Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Milletvekili dokunulmazlığı, kürsü dokunulmazlığı hariç kalksın, güzel. Peki bakanların dokunulmazlığı niye kalkmıyor, hangi gerekçeyle kalkmıyor?" dedi.
Partisinin Antalya’nın Belek Turizm Merkezi’ndeki bir otelde düzenlediği 26. Dönem 1. Çalışma ve Değerlendirme Toplantısı’na katılan Kılıçdaroğlu, hüzünlü bir Antalya’da olduklarını, turistlerin pek rağbet etmediği, izlenen politikalar nedeniyle turistlerin gelmek istemediği bir Antalya’da bulunduklarını kaydetti.
Cumhuriyet kurulduğunda okuma yazma oranının erkeklerde yüzde 7, kadınlarda binde 8 olduğuna hatırlatan Kılıçdaroğlu, "O cumhuriyetten bugünlere geldik. Bugünlere gelirken pek çok acılar, meşakkatler çektik. Demokrasiyi güçlendirmek, cumhuriyeti taçlandırmak istiyoruz. Cumhuriyet bir fazilet, bir erdem, kişilerin padişahın kulu olmaktan kurtulduğu, kendi yöneticilerini kendilerinin seçtiği bir cumhuriyeti oluşturduk. Kadınlara seçme ve seçilme hakkını İsviçre’den, Fransa’dan, Yunanistan’dan Japonya’dan daha erken Türkiye verdi. Cumhuriyet sayesinde binlerce kadın muhtar, milletvekili, vali, belediye başkanı oldu, hayatın her tarafından aktif rol üstlenmeye başladı” diye konuştu.
“DARBELERDEN ACILAR ÇEKTİK”
Bu süreçte darbelerin de yaşandığını, acıların da çekildiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Mısır’da darbe olduktan sonra idam kararları verildi. Geçen dönem milletvekili olan eski iki büyükelçimizi Mısır’a gönderdik. Gidin, sakın ola ki siyasi idamlar gerçekleştirmesinler, yapmasınlar. Çünkü siyasal idamların bir toplumun yaşamında ne kadar derin travmalar yaşadığını öğrenmek istiyorlarsa gelsinler, Türkiye’ye baksınlar. Elbette darbeler oldu, acılar çektik. Sadece darbeden mağdur olanlar değil, aydın olan, ülkesinin geleceğini düşünen, ülkesinin çağdaş uygarlığını yakalaması için mücadele eden, o yola kendisini adamış pek çok kişi ve kurumu da derinden üzmüştür. Darbecilerin bir özelliği vardır. Darbeciler kendi hukuklarını oluştururlar, kendi geleceklerini garanti altına almak için. Anayasalara özel hükümler koyarlar. Kendi gelecekleri şu veya bu şekilde sorgulanmasın diye. Kendilerini güvenceye alırlar, 12 Eylül darbesi bunun en tipik örneklerinden biridir. Darbeciler anayasayı, seçim yasasını kendilerine göre yapar, siyasi partiler yasasını, ceza hukukunu, terörle mücadeleyi kendilerine göre yapar, bunlar bağımsız yargıya, düşünce özgürlüğünü, hukukun üstünlüğüne karşıdır” dedi.
AK PARTİ KONGRESİ
1 Kasım’da genel seçimlerinde Davutoğlu ve mensubu olduğu AK Parti’nin yüzde 49,5 oy aldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, 23 milyon 600 bin kişinin gidip sandığa Adalet ve Kalkınma Partisi’ne şu veya bu gerekçeyle oyu verdiğini, Davutoğlu’nun, hükümeti kurmakla görevlendirildiğini söyledi. Ardından parlamentoya gelip hükümeti kurduğunu güven oyu almak için hükümet programını parlamentoya getirdiğini ve güven oyu da aldığını belirten Kılıçdaroğlu, "Bütün kurallar meşruydu, hiçbir sorunumuz yoktu. Böyle baktığımız zaman 23 milyon 600 bin kişinin oyunu alan bir siyasal partinin genel başkanı saraya davet edildi ve elinden istifa dilekçesi alandı. Artık Türkiye darbeleri geride bıraktı diye düşünürken, 4 Mayıs’ta bir saray darbesiyle karşı karşıya kaldık. Bunu bütün aydınların, esnafların, akademisyen olsun öğrenci olsun herkesin bir yere yazması gerekir” diye konuştu.
