İSTANBUL
ABD Başkanı Joe Biden’ın yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşılarında fikri mülkiyetin korumasının geçici olarak kaldırılmasını destekleyeceğini açıklamasıyla başlayan tartışmaları değerlendiren uzmanlar, aşı patentine sahip ülke ve şirketlerin bu konudaki fikri mülkiyet haklarından insanlık adına feragat etmesi gerektiğini ifade etti.
İstanbul Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı ve Dünya İslami Tıp Birlikleri Federasyonu (FIMA) Başkanı Prof. Dr. M. İhsan Karaman, küresel salgını duraklatmanın veya bitirmenin tek etkin yolunun aşı olduğunu belirtti.
Karaman, "Dünya nüfusunun en az yüzde 70’inin aşılanması ile salgının durdurulabileceği ifade edilirken, global düzeyde aşı üretimi ve dağıtımındaki sorunlar can yakıcı bir şekilde devam etmektedir.
Gelişmiş ekonomi ve finans kapasitesine sahip bazı ülkeler, kendi nüfuslarının çok üzerinde aşı stoku yaparken, aralarında en az gelişmiş ülkelerin de olduğu birçok ülke henüz aşıya ulaşamamış durumda." diye konuştu.
Mevcut üretici şirketlerin tüm dünyaya yetecek aşı sayısına ulaşmasının uzun yıllar alacağını söyleyen Karaman, "Aşı üzerindeki korumacı yaklaşım hem hasta olanları hem de sağlıklı olanları, yani topyekün insanlığı tehdit altında tutmaya devam etmektedir." ifadelerini kullandı.
"Evrensel prensipler, insan hakları ve etik ilkeler aşıya ulaşımı zorunlu kılıyor"
Kahraman, Ar-Ge ve yatırım maliyetleri sebebiyle aşı üreticilerinin telif haklarına saygı duymakla beraber salgının tahripkar ve tehditkar gerçekliği göz önüne alındığında, insanlık aleminin çıkarını, ülke ve şirketlerin çıkarından önde tutmak gerektiğini kaydetti.
"Hem insan haklarına dair evrensel prensipler hem de etik ilkeler, somut adımlarla insanlık ailesinin tümünün aşıya serbest ve kolay ulaşımını sağlamayı zorunlu kılmaktadır." diyen Kahraman, aşı üreten ve bunun patentine sahip olan ülke ve şirketlerin bu konudaki fikri mülkiyet haklarından insanlık adına feragat etmeleri gerektiğinin altını çizdi.
Kahraman şöyle devam etti:
"Fikri mülkiyet hakkının feragat edilmesinden sonra aşının tüm dünyaya ulaşması için ortak üretim dahil daha iyi bir iş birliğine gitmeleri gerekmektedir.
DSÖ ve DTÖ gibi uluslararası düzenleyici kurumların da bu süreçte daha aktif rol oynamaları elzemdir.
Olağanüstü bir küresel felaketle mücadele, ancak olağanüstü önlem ve yöntemlerle olur."
Kahraman, DTÖ'nün Kovid-19 aşılarının üzerindeki fikri mülkiyeti koruyan kuralları geçici olarak hafifletmek için görüşme yapması beklendiği, aşılar konusunda böyle bir feragatin, gelişmekte olan ülkelerde aşı üretimini artırmanın önündeki engelleri kaldırabileceğine dair açıklamaların ümit verici olduğuna da değinerek sözlerini söyle tamamladı:
"Bu yaklaşım ümit vericidir, küresel vicdan ve küresel adalet ilkelerine uygundur ve her şeyden önce içinde yaşadığımız küresel köydeki tüm bireyler arasında etik temele dayalı bir standart getirmeyi vadetmektedir.
Zira tıp etiğinin evrensel ilkeleri 'adalet, özerklik, yararlılık ve zarar vermeme' olarak belirlenmiştir. Aşı üretimi üzerindeki fikri mülkiyet korumasının kalkması ve tüm ülkeler arasında üretim iş birliği yapılması bu evrensel ilkelerin hayata geçmesi için zaruri bir 'ilk adım' olacaktır."
"İlaç üretimi hukuki abluka altında"
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi Fikri Mülkiyet Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cahit Suluk, bazı eski dünya liderleri ve Nobel ödüllü bilim insanlarının Kovid-19 salgınının önlenmesi ve tedavisi için fikri mülkiyet haklarının, salgın kontrol edilinceye kadar askıya alınması için ABD hükümetine çağrıda bulunduğunu hatırlattı.
Hindistan ve Güney Afrika'nın DTÖ nezdinde girişimde bulunarak 5 Mayıs Çarşamba günü konunun görüşülmesini sağladığını aktaran Suluk, 80'den fazla ülkenin, DTÖ Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Anlaşması (TRIPS) kaynaklı fikri mülkiyet haklarının askıya alınması yönündeki öneriye destek verdiğini kaydetti.
Suluk, patentli ürünlerin üretimi için patent sahiplerinin iznine ihtiyaç olduğunu ifade ederek, "Sağlıkla ilgili eczacılık ürünleri (farmasötik ürünler), yani ilaçlar da patente tabi. Üstelik bu kural, DTÖ/TRIPS anlaşmasıyla dünyanın genelinde geçerli.
Yani günümüzde ilaç üretimi 'hukuki abluka' altında." diye konuştu.
Dünya çapında aşı üretiminin yaygınlaşmasının acil bir ihtiyaç olduğunu vurgulayan Suluk, şu bilgileri paylaştı:
"Patentli bir aşının üretimi için patent sahibi şirketten izin alınmalı. Bu izin koparılamadığı sürece patentli bir ürünü üretmeniz mümkün değil.
Tekelleşme ve insanın sonsuz kazanç arzusu pratikte izin almayı engelliyor.
Geriye tek yol kalıyor, zorunlu lisans uygulaması. DTÖ/TRIPS anlaşması çerçevesinde üye ülkeler kamu sağlığı gerekçesiyle zorunlu lisans uygulamasına gidebilir."
"Sorunun çözümü BM'nin ilgili komisyonlarıdır"
Avukat Mustafa Koçyigit de aşı mülkiyet hakkının feragati ile ilgili sorunun çözüme kavuşacağı yerin BM’nin ilgili komisyonları olduğunu söyledi.
Koçyiğit, uluslararası korumanın salgın dolayısıyla kaldırılabileceğini ancak bu kararın alınacağı yerin DSÖ olmadığını ifade etti.
Koçyiğit şöyle devam etti:
"Hali hazırda şirketlerin patent haklarını koruyan uluslararası kuruluş WIPO (Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü), fikri mülkiyet alanında uluslararası anlaşmalarla verilen korumaları denetleyip çözüme ulaştırmaktadır.
Bu tip bir kararın, WIPO aşılarak alınabilmesi pek mümkün görünmüyor.
Bu noktada bu meseledeki ısrarlar devam ederse DSÖ anonimleşmeyi kabul etmeyen şirketlerin aşılarının güvenilir kategorisinden çıkarabilir ki DSÖ onayı olmadan hiçbir aşıyı piyasaya süremezsiniz.
Ancak DSÖ'nün bunun bir ilerisine gidebilecek bir tepki göstermesi hukuki açıdan pek mümkün görünmüyor."
Koçyiğit, patentler üzerinden fikri mülkiyet hakkının bir kereliğine kaldırılması durumunda sonraki süreçte aşı üreten şirketlerin dava yoluna gitmesinin mümkün olmadığını sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com