Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, “Şimdi Türkiye’nin böyle bir mücadele verdiği ortamda kimse Türkiye’nin terörle mücadeleden vazgeçmesini isteyemez” dedi.
Bakanlar Kurulu Toplantısı, Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında Çankaya Köşkü’nde gerçekleşti. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, toplantının ardından düzenlediği toplantıda basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bazı gazetelerde, Mardin’in Midyat ilçesi ve Van’ın Erciş ilçesinin il olacağına dönük haberlere ilişkin Kurtulmuş şunları söyledi:
“Böyle bir konu Bakanlar Kurulumuzun bugün ki toplantısında veya başka bir toplantısında gündeme gelmiş değildir. Biz herhangi bir gazetedeki açıklamayı esas alarak onun üzerinden fikir beyan edemeyiz. Ciddi bir iş yapıyoruz ve ciddi olarak konuştuğumuz, etkileri, sonuçları ne olacağını tartıştığımız ve kararlaştırdığımız konuları kamuoyu ile paylaşıyoruz. Dolayısıyla böyle bir konu gündeme gelmemiştir. Bu konuların her birisi ciddi konulardır. Bunlar tartışıldığı zaman zaten gündeme gelir ve sizlerle paylaşırız.”
Paralel yapıyla mücadele kapsamında 657 sayılı devlet memurları kanununda yapılması planlanan değişiklikler hakkında da bilgi veren Kurtulmuş, “657 sayılı kanunla ilgili değişiklikler zaten Çalışma Bakanlığı bünyesindedir. Özellikle paralel yapıyla mücadele önemlidir. Onun ötesinde, Türkiye de uzun yıllardır tartışılan devlet memurluğunun daha aktif hale getirilmesi ile ilgili tartışmanın bir parçasıdır. Mevcut devlet memurlarımızın hiç birisinin kazanılmış haklarında bir kayba neden olmadan bunun nasıl olabileceğine yönelik Çalışma Bakanlığı bu görüşmeleri yapıyor. Olgunlaştığı zamanda Bakanlar Kuruluna gelir ve kamuoyu ile paylaşırız” açıklamasını yaptı.
Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri ve vize serbestisi ile ilgili Kurtulmuş, bugün gelinen noktanın 2013 yılında konuşulmuş olan bir sürecin parçası olduğunu belirterek şunları söyledi:
“TÜRKİYE OYUNBOZANCILIK, MIZIKÇILIK YAPMADI”
“Hem geri kabul anlaşmasının Türkiye tarafından imzalanması hem de buna mukabil olarak Ekim 2016’da Türkiye’ye vize serbestisinin sağlanması o günkü müzakerelerde müzakere edilip mutabık kalınmış olan hususlardır. Bu yıl Mart ayında 64. hükümet zamanında bu müzakereleri hızlandırıp, Haziran’ın 1’inde bunun olabilmesi için AB ile defalarca masaya oturuldu. Bir takvim, bir program oluşturuldu ve bunun karşılığında ise ortaya çıkan 72 maddelik bir yol haritası gerçekleşti. Geriye 5 tane madde kaldı. Türkiye’den kaçak yollarla geçenlerin Yunan adalarında tutunamayacağı anlaşıldıkça Avrupa’nın başına büyük bir sıkıntı olarak gelen bu kontrolsüz mülteci akınında da ciddi bir duraklama oldu. Türkiye’den Yunan adalarına geçen mülteci sayısı günlük 20’lere kadar düştü. Bu Türkiye’nin başarısı ve dikkatinin sonucudur. Türkiye oyunbozancılık, mızıkçılık yapmadı. Siz bize vize serbestisi vermiyorsanız biz de geri kabul anlaşmasında sözlerimizi geri alırız demedi hakkı olduğu halde.”
