İstanbul
Simon-Kucher&Partners Yönetim Kurulu Üyesi ve Yönetici Ortağı Mert Terzioğlu, "Kriz esnasında atılacak en önemli adım, toparlanma dönemi için aksiyon planı. Özellikle ticari şartları ve müşteri beklentilerini değerlendirecek bir ticari ofis kurulmasını şirketlere öneriyoruz. Bu yapıda tüm fonksiyonlar temsil edilerek güncel durum yönetimi için senaryo bazlı aksiyon çalışması ve gelecek beklentileri bir konu uzmanıyla şekillendirilmeli." dedi.
Terzioğlu, yaptığı değerlendirmede, koronavirüs salgını süresince ve kriz sonrasında işletme davranışlarını etkileyen faktörler ile yapılması gerekenleri anlattı.
Şirketlerin krizden çıkış sonrasını şimdiden planlamaları gerektiğini belirten Terzioğlu, "Kriz esnasında atılacak en önemli adım, toparlanma dönemi için aksiyon planı. Özellikle ticari şartları ve müşteri beklentilerini değerlendirecek bir ticari ofis kurulmasını şirketlere öneriyoruz.
Bu yapıda tüm fonksiyonlar temsil edilerek güncel durum yönetimi için senaryo bazlı aksiyon çalışması ve gelecek beklentileri bir konu uzmanıyla şekillendirilmeli. Bu konuda Türkiye’de birçok şirket ile çalışmalarımıza başladık." şeklinde konuştu.
"Dışarısı da içerisi kadar güvenli olmalı"
Terzioğlu, salgınla beraber evden çalışmaya geçemeyen firmalara ilişkin, "Özellikle üretim sektörünün çalışmaya devam edebilmesi orta ve uzun vadede pozitif etki gösterecek. Şirketlerin operasyonlarını bu dönemde devam ettirmesi, kurumlara ve bireylere finansal sürdürülebilirlik sağlayacak. Bu noktada istihdamın devamlılığı için şirketlerin ekonomik süreçlerini kontrol altına alması gerekir. Çünkü alınan kararlar ve yapılan hazırlıklar zincirleme bir sistemle tüm ekosistemleri etkileyecek boyutta." ifadelerini kullandı.
Evden çalışma sistemine geçemeyenler için sağlıklı bir ortamın oluşturulması gerektiğini belirten Terzioğlu, "Kurumlar için giriş çıkışlarda düzenli kontroller, seyahat durumlarının bilinmesi ve her kişinin çevresinde hastalığa yakalanan kişilerin olup olmadığının tespit edilmesi ve buna bağlı çalışma veya çalışmama kararının verilmesi gerekli.
Ülkeler için önemli olan, mecburen sokağa çıkan ve çalışmak zorunda olan kişiler için sağlıklı bir ortamın yaratılması." değerlendirmesinde bulundu.
Kritik sektörlerin ve şirketlerin bilinmesi ve bunların dışındakiler için sıkı karantina uygulanmasının hayati önemde olduğunu kaydeden Terzioğlu, "Eğer dışarısı da içerisi kadar güvenli yapılabilirse, özellikle evden çalışamayan kişiler için de güvenli ve sağlıklı bir ortam oluşturabiliriz. Bu sebeple, Bakanlık tarafından açıklanan önlemleri uygulamak bu konuda anahtar olmalı." diye konuştu.
"Müşteri davranışları değişecek"
Çin’in toparlanmasıyla birlikte üretim üssü değişikliklerinin ciddi bir soru işareti yaratmayacağını belirten Terzioğlu, "Çin’in hızlıca yeni pazarlar arayacağı ve sonrasında stoklarını diğer ülkelerin toparlanmasıyla eski pazarlara hızlıca satmaya çalışacağını öngörebiliriz. Bu da Çin’e karşı diğer ülkeler tarafından bazı ticari kararlar alınmasını gerektirebilir." dedi.
Güncel durumda krizin sadece kısa vadedeki etkilerinin görüldüğünü kaydeden Terzioğlu, "Bunu, müşteri davranışının değişeceği bir kriz olarak görüyoruz. Virüsün yayılımı hem iş anlayışını hem de tüketici davranışını etkilerken, tahminler küresel ekonomi için olumsuz bir tablo çiziyor." ifadelerini kullandı.
Terzioğlu, gıda ve sağlık ürünleri gibi krizden pozitif etkilenen sektörlerin oldukça iyi bir konumda olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Negatif etkilenen sektörler arasında ilk öne çıkanlar turizm, perakende, medya endüstrileri gibi görünse de salgın tüm sektörleri ayrı ayrı etkiledi. Şu an alışveriş, ticaret, ithalat-ihracat gibi tüm süreçler yavaşlama yaşıyor. İlk etapta parametrelerde düşüş gözlenmesi normal. Restoranlar, oteller, sinemalar ve seyahat acenteleri negatif etkilenen sektörlerin başında. Bu hizmetler/ürünlerin saklanamayacak olması işin bir başka boyutu. Düşüş aslında sadece hizmet sektöründe değil, Çin’de üretim sektörü şubatta yüzde 19 ciro kaybı yaşadı. Kar kaybı ise çok daha ciddi yüzde 42 seviyesinde. Üretim sektörünün altında bulunan tüm endüstriler benzer kayıpları yaşadı.
Kaybın sadece hizmet sektöründe olmadığı bilinmeli. Simon-Kucher&Partners olarak virüsün ticaret üzerindeki etkisini ve şirketlerin nasıl tepki vermesi gerektiğini birçok endüstri perspektifinden inceliyoruz. En öncelikli tavsiyemiz, zaten çok zor olan bu durumu kendi faydaları için kullanmayı düşünmek yerine müşterileriyle ve diğer paydaşlarıyla birlikte çalışma.
En fazla etkilenen sektörler için tavsiyelerimiz şirketlerin acele fiyat düşüşlerinden kaçınmaları, müşteri ilişkilerine odaklanmaları ve artan müşteri talebiyle bağlantılı olarak katma değerli ürün ve hizmetlerini keşfetmeleri gerektiği. Ayrıca her zaman uzun dönemli ve alternatifli senaryolara hazır bir şekilde hareket edilmeli."
"Yeni teknolojik yatırımlar göreceğiz"
Sektörler özelinde değerlendirme yapmanın daha doğru olacağını aktaran Terzioğlu, "B2B, B2C işletmelerin müşteri odaklı davranış şekillerini nasıl değiştirdikleri incelenmeli. Şirketler zorluklara ne kadar hazır olduklarını zamanla fark ediyorlar. Batı Avrupa’da birçok şirket sürece hızlı adapte oldu. Türkiye’de de şirketler krizin ilerlemesini beklemeden hazırlıklarını değerlendirmeli ve gerekli planları önceden yapmalı." şeklinde konuştu.
Terzioğlu, sürecin kalıcı değişimler bırakabileceğini aktararak, "Süreç uzaktan toplantı, dijital sistemlerin kullanımı, seyahat gereksiniminin azalması gibi birçok etki yarattı. Bunların birçoğu daha verimli olduğu için şirketler tarafından tercih edilecektir. Bazıları için ekstra yatırımlar gerektirecek değişimler olacaktır.
Örneğin, tekstil endüstrisi hem online hem de offline satışlarda ciddi hacim kaybetti. Tabii kimse evden çıkmazken tekstil ürünlerine talep düşecektir, fakat kriz sonrasında bile insanlar bir tekstil mağazasına gidip her ürünü eskisi gibi denemeyecek. Burada bazı teknolojik yatırımlar göreceğiz." ifadelerini kullandı.
"Küçük ve orta ölçekli şirketler için uzun dönemli destekler düşünülmeli"
Açıklanan tüm ekonomik destek paketlerinin uzun dönemde faydalı olacağını öngördüklerini kaydeden Terzioğlu, şunları söyledi:
"Destekler, kısa dönemde birçok sektörde canlanmayı tetikleyip, çarkların dönmesine imkan sağlayacak ve istihdam kaybına engel olacaktır. Bu süreci bizden önce yaşamış ülkelerden bilgi toplayıp buna bağlı adımlar atılmalı. Çin'in ocakta 50 olan PMI verisi şubatta 36 seviyesinde. En büyük net ihracatçı olan Çin uzun zaman sonunda şubatta net ithalatçı oldu.
Bu, salgının ekonomiye etkisini ciddi anlamda gösteriyor. Salgın sonrası toparlanma ise olumlu gözüküyor. Mart ayı 52 PMI endeksi güçlü toparlanmayı net açıklıyor. Fakat bu üretim düzelmesinin birçoğu stok olarak yer alacaktır. Ülkelerin aldığı doğru zamanlı aksiyonlar ve güçlü içerikteki paketler firmaları hızlı bir şekilde güçlendirecektir. Büyük şirketler için nakit durumunu 2-3 ay süre ile devam ettirebilecek, küçük ve orta ölçekli şirketler için daha uzun dönemli destekler düşünülmeli."
Terzioğlu, ülkelerin farklı dönemlerdeki toparlanma süreçlerinin şirketlerin ihracat hacmini ve hedef ülkelerini ciddi anlamda değiştireceğini, Türkiye’deki toparlanma döneminde bu farklılığı fırsata çevirecek ölçüde desteklerin unutulmaması gerektiğini aktardı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com