MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, "Sayın Erdoğan, meşruiyetini mevcut anayasadan ve hukuk sistemimizden almaktadır. Yenisi yapılıncaya kadar herkes ona uymak zorundadır. Aksi takdirde kaos ortayla çıkar" dedi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Semih Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, milletin çıkarını milletin hukukun koruyacağını söyledi. "Türkiye’de siyaset, uzunca bir süreden beri mevcut iktidarın yönetim anlayışından kaynaklanan belirsizlik ve çözümsüzlük illetinin pençesine düşmüş bulunmaktadır" diyen Yalçın, "Ülkemizin üzerini, kaçak sarayda üretilen ve AKP tarafından pazarlanan siyasi ihtiras ipiyle örülü kalın bir sis perdesi kaplamıştır. Siyasi zikzak ve tutarsızlıkların itibar gördüğü; asılsız, dengesiz, temelsiz ve gerçeklikten yoksun fikir ve yorumlarla kişi ve kurumların hedef alınarak yıpratıldığı kirli bir atmosferde nefes alıp verilmektedir. Özellikle medya üzerinden yapılan tartışmalarda; sağduyunun, insafın, izanın; akla, mantığa ve hukuka uygunluğun büyük ölçüde ortadan kalktığı esefle görülmektedir. Türkiye’nin terörle mücadele, anayasa değişikliği, dış politika ve güvenlik sorunları, ekonomik istikrar, insan hakları ve hukukun üstünlüğü, AB ile ilişkiler gibi hayati konularıyla ilgili tartışma ve çözüm arayışlarının böyle bir ortamda sağlıklı seyir takip etmesi neredeyse imkansızdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin, iki gazetecinin tutuklanmasıyla ilgili hak ihlali kararının gerekçesini değerlendirirken Cumhurbaşkanı olarak anayasanın 104. maddesinden kaynaklanan yetkilerini kullandığını söylemiştir" ifadelerini kaydetti.
"SAYIN ERDOĞAN, MEŞRUİYETİNİ MEVCUT ANAYASADAN VE HUKUK SİSTEMİMİZDEN ALMAKTADIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, gazeteci Can Dündar ve Erdem Gül hakkında Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar hakkındaki değerlendirmelerini eleştiren Yalçın, "Peki, Cumhurbaşkanının yetkilerini belirleyen bu anayasa 1982 Anayasası değil midir? Anayasa Mahkemesi’nin temel hukuki zemini de anayasa değil midir? O halde Sayın Erdoğan neden daha önce Anayasa Mahkemesi’nin kararını hem tanımadığını hem de saygı duymadığını söylemiştir. Bu açık bir çelişkidir. Tayyip Erdoğan eskaza başkanlık rejimi geldiğinde Allah bilir ne gibi davranışlar sergileyecektir. Sayın Erdoğan, meşruiyetini mevcut Anayasadan ve hukuk sistemimizden almaktadır. Yenisi yapılıncaya kadar mevcut anayasa yürürlüktedir ve herkes ona uymak zorundadır. Aksi takdirde kaos ortayla çıkar. ’Ben Anayasa’nın verdiği yetkiyle canımın istediğini yaparım, istediğim kararı beğenirim, işime gelmeyeni de tanımam. Çünkü halkın oyuyla seçildim’ zihniyetiyle devlet yönetilemez. Yönetilmeye kalkılırsa bunun adı keyfi yönetim, despotluk veya bir başka deyişle dikta rejimi olur" dedi.
"MİLLETİN ÇIKARINI, MİLLETİN HUKUKU KORUR"
Sadece politika kurumları değil, hukuk kuralları ve diğer kurumların da millet için olduğunu söyleyen Yalçın şunları kaydetti:
"Milletin çıkarını, milletin hukuku korur. Milletin bekasını kişiler değil, hukuk sistemiyle işleyen kurumlar sağlar. Bunun aksi, millete zarar verir. Ülkemizde hukukun üstünlüğünün temini; demokratik parlamenter rejimin işlemesi, insan haklarının çiğnenmemesi, bireysel özgürlüklerin sağlanması ve temel anayasal kurumların fonksiyonlarını yasalar çevresinde yerine getirebilmesi açısından fevkalade önem arz etmektedir. Hal böyleyken, Türkiye’nin meselelerine dair sağlıklı ve akılcı çözümler üreten, istikrarlı ve tutarlı duruş sergileyen kişi ve kurumlar biteviye yıpratılmaktadır."