“KİMSE TÜRKİYE’NİN TERÖRLE MÜCADELEDEN VAZGEÇMESİNİ İSTEYEMEZ”
Türkiye’nin titizlikle verdiği sözleri yerine getirdiğini ancak Avrupa’nın Türkiye’nin terörle mücadelesinden vazgeçmesini istediğini sözlerine ekleyen Kurtulmuş, “Türkiye’nin beka meselesi olan, Türkiye’de güvenlik güçlerimizin büyük bir koordinasyon ve titizlikle, oradaki sivil vatandaşlarımızın ölmemesi için olağanüstü gayret göstererek sürdürdüğü bu mücadele Avrupa Birliği istiyor diye akamete uğratılamaz. O kadar titizlikle bu işler yürütüldü ki, vatandaşın burnu kanamasın diye gayret gösterildi. Şimdi Türkiye’nin böyle bir mücadele verdiği ortamda kimse Türkiye’nin terörle mücadeleden vazgeçmesini isteyemez. Bugün Türkiye’de karşı karşıya kalınan terör sadece Türkiye ile ilgili bir terör değildir. DAEŞ’inden PKK’sına kadar 50 bin tane terör örgütünün hepsinin ortak hedefi Türkiye’yi terörle meşgul etmek, Türkiye’nin vaktini çalmaktır. Sadece Doğu ve Güneydoğu’da değil; İstanbul’da, Ankara’da canlı bombalarla nasıl büyük zayiatlar verdiğini dünyada biliyor. Avrupa’nın canlı bomba tehditleriyle Paris’te, Belçika’da, her yerde terör tehdidiyle karşı karşıya kalan Londra ve Madrid metrosunun bombalandığı Avrupa’nın terörle mücadelesinde en az bizim kadar hassas olması lazım. Eğer biz Türkiye’de terörle mücadelede bu hassasiyet ve gayretle mücadelemizi sürdürmezsek PKK terörünün uzantıları ya da DAEŞ terörünün uzantıları Avrupa ülkelerini de etki altına alır, oralarda da kendi kötü emellerini gerçekleştirmek için adım atarlar. Meselenin bir başka yüzünün de narkoterör olduğunun altını çizmek isterim. Bugün Avrupa’da batı ülkeleri ve bütün dünya ülkeleri maalesef küresel terör örgütlerinin narkotizme karşı yani uyuşturucuya karşı ne büyük bir destek sağladığını, uyuşturucu baronlarıyla terör baronlarının nasıl kol kola hareket ettiklerini Afganistan, Kolombiya ve maalesef Türkiye’de PKK örneklerinden biliyorlar. Birleşmiş Milletlerin raporlarında Türkiye’de ki PKK örgütünün bir takım yöneticilerinin nasıl uluslar arası uyuşturucu madde kaçakçısı olduğunu herhalde Avrupalı meslektaşlarımız da biliyorlar. Terörün kendisi ve terörün en önemli araçlarından birisi haline gelmiş olan narkoterörü önlemek için herkes Türkiye’de PKK ile mücadelede iş birliği yapmak durumundadır. DAEŞ ile mücadelede iş birliği yapmak durumundadır. Başka terör örgütleri ile mücadelemizde iş birliği yapmak durumundadırlar. Siz falanca örgütle mücadele ederken evet biz bu mücadeleyi destekleriz de şu falanca örgütle mücadele ederseniz bizim onlarla siyasi ilişkilerimiz, bizim onlarla bir takım lojistik, istihbarı ilişkilerimiz var derlerse, biz bunların sırtını sıvazlıyor, bunların biz bu bölgede etkin bir örgüt olmasını istiyoruz derlerse bu dostluğa ve yapılan müzakerelere sığmaz. Herkesin bu yapılan müzakereler ve dostluk çerçevesinde, Türkiye’nin geri kabul anlaşmasında ki titizliğini bir kere daha gözden geçirmesi, bunun sonucu olarak Türkiye’nin çoktan vizesiz Avrupa hakkını hak ettiğini görmesini isteriz. Biz üstümüzdeki yükümlülükleri yerine getirdik. Şimdi sıra Avrupa’dadır. Lafı evirip çevirmeye hiç gerek yoktur. Türkiye, 2013’te varılan anlaşmanın gereği, Mart 2016’da varılan anlaşmaların gereği olarak vize serbestisini hak etmiştir. Bundan sonrası AB’nin bileceği bir iştir” diye konuştu.