“TÜRKİYE DARBE HÜKÜMETİ İLE YÖNETİLMEMELİDİR”
Konuşmasında Türkiye’nin yeni bir darbe olgusuyla karşı karşıya kaldığını iddia eden Kılıçdaroğlu, “21. yüzyılın Türkiye’si bir darbe hükümeti tarafından yönetilmemelidir. Şimdi seçimler yapılıyor, daha doğrusu yarın Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kongresi yapılacak. Ne deniyor? ’Genel başkan seçeceğiz’. Belli oldu ama genel başkan belli oldu. Ne diyorlar, istişareyle belirledik biz genel başkanı adayını peki siz istişareyle mi Davutoğlu’nu gönderdiniz? Hayır. Halkın kandırmak için yapıyorlar. Bir kişinin iki dudağına hapsedilmiş bir siyasi parti var. O partinin adı Adalet ve Kalkınma Partisi. O partiye oy veren bütün yurttaşlara, şu açık çağrıyı yapmak istiyoruz. Yüzde 49,5 oy almış, meclisten güven oyu almış Sayın Davutoğlu’nu elinden istifa dilekçesinin alınması sizin vicdanınızı sızlatıyor mu sızlatmıyor mu? Bunun cevabını gerçekten merak ediyorum. Ahlaki olarak da sormak istiyorum. 23 milyon 600 bin insanın oyunun çöp sepetine atıldığı bir sürece demokrat denebilir mi? İstişareymiş, hangi istişareden söz ediyorsunuz. Efendim, ’biz temayül yoklaması yapıyoruz. Nasıl yapıyorlar, sandığa oy atıyorlar. Açmıyorlar hemen, saraya gönderiyorlar saray açacak. Bu mudur temayül yoklaması bu mudur gizli oy açık sayım."
“YOL ARKADAŞINA YAPTI”
Hiç kimsenin kendilerini aldatmaması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Bu darbenin diğer darbelerden farkı var mı? Elbette var. Bu darbe, darbeyi yapan yol arkadaşlarına karşı darbeyi yapmıştır, kardeşim dediği kişiye darbeyi yapmıştır. Elinden istifa dilekçisini alırken, Davutoğlu sesini bile çıkaramamıştır. Böylesine bir süreci maalesef yaşadık" dedi.
Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
“Bu darbeci yeni başbakan adayını gündeme getirecek ve yarın yeni başbakan adayı seçilecek. Türkiye, yeni bir sürecin içine bir darbe hükümeti tarafından yönetilen bir ülke konumuna gelmiş olacağız. Yeni süreçte. Bir darbe hükümeti tarafından yönetilen Türkiye. Efendim bu başbakan düşük profilli olacak, doğrudur. Düşük profil olacak ama bu başbakan adayının geçmiş sicili, siyasi sicili, ekonomik sicili çok temiz olan birisi değil. Kirlilikten beslenen bir süreci hep beraber yaşayacağız. En tipik özelliği de havuz medyasını oluşturan temel aktörlerden birisidir."
BAKAN VE BAŞBAKAN DOKUNULMAZLIKLARI ELEŞTİRİSİ
Dokunulmazlıkların kaldırılması konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, dokunulmazlıkların kaldırılmasının TBMM’nin bir kararı olduğunu ve parti olarak tavırlarının başından beri belli olduğunu söyledi. Parti programlarında kürsü dokunulmazlığı hariç bütün dokunulmazlıklara karşı olduklarının kayıtlı olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, kürsü dokunulmazlığını savundukların ve savunmaya da devam edeceklerini kaydetti. Getirilen düzenlemeye itirazları olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Bu itirazları gayet açık, net bir şekilde kamuoyunda parlamentoda paylaştık. Ama yeterince paylaştığımız kanısında değilim. Milletvekili arkadaşlarımızın bunları yeterince dillendirdiği kanısında da değilim. Hepimize görev düşüyor. Herkesin bu süreci ve yaşanan bu süreç sonrasını çok net bir biçimde halka anlatmalıdır. Milletvekili dokunulmazlığı kürsü dokunulmazlığı hariç kalksın, güzel. Peki bakanların dokunulmazlığı niye kalkmıyor, hangi gerekçeyle kalkmıyor? Hiçbir bakanın dokunulmazlığı kalkmadı, başbakanın da dokunulmazlığı kalkmadı. Bunun çok iyi anlatılması lazım. Milletvekiline dokunacağız ama milletvekili olan bakana dokunamayacağız. Niçin? Onun ayrıcalıkları var. Biz bu ayrıcalıkları her ortamda reddettik, söyledik" şeklinde konuştu.
İhaleye fesat karıştıran, adam kayıran, yolsuzluk yapan kişilerin dokunulmazlığının olmaması gerektiğini işaret eden Kılıçdaroğlu, milletvekili dokunulmazlığının aslında soruşturmanın ertelenmesiyle ilgili bir olay olduğunu, milletvekiliyken soruşturma açılmadığını, milletvekilliği bitip yeniden seçilemeyince aynı soruşturmanın açıldığına değindi.
