ANKARA - Yeşim Sert Karaaslan,Selma Kasap
Sağlık problemleri nedeniyle örgün eğitim kurumlarına devam edemeyen ve sağlık kuruluşlarında yatarak tedavi gören okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise çağındaki özel eğitim ihtiyacı olanların zorunlu eğitimlerini sürdürmeleri amacıyla hastaneler bünyesinde il veya ilçe özel eğitim hizmetleri kurulunun teklifi ve Sağlık Bakanlığının uygun görüşü üzerine sınıflar açılıyor.
Hastanede eğitim hizmetleri, sağlık kuruluşları bünyesinde valiliklerce açılan hastane sınıflarında sunuluyor. Hastane sınıfına gelemeyecek durumdaki öğrencilere ise odalarında eğitim hizmeti sağlanıyor. Hastane sınıflarında eğitimlerini sürdüren öğrencilere kayıtlı bulundukları sınıfta uygulanan öğretim programı uygulanıyor.
İlköğretim veya özel eğitim programı uygulanan ortaöğretim kademesinde öğrencilerin haftalık ders saati haftada 10 ders saatinden, diğer ortaöğretim kademesinde olanlar içinse haftada 16 ders saatinden az olmayacak şekilde planlanıyor.
Öğrencilerin başarı durumlarının değerlendirilmesi kayıtlı bulundukları sınıftaki değerlendirme ölçütlerine göre hastane sınıfında okutulan dersler için yapılıyor. Öğrenci, okutulmayan derslerden muaf tutuluyor.
"Onkoloji bölümündeki çocuklarımıza birebir eğitim veriyoruz"Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Dr. Sami Ulus Kadın Doğum, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinde lösemi tedavisi gören çocukların eğitimleri için çalışan sınıf öğretmeni Hüseyin Ceylan, 6 yıldır burada hizmet görevini sürdürdüğünü söyledi.
Milli Eğitim Bakanlığının müfredatı doğrultusunda ders verdiklerini anlatan Ceylan, tedavi sürecinde çocukların olabildiğince okuldaki akranlarının gerisinde kalmaması için çalıştıklarını vurguladı. Ceylan, eğitim saatinin çocuğun sağlık durumuna göre değiştiğini aktararak, "Tedavi gören çocuklarımıza, birleştirilmiş sınıflarda eğitim veriyoruz. Onkoloji bölümündeki çocuklarımıza ise birebir eğitim veriyoruz." dedi.
Türkçe, matematik, fen bilgisi gibi ana derslerin yanı sıra görsel sanatlar ve el işi çalışmaları da yaptıklarını ifade eden Ceylan, çocukların bu sistemden çok memnun olduklarını söyledi.
Hastanenin Çocuk Onkoloji Bölüm Sorumlusu Prof. Dr. Gürses Şahin de tedavi sürecinde çocukların eğitimlerinin hastanede devam etmesinin çok önemli olduğunu belirterek, "Sadece verilecek tedavi değil aynı zamanda hastaların normal hayatlarının sürdürülmesi de çok önemli. Bu sağlandığında tedavi başarılı oluyor. O nedenle çocuklarımızın eğitim süreçlerinin, hastaneye yatışlarında ve hastaneden taburcu olduktan sonra devam etmesini sağlamaya çalışıyoruz. Öğretmenlerimiz, çocuklarımızın yattığı süre içinde eğitimlerini tamamlamaya çalışıyor. Çocuklarımız da biz de çok memnunuz." diye konuştu.
"Yazı tahtamın olmasını çok isterdim"Lösemi hastası 4. sınıf öğrencisi Hicran Yıldırım (9), yaklaşık 11 aydır hastanede tedavi gördüğünü belirterek, okula gidemediği için bu süre içinde eğitimine burada devam ettiğini söyledi. Öğretmeninin yönlendirmesiyle ders çalıştığını ifade eden Yıldırım, "Öğretmenim bana bazı kitaplar almıştı, ben de buradan derslerimi takip ediyorum. Öğretmenimle birlikte çalışıyoruz." dedi.
Derslerin yanı sıra gün içinde kitap da okuduğunu anlatan Yıldırım, arkadaşlarına yetişememekten endişe ettiğini söyledi. İyileştikten sonra, yaşıtlarının seviyesine gelmek için daha çok çalışacağını dile getiren Yıldırım, en çok matematiği sevdiğini söyledi.
İleride hemşire olmayı istediğini belirten Yıldırım, "Çünkü, hemşireler serum takıyor, ben de bunu takabilmeyi istiyorum, çok hevesleniyorum. Ayrıca, hastaları iyileştiren biri olmak istiyorum." diye konuştu.
Resim yapmayı da çok sevdiğini, boş zamanlarını resim yaparak geçirdiğini anlatan Yıldırım, "Yazı tahtamın olmasını çok isterdim." dedi.
"Keşke kimse hasta olmasaydı"Lösemi hastası Medine Yaylacı da (9) tedavi gördüğü süre içinde aldığı eğitimden duyduğunu memnuniyeti dile getirerek, "Çok güzel gidiyor, derslerimi öğreniyorum, geçmişte öğrendiklerini unutmuyorum, tekrarlar yapıyorum." diye konuştu.
En çok matematik dersini sevdiğini belirten Yaylacı, ileride avukat olmayı hayal ettiğini söyledi. Yaylacı, okuldaki arkadaşlarının gerisinde kalmayı istemediğini ifade ederek, "Burada öğretmenimle derslerime çalışıyorum ama keşke kimse hasta olmasaydı, kimse bu hastalığa düşmeseydi." dedi.
Yaylacı'nın annesi Türkan Yaylacı da 5 aydır hastanede kaldıklarını ve bu süreçte kızının eğitiminin devam ettiğini söyledi. Yaylacı, derslerine devam ettiği için çocuğunun hastalığını düşünmekten uzaklaştığını ifade ederek, "Tedavisi iyi gidiyor, okula gidemediği için üzülüyor ama burada da ders çalıyor. En büyük isteği okula gidebilmek." diye konuştu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com