Memur-Sen tarafından Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ile 7 kıtadan sendika temsilcilerinin telekonferans yöntemiyle katılımıyla, "Pandemi Sürecinde Emek Dünyası, Pandemi Sonrasında Çalışma Hayatı" temasıyla 1 Mayıs Uluslararası Online Konferansı düzenlendi.
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, konfederasyon genel merkezinden yaptığı konuşmada, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nün tarihinde ilk defa kitlelerin katılımı olmadan kutlandığına dikkati çekti.
Bu nedenle online olarak bir araya gelme kararı aldıklarını aktaran Yalçın, "Biz küresel ölçekte yaşanan bir nevi büyük kapatılmaya rağmen, kendi gündemimizi diri tutmak ve emeğin sözünü her şartta dile getirmek, hatta oluşan korku anaforunu dağıtmak, insanlara umut olmak için güçlü bir ses vermek, söz söylemek gerektiğini düşünüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"Kovid-19, krizin üzerine insanlığın başına bela olmuştur"Yalçın, dünya genelinde kriz söylemlerinin yükseldiğini ve bunu besleyen unsurun Kovid-19 olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Kimileri kriz tanımınının merkezine Kovid-19'u koyuyor ve bir noktada asıl gündemi perdeliyor. Bize göre kapitalist dünya sistemi uzun zamandır krizdeydi. Neoliberal politikalar iflas etmiş, finans balonu patlamış, insanlığın çoğunluğu da mağdurlar sınıfına itilmişti. Yine sistemin en tepesindekilerin dünyanın dört bir yanında neden oldukları savaşlar, çatışmalar neticesinde baş gösteren nüfus hareketleri, göç dalgası sistemsel krizi aslında net olarak gösteriyordu."
"Değişim ve dönüşümün yönünü belirleyecek stratejiler üzerine konuşmalıyız"Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın, sürecin sonrasına dair tetikte kalınması gerektiğini vurgulayarak, "Emperyalist sistemin krizlerden beslenme gibi bir özelliği var. Dünya tarihinin son 300 yıllık süreci aslında bunu gösteriyor. Bunun için Kovid-19'u merkeze alan kriz söylemlerine itibar edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Evet yeni bir hayata uyanacağız belli. Fakat bu hemen bugün ortaya çıkmış bir durum değildir." ifadelerini kullandı.
Son yıllarda yaşanan olayların doğru çözümlenmesinin önemine vurgu yaparak, şunları kaydetti:
"Tanımlarımızı kendimiz yapmak, stratejimizi şimdiden şekillendirmek durumundayız. Yoksa sistemin nesneleri konumuna geliriz. Değişimden dönüşümden bahsediliyor, tanımı kim yapıyor, hangi felsefi düzlemde bu kavram tartışılıyor? Kimileri bu kavramı popülizme kurban etmek kimileri de finans merkezli dünya kurgusunun perdesi yapmak istiyor. Oysa mevzuat üreterek, daha doğrusu mevzuatları çoğaltarak işin içinden çıkamayız. Bugün niceliksel tabirlerin çözüm olmayacağını hepimiz biliyoruz artık.
Bu noktada güçlü bir inisiyatif alarak, değişim ve dönüşümün yönünü belirleyecek stratejiler üzerinde konuşmalıyız emek örgütleri olarak. İşte 1 Mayıs'ın gündemi bu olmalı dedik, inisiyatif günü olsun istedik. Emeğin küresel dayanışmasını güçlendirerek, yeni döneme ilişkin emek kesimi başta olmak üzere bütün insanlığa güçlü bir umut mesajı vermeliyiz diye düşündük."
Yalçın, bu vesileyle "Pandemi Sürecinde Emek Dünyası, Pandemi Sonrasında Çalışma Hayatı" temasının belirlendiğini belirtti ve "Yaşasın emek, yaşasın dayanışmamız ve yaşasın 1 Mayıs." diyerek sözlerini bitirdi.
1 Mayıs Bildirisi okunduKonferans sonrasında "Kovid-19 Tehdidi Son Bulacak, İnsan Hayatta, İnsanlık Ayakta Kalacak" başlıklı 1 Mayıs bildirisi okundu.
Dünyanın 1 Mayıs'ın dayanışma ruhuna en çok ihtiyaç duyduğu dönemi yaşadığına işaret edilen bildiride, şu ifadelere yer verildi:
"Emeğin, aklın ve alın terinin eseri olan bilim ve teknolojideki ilerleme, farklı ülkelerden ortak hedefleri, hayalleri, itiraz ve teklifleri sanal meydanlarda haykırmamızı mümkün kılıyor. Biz yerkürenin emek hareketleri olarak; adaleti, insan onurunu, özgürlükleri temel alan yeni bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyoruz. Bizler, sadece üyelerimizin ve ülkelerimizin değil insanlığın sorunlarının çözümü için mücadele etmeyi insani ve ahlaki bir görev olarak kabul ediyoruz. Bizler insanı ve onun ilk ve daimi eylemi emeği esas alıyoruz.
Emeğe hakkını veren yeni bir dünyayı kurmak için çalışıyoruz. İhtiyaçların sınırlı, kaynaklarınsa çeşitli ve sınırsız olduğu gerçeğinden hareket ediyoruz. İnsanı 'homoekonomicusa' indirgeyen dayatılmış ekonomik teoriyi reddediyoruz. Emeğin karşılığını maliyet değil adalet ekseninde değerlendiriyoruz. Şiddetin her türüne; dayandığı örgüt, devlet veya ideolojiye bakmaksızın terörün her şekline karşı çıkıyoruz. Huzurun ve barışın insanın hakkı, insanlığın ahlakı olduğu inancına yaslanıyoruz."
"Zorbaların düzenini de pandeminin ürettiği tehdidi de bitireceğiz"
Bildiride, salgın sürecinde kamu hizmetinin özelleştirilemeyeceğinin görüldüğü de vurgulanarak, "Hekimlerimizin, hemşirelerimizin ve diğer sağlık çalışanlarının bütün dünyada ortaya koyduğu fedakarca mücadele insanın olmadığı gelecek kurgularının imkansızlığını göstermiştir. Ve makinelerin bilmediği fedakarlık, diğerkamlık gibi insani erdemler sayesinde korkular yenilmiş, umut büyümüştür." ifadeleri kullanıldı.
Pandemiye karşı tedbir olarak uygulanan evden çalışma, uzaktan çalışma, esnek çalışma, dönüşümlü kamu hizmeti sunumu gibi uygulamaların geçici nitelikte olduğunun akıldan çıkarılmaması gerektiği aktarılan bildiride, şunlar kaydedildi:
"Bütün devletler, ideolojiler ve sistemler şunu görmüştür ki sağlıklı bir hayatın mümkün olması ancak emeğin merkeze alındığı, gelir ve istihdamda adaletin sağlandığı insani bir düzenin tesisiyle mümkündür. Buradan, dünyanın beşten, emeğin sermayeden, özgürlüğün terörden, ahlakın şiddetten, müzakere ve dayanışmanın nükleer ve kimyasal silahlardan büyük olduğuna inanan emekçiler, kadınlar, gençler, öğrenciler, istihdam edilmeyi bekleyen işsizler dahil insanlık ailesinin onurlu, özgür, fertleri ve emeğin örgütlü gücü sendikalar ve konfederasyonlar olarak diyoruz ki evde kalacağız, hayatta kalacağız. Emek vereceğiz, hep birlikte zorbaların düzenini de pandeminin ürettiği tehdidi de bitireceğiz."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com