefatından sonra Kubbealtı Kültür ve Sanat Vakfı, yazarın daha önce çeşitli yerlerde yayımlanan yazılarını konularına göre sınıflayıp Nihad Sami Banarlı Külliyatı adı altında yayımladı.
Yazarın Sular Kararırken, Yabancı, Dumanlı Dağlar, Son Vazife, Bir Mabed Yıkıldı, Istırap Yarışı adlı basılmamış piyesleri de bulunuyor.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com