“BAKANLARIN YAŞAM BOYU ZIRHI VAR”
Tüm Türkiye’nin Berat Kandili’ni kutlayan Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Bakanların dokunulmazlığı sürekli, milletvekili olmasa dahi bakanlık süresi, milletvekilliği süresi bitse dahi, o kişiye dokunmak için parlamentonun özel karar alması gerekiyor. Bakanların böyle bir özel, güçlü yaşam boyu zırhı var. Bunun kalkmasını istedik, bu da kalkmadı. Daha önemlisi, bunu her yerde rahatlıkla söyleyebilirsiniz. Bugün 21 Mayıs. Bugün diyelim ki herhangi bir milletvekili terör örgütlerine yardım ve yataklık yaptı. Bugün herhangi bir milletvekili ihaleye fesat karıştırdı, yolsuzluk yaptı. Onun dokunulmazlığı var, ona kimse dokunamıyor. Dün dokunuyorlardı ama bugün dokunamıyorlar. Niçin? Çünkü yasa düne kadardı. Bugünden itibaren yeni bir gün başladı. Biz buna da itiraz ettik, eğer dokunulmazlık kalkacaksa neden illa kürsü dokunulmazlığı diyoruz. Bundan sonra niye dokunmuyorsun? Hangi gerekçeyle dokunmuyorsun. Eğer terör olayı bu kadar ciddiyse, niye sınırlama getiriyorsun, niye tarih sınırlaması getiriyorsun? Tam bir aldatmaca. O zaman sormamız gerekiyor, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Niye böyle yapıyorsunuz?"
“TERÖR BİTECEK Mİ BİTMEYECEK Mİ GÖRECEĞİZ”
Farklı düşüncelerin olabileceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Hoşgörünün, toleransın bu toprakların kültüründe olduğunu söyledik, Birlikte huzur içinde yaşayabiliriz. Birlikte, hep birlikte karnımızı doyurabilir, hep birlikte şarkımızı, türkümüzü söyleyebiliriz. Bütün olanaklar var bu ülkede ama kutuplaşma Türkiye’yi farkı bir noktaya taşımış durumda. Milletvekili arkadaşlarımız bir şeyi unutmasınlar, bu dokunulmazlık yasasını niçin çıkardılar. Terörle mücadele için çıkarıyoruz dediler, terörü bitireceğiz dediler. Buraya yazıyoruz, 21 Mayıs 2016 terörü bitirecekler mi bitirmeyecekler mi? Bu yasayla bakalım terör bitecek mi bitmeyecek mi? Hep beraber soracağız, her gün soracağız. Anayasayı bile değiştirdiniz terörü bitireceğiz diye. Buyurun bitirin. Önlerinde ne engel var, merak ediyorum. Parlamento da çoğunluğunuz var, vali, emniyet, kaymakam sizin, jandarma, ordu sizin ordunuz, buyurun terörü bitirin. Niye bitirmiyorlar, hangi gerekçeyle sonlandıramıyorlar bunu hep beraber soracağız."
“BU TERÖRİSTLERİ YAKALAMAK EY SAVCI SENİN GÖREVİN”
Ankara’da dün yaşanan yumurtalı protestoya da değinen Kılıçdaroğlu, "Kocatepe’de iki şehidimiz ve bir albayın için düzenlenen cenaze törenine katıldım. Ankara dışında da olsam şehit cenazelerine katılıyorum. Namazımızı kılar, duamızı yapar, helalliğimizi veririz. Tören yapılır ve ayrılırız. Fırsat buldukça şehit evlerine ziyaret eder aileleriyle konuşuruz, dertlerini dinleriz. Anne baba ile konuşuruz. Cenaze töreninde ailelerle konuşamıyoruz. Dün cenaze törenine katıldım. Bir kişi önce, ’Bu şehit cenazesinde sizin ne işiniz var’ diye soru sordu. Arkasından protestolar gelmeye başladı. Şehit evlerine ziyaret ettiğim şehit aileleri siz meclistesiniz neden bu terörü bitirmiyorsunuz diye soruyorlar. Her evde bu soru soruldu. Acı onların acısı, acı onların ocağına düşüyor. Ama dün farklı bir tablo vardı. Ceplerine yumurta koyup şehit cenazesine gelmişler. Altını çiziyorum. Şehit cenazesine ceplerine yumurta koyup geliyorlar. Niçin şehidin cenazesini kılmak için değil, şehidi istismar etmek için geliyorlar ve yumurta atıyorlar. Şehitlere saygısızlık en büyük terör eylemidir. Bütün Ankara’daki savcılara açık ve net çağrıda bulunuyorum. Bu teröristleri yakalamak ey savcı senin görevindir. Ey emniyet senin görevindir. Bu alçaklara hesabını sormak zorundasınız” dedi.
"CHP’Yİ TERÖRLE BİR GÖSTERMEK İSTEYENLER NAMUSSUZ, ALÇAK İNSANLARDIR”
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Akıllarınca şöyle bir şey yapacaklar. Efendim CHP’nin terörle bağlantısı var bunu halkın kafasına yerleştirmek istiyorlar. Grupta, söyledim şimdi Antalya’dan söylüyorum, CHP’yi terörle bir göstermek isteyenler veya böyle bir çaba içinde olanla açık ve net söylüyorum, namussuz insanlardır, alçak insanlardır, şerefsiz insanlardır. Böyle bir şerefsizliği yapıyorlar. CHP çağdaş uygarlık için mücadele eden, hiç kimseyi düşüncesinden dolayı suçlamayan, hiç kimsenin inancına dokunmayan partidir. Hayatımın her döneminde mücadele yaptım. Sanıyorlar ki iki yumurta atacağız, Kılıçdaroğlu bir daha gelmeyecek. İnadına geleceğim, inadına. Şehide, ibadete,ibadet yerine de saygısızlık yaptılar. Böyle bir saygısızlık ilk kez oluyorlar. Bir de bunlar sözde Müslüman geçiniyorlar. Sizin yakından uzaktan Müslümanlıkla hiçbir ilginiz yok. Şehidine saygı duymayan insan, Müslüman olamaz, insan da olamaz. Bunların birer piyon olduğunu biliyorum. Arkasındaki alçaklara sesleniyorum, neden fareler gribi karanlıklara gizleniyorsunuz. Neden erkekçe adam gibi karşıma çıkmıyorsunuz, birer birer de değil istiyorsanız topunuz da gelin. Böyle bir rezalet olabilir mi? Saklanacaksın piyon kullanacaksın.”