(İHA)
Bakanlar Kurulu Toplantısı, Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında Çankaya Köşkü’nde gerçekleşti. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, toplantının ardından düzenlediği toplantıda basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bazı gazetelerde, Mardin’in Midyat ilçesi ve Van’ın Erciş ilçesinin il olacağına dönük haberlere ilişkin Kurtulmuş şunları söyledi:
“Böyle bir konu Bakanlar Kurulumuzun bugün ki toplantısında veya başka bir toplantısında gündeme gelmiş değildir. Biz herhangi bir gazetedeki açıklamayı esas alarak onun üzerinden fikir beyan edemeyiz. Ciddi bir iş yapıyoruz ve ciddi olarak konuştuğumuz, etkileri, sonuçları ne olacağını tartıştığımız ve kararlaştırdığımız konuları kamuoyu ile paylaşıyoruz. Dolayısıyla böyle bir konu gündeme gelmemiştir. Bu konuların her birisi ciddi konulardır. Bunlar tartışıldığı zaman zaten gündeme gelir ve sizlerle paylaşırız.”
Paralel yapıyla mücadele kapsamında 657 sayılı devlet memurları kanununda yapılması planlanan değişiklikler hakkında da bilgi veren Kurtulmuş, “657 sayılı kanunla ilgili değişiklikler zaten Çalışma Bakanlığı bünyesindedir. Özellikle paralel yapıyla mücadele önemlidir. Onun ötesinde, Türkiye de uzun yıllardır tartışılan devlet memurluğunun daha aktif hale getirilmesi ile ilgili tartışmanın bir parçasıdır. Mevcut devlet memurlarımızın hiç birisinin kazanılmış haklarında bir kayba neden olmadan bunun nasıl olabileceğine yönelik Çalışma Bakanlığı bu görüşmeleri yapıyor. Olgunlaştığı zamanda Bakanlar Kuruluna gelir ve kamuoyu ile paylaşırız” açıklamasını yaptı.
Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri ve vize serbestisi ile ilgili Kurtulmuş, bugün gelinen noktanın 2013 yılında konuşulmuş olan bir sürecin parçası olduğunu belirterek şunları söyledi:
“TÜRKİYE OYUNBOZANCILIK, MIZIKÇILIK YAPMADI”
“Hem geri kabul anlaşmasının Türkiye tarafından imzalanması hem de buna mukabil olarak Ekim 2016’da Türkiye’ye vize serbestisinin sağlanması o günkü müzakerelerde müzakere edilip mutabık kalınmış olan hususlardır. Bu yıl Mart ayında 64. hükümet zamanında bu müzakereleri hızlandırıp, Haziran’ın 1’inde bunun olabilmesi için AB ile defalarca masaya oturuldu. Bir takvim, bir program oluşturuldu ve bunun karşılığında ise ortaya çıkan 72 maddelik bir yol haritası gerçekleşti. Geriye 5 tane madde kaldı. Türkiye’den kaçak yollarla geçenlerin Yunan adalarında tutunamayacağı anlaşıldıkça Avrupa’nın başına büyük bir sıkıntı olarak gelen bu kontrolsüz mülteci akınında da ciddi bir duraklama oldu. Türkiye’den Yunan adalarına geçen mülteci sayısı günlük 20’lere kadar düştü. Bu Türkiye’nin başarısı ve dikkatinin sonucudur. Türkiye oyunbozancılık, mızıkçılık yapmadı. Siz bize vize serbestisi vermiyorsanız biz de geri kabul anlaşmasında sözlerimizi geri alırız demedi hakkı olduğu halde.”
