Serrac, AB'nin İtalya'nın liderliğinde 29 Nisan'da Libya'ya yönelik silah ambargosunu denetlemek için başlattığı İrin operasyonunu ve ülkesindeki gelişmeleri Corriere della Sera'ya verdiği "AB'nin İrini misyonu sadece Hafter için bir avantaj" başlığıyla yayınlanan demecinde değerlendirdi.
İrini operasyonunun öncelikli amacının Libya'ya yabancı askeri yardım gönderilmesine karşı Birleşmiş Milletler (BM) ambargosuna uyulmasını sağlamak olduğunu belirten Serrac, "Ama bizim düşmanlarımıza silah ve mühimmat en fazla hava ve kara yoluyla ulaşıyor. Bizim limanlarımız kontrol edilecek, birliklerimiz dezavantajlı hale gelecek ama Hafter her türlü yardımı almak ve milis güçleri de her türlü askeri takviyeyi kullanmak konusunda özgür olacak." ifadelerini kullandı.
Hafter'in son zamanlarda Trablus'ta aldığı yenilgileri nasıl yorumladığı sorulan Serrac, şu değerlendirmede bulundu:
"Her şeyden önce barış yanlısı olduğumuzu belirtmek istiyorum. Hafter'in 4 Nisan 2019’da aniden başlattığı hain askeri taarruz öncesinde, özgür ve adil seçimler düzenlemeye kararlı olan bizlerin Libya’nın demokratikleştirilmesi yolunda ciddi olarak çaba sarf ettiğimiz hatırlanmalıdır. Ancak bir anda saldırıya karşı mücadele etmek zorunda kaldık. İyi donanımlı, eğitilmiş, üçüncü ülkelerin ve yabancı paralı askerlerin yardımına sahip bir işgalciye karşı halkı korumak öncelikli görevimiz oldu. En sonunda kendi üslerinde saldırganların etrafını çevirdik. Savunmadan hücuma geçtik. Düşman milis güçleri manevi bir dava için savaşmıyor. Onlar kiralanmış paralı askerler."
İtalya'nın 2018'de Palermo'da düzenlediği konferanstaki gibi Hafter ile müzakerelere devam edip etmeyeceği sorusuna Başbakan Serrac, şu yanıtı verdi:
"Hayır, artık Hafter ile konuşmak için uygun değiliz. O, alçak bir darbenin sorumlusudur. Müzakere masasına oturmamalıdır. Üç gün önce düzenlenen BM Güvenlik Konseyi sırasında yaptığı konuşmada Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Fatou Bensouda, Hafter'i ciddi savaş suçları ve Cenevre Konvansiyonu'nu ihlal etmekle suçladı. Saldırısı başarısızlıkla sonuçlandı ancak saldırıları, yasa dışı göçü artırmanın ve demokrasiyi boykot etmenin ötesinde binlerce Libyalının ölümüne neden oldu. Ülkeye muazzam zararlar verdi ve terörizmle mücadele kapasitemizin yok edilmesine neden oldu. Hafter'in güç saplantısı var ancak Libyalılar demokratik, tehditlerden arınmış bir toplumda yaşama hakkına sahiptir."
"Bir tek Türkler çağrımıza yanıt verdi"Serrac, Rusların, Mısır'ın ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) Hafter'e verdiği desteğe ilişkin de "Tam anlamıyla başarısız olmuştur. Onların çabaları sadece savaşı uzattı ve yeni cinayetlere katkıda bulundu. Dış müdahaleler eğer devam edecek olursa sadece Libya'ya değil Avrupa ve Afrika'nın da dengelerine zarar vermeye aday feci neticeler getirecektir. Bunları Libya mahkemelerinde ve uluslararası mahkemelerde ifşa etmek için çalışıyoruz. Cezasız kalamazlar." yorumunu yaptı.
Türkiye'nin Libya'ya gönderdiği askeri yardımlara ilişkin bir soru üzerine Serrac, Türkiye ile 27 Kasım 2019'da mutabakat imzaladıklarını öncesindeki 9 ay boyunca düşman saldırısına karşı tek başına mücadele verdiklerini anımsattı.
Serrac, "O dönem, biz herkesten yardım talep ettik ancak bir tek onlar yanıt verdi. Askeri programlarımıza destek olarak uzman ve teknik adam göndermek, askeri eğitim planları da dahil olmak üzere sadece Türkiye cevap verdi. Bunun ötesinde Türkiye ile kara sularımıza ilişkin karşılıklı imtiyazları tanımlayan bir mutabakat imzaladık. Bu tamamen bizim hakkımızdır. Türk işletmeleri onlarca yıldır Libya'da çalışıyor ve çalışmaya devam edecektir." ifadelerini kullandı.
Serrac, İtalya ile ilişkilerinin sağlam ve özel olduğunu, İtalya'nın kendi sahil güvenliklerine verdiği desteği ve Trablus’ta büyükelçilik açmasını asla unutmayacaklarını belirtti.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com
