New York
Birleşmiş Milletler (BM) 77. Genel Kurul Görüşmeleri için New York'ta bulunan Tatar, Türkevi'nde basın mensuplarıyla bir araya gelerek değerlendirmelerde bulundu.
Tatar, öncelikle KKTC’nin tarihi mücadelesinde Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin verdiği desteğe teşekkür ederek, “Özellikle BM zirvesinde Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın , KKTC’nin tanınması için uluslararası topluma yaptığı çağrı bizler açısından bu toplantılara damgasını vurmuştur.” dedi.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile yaptığı ikili görüşme hakkında bilgi veren Tatar, artık adada federal bir yapı olamayacağını, bütün müzakere süreçlerinin tüketildiğini, eşit haklar altında iki devletli bir çözüm için müzakere süreceğine geçilmesi gerektiğini belirttiklerini söyledi.
Tatar, iki devletin işbirliği ile hidrokarbon zenginliklerinin araştırılması, enerji alanı, su kaynaklarının paylaşımı, mayınlı arazilerin temizlenmesi ve düzensiz göçün önlenmesi gibi konularda ortak çalışmaların yapılması teklifini de Genel Sekretere aktardıklarını bildirdi.
Guterres’e, eğer yakın bir gelecekte Güney Kıbrıs Rum kesimi ile ortak bir zemin bulunamaması halinde, bu konuda ilgili raporu BM Güvenlik Konseyi’ne sunması gerekebileceğini ifade ettiklerini söyleyen Tatar, şöyle devam etti:
"Uzayıp giden Kıbrıs meselesinde, Güvenlik Konseyi’nin bundan 50 yıl önce aldığı kararlar ve birtakım parametrelerin BM Genel Sekreteri’nin bütün bu süreçlerde elini kolunu bağlaması ve o kararlara ilanihaye bağlı kalınması gerçekten Kıbrıs’ta bu sorunu daha da kilitleyecektir. Dolayısıyla ortak bir zeminin olmadığı bu gelinen son aşamayı Genel Sekreter’in konseye sunması gerekebileceğini kendisi ile paylaştık."
Tatar, BM’nin de Kuzey Kıbrıs’ı tanıma konusunda Güney Kıbrıs'la yürüttüğü sürece benzer bir adım atması gerektiğini dile getirerek, artık Kıbrıs’ta yeni siyaset olarak egemen eşitlik temelinde, eşit uluslararası haklar ve statü bağlamında çalışmaları yürüttüklerini vurguladı.
Gelinen noktaya karşın hala Güney Kıbrıs Rum kesimi ile 12 farklı alanda teknik komitelerle yapıcı şekilde toplantılara devam ettikleri bilgisini paylaşan Tatar, “Bu komitelerin amacı, Kıbrıs’ta hayatın devamı ve her iki halkın da faydasına olacak gelişmelere vesile olmaktır.” dedi.
"Artık Kıbrıs’ta bu işin geri dönüşü yoktur"
Tatar, uluslararası topluma da "kendi içinde çelişmemesi" çağrısında bulunarak, şunları kaydetti:
"İnsan haklarından, uluslararası sözleşme ve BM beyannamelerinden bahsediyorsunuz ama Kıbrıs Türk halkı üzerinde hala ısrarla uygulanmakta olan bu izolasyon ve ambargolara seyirci kalıyorsunuz. Bu Kıbrıs Türk halkına yapılan, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dediği gibi bir zulümdür. Artık bu zulme son veriniz, izolasyon ve ambargoları kaldırınız ve KKTC gerçeğini de kabul ediniz. Çünkü artık Kıbrıs’ta bu işin geri dönüşü yoktur, 60 yıldır kurum ve kuruluşlarıyla iki ayrı devlet vardır."
Türkiye’nin adadaki garantörlüğünün ve askeri varlığının vazgeçilemez olduğuna işaret eden Tatar, "Bizleri güya kalıcı bir anlaşma için federal bir yapı içine çekerek, zamanla azınlık ve asimile tehlikesi durumuna düşürerek, anavatan ile bağımızın da koparılması amaçlanmaktadır." değerlendirmesini yaptı.
Tatar, "Karşı taraf, elinde bulundurduğu üstünlüğü, hiçbir zaman Kıbrıs'ın gerçeklerine göre değerlendirmeyecekse bu işin tekrar Güvenlik Konseyi'ne havale edilmesi gerekmektedir. Türk tarafı olarak bu pozisyondayız, çünkü bizim artık geriye gitmemiz söz konusu değildir. Ne federasyon görüşürüz ne de 1974 öncesine gideriz." dedi.
Karşı tarafın tüm istediğinin Kıbrıs’ı bir Yunan adası yapmak olduğunu belirten Tatar, Kıbrıs’ta artık kalıcı ve başarılı bir anlaşma olacaksa eşitler arasında olması gerektiğine dikkati çekti.
Ersin Tatar, "Aksi takdirde Kıbrıs, eğer zorla, dayatmayla 1974 öncesine götürülürse, o yıllarda yaşananların misliyle yaşanma tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliriz." uyarısında bulundu.
Cumhurbaşkanı Tatar, bütün bunları Türkiye’nin en üst makamlarıyla istişare ettiklerini, bu yeni siyasetin Kıbrıs Türk halkı için en makul ve tutarlı yol olduğunu aktararak, sözlerini, "60 yıldır bu mesele hala çözülmedi. Bu, bir yerlerde yanlışlık var demektir, o da Kıbrıs Türklerinin mağdur edilmesidir." diye tamamladı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com