“NEDEN PROTESTO ETMEDİNİZ”
"Bu alçaklara bir şey söylemek istiyorum" diye sözlerine devam eden Kılıçdaroğlu, “Bu adam için bunlar ne yaptılar. Yumurta mı attılar, protesto mu ediyorsunuz dediler. Önüne gidip diz çöktüler, elini öptüler. Şehide kelle diyen adamın önünde diz çöktüler. Kalkmış şimdi bizi protesto ediyorlar. Siz kim, şehit kim, Müslümanlık kim. PKK ile görüşenler şerefsizdir demişlerdi. Sonra gittiler baktılar ki PKK ile görüşüyorlar. AK Parti PKK ile görüşüyor açıklamasını yaptılar. Bu alçaklar AK Parti PKK ile görüşüyor diyen bakana bir şey dediler mi? Hayır gidip önünde diz çöktüler. Onun için bunlara alçak sözcüğünü kullanıyorum. Alçak onlar için hafif bir sözcük, çünkü onun da bir düzeyi var. Oslo’da gidip PKK ile görüşen kim CHP’mi? Niye protesto etmediler. Niye karşı çıkmadılar. Gelen şehit cenazelerinden onlar sorumlu değil mi? Seslerini çıkarmıyorlar" diye konuştu.
ÇÖZÜM SÜRECİNE SERT ELEŞTİRİ
PKK’nın Doğu ve Güneydoğu’da mahkemeler kurduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, “Ses çıkardılar mı? Veri dairesi kurdular ses çıkardılar mı? Trafik kontrolü yaptılar ses çıkardılar mı? Ses çıkarmadılar. Valilere talimat verildi; sakın ha PKK’lılara dokunmayın. Onlardan birisi yine söyledi. Efendim Doğu Güneydoğu’ya 200 ton patlayıcı yerleştirdiler diye, kim AK Parti’nin Genel Başkan Yardımcısı. Doğu, Güneydoğu’ya 200 ton patlayıcı yerleştirilirken valilere aman ha sakın bunlara dokunmayın diyenlere karşı, bu alçaklar seslerini çıkardılar mı? Çıkarmadılar. Ne yaptılar gidip önlerinde diz çöktüler el ayak öptüler. Niçin 5-10 kuruş para için. Kimliğini ve kişiliğini 5-10 kuruş para için satan insanlara ancak ve ancak en hafif deyimi ile alçak denir. Bir ilçede kamyonun üzerinden Kaleşnikof silahlar dağıtıldı. Halkı silahlandırdılar. Emniyet, jandarma müdahale etmek istedi. Vali dedi ki, ‘Dokunmayın bu beylere Ankara’dan talimat geldi’ diye. Peki bu şehit cenazesinde bizi protesto edenler seslerini çıkardılar mı? Hayır. Ne yaptılar gidip onların önünde diz çöktüler” ifadelerini kullandı.
“HER ORTAMDA DİRENECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kızının düğünü ilgili de konuşan Kılıçdaroğlu, “Nikah töreni yaptı. Bu alçaklar dediler mi, bir dakika insaf, 8 şehidimizin daha bedeni soğumadı, bu yapılır mı diye sordular mı sormadılar. Soramadılar. Şimdi kalkmışlar bizi protesto ediyorlar. Satılık adamlar, kimliksiz ve kişiliksiz adamlar, size insan demekten gerçekten utanıyorum. İnsan demekten utanıyorum. İnsan bile değilsiniz. Siz insan değilsiniz, sizi oraya taşıyanlarda zaten insan değil. Her ortamda direneceğiz. Türkiye’nin yeni bir sürece girdiğini biliyoruz. Gün geri adım atma günü değil, gün demokrasiyi, insan haklarını, hukukun üstünlüğünü, terörle mücadelede en kararlı tutumu alma günüdür. Hepimizin üzerine düşen büyük görev var. Türkiye’nin kurtuluşu CHP’nin ellerindedir. Bütün güçleriyle gelecekler üstümüze, bir AKP devletine karşı mücadele ettiğimizi herkes bilmeli. İşimizin kolay olmadığını biliyorum. Ama önemli olay kolayı değil zor işi başarmaktır. Ama biz zor işi başaracağız. CHP’yi CHP yapan bu kararlı tablodur” şeklinde konuştu.