"MECLİSİ TERK ETMESİ GEREKENLER; TERÖRİST CENAZESİNE KATILANLAR, PKK’YA AÇIKÇA DESTEK VEREN HDP’LİLERDİR"
Devlet Bahçeli ve MHP üzerinden karalama kampanyası yürütüldüğünü öne süren Yalçın, "Sayın Devlet Bahçeli ismiyle birlikte kurumsal bir yapı ve köklü bir siyasi kimliğin temsilcisi olarak MHP üzerinden yürütülen karalama kampanyaları da sözünü ettiğimiz hastalık saçan atmosferin ürünüdür. Sayın Genel Başkanımız, Anayasa değişikliği ve başkanlık sistemi konusundaki ifadelerinin saptırılması üzerine geçtiğimiz çarşamba günü tafsilatlı bir açıklama yaparak sözlerine açıklık getirmiştir. MHP’nin anayasa ve başkanlık sistemi konusundaki tutarlı görüşlerinin değişmediğini kesin bir dille yeniden ortaya koymuştur. Son günlerde önce şaşırtıcı bir şekilde Bahçeli övgüsüne yönelerek ağız değiştiren iktidar çevreleri, Sayın Genel Başkanımızın son açıklaması kamuoyu gündemine düşünce büyük bir şaşkınlık yaşamışlardır. Bunun üzerine tekrar başa dönen yandaş medya, derhal eski saldırgan tutumunu takınıvermiştir. Kısa bir süredir Bahçeli methiyelerine yer veren bazı yandaş televizyon ve gazeteler, derhal ’Bahçeli yine hayır dedi’ cümlesiyle saldırıya geçmişlerdir. Anayasal projeleri ve başkanlık modeli hakkında Sayın Bahçeli’den destek uman AKP’den talimat alan yandaş medya, bu defa da ’çark etme’ emrini yerine getirmiştir. Türkiye artık bir iktidarın ve özelikle bir kişinin oyuncağı haline getirilmiş bir medya güruhunun oyuncak ip cambazı gibi biçimden biçime sokulmasını gölge oyunu gibi ibretle seyretmektedir. Bu ibretamiz gölge oyununun öteki tiplemeleri de müzmin MHP muhalifleriyle ana muhalefet partisi CHP olmuştur. Birkaç gün öncesine kadar Sayın Bahçeli hakkında demedik laf, atmadık iftira bırakmayan, Sayın Bahçeli’nin ’Katkı yaparız’ sözünden Sayın Erdoğan’ın ve AKP’nin anayasa değişikliği teklifi ve başkanlık sistemine kayıtsız ve şartsız evet anlamı çıkaran müzmin muhalif kalemler, Hakk’ın ve hakikatin yanında yer alma yürekliliğini göstermeyerek ölüm sessizliğine bürünmüşlerdir. Unutulmamalıdır ki ilk oluşturulan Anayasa Komisyonu’nda da MHP yer almıştır. O zaman bunu saygıyla karşılayıp tepki vermeyenler şimdi bu gerçeği görmezden gelmektedir. Bu çok ucuz bir politikadır. Orası milletin meclisidir. Milli irade orada tecelli eder. Meclisi terk etmesi gerekenler; terörist cenazesine katılanlar, PKK’ya açıkça destek veren HDP’lilerdir. Bu gerçekler orta yerde dururken öküz altında buzağı arayanlara tavsiyemiz, kendi altlarındaki topal eşeği küheylan zannetmemeleridir. Ayrıca anayasa değişikliği meselesi ciddi bir iştir, MHP’nin siyaset platformunda etkisizleştiğinden şikayet edip gücünü yitirdiğini iddia edenlerin; anayasa yazımı ve değişikliği gibi fevkalade önemli bir hususta MHP’nin pasif kalmasını istemeleri tuhaf, hatta yaman bir çelişkidir. İsabet, hakkaniyet ve doğruluk bu fikrin neresindedir? Aynı isabet ve feraset yoksunluğu, ana muhalefet partisine de arız olmuştur. CHP’nin, son günlerde partimize yönelik saldırgan tutumu dikkat çekicidir. CHP, kötü emellerini ve ucuz taktiklerini MHP eleştirisinin arkasına gizleme cinliğine soyunmuştur" ifadelerine yer verdi.
