CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Meclise diyorlar ki bütün dokunulmazlık dosyalarını getiriyoruz, kimsenin dokunulmazlığı olmayacak. Ama Davutoğlu’nun dokunulmazlığı devam edecek, beni dokunulmazlığım kalkacak. Kaldırmazsanız namertsiniz. Davutoğlu, ben korkuyorum, benim dokunulmazlığım aynen devam etsin diyor. Hani sen hodri meydan diyordun be etkisiz eleman hodri meydan diyen sensin. Niye kaldırmıyorsun. Çık adam gibi de ki; benim veremeyecek bir hesabım yoktur, bende dokunulmazlığımın kaldırılmasını istiyorum. Diyemiyor. Çünkü abisi izin vermiyor” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.Basın özgürlüğü konusunda Türkiye’nin 180 ülke arasından 151. sırada olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, “Basın özgürlüğünde sınıfta kalan bir ülke olduğumuz için son derece üzgünüm. Son yayınlanan uluslar arası bir istatistikte, 180 ülke arasında Türkiye 151. sırada. Geçen yıl 149 idi 2 sıra birden geriledik. Basın özgürlüğünde Afganistan, Uganda, Tanzanya, Kenya bizim önümüzde.
Türkiye Gazeteciler Sendikası verilerine göre 33 gazeteci şuan da hapiste. 15’i tutuklu 18’i hükümlü. Kalemini satmayan gazeteciler başımızın üstünde, onlara her türlü desteği vereceğiz ama iktidardan yana olup kalemini kiralayanlara CHP asla gazeteci gözüyle bakmıyor. İşsiz gazetecilerin sayısı 7 bini buldu. Haber yapan, halkın gözü, kulağı ve sesi olmaya çalışan gazeteciler görev yapamıyor. Ama benim bütün gazeteci arkadaşlara sözüm var. İster destek verin, ister destek vermeyin; CHP iktidarında özgürce yazacaksınız, eleştireceksiniz. Sizden sadece tek bir isteğim var; kaleminizi satmayın ve kiralamayın” ifadelerini kullandı.
Emeğin en yüce değer olduğuna dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “1 Mayıs Emek ve Dayanışma Bayramını kutladık. Çünkü emekle üretir, emeğinizle çalışır, emeğinizle saygınlık kazanırsınız. Emeğe hakkı olan parayı, karşılığı veriyor muyuz? Hayır. Binlerce çocuğumuz işsiz. Bu çocukların çalışması, üretmesi lazım. Ama bu insanlara değer vermiyoruz. İşsizlik bütün kötülüklerin anasıdır. 2001, krizin en yoğun olduğu dönem. İşsizlik oranı yüzde 8.4’tür. 2016 yılında işsizlik oranı yüzde 18’dir. Yüzde 11.1 diye açıklandı. Ama iş aramaktan ve iş bulmaktan umudunu kesenler buna dahil değil.
Onları da dahil ettiğimiz zaman 6 milyon işsizimiz var. Üniversite mezunlarında işsizlik oranı ise yüzde 27.3’tür. Her 4 üniversite mezunundan biri işsiz. Ankara’da ki beylerin çocuklarının bir eli yağda bir eli balda. Fakat Mehmet Efendinin oğlu işsiz, üniversiteyi bitirdi yine işsiz. Sana sözüm söz Mehmet Efendi: Ben önce senin çocuğuna iş bulacağım. Daha turizm sektörü tam açılmadı. Bütün turizm sektörü yöneticileri bu yıl turizm açılmazsa 500 bin işsizimiz daha olacak diyor.
Bu çocuklara kim sahip çıkacak, kim iş bulacak. Ülkeyi yönetiyorlar, çok iyi yönetiyoruz diyorlar. İşsizlik var ama turistlerde patlayan bombalar nedeniyle gelmiyor diyorlar. Bunlar terör örgütlerine yardım ve yataklık yapanlardır. Bunun hesabını soracağız. Antalya’dan ve değişik illerden bizim turizmciler gidiyor ve diyorlar ki; neden Türkiye’ye turist gelmiyor. Patlayan bombalar yüzünden mi? Hayır diyorlar. Paris’te, Brüksel’de, Almanya’da da bomba patladı. Ama gidin bütün oteller dolu. Türkiye’nin imajı bozuk diyorlar. Türkiye kendi içinde savaşan bir Ortadoğu ülkesi konumuna geldi.
Turist o yüzden gelmiyor” diye konuştu.İşsizliğin en temel sorunlardan bir tanesi olduğuna dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “İşsizliği bir dönem siyasi olarak istismar ettiler. 1 Kasım seçimlerinden önce 325 bin 954 kişiyi geçici olarak işe başlattılar. Oy verirseniz bu çocukları işe başlatacağız dediler. Seçim bitti ve şimdi hepsinin işine son veriyorlar. Benim sözüm bu çocukların tamamını sürekli işe alacağız. İşsizlik üzerinde duruyorum. Ama bir çocuğun işsiz kalması o ailenin huzursuzluk kaynağıdır. İstanbul’da geri dönüşüm işçileri ile bir araya geldik. Hiç birisinin sigortası yok.
Öğretmen olmayı hayal ederken, üniversiteyi bitirip öğretmen olamayıp gidip çöpten kağıt toplayan çocuklarımız. Bu çocuklarımız ile bir araya geldik. Çankaya Belediyesi çok güzel bir proje başlattı. Bu çocukların hepsini sigortalı yapıyoruz. Tamamı zamanı geldiğinde emekli olacak. O çocuk kağıt toplamayıp da, eline silah alıp dağa mı çıksın, hırsızlık mı yapsın, yolsuzluk mu yapsın” dedi.
Bütün inançların ortak temelinin ahlak olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“ Bu günlerde TBMM’yi büyük bir ahlaksızlığa ortak etmek istiyorlar. Kayıp kaçak bedeli geldiği zaman Tüketici Dernekleri mahkemelere başvurdular. Mahkeme dedi ki; vatandaş haklı, siz kayıp kaçak bedelini vatandaştan alamazsınız. Yargıtay’a itiraz ettiler. Yargıtay’da vatandaş haklı dedi. Sizden haksız yere alınan elektrik fiyatı tutarı 33 milyar TL’dir. Şimdi Yargıtay kararı çıktı, 33 milyar TL’nin elektrik tüketen kayıp kaçağa yol açmayan vatandaşa geri ödenmesi lazım.
Şimdi meclise kanun getiriyorlar, o parayı almayalım diyorlar. Bunun hesabını soracağız. Kendi çoğunlukları var. Kendi hırsızlıklarına milletvekilini ortak etmeye çalışıyorlar. Kaçakçıdan değil, vatandaştan alıyorsun. Gücün ona yetiyor, kaçakçı senin ortağın. Petrol fiyatlarına sürekli zam yapıyorlar. Petrol fiyatı düştüğü zaman Türkiye’de petrol fiyatı düşmüyor. Haziran 2014’te petrolün varili yurtdışında 115 dolar. Bugün 36-37 dolar. 3 kat ucuzlamış. Benzin fiyatı 3 kat ucuzladı mı? Hani sen ahlaklı adamdın, fiyat düşünce neden düşürmüyorsun.
Çünkü malı götürmeye alışmışlar. Bunun Türkçe adı ahlaksızlık değil mi? Doğalgaz fiyatları da düştü. Doğalgaz fiyatları düşmedi. Ocak ayında dünya da doğalgaz fiyatları düştü, Türkiye’de de düşecek mi diye soruyorlar. Çalışma yapıyoruz, düşürmek için çalışıyoruz diyorlar. Mart ayına geldik. Plan Bütçü Komisyonu’nda bizim milletvekillerimiz tekrar soruyorlar. Sayın Bakan, bütün dünya da doğalgaz fiyatları düştü, Türkiye’de düşecek dediniz. Çalışmamız devam ediyor diyorlar.
5 ayda küçük bir hesabı yapamayan hükümet Türkiye’yi yönetemez.”Şehit haberlerinden üzüntü duyduklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Çocuğunu askere gönderen anne eğer çocuğu Güneydoğu’da ise her televizyon programında yüreği kötü oluyor. Acaba çocuğumun başına bir şey geldi mi diye. Terör konusunda siz ne kadar dertliyseniz biz de o kadar dertliyiz. Suriye’den füzeler atılıyor, Kilis yaşanamaz hale geldi. Okullar doğru dürüst eğitim veremez hale geldi. Türkiye’yi bu hale kim getirdi.
Türkiye’yi bu hale 14 yıldır bu ülkeyi yönetenler getirdi. Suriye’nin iç işlerine karışmayın dedik. Beceriksizliklerinizi itiraf edin artık. Terör örgütü yuvalanırken valilere sakın bunlara dokunmayın diye talimat verdiler. Şehirler silah deposuna döndürülürken sakın bu depolara dokunmayın dediler.
PKK, çözüm sürecinde 200 bin kilo bombayı şehirlerde doldurdu diyor. 200 ton bomba şehirlere yerleştirilirken siz neredeydiniz. Bunu yapanlar terör örgütlerine yardım ve yataklık yapanlardır. Savcılara şikayette bulunduk. Namuslu bir savcı arıyorum, helal süt emmiş bir savcı arıyorum, şehitlerin hesaplarını soracak, ülkesini seven bir savcı arıyorum” açıklamasında bulundu.
Anayasa Komisyonu çalışmaları ile dokunulmazlıkların kaldırılması konusuna değinen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Bunlar bir itiraf daha yaptılar. İçişleri Bakanı Efkan Ala. Savcılara niye sesleniyorum. AK Parti doğrudan PKK ile görüşüyor diye konuşan adam. Niye bir savcı çıkıp da bunun fezlekesini göndermiyor. Niye korkuyorsun savcı kardeşim. Senin unvanının başında Cumhuriyet var. Terör örgütlerine yardım ve yataklık yapanları korumak senin görevin değildir. Namuslu savcı çık ve ben fezlekeyi gönderiyorum de.Meclis de dokunulmazlık olayıdır, kavgadır, dövüştür gidiyor.
Bu iktidar partisi asla samimi bir parti değil. Asla doğru bir parti değil. Meclise diyorlar ki bütün dokunulmazlık dosyalarını getiriyoruz, kimsenin dokunulmazlığı olmayacak. Ama Davutoğlu’nun dokunulmazlığı devam edecek, beni dokunulmazlığım kalkacak. Kaldırmazsanız namertsiniz. Davutoğlu, ben korkuyorum, benim dokunulmazlığım aynen devam etsin diyor. Hani sen hodri meydan diyordun be etkisiz eleman hodri meydan diyen sensin.
Niye kaldırmıyorsun. Çık adam gibi de ki; benim veremeyecek bir hesabım yoktur, bende dokunulmazlığımın kaldırılmasını istiyorum. Diyemiyor. Çünkü abisi izin vermiyor. Bakanların dokunulmazlığı da kalkmıyor. Neden, onlar malı götürüyor. Onların dokunulmazlığı aynen devam etsin diyorlar. Eski bakanlar Egemen Bağış, Zafer Çağlayan, Muammer Güler’in de dokunulmazlığı kalkmıyor. Vatandaş sanıyor ki; bunlar bakanlıktan düştü, milletvekili de değil, bunların dokunulmazlığı da kalkacak. Hayır. Bunların dokunulmazlığı aynen devam ediyor. Hırsız, hırsızı korur.
Şimdi Davutoğlu’na sesleniyorum: Namuslu bir adamsan, yolsuzluklardan şikayet ediyorsan, ben hırsızın peşini bırakmam diyorsan gel bunların dokunulmazlığını kaldıralım. Bunların bir abisi var hani, Anayasa’dan laiklik kalkmalı diyen. Şeriat gelmediği için aslında bunlar çok memnunlar. Şeriat gelse kolu kesik bir AKP ordusu ile karşılaşacağım. Kardeşim sen, birilerinin dokunulmazlıklarını kaldıracaksan, getirirsin o vatandaşın dosyasını, 276 oyla dokunulmazlığı kalkıyor.”
dikGAZETE.com