İstanbul
İbn Haldun Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Medaim Yanık, koronavirüs sürecinde ailelere tavsiyelerde bulunarak, "Önemli olan bu dönemden hasar almadan, hatta büyüyerek çıkmaktır. Süreç, tehdit getirdiği gibi fırsat da getiriyor. Aile üyeleri daha yakın olabilir, kişiler kendini geliştirici şeyler yapabilir. Bu dönemi fırsata dönüştürmek mümkündür." dedi.
"Koronavirüs Sürecinde Aileler için 10 Öneri" başlığı altında tavsiye metni hazırlayan Yanık, evde aile bireyleriyle daha fazla vakit geçirildiği bu süreçte, yapılması gerekenleri anlattı.
Koronavirüs günlerinde insanların hayat şekillerinin değiştiğini söyleyen Yanık, bu dönemde aileler arasında dayanışmanın artacağı gibi çatışma miktarının da çoğalabileceğinin altını çizdi.
Bu durumun farkında olunması gerektiğini anlatan Yanık, virüsten korunmak için ailece bir uzlaşma planı yapılması tavsiyesinde bulundu.
Yanık, "Virüsten nasıl korunacağınıza dair eğer ailede fikir birliği olmazsa çatışma türeyebilir. Hastalanmak bir risk. Hastalandığı durumda kimin ne yapacağının planı olmalı." diye konuştu.
Koronavirüs sürecinde iki psikoloji durumunun ortaya çıktığını kaydeden Yanık, şu açıklamalarda bulundu:
"Birincisi 'hasta olur muyum, hastalığı bulaştırır mıyım, ölür müyüm?' durumu. İkinci büyük psikoloji 'bu süreçte ekonomik olarak ayakta kalabilir miyim?' Çünkü dünyanın her yerinde böyle. Gelirler azalacak, böylece kişiler baskı altında hissedecek.
Aileler oturup bir durum değerlendirmesi yapmalı. Harcamaları ona göre yapmış olmak aileleri rahatlatabilir."
"Birlikte aktivite yapmak da aileler için bir fırsat"
Normal hayat rutininin eskiye göre değiştiğinin altını çizen Yanık, özellikle yemek yeme ve uyuma açısından yeni bir rutin oluşturulması gerektiğini vurguladı.
Yanık, konuşmasına şöyle devam etti:
"Uykuyu bu dönemde kendi haline bırakırsanız herkesin yatış kalkışı bambaşka olur. Biyolojik dengemiz de bozulabilir. Rutinlerde bir belirlilik lazım. Bir yandan da birlikte aktivite yapmak da aileler için bir fırsat. Beraber ev içinde oyun oynamak, egzersiz yapmak, birlikte film izlemek, beraber yemek yapmak.
Bunlarda da şöyle bir denge sağlamak lazım. Aile için aktivede de her bir bireyin kendi zamanı içinde denge kurmak lazım. Aynı aileyiz diye, aynı anda, aynı şekilde yaşamak şart değil.
Her bir bireyin kendine ait bir zamanı ve bir köşesi olabilir. O dengeyi tutturmak lazım."
Bu süreci, "Aile içi dayanışmanın arttığı gibi aile içinde gerilimin de artabileceği bir dönem" olarak değerlendiren Yanık, tartışma, kavga ya da küsme durumlarının ortaya çıkabileceği için herhangi bir uyuşmazlık olduğunda sağlıklı bir iletişimle konunun ele alınmasını tavsiye etti.
Yanık, "Bu dönemde evliliklerde iki şey olmasını bekliyoruz; bir yandan eşler birbirine yakınlaşabilir. Ancak zoraki bir dengeyi götüren çiftler açısından ise boşanma oranı artabilir. Bu dönemde alınan kararlar sağlıklı olmaz. Bu dönemde aklınıza böyle fikirler gelse bile bunun bir karara dönmemesi lazım." ifadelerini kullandı.
Aile üyelerinde oluşacak korku, endişe, üzüntü gibi duyguların ortaya çıkmasında neler yapılacağını anlatan Yanık, şunları söyledi:
"Bu dönem bir stres altında olduğumuz için, eskiden ruhsal bir rahatsızlığımız varsa açığa çıkabilir veya stres etkisiyle yeni bir ruhsal rahatsızlık ortaya çıkabilir. Hastalık boyutuna gelmez ama anksiyetede, kaygıda artış olur.
Bazıları mizaç olarak kaygıya daha yakındır. Böyle durumda onu dayanıksız olmakla suçlamak yerine, aile içerisinden destek verilmeli."
"Tek gündem koronavirüs olmamalı"
Aileler arasında tek gündemin koronavirüs olmaması gerektiğini ancak bu konu hakkında konuşmaktan tamamen vazgeçilmesinin de doğru olmadığını kaydeden Yanık, "Televizyon sürekli açık ve koronavirüsü seçim sonuçları gibi izliyoruz.
Sürekli trajik haberler izleniyor. Günde iki sefer 15 dakikalık, toplamda yarım saat haber izlemek bir şekilde ihtiyacımız olan bilgi düzeyini sağlamış oluyor. Buna aşırı düzeyde muhatap olmak ailenin tek gündemini koronavirüs yapıyor. Bu da stres oluşturuyor. Koronavirüs dışında da gündemde olması gerekiyor." şeklinde konuştu.
Son öneri olarak duygusal iletişime dikkati çeken Yanık, sözlerini şöyle tamamladı:
"Sağlık Bakanlığının bizden beklediği şey fiziksel mesafedir, duygusal mesafe değildir. Virüs fiziksel mesafeden bulaşıyor. Ailece, akrabalarla, arkadaşlarla özellikle görüntülü olarak, hatta grup halinde konuşmasını teşvik etmemiz lazım. Çünkü insanlar arasındaki duygusal bağın bir şekilde devam etmesi lazım.
Bu dönemden umutla çıkabilir. İnsan dayanıklıdır, bugünler de bitecektir. Önemli olan bu dönemde hasar almadan, hatta büyüyerek çıkmaktır. Gayet mümkündür bu. Süreç, tehdit getirdiği gibi fırsat da getiriyor.
Aile üyeleri daha yakın olabilir, kişiler kendini geliştirici şeyler yapabilir. Bu dönemi fırsata dönüştürmek mümkündür."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com