Partisinin Antalya’nın Belek Turizm Merkezi’ndeki bir otelde düzenlediği 26. Dönem 1. Çalışma ve Değerlendirme Toplantısı’na katılan Kılıçdaroğlu, hüzünlü bir Antalya’da olduklarını, turistlerin pek rağbet etmediği, izlenen politikalar nedeniyle turistlerin gelmek istemediği bir Antalya’da bulunduklarını kaydetti.
Cumhuriyet kurulduğunda okuma yazma oranının erkeklerde yüzde 7, kadınlarda binde 8 olduğuna hatırlatan Kılıçdaroğlu, "O cumhuriyetten bugünlere geldik. Bugünlere gelirken pek çok acılar, meşakkatler çektik. Demokrasiyi güçlendirmek, cumhuriyeti taçlandırmak istiyoruz. Cumhuriyet bir fazilet, bir erdem, kişilerin padişahın kulu olmaktan kurtulduğu, kendi yöneticilerini kendilerinin seçtiği bir cumhuriyeti oluşturduk. Kadınlara seçme ve seçilme hakkını İsviçre’den, Fransa’dan, Yunanistan’dan Japonya’dan daha erken Türkiye verdi. Cumhuriyet sayesinde binlerce kadın muhtar, milletvekili, vali, belediye başkanı oldu, hayatın her tarafından aktif rol üstlenmeye başladı” diye konuştu.
“DARBELERDEN ACILAR ÇEKTİK”
Bu süreçte darbelerin de yaşandığını, acıların da çekildiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Mısır’da darbe olduktan sonra idam kararları verildi. Geçen dönem milletvekili olan eski iki büyükelçimizi Mısır’a gönderdik. Gidin, sakın ola ki siyasi idamlar gerçekleştirmesinler, yapmasınlar. Çünkü siyasal idamların bir toplumun yaşamında ne kadar derin travmalar yaşadığını öğrenmek istiyorlarsa gelsinler, Türkiye’ye baksınlar. Elbette darbeler oldu, acılar çektik. Sadece darbeden mağdur olanlar değil, aydın olan, ülkesinin geleceğini düşünen, ülkesinin çağdaş uygarlığını yakalaması için mücadele eden, o yola kendisini adamış pek çok kişi ve kurumu da derinden üzmüştür. Darbecilerin bir özelliği vardır. Darbeciler kendi hukuklarını oluştururlar, kendi geleceklerini garanti altına almak için. Anayasalara özel hükümler koyarlar. Kendi gelecekleri şu veya bu şekilde sorgulanmasın diye. Kendilerini güvenceye alırlar, 12 Eylül darbesi bunun en tipik örneklerinden biridir. Darbeciler anayasayı, seçim yasasını kendilerine göre yapar, siyasi partiler yasasını, ceza hukukunu, terörle mücadeleyi kendilerine göre yapar, bunlar bağımsız yargıya, düşünce özgürlüğünü, hukukun üstünlüğüne karşıdır” dedi.
AK PARTİ KONGRESİ
1 Kasım’da genel seçimlerinde Davutoğlu ve mensubu olduğu AK Parti’nin yüzde 49,5 oy aldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, 23 milyon 600 bin kişinin gidip sandığa Adalet ve Kalkınma Partisi’ne şu veya bu gerekçeyle oyu verdiğini, Davutoğlu’nun, hükümeti kurmakla görevlendirildiğini söyledi. Ardından parlamentoya gelip hükümeti kurduğunu güven oyu almak için hükümet programını parlamentoya getirdiğini ve güven oyu da aldığını belirten Kılıçdaroğlu, "Bütün kurallar meşruydu, hiçbir sorunumuz yoktu. Böyle baktığımız zaman 23 milyon 600 bin kişinin oyunu alan bir siyasal partinin genel başkanı saraya davet edildi ve elinden istifa dilekçesi alandı. Artık Türkiye darbeleri geride bıraktı diye düşünürken, 4 Mayıs’ta bir saray darbesiyle karşı karşıya kaldık. Bunu bütün aydınların, esnafların, akademisyen olsun öğrenci olsun herkesin bir yere yazması gerekir” diye konuştu.