“KİMSE TÜRKİYE’NİN TERÖRLE MÜCADELEDEN VAZGEÇMESİNİ İSTEYEMEZ”
Türkiye’nin titizlikle verdiği sözleri yerine getirdiğini ancak Avrupa’nın Türkiye’nin terörle mücadelesinden vazgeçmesini istediğini sözlerine ekleyen Kurtulmuş, “Türkiye’nin beka meselesi olan, Türkiye’de güvenlik güçlerimizin büyük bir koordinasyon ve titizlikle, oradaki sivil vatandaşlarımızın ölmemesi için olağanüstü gayret göstererek sürdürdüğü bu mücadele Avrupa Birliği istiyor diye akamete uğratılamaz. O kadar titizlikle bu işler yürütüldü ki, vatandaşın burnu kanamasın diye gayret gösterildi. Şimdi Türkiye’nin böyle bir mücadele verdiği ortamda kimse Türkiye’nin terörle mücadeleden vazgeçmesini isteyemez. Bugün Türkiye’de karşı karşıya kalınan terör sadece Türkiye ile ilgili bir terör değildir. DAEŞ’inden PKK’sına kadar 50 bin tane terör örgütünün hepsinin ortak hedefi Türkiye’yi terörle meşgul etmek, Türkiye’nin vaktini çalmaktır. Sadece Doğu ve Güneydoğu’da değil; İstanbul’da, Ankara’da canlı bombalarla nasıl büyük zayiatlar verdiğini dünyada biliyor. Avrupa’nın canlı bomba tehditleriyle Paris’te, Belçika’da, her yerde terör tehdidiyle karşı karşıya kalan Londra ve Madrid metrosunun bombalandığı Avrupa’nın terörle mücadelesinde en az bizim kadar hassas olması lazım. Eğer biz Türkiye’de terörle mücadelede bu hassasiyet ve gayretle mücadelemizi sürdürmezsek PKK terörünün uzantıları ya da DAEŞ terörünün uzantıları Avrupa ülkelerini de etki altına alır, oralarda da kendi kötü emellerini gerçekleştirmek için adım atarlar. Meselenin bir başka yüzünün de narkoterör olduğunun altını çizmek isterim. Bugün Avrupa’da batı ülkeleri ve bütün dünya ülkeleri maalesef küresel terör örgütlerinin narkotizme karşı yani uyuşturucuya karşı ne büyük bir destek sağladığını, uyuşturucu baronlarıyla terör baronlarının nasıl kol kola hareket ettiklerini Afganistan, Kolombiya ve maalesef Türkiye’de PKK örneklerinden biliyorlar. Birleşmiş Milletlerin raporlarında Türkiye’de ki PKK örgütünün bir takım yöneticilerinin nasıl uluslar arası uyuşturucu madde kaçakçısı olduğunu herhalde Avrupalı meslektaşlarımız da biliyorlar. Terörün kendisi ve terörün en önemli araçlarından birisi haline gelmiş olan narkoterörü önlemek için herkes Türkiye’de PKK ile mücadelede iş birliği yapmak durumundadır. DAEŞ ile mücadelede iş birliği yapmak durumundadır. Başka terör örgütleri ile mücadelemizde iş birliği yapmak durumundadırlar. Siz falanca örgütle mücadele ederken evet biz bu mücadeleyi destekleriz de şu falanca örgütle mücadele ederseniz bizim onlarla siyasi ilişkilerimiz, bizim onlarla bir takım lojistik, istihbarı ilişkilerimiz var derlerse, biz bunların sırtını sıvazlıyor, bunların biz bu bölgede etkin bir örgüt olmasını istiyoruz derlerse bu dostluğa ve yapılan müzakerelere sığmaz. Herkesin bu yapılan müzakereler ve dostluk çerçevesinde, Türkiye’nin geri kabul anlaşmasında ki titizliğini bir kere daha gözden geçirmesi, bunun sonucu olarak Türkiye’nin çoktan vizesiz Avrupa hakkını hak ettiğini görmesini isteriz. Biz üstümüzdeki yükümlülükleri yerine getirdik. Şimdi sıra Avrupa’dadır. Lafı evirip çevirmeye hiç gerek yoktur. Türkiye, 2013’te varılan anlaşmanın gereği, Mart 2016’da varılan anlaşmaların gereği olarak vize serbestisini hak etmiştir. Bundan sonrası AB’nin bileceği bir iştir” diye konuştu.
(İHA)