(İHA)
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Semih Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, milletin çıkarını milletin hukukun koruyacağını söyledi. "Türkiye’de siyaset, uzunca bir süreden beri mevcut iktidarın yönetim anlayışından kaynaklanan belirsizlik ve çözümsüzlük illetinin pençesine düşmüş bulunmaktadır" diyen Yalçın, "Ülkemizin üzerini, kaçak sarayda üretilen ve AKP tarafından pazarlanan siyasi ihtiras ipiyle örülü kalın bir sis perdesi kaplamıştır. Siyasi zikzak ve tutarsızlıkların itibar gördüğü; asılsız, dengesiz, temelsiz ve gerçeklikten yoksun fikir ve yorumlarla kişi ve kurumların hedef alınarak yıpratıldığı kirli bir atmosferde nefes alıp verilmektedir. Özellikle medya üzerinden yapılan tartışmalarda; sağduyunun, insafın, izanın; akla, mantığa ve hukuka uygunluğun büyük ölçüde ortadan kalktığı esefle görülmektedir. Türkiye’nin terörle mücadele, anayasa değişikliği, dış politika ve güvenlik sorunları, ekonomik istikrar, insan hakları ve hukukun üstünlüğü, AB ile ilişkiler gibi hayati konularıyla ilgili tartışma ve çözüm arayışlarının böyle bir ortamda sağlıklı seyir takip etmesi neredeyse imkansızdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin, iki gazetecinin tutuklanmasıyla ilgili hak ihlali kararının gerekçesini değerlendirirken Cumhurbaşkanı olarak anayasanın 104. maddesinden kaynaklanan yetkilerini kullandığını söylemiştir" ifadelerini kaydetti.
"SAYIN ERDOĞAN, MEŞRUİYETİNİ MEVCUT ANAYASADAN VE HUKUK SİSTEMİMİZDEN ALMAKTADIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, gazeteci Can Dündar ve Erdem Gül hakkında Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar hakkındaki değerlendirmelerini eleştiren Yalçın, "Peki, Cumhurbaşkanının yetkilerini belirleyen bu anayasa 1982 Anayasası değil midir? Anayasa Mahkemesi’nin temel hukuki zemini de anayasa değil midir? O halde Sayın Erdoğan neden daha önce Anayasa Mahkemesi’nin kararını hem tanımadığını hem de saygı duymadığını söylemiştir. Bu açık bir çelişkidir. Tayyip Erdoğan eskaza başkanlık rejimi geldiğinde Allah bilir ne gibi davranışlar sergileyecektir. Sayın Erdoğan, meşruiyetini mevcut Anayasadan ve hukuk sistemimizden almaktadır. Yenisi yapılıncaya kadar mevcut anayasa yürürlüktedir ve herkes ona uymak zorundadır. Aksi takdirde kaos ortayla çıkar. ’Ben Anayasa’nın verdiği yetkiyle canımın istediğini yaparım, istediğim kararı beğenirim, işime gelmeyeni de tanımam. Çünkü halkın oyuyla seçildim’ zihniyetiyle devlet yönetilemez. Yönetilmeye kalkılırsa bunun adı keyfi yönetim, despotluk veya bir başka deyişle dikta rejimi olur" dedi.
"MİLLETİN ÇIKARINI, MİLLETİN HUKUKU KORUR"
Sadece politika kurumları değil, hukuk kuralları ve diğer kurumların da millet için olduğunu söyleyen Yalçın şunları kaydetti:
"Milletin çıkarını, milletin hukuku korur. Milletin bekasını kişiler değil, hukuk sistemiyle işleyen kurumlar sağlar. Bunun aksi, millete zarar verir. Ülkemizde hukukun üstünlüğünün temini; demokratik parlamenter rejimin işlemesi, insan haklarının çiğnenmemesi, bireysel özgürlüklerin sağlanması ve temel anayasal kurumların fonksiyonlarını yasalar çevresinde yerine getirebilmesi açısından fevkalade önem arz etmektedir. Hal böyleyken, Türkiye’nin meselelerine dair sağlıklı ve akılcı çözümler üreten, istikrarlı ve tutarlı duruş sergileyen kişi ve kurumlar biteviye yıpratılmaktadır."
"MECLİSİ TERK ETMESİ GEREKENLER; TERÖRİST CENAZESİNE KATILANLAR, PKK’YA AÇIKÇA DESTEK VEREN HDP’LİLERDİR"
Devlet Bahçeli ve MHP üzerinden karalama kampanyası yürütüldüğünü öne süren Yalçın, "Sayın Devlet Bahçeli ismiyle birlikte kurumsal bir yapı ve köklü bir siyasi kimliğin temsilcisi olarak MHP üzerinden yürütülen karalama kampanyaları da sözünü ettiğimiz hastalık saçan atmosferin ürünüdür. Sayın Genel Başkanımız, Anayasa değişikliği ve başkanlık sistemi konusundaki ifadelerinin saptırılması üzerine geçtiğimiz çarşamba günü tafsilatlı bir açıklama yaparak sözlerine açıklık getirmiştir. MHP’nin anayasa ve başkanlık sistemi konusundaki tutarlı görüşlerinin değişmediğini kesin bir dille yeniden ortaya koymuştur. Son günlerde önce şaşırtıcı bir şekilde Bahçeli övgüsüne yönelerek ağız değiştiren iktidar çevreleri, Sayın Genel Başkanımızın son açıklaması kamuoyu gündemine düşünce büyük bir şaşkınlık yaşamışlardır. Bunun üzerine tekrar başa dönen yandaş medya, derhal eski saldırgan tutumunu takınıvermiştir. Kısa bir süredir Bahçeli methiyelerine yer veren bazı yandaş televizyon ve gazeteler, derhal ’Bahçeli yine hayır dedi’ cümlesiyle saldırıya geçmişlerdir. Anayasal projeleri ve başkanlık modeli hakkında Sayın Bahçeli’den destek uman AKP’den talimat alan yandaş medya, bu defa da ’çark etme’ emrini yerine getirmiştir. Türkiye artık bir iktidarın ve özelikle bir kişinin oyuncağı haline getirilmiş bir medya güruhunun oyuncak ip cambazı gibi biçimden biçime sokulmasını gölge oyunu gibi ibretle seyretmektedir. Bu ibretamiz gölge oyununun öteki tiplemeleri de müzmin MHP muhalifleriyle ana muhalefet partisi CHP olmuştur. Birkaç gün öncesine kadar Sayın Bahçeli hakkında demedik laf, atmadık iftira bırakmayan, Sayın Bahçeli’nin ’Katkı yaparız’ sözünden Sayın Erdoğan’ın ve AKP’nin anayasa değişikliği teklifi ve başkanlık sistemine kayıtsız ve şartsız evet anlamı çıkaran müzmin muhalif kalemler, Hakk’ın ve hakikatin yanında yer alma yürekliliğini göstermeyerek ölüm sessizliğine bürünmüşlerdir. Unutulmamalıdır ki ilk oluşturulan Anayasa Komisyonu’nda da MHP yer almıştır. O zaman bunu saygıyla karşılayıp tepki vermeyenler şimdi bu gerçeği görmezden gelmektedir. Bu çok ucuz bir politikadır. Orası milletin meclisidir. Milli irade orada tecelli eder. Meclisi terk etmesi gerekenler; terörist cenazesine katılanlar, PKK’ya açıkça destek veren HDP’lilerdir. Bu gerçekler orta yerde dururken öküz altında buzağı arayanlara tavsiyemiz, kendi altlarındaki topal eşeği küheylan zannetmemeleridir. Ayrıca anayasa değişikliği meselesi ciddi bir iştir, MHP’nin siyaset platformunda etkisizleştiğinden şikayet edip gücünü yitirdiğini iddia edenlerin; anayasa yazımı ve değişikliği gibi fevkalade önemli bir hususta MHP’nin pasif kalmasını istemeleri tuhaf, hatta yaman bir çelişkidir. İsabet, hakkaniyet ve doğruluk bu fikrin neresindedir? Aynı isabet ve feraset yoksunluğu, ana muhalefet partisine de arız olmuştur. CHP’nin, son günlerde partimize yönelik saldırgan tutumu dikkat çekicidir. CHP, kötü emellerini ve ucuz taktiklerini MHP eleştirisinin arkasına gizleme cinliğine soyunmuştur" ifadelerine yer verdi.
(İHA)