“TÜRKİYE DARBE HÜKÜMETİ İLE YÖNETİLMEMELİDİR”
Konuşmasında Türkiye’nin yeni bir darbe olgusuyla karşı karşıya kaldığını iddia eden Kılıçdaroğlu, “21. yüzyılın Türkiye’si bir darbe hükümeti tarafından yönetilmemelidir. Şimdi seçimler yapılıyor, daha doğrusu yarın Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kongresi yapılacak. Ne deniyor? ’Genel başkan seçeceğiz’. Belli oldu ama genel başkan belli oldu. Ne diyorlar, istişareyle belirledik biz genel başkanı adayını peki siz istişareyle mi Davutoğlu’nu gönderdiniz? Hayır. Halkın kandırmak için yapıyorlar. Bir kişinin iki dudağına hapsedilmiş bir siyasi parti var. O partinin adı Adalet ve Kalkınma Partisi. O partiye oy veren bütün yurttaşlara, şu açık çağrıyı yapmak istiyoruz. Yüzde 49,5 oy almış, meclisten güven oyu almış Sayın Davutoğlu’nu elinden istifa dilekçesinin alınması sizin vicdanınızı sızlatıyor mu sızlatmıyor mu? Bunun cevabını gerçekten merak ediyorum. Ahlaki olarak da sormak istiyorum. 23 milyon 600 bin insanın oyunun çöp sepetine atıldığı bir sürece demokrat denebilir mi? İstişareymiş, hangi istişareden söz ediyorsunuz. Efendim, ’biz temayül yoklaması yapıyoruz. Nasıl yapıyorlar, sandığa oy atıyorlar. Açmıyorlar hemen, saraya gönderiyorlar saray açacak. Bu mudur temayül yoklaması bu mudur gizli oy açık sayım."
“YOL ARKADAŞINA YAPTI”
Hiç kimsenin kendilerini aldatmaması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Bu darbenin diğer darbelerden farkı var mı? Elbette var. Bu darbe, darbeyi yapan yol arkadaşlarına karşı darbeyi yapmıştır, kardeşim dediği kişiye darbeyi yapmıştır. Elinden istifa dilekçisini alırken, Davutoğlu sesini bile çıkaramamıştır. Böylesine bir süreci maalesef yaşadık" dedi.
Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
“Bu darbeci yeni başbakan adayını gündeme getirecek ve yarın yeni başbakan adayı seçilecek. Türkiye, yeni bir sürecin içine bir darbe hükümeti tarafından yönetilen bir ülke konumuna gelmiş olacağız. Yeni süreçte. Bir darbe hükümeti tarafından yönetilen Türkiye. Efendim bu başbakan düşük profilli olacak, doğrudur. Düşük profil olacak ama bu başbakan adayının geçmiş sicili, siyasi sicili, ekonomik sicili çok temiz olan birisi değil. Kirlilikten beslenen bir süreci hep beraber yaşayacağız. En tipik özelliği de havuz medyasını oluşturan temel aktörlerden birisidir."
BAKAN VE BAŞBAKAN DOKUNULMAZLIKLARI ELEŞTİRİSİ
Dokunulmazlıkların kaldırılması konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, dokunulmazlıkların kaldırılmasının TBMM’nin bir kararı olduğunu ve parti olarak tavırlarının başından beri belli olduğunu söyledi. Parti programlarında kürsü dokunulmazlığı hariç bütün dokunulmazlıklara karşı olduklarının kayıtlı olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, kürsü dokunulmazlığını savundukların ve savunmaya da devam edeceklerini kaydetti. Getirilen düzenlemeye itirazları olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Bu itirazları gayet açık, net bir şekilde kamuoyunda parlamentoda paylaştık. Ama yeterince paylaştığımız kanısında değilim. Milletvekili arkadaşlarımızın bunları yeterince dillendirdiği kanısında da değilim. Hepimize görev düşüyor. Herkesin bu süreci ve yaşanan bu süreç sonrasını çok net bir biçimde halka anlatmalıdır. Milletvekili dokunulmazlığı kürsü dokunulmazlığı hariç kalksın, güzel. Peki bakanların dokunulmazlığı niye kalkmıyor, hangi gerekçeyle kalkmıyor? Hiçbir bakanın dokunulmazlığı kalkmadı, başbakanın da dokunulmazlığı kalkmadı. Bunun çok iyi anlatılması lazım. Milletvekiline dokunacağız ama milletvekili olan bakana dokunamayacağız. Niçin? Onun ayrıcalıkları var. Biz bu ayrıcalıkları her ortamda reddettik, söyledik" şeklinde konuştu.
İhaleye fesat karıştıran, adam kayıran, yolsuzluk yapan kişilerin dokunulmazlığının olmaması gerektiğini işaret eden Kılıçdaroğlu, milletvekili dokunulmazlığının aslında soruşturmanın ertelenmesiyle ilgili bir olay olduğunu, milletvekiliyken soruşturma açılmadığını, milletvekilliği bitip yeniden seçilemeyince aynı soruşturmanın açıldığına değindi.
