Almanya Başbakanı Angela Merkel, mültecilere daha fazla haklar sağlayacak ’Ortak Avrupa İltica Sistemi’nin yenilenmesi konusunun kağıt üzerinde kalmaması, pratikte de uygulanması gerektiğini söyledi.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, İsveç Başbakanı Stefan Lofven ile mülteci krizinin ele alındığı bir görüşme gerçekleştirdi. Merkel ve Lofven görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Merkel, ortak tutumun ortak iltica sistemine bağlı olduğunu kaydederek, “Ortak Avrupa İltica Sistemi sadece kağıt üzerinde kalmamalı, pratikte de olmalı. Bunları, mültecilerin yerleştirilmesi ve mültecilerin kayıt edilmesi görevinin minimum seviyede düzenlenmesi için söylüyorum. Bu durum mevcut anlaşmaların dışında talep ettiğimiz bir şey değil, üzerinde anlaştığımız mevcut kuralların uygulanması için talep ettiğimiz bir konu” dedi.
Almanya ve İsveç’in iltica yetkisi verilen ve daha sonra da üye ülkelere adil bir şekilde dağıtılan mültecilerin paylaştırılmasında bağlayıcı kontenjan ya da sayıların gerekliliği konusunda hemfikir olduğunu aktaran Almanya Başbakanı Merkel, “Ancak, şu noktada bu durumdan çok uzaktayız. Avrupa’da adil dağılıma ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.
Angela Merkel, “Tüm dünya şu anda bizi seyrediyor ve biz sadece ‘Suriye çok uzakta, bu sorunla ilgilenemeyiz’ diyemeyiz. Bu durum Avrupa’nın kabul edilmesi kapsamında büyük hasara neden olabilir” açıklamasını yaptı.
“BU İNSANLAR KİMSENİN İÇİNDE BULUNMAK İSTEMEYECEĞİ DURUMDALAR”
İsveç Başbakanı Stefan Lofven ise kendi sorumluluklarından kaçmaya çalışan çok sayıda ülke olduğu için üzüntü duyduğunu belirterek, sığınmacıların ülkelerine geldiği zaman kalıcı ve zorunlu bir sistem istediklerini kaydetti. İnsani bir felaketin yaşandığını sözlerine ekleyen İsveç Başbakanı Lofven, “Bu insanlar, kimsenin kendisini içinde bulmak istemediği bir durumdalar. 1 milyon insanın Avrupa’ya geldiği tahmin ediliyor. Avrupa, 500 milyondan fazla bir insanın yaşadığı bir kıta. 500 milyon nüfuslu yere 1 kişinin daha geldiğini ve bizim ‘Hayır, bu 1 kişi için yerimiz yok. Ona yardım edemeyiz’ dediğimizi düşünün. Bu ciddi bir ahlaki yükümlülüktür, sahip olduğumuz insani sorumluluğumuzdur” diye konuştu.
(İHA)
Almanya Başbakanı Angela Merkel, İsveç Başbakanı Stefan Lofven ile mülteci krizinin ele alındığı bir görüşme gerçekleştirdi. Merkel ve Lofven görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Merkel, ortak tutumun ortak iltica sistemine bağlı olduğunu kaydederek, “Ortak Avrupa İltica Sistemi sadece kağıt üzerinde kalmamalı, pratikte de olmalı. Bunları, mültecilerin yerleştirilmesi ve mültecilerin kayıt edilmesi görevinin minimum seviyede düzenlenmesi için söylüyorum. Bu durum mevcut anlaşmaların dışında talep ettiğimiz bir şey değil, üzerinde anlaştığımız mevcut kuralların uygulanması için talep ettiğimiz bir konu” dedi.
Almanya ve İsveç’in iltica yetkisi verilen ve daha sonra da üye ülkelere adil bir şekilde dağıtılan mültecilerin paylaştırılmasında bağlayıcı kontenjan ya da sayıların gerekliliği konusunda hemfikir olduğunu aktaran Almanya Başbakanı Merkel, “Ancak, şu noktada bu durumdan çok uzaktayız. Avrupa’da adil dağılıma ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.
Angela Merkel, “Tüm dünya şu anda bizi seyrediyor ve biz sadece ‘Suriye çok uzakta, bu sorunla ilgilenemeyiz’ diyemeyiz. Bu durum Avrupa’nın kabul edilmesi kapsamında büyük hasara neden olabilir” açıklamasını yaptı.
“BU İNSANLAR KİMSENİN İÇİNDE BULUNMAK İSTEMEYECEĞİ DURUMDALAR”
İsveç Başbakanı Stefan Lofven ise kendi sorumluluklarından kaçmaya çalışan çok sayıda ülke olduğu için üzüntü duyduğunu belirterek, sığınmacıların ülkelerine geldiği zaman kalıcı ve zorunlu bir sistem istediklerini kaydetti. İnsani bir felaketin yaşandığını sözlerine ekleyen İsveç Başbakanı Lofven, “Bu insanlar, kimsenin kendisini içinde bulmak istemediği bir durumdalar. 1 milyon insanın Avrupa’ya geldiği tahmin ediliyor. Avrupa, 500 milyondan fazla bir insanın yaşadığı bir kıta. 500 milyon nüfuslu yere 1 kişinin daha geldiğini ve bizim ‘Hayır, bu 1 kişi için yerimiz yok. Ona yardım edemeyiz’ dediğimizi düşünün. Bu ciddi bir ahlaki yükümlülüktür, sahip olduğumuz insani sorumluluğumuzdur” diye konuştu.
(İHA)