TBMM
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, TBMM Genel Kurulunda bakanlığının bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, Suriye'de tek çözümün siyasi çözüm olduğunu, dolayısıyla siyasi sürecin iyi işlemesi gerektiğini ifade etti.
Suriyelilerin evlerine dönmesinin öncelikli konulardan biri olduğunu belirten Çavuşoğlu, özellikle Astana ve Soçi'deki Türkiye'nin gayretleri sayesinde belli mesafe aldıklarını söyledi.
Çavuşoğlu, Astana, Soçi ve Cenevre süreçlerinde aktör ülkenin Türkiye olduğunu, Suriye'nin geleceği için üzerlerine düşeni yapacaklarını vurguladı.
"Barış Pınarı Harekatı'yla bölgede bir terör devleti kurma projesi çökmüştür ve hayaller suya düşmüştür." diyen Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Bu harekat önemliydi ama Türkiye, Barış Pınarı Harekatı öncesinde ve sonrasında diplomasiye inandığını da göstermiştir. Türkiye'nin, Barış Pınarı Harekatı başladıktan sonra bir hafta arayla hem ABD ile hem de Rusya ile bir mutabakata varması, esasen Türkiye'nin sahadaki gücünün de yansımasıdır.
Masada da diplomasiye inanarak haklı davasını en iyi şekilde savunduğunun bir göstergesidir."
Barış Pınarı Harekatı'yla bölgeyi terk etmek zorunda kalanların yüzde 70'inden fazlasının döndüğünü dile getiren Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Temennimiz hepsinin dönmesidir. Geri dönüşler konusunda uluslararası toplumu sürecin içine kattık.
Burada bizim en önemli ortağımız BM Mülteciler Yüksek Komiserliğidir ve Cenevre'de Bakan Yardımcım Yavuz Selim Bey'in de katılımıyla bir toplantı gerçekleştirdik, ikinci toplantıyı Türkiye'de gerçekleştirdik, üçüncü ve dördüncü toplantıları da kısa sürede gerçekleştirerek,
Suriyeli mültecilerin geri dönmesini birlikte koordine edeceğiz. Irak, Lübnan ve Ürdün'le beraber uluslararası bir konferansın hazırlıklarını sürdürüyoruz.
Salı günü Cenevre'de 4 bakan olarak bir araya geleceğiz ki Suriye'ye geri dönüşler konusunda uluslararası toplumla birlikte neler yapacağız, bunları ele alacağız."
Çavuşoğlu, Türkiye, Rusya, Almanya ve Fransa formatındaki "İstanbul Zirvesi"nin ikincisini tekrar gerçekleştirmek için tüm taraflarla görüştüklerini, tarihin en kısa belirleneceğini bildirdi.
Mevlüt Çavuşoğlu, "Türkiye, bu sorunun her boyutunda yapıcı katkı sağlıyor. Türkiye, en önemli aktördür, bir izolasyon ya da yalnızlığın olmadığını özellikle de vurgulamak isterim." dedi.
"AB'nin bu konuda karar verme yetkisi yok"
Gündemdeki önemli konulardan birinin de Libya olduğunu belirten Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Doğu Akdeniz'de, Türkiye Cumhuriyeti'nin ve KKKC'nin, Kıbrıs Türk halkının haklarını korumaya çalışıyoruz. Bu sebeple de herkesle iş birliği yapmaya hazırız.
Biz, müzakerelerden sonra Libya ile deniz yetki alanlarımızı sınırlayan bir mutabakat zaptı imzaladık ve böylelikle kıta sahanlığımızın içinde, özellikle önümüzdeki süreçte faaliyetlerimizi sürdüreceğimiz alanlar net şekilde belirlendi.
Doğu Akdeniz'de kıta sahanlığımızın batı sınırları da bu şekilde belirlenmiş oldu. Bunu neden yaptık? Birçok ülke, özellikle kendi aralarındaki görüşmelerle güya Türkiye'yi saf dışı bırakmaya çalıştılar, tıpkı Kıbrıs'ta yapmaya çalıştıkları gibi.
Aynı şekilde Rum kesimi ve Yunanistan buna benzer anlaşmaları diğer ülkelerle imzaladılar, müzakereleri sürdürüyor.
Dolayısıyla Libya ile imzalanan mutabakat zaptı hem haklı davamızı korumak için hem de bizi köşeye sıkıştırmaya çalışanlara karşı önemli bir hamle oldu.
Tek taraflı faaliyetler yerine diğer ülkelerin de bizim gibi uluslararası iş birliğine önem vermeleri önemlidir.
Libya'daki Ulusal Mutabakat Hükümeti, Suheyrat Anlaşması'na göre mutabakat zaptı imzalayabilir.
Daha önce AB'yle, Amerika Birleşik Devletleri'yle ve Nijer'le mutabakat zaptı imzalamıştır. Dolayısıyla onlarla imzaladığı zaman yetkili oluyor da Türkiye'yle imzaladığı zaman neden yetkili olmasın?
O yüzden, herkesin şaşırdığı, tüm toplumumuzun büyük bir memnuniyetle karşıladığı ve birçok ülkeyi şoke eden bu hamlemizi zayıflatacak yorumlardan kaçınalım.
Biz uluslararası hukuka uygun bir adımı, haklarımızı korumak için attık. Avrupa Birliği, tabii ki dayanışma adına Rum kesiminin ve Yunanistan'ın yanında olacak ancak AB burada haklı değil.
Bir kere AB'nin bu konuda karar verme yetkisi yok. Uluslararası Adalet Divanı karar verebilir, AB ancak siyasi görüş belirtir ama AB'nin siyasi görüşü, bizim ulusal egemenlik haklarımız söz konusu olduğu zaman kesinlikle geçerli değildir ve siyasi saiklerle verilmiş kararlar da bizi yıldıramaz.
Libya'ya baskı yapıyorlar, büyükelçisini sınır dışı ediyorlar yani diplomatik nezakete uymayan, olgunluğa sığmayan hareketlerin sebebi nedir? Demek ki doğru bir adım attık, doğru bir anlaşma imzaladık."
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Libya'yla Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası'nın da imzalandığını ve anlaşmanın TBMM'ye gönderildiğini anımsatarak, "İnşallah, sizlerin oylarıyla o anlaşma da onaylanacak ve yürürlüğe girmiş olacak." dedi.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan'ın, Fransa, İtalya ve Kıbrıs Rum Kesimi'nin Doğu Akdeniz'de yaptığı askeri tatbikatla ilgili sorusu üzerine Çavuşoğlu, "Uluslararası sularda herkes tatbikat yapabilir. Esas olan nedir?
Bizim ve Kuzey Kıbrıs Türk halkının çıkarları söz konusu olduğu zaman, bizim kararlığımızdır. Dolayısıyla bu tür tatbikatlar ve söylemler bizi kararlı yolumuzdan döndüremez ve hiçbir zaman da döndürmeyecektir; tıpkı sondaj gemilerimizi gönderdiğimiz zaman Avrupa Birliği ve diğerlerinin söylemlerine kulak asmadığımız gibi çünkü haklıysak sonuna kadar hakkımızı da savunmak durumundayız." diye konuştu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com