“BAKANLARIN YAŞAM BOYU ZIRHI VAR”
Tüm Türkiye’nin Berat Kandili’ni kutlayan Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Bakanların dokunulmazlığı sürekli, milletvekili olmasa dahi bakanlık süresi, milletvekilliği süresi bitse dahi, o kişiye dokunmak için parlamentonun özel karar alması gerekiyor. Bakanların böyle bir özel, güçlü yaşam boyu zırhı var. Bunun kalkmasını istedik, bu da kalkmadı. Daha önemlisi, bunu her yerde rahatlıkla söyleyebilirsiniz. Bugün 21 Mayıs. Bugün diyelim ki herhangi bir milletvekili terör örgütlerine yardım ve yataklık yaptı. Bugün herhangi bir milletvekili ihaleye fesat karıştırdı, yolsuzluk yaptı. Onun dokunulmazlığı var, ona kimse dokunamıyor. Dün dokunuyorlardı ama bugün dokunamıyorlar. Niçin? Çünkü yasa düne kadardı. Bugünden itibaren yeni bir gün başladı. Biz buna da itiraz ettik, eğer dokunulmazlık kalkacaksa neden illa kürsü dokunulmazlığı diyoruz. Bundan sonra niye dokunmuyorsun? Hangi gerekçeyle dokunmuyorsun. Eğer terör olayı bu kadar ciddiyse, niye sınırlama getiriyorsun, niye tarih sınırlaması getiriyorsun? Tam bir aldatmaca. O zaman sormamız gerekiyor, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Niye böyle yapıyorsunuz?"
“TERÖR BİTECEK Mİ BİTMEYECEK Mİ GÖRECEĞİZ”
Farklı düşüncelerin olabileceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Hoşgörünün, toleransın bu toprakların kültüründe olduğunu söyledik, Birlikte huzur içinde yaşayabiliriz. Birlikte, hep birlikte karnımızı doyurabilir, hep birlikte şarkımızı, türkümüzü söyleyebiliriz. Bütün olanaklar var bu ülkede ama kutuplaşma Türkiye’yi farkı bir noktaya taşımış durumda. Milletvekili arkadaşlarımız bir şeyi unutmasınlar, bu dokunulmazlık yasasını niçin çıkardılar. Terörle mücadele için çıkarıyoruz dediler, terörü bitireceğiz dediler. Buraya yazıyoruz, 21 Mayıs 2016 terörü bitirecekler mi bitirmeyecekler mi? Bu yasayla bakalım terör bitecek mi bitmeyecek mi? Hep beraber soracağız, her gün soracağız. Anayasayı bile değiştirdiniz terörü bitireceğiz diye. Buyurun bitirin. Önlerinde ne engel var, merak ediyorum. Parlamento da çoğunluğunuz var, vali, emniyet, kaymakam sizin, jandarma, ordu sizin ordunuz, buyurun terörü bitirin. Niye bitirmiyorlar, hangi gerekçeyle sonlandıramıyorlar bunu hep beraber soracağız."
“BU TERÖRİSTLERİ YAKALAMAK EY SAVCI SENİN GÖREVİN”
Ankara’da dün yaşanan yumurtalı protestoya da değinen Kılıçdaroğlu, "Kocatepe’de iki şehidimiz ve bir albayın için düzenlenen cenaze törenine katıldım. Ankara dışında da olsam şehit cenazelerine katılıyorum. Namazımızı kılar, duamızı yapar, helalliğimizi veririz. Tören yapılır ve ayrılırız. Fırsat buldukça şehit evlerine ziyaret eder aileleriyle konuşuruz, dertlerini dinleriz. Anne baba ile konuşuruz. Cenaze töreninde ailelerle konuşamıyoruz. Dün cenaze törenine katıldım. Bir kişi önce, ’Bu şehit cenazesinde sizin ne işiniz var’ diye soru sordu. Arkasından protestolar gelmeye başladı. Şehit evlerine ziyaret ettiğim şehit aileleri siz meclistesiniz neden bu terörü bitirmiyorsunuz diye soruyorlar. Her evde bu soru soruldu. Acı onların acısı, acı onların ocağına düşüyor. Ama dün farklı bir tablo vardı. Ceplerine yumurta koyup şehit cenazesine gelmişler. Altını çiziyorum. Şehit cenazesine ceplerine yumurta koyup geliyorlar. Niçin şehidin cenazesini kılmak için değil, şehidi istismar etmek için geliyorlar ve yumurta atıyorlar. Şehitlere saygısızlık en büyük terör eylemidir. Bütün Ankara’daki savcılara açık ve net çağrıda bulunuyorum. Bu teröristleri yakalamak ey savcı senin görevindir. Ey emniyet senin görevindir. Bu alçaklara hesabını sormak zorundasınız” dedi.
"CHP’Yİ TERÖRLE BİR GÖSTERMEK İSTEYENLER NAMUSSUZ, ALÇAK İNSANLARDIR”
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Akıllarınca şöyle bir şey yapacaklar. Efendim CHP’nin terörle bağlantısı var bunu halkın kafasına yerleştirmek istiyorlar. Grupta, söyledim şimdi Antalya’dan söylüyorum, CHP’yi terörle bir göstermek isteyenler veya böyle bir çaba içinde olanla açık ve net söylüyorum, namussuz insanlardır, alçak insanlardır, şerefsiz insanlardır. Böyle bir şerefsizliği yapıyorlar. CHP çağdaş uygarlık için mücadele eden, hiç kimseyi düşüncesinden dolayı suçlamayan, hiç kimsenin inancına dokunmayan partidir. Hayatımın her döneminde mücadele yaptım. Sanıyorlar ki iki yumurta atacağız, Kılıçdaroğlu bir daha gelmeyecek. İnadına geleceğim, inadına. Şehide, ibadete,ibadet yerine de saygısızlık yaptılar. Böyle bir saygısızlık ilk kez oluyorlar. Bir de bunlar sözde Müslüman geçiniyorlar. Sizin yakından uzaktan Müslümanlıkla hiçbir ilginiz yok. Şehidine saygı duymayan insan, Müslüman olamaz, insan da olamaz. Bunların birer piyon olduğunu biliyorum. Arkasındaki alçaklara sesleniyorum, neden fareler gribi karanlıklara gizleniyorsunuz. Neden erkekçe adam gibi karşıma çıkmıyorsunuz, birer birer de değil istiyorsanız topunuz da gelin. Böyle bir rezalet olabilir mi? Saklanacaksın piyon kullanacaksın.”
“NEDEN PROTESTO ETMEDİNİZ”
"Bu alçaklara bir şey söylemek istiyorum" diye sözlerine devam eden Kılıçdaroğlu, “Bu adam için bunlar ne yaptılar. Yumurta mı attılar, protesto mu ediyorsunuz dediler. Önüne gidip diz çöktüler, elini öptüler. Şehide kelle diyen adamın önünde diz çöktüler. Kalkmış şimdi bizi protesto ediyorlar. Siz kim, şehit kim, Müslümanlık kim. PKK ile görüşenler şerefsizdir demişlerdi. Sonra gittiler baktılar ki PKK ile görüşüyorlar. AK Parti PKK ile görüşüyor açıklamasını yaptılar. Bu alçaklar AK Parti PKK ile görüşüyor diyen bakana bir şey dediler mi? Hayır gidip önünde diz çöktüler. Onun için bunlara alçak sözcüğünü kullanıyorum. Alçak onlar için hafif bir sözcük, çünkü onun da bir düzeyi var. Oslo’da gidip PKK ile görüşen kim CHP’mi? Niye protesto etmediler. Niye karşı çıkmadılar. Gelen şehit cenazelerinden onlar sorumlu değil mi? Seslerini çıkarmıyorlar" diye konuştu.
ÇÖZÜM SÜRECİNE SERT ELEŞTİRİ
PKK’nın Doğu ve Güneydoğu’da mahkemeler kurduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, “Ses çıkardılar mı? Veri dairesi kurdular ses çıkardılar mı? Trafik kontrolü yaptılar ses çıkardılar mı? Ses çıkarmadılar. Valilere talimat verildi; sakın ha PKK’lılara dokunmayın. Onlardan birisi yine söyledi. Efendim Doğu Güneydoğu’ya 200 ton patlayıcı yerleştirdiler diye, kim AK Parti’nin Genel Başkan Yardımcısı. Doğu, Güneydoğu’ya 200 ton patlayıcı yerleştirilirken valilere aman ha sakın bunlara dokunmayın diyenlere karşı, bu alçaklar seslerini çıkardılar mı? Çıkarmadılar. Ne yaptılar gidip önlerinde diz çöktüler el ayak öptüler. Niçin 5-10 kuruş para için. Kimliğini ve kişiliğini 5-10 kuruş para için satan insanlara ancak ve ancak en hafif deyimi ile alçak denir. Bir ilçede kamyonun üzerinden Kaleşnikof silahlar dağıtıldı. Halkı silahlandırdılar. Emniyet, jandarma müdahale etmek istedi. Vali dedi ki, ‘Dokunmayın bu beylere Ankara’dan talimat geldi’ diye. Peki bu şehit cenazesinde bizi protesto edenler seslerini çıkardılar mı? Hayır. Ne yaptılar gidip onların önünde diz çöktüler” ifadelerini kullandı.
“HER ORTAMDA DİRENECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kızının düğünü ilgili de konuşan Kılıçdaroğlu, “Nikah töreni yaptı. Bu alçaklar dediler mi, bir dakika insaf, 8 şehidimizin daha bedeni soğumadı, bu yapılır mı diye sordular mı sormadılar. Soramadılar. Şimdi kalkmışlar bizi protesto ediyorlar. Satılık adamlar, kimliksiz ve kişiliksiz adamlar, size insan demekten gerçekten utanıyorum. İnsan demekten utanıyorum. İnsan bile değilsiniz. Siz insan değilsiniz, sizi oraya taşıyanlarda zaten insan değil. Her ortamda direneceğiz. Türkiye’nin yeni bir sürece girdiğini biliyoruz. Gün geri adım atma günü değil, gün demokrasiyi, insan haklarını, hukukun üstünlüğünü, terörle mücadelede en kararlı tutumu alma günüdür. Hepimizin üzerine düşen büyük görev var. Türkiye’nin kurtuluşu CHP’nin ellerindedir. Bütün güçleriyle gelecekler üstümüze, bir AKP devletine karşı mücadele ettiğimizi herkes bilmeli. İşimizin kolay olmadığını biliyorum. Ama önemli olay kolayı değil zor işi başarmaktır. Ama biz zor işi başaracağız. CHP’yi CHP yapan bu kararlı tablodur” şeklinde konuştu.