USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Kültür Sanat

Kurtuluş Savaşı cephesinde çocuk asker: Onbaşı Nezahet Baysel

Babası Hafız Halit Paşa ile gittiği cephede asker elbisesini 12 yaşlarında giyerek Milli Mücadele'ye katılan Onbaşı Nezahet, vefatın 29. yıl dönümünde kahramanlıklarıyla anılıyor

Kurtuluş Savaşı cephesinde çocuk asker: Onbaşı Nezahet Baysel
23-09-2022 14:46
Google News
Istanbul

Kurtuluş Savaşı tarihinin bilinen en önemli çocuk kahramanlarından Onbaşı Nezahet (Baysel), tüfeğin boyundan uzun olması nedeniyle onun yerine kullandığı filinta ile Kuvayımilliye saflarında vatan savunmasında etkin rol oynadı.

Cephede birlikleri teftiş eden Cumhuriyetin Kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Atatürk ile de karşılaşan Onbaşı Nezahet 24 Eylül 1993'te hayata gözlerini yumdu. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 1921 yılında ilk kez verilmesi kararına rağmen çeşitli gerekçelerle bir türlü kavuşamadığı İstiklal Madalyası, dönemin TBMM Başkanı Cemil Çiçek tarafından 92 yıl sonra merhumun torunu Gizem Ünaldı'ya takdim edildi.

"Meclis'in Unuttuğu Kahraman: Nezahet" kitabının yazarı senarist Ozan Bodur, Baysel'in hayatını ve İstiklal Madalyası'nın yıllar sonra torununa verilmesinin hikayesini anlattı.

Bodur, Onbaşı Nezahet'in Kurtuluş Savaşı tarihinin bilinen en önemli çocuk kahramanlarından biri olduğunu söyledi.

Nezahet Baysel'in 8 yaşındayken annesini kaybetmesi üzerine babası Hafız Halit Paşa'nın yanında büyüdüğünü, bu nedenle askerlerin arasında yetiştiğini dile getiren Bodur, onun silah kullanıp ata binmeyi öğrendiğini belirtti.

Milli Ordu'ya katılmak için İzmit dağlarından geçerken Baysel'in başından geçen bir anıyı aktaran Bodur, çocuk yaşta olduğu için normal askerlerin kullandığı tüfeğin kendi boyundan uzun olduğunu söyledi.

Bodur, Baysel'in bu nedenle tüfeği olmadığını, Kuvayımilliye birlikleriyle karşılaşan Nezahet'i gören Çerkes Ethem'in onun hakkında bilgi aldığını ifade etti.

Büyük Önder Atatürk ile cephede tanıştı

Çetelerden alınan Yunan filintasının kendisine verildiği Nezahet'in mücadelesini onunla yaptığına dikkati çeken Bodur, şöyle devam etti:

"Mustafa Kemal Paşa, Başkomutan sıfatıyla birlikleri teftiş ederken sırayla askerlere bakıyor.

Babayiğit bir sürü adam yan yana sıralanmış. Mustafa Kemal Paşa hepsini böyle gözüyle takdir ediyor, en sona gelince bir boşluk var. Kafasını aşağıya bir indiriyor.

Bir tane çocuk var orada. Hani o boy sıralamalarına uymayan, o heybete, o azamete uymayan bir çocuk var, şaşırıyor.

Yanında da hemen bizim 'Ayıcı' lakabıyla andığımız Ayıcı Arif Paşa var. Ondan sonra Ayıcı Cahit Paşa'ya dönüyor, 'Arif Bey ben size talimat vermedim mi, çocukları askere almayın diye' diyor.

Ondan sonra Ayıcı Cavit Bey de eğiliyor 'Nezahet, Hafız Halit Paşa'nın kızıdır. Kurt çocuğu kurt olur Paşam.' diyor. Şaşırıyor, Mustafa Kemal Paşa ve hikayesini dinliyor ve onu yanaklarından seviyor."

TBMM'deki mebuslardan birinin çocuk yaşta yaptığı mücadelelerden dolayı 1921 yılında kendisine İstiklal Madalyası verilmesi önerisinde bulunulduğunu dile getiren Bodur, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk İstiklal Madalyası'nın Onbaşı Nezahet'e verilmesi kararı çıktığını ancak verilmediğini söyledi.

Bodur, tarihin burada donduğuna değinerek, "O karar, Meclis arşivinin tozlu raflarında unutuluyor. Meclis ceridelerini düzenli olarak okuyordum. Onları okurken 'Acaba bu kıza madalyası verildi mi?' diye merak ettim.

Bu merakın sonunda onunla ilgili kitap yazdım. 92 senelik bir unutkanlık vardı ortada. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk İstiklal Madalyası 92 yıldır verilmemiş. Ortada bir dram vardı.

Nezahet Baysel, madalyası kendisine verilmediği için kahrolmuş. Kurtuluş Savaşı'ndaki kahramanlıkları İkinci İnönü Muharebesi'nde de devam etti, 70. Alay'ın yine en önünde Onbaşı Nezahet vardı. Derviş Paşa, ilk kez bir kız çocuğuna onbaşılık rütbesi vermiştir. 'Onbaşı Nezahet' ismi de oradan geliyor."

Yıllar sonra Mustafa Kemal Atatürk'ün verdiği davete katılan Baysel'in, eşi Rıfat Bey ile konuşup salondaki herkes Kurtuluş Savaşı kahramanı olduğu için madalya konusunu dile getirmenin ayıp olacağına karar verdiklerini belirten Bodur, İnönü ve Menderes dönemlerinde bunun gündeme getirildiğini ancak unutulduğunu anlattı.

Dönemin Tüm Parlamenterler Birliği Başkanı'nın düzenlenen bir programa Baysel'i davet ettiğini ifade eden Bodur, "Dolmabahçe Sarayı'na davet ediliyor. Nezahet Baysal çok heyecanlanıyor. Artık çok yaşlı ancak bizzat Meclis Başkanı çağırmış. Düşünün Dolmabahçe Sarayı'na davet ediliyor. Hikayeden haberdar, giyiniyor, kuşanıyor. 'Madalyamı alacağım' diye heyecanlanıyor. Ancak programda kendisine bir porselen tabak hediye ediyorlar. Baysel, merdivenlerden ağlaya ağlaya iniyor. En son GATA'da vefat etmeden önce kızı İnci'ye söylediği son söz, 'Koca memlekette bir İstiklal Madalyası'nı bana çok gördüler' dedi ve öyle vefat etti." diye konuştu.

Bu konuda kamuoyu oluşturmak için mücadele ettiğini dile getiren Bodur, birçok gazete ve dergiyle iletişime geçip konuyu gündeme getirmeye çalıştığını kaydederek, "Nihayetinde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda, eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek tarafından Baysel'in torununa İstiklal Madalyası takdim edilerek, bir unutkanlık giderildi. Bir iadei itibar yerine getirildi. Buna vesile olmak, herhalde benim ömrümün en gurur verici hadiselerinden biri olsa gerek" dedi.

Nezahet Onbaşı'nın hayatı

1908 yılında İskeçe'de doğan, 70. Alay Komutanı Albay Hafız Halit Bey'in kızı olan Baysel, babasıyla cephelerde bulundu. Çanakkale Savaşı sonrası alayın talimlerine katılan Baysel, ata binmeyi ve silah kullanmayı öğrendi. 12 yaşına geldiğinde Milli Mücadele'nin de başlamasıyla babasıyla cephelere gitti. İlk asker elbisesini 1920'de giydi. Üç sene boyunca, babasının katıldığı her muharebeye katıldı, 70. Alay'ın simgesi haline geldi.

Gediz Muharebesi kaybedilse de 70. Alay başarılı oldu ve düşman askerlerinin Anadolu'nun içlerine sızması geciktirildi. Baysel'e 11. Tümen Komutanı Derviş Ahmet Paşa tarafından resmi onbaşılık rütbesi verildi.

Nezahet Baysel, savaşın sona ermesinin ardından önce Bursa Amerikan Kız Koleji’nde, daha sonra Kumkapı'da açılan Fransız Jeanne D'Arc Enstitüsü'nde öğrenim gördü. Dönemin TBMM Başkanı Necmettin Karaduman tarafından 1986 yılında 78 yaşındaki Baysel'e Dolmabahçe Sarayı'nda şükran plaketi verildi. Baysel, 24 Eylül 1993'te hayata gözlerini yumdu.

Dönemin TBMM Başkanı Cemil Çiçek tarafından merhum Nezahet Onbaşı'nın İstiklal Madalyası 92 yıl sonra 2013 yılında torunu Gizem Ünaldı'ya verildi.

Kaynak: AA -Kübra Kara-

.

dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