BEYRUT
Tarihinin en büyük felaketlerinden birine maruz kalan Lübnan'a destek veren ve yardımlar ulaştıran ülkelerin başında Türkiye geldi.
Ekonomik kriz ve çeşitli sorunları aşmaya çalıştığı bir dönemde 2 bin 750 ton amonyum nitratın infilak etmesiyle yeni bir felakete sürüklenen Lübnan için Türkiye farklı alanlarındaki imkanlarını seferber etmesinin ardından Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun yer aldığı üst düzey bir heyetle kardeş Lübnan'a desteğini güçlü şekilde ortaya koydu.
Olaydan birkaç gün sonra Beyrut'ta Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın yanı sıra Meclis Başkanı Nebih Berri ve Başbakan Hassan Diyab ile bir araya gelen Türk heyeti, Lübnan'ın yaralarını sarıncaya kadar Türkiye'nin limanlarından hava ambulanslarına kadar tüm imkanlarıyla destek vermeye hazır olduğunu iletti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, resmi temaslarının ardından patlamanın meydana geldiği Beyrut Limanı'nda incelemelerde bulundu.
Oktay daha sonra şu mesajı verdi:
"Lübnan'ın kardeşi, dostu, komşusu olarak buradayız. Birileri başka yerlerde ne söylerse söylesin, ne konuşursa konuşsun Türkiye ve Lübnan'ın kardeşliği daimdir ve ebedidir, ebedi kalacaktır. Türkiye sonuna kadar burada olacaktır."
Türk heyetinin diplomatik teamüller çerçevesinde gerçekleştirdiği temaslarından hemen önce ise Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un "tepeden baktığı" Beyrut ziyareti gündeme gelmişti.
Her iki ziyareti de AA'ya değerlendiren Lübnanlı uzmanlar, Türk heyetinin Lübnan ziyaretini diplomasi ve kardeşlik teamülleri bağlamında gerçekleştirdiğini, Macron'un ise Lübnan'ın hala Fransız mandasıymış gibi bir yaklaşımla hareket ettiğini vurguladı.
"Macron, Lübnan'a ziyaretinde tepeden baktı"
Lübnan Müstakbel Hareketi'nden eski Milletvekili Halid Dahir, Macron'un Beyrut ziyaretinin siyasi yönüyle öne çıktığını vurgulayarak, "Macron, ziyaretini Fransa’nın Lübnan’ı işgal ettiği dönemi hatırlatan bir yaklaşımla gerçekleştirdiğine işaret etti." dedi.
Macron'un Lübnan Cumhurbaşkan Avn ve Lübnan'a tepeden baktığını, hatta kendilerine gereken saygıyı duymadığı için Avn ve mevcut yönetime hakaret ettiğini söyleyen Dahir, şöyle devam etti:
"Türkiye ise Lübnan'a, Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile birlikte herkesten önce arama kurtarma ve yardım kuruluşlarını gönderdi. Lübnan'da gıda stoklarının tükenmeye doğru gittiğinden bir gemi buğday yardımında bulunuyor."
"Türkiye'nin yardımları sınırsızdı"
Dahir, patlamanın meydana geldiği ilk andan itibaren Türkiye'nin Lübnan'a destek veren tutumunun net olduğuna dikkati çekerek, "Türkiye anında tıbbi ve gıda yardımlarının yanı sıra siyasi destek sundu.
Daha sonra Beyrut Limanı'nı yeniden inşa etme, çevresinde patlamadan dolayı zarar gören binaları onarma ve Türkiye'deki hastaneler ile hava ambulanslarını Lübnan'ın hizmetine sunmaya hazır olduğunu belirtti." diye konuştu.
"Türkiye'den gelen yardım ve destekler sınırsızdı." diyen Dahir, bu nedenle Türk heyetinin Beyrut ziyareti sırasında Lübnanlılar tarafından coşkuyla karşılandığına dikkati çekti.
Lübnanlı siyasetçi Dahir, Türkiye'nin, Lübnan'ı bu zor dönemde yalnız bırakmadığını ifade ederek, "Bazı basın organları, Türkiye'nin bu rolünü görmezden geldi. Lübnan'a yapılan yardımlara bile değinmediler, bu da Türkiye'ye karşı kin besleyen bir kesimin varlığını ortaya koyuyor." değerlendirmesinde bulundu.
Türk heyeti, Lübnan ziyaretini üstün bir diplomasi ile gerçekleştirdi
Lübnanlı Siyaset Uzmanı Vail Necm de Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un ziyaretine işaret ederek, "Macron, Lübnanlı siyasetçilerle temaslarında sanki Birinci Dünya Savaşı'ndan sonraki Fransız manda yönetimi günlerini yaşıyormuş gibi karşı tarafı küçük düşürüyordu." dedi.
Görüşme sırasında Cumhurbaşkanı Avn'ın elini tutmaya yanaşmayan Macron'un, Cummeyze bölgesini ziyaretinde vatandaşlara sarıldığını aktardı.
Necm, "Macron, Lübnan'ın iç meselelerine müdahale ediyor. Bu da bizlere, 1920 yılındaki Fransa'nın Lübnan'daki manda yönetimi valisi General Henri Gouraud'u hatırlatıyor." dedi.
Buna karşılık Lübnan'ı ziyaret eden Türk heyetinin ise resmi makamlarla olsun, vatandaşlarla olsun temaslarını saygı ve diplomasi çerçevesinde gerçekleştirdiğini vurgulayan Necm, "Türk heyetinin, Lübnan sokaklarında kardeşçe karşılandığını ve Lübnanlıların Türkiye'ye umut bağladığını görmüş olduk." ifadelerini kullandı.
Fransa ve Türkiye'nin bu dönemde Lübnan'a yardım konusunda attıkları adımlara da değinen Necm, şunları kaydetti:
"Macron, Lübnan'a yardım edebilecek ülkeleri bir konferansta toplama çağrısı yaptı. Buna karşı Türkiye, Lübnan'a acil tıbbi ve gıda yardımları ulaştırmanın yanı sıra Beyrut Limanı'nda yaşanan enkazın kaldırılması ve altındaki cansız bedenlerin çıkarılması için arama kurtarma ekipleri gönderdi."
Türk yetkililerin ayrıca Lübnanlı makamlara çok yönlü yardım teklifleri sunduğunu dile getiren Necm, "Türkiye, Beyrut Limanı'nı yeniden inşa etme taahhüdünde bulundu ve bu da çok büyük bir hizmettir.
Ayrıca Mersin Limanı'nı Lübnan'ın hizmetine sunmaya hazır olduğunu belirtti. İşte tüm bunlar, Lübnan'a karşı vicdani ve ahlaki büyük bir sorumluluk taşıdığının kanıtıdır." diye konuştu.
Türk heyetinin Lübnan hükümeti ve halkına muamelesiyle Macron'un yaklaşımı arasında ciddi farklar görüldüğüne değinen Necm, sözlerini, "Türkiye'nin Lübnan'a nüfuz etme yönünde hedefleri yok.
Türkiye'nin girişimleri, iki ülke ve halkları arasındaki kardeşçe inisiyatiften ibarettir." diyerek tamamladı.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com