TBMM
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Farklı partilere mensup yöneticilerin CHP'ye katılımları konusunda Kılıçdaroğlu, "Bu ülkede CHP olduğu sürece hiç kimse ama hiç kimse bir gelecek endişesine kapılmasın. Hep beraber, hangi görüşten olursa olsun, az önce iki katılım oldu, bundan sonra daha fazla katılımlar da olacak, hep birlikte Türkiye'yi aydınlığa çıkaracağız." diye konuştu.
İzmir'deki kamyon kazasında hayatını kaybeden göçmenlere Allah'tan rahmet dileyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Yaşanan gerçeği, Akdeniz'de boğulan ve kıyıya cesedi vuran Aylan bebeği asla unutmuyoruz. Bütün bunların ana sorumlusu şu anda koltuğunda oturan zattır. 'Oraya silah gönderme, yanlış yapıyorsun, Müslümanı Müslümana kırdırma, akan kan Müslüman kanıdır.' dedik. Bizi dinlemedi. Şimdi 4 milyon Suriyeli burada ve biz hep beraber 'Ne olacak bu memleketin hali?' diye düşünüyoruz. AK Parti'ye oy veren vatandaşlarıma sesleniyorum: Suriyelilerden memnunsanız başım üstüne, memnun değilseniz, 'niçin bunlar geldiler' diye şikayet ediyorsanız, onları Suriye'ye gönderecek olan parti CHP'dir. Bunu yapacağız. kimsenin burnunu kanatmadan bir yarayı saracağız. Yapılması Türkiye için de Suriye için de Ortadoğu barışı, Avrupa için de çok önemlidir. Bunu yapacak olan siyasi irade sadece ve sadece bizde vardır."
"Sağlıkta şiddete son..."Kılıçdaroğlu kamuda çalışanlar, işçiler, şehitler, gaziler ve vatandaşlar arasında ayrımcılık yapılmasının doğru olmadığını vurgulayarak, dini, dili, ırkı ne olursa olsun, bütün vatandaşların eşit olduğunu hatırlattı.
Türk Tabipler Birliğinin ilk kadın Genel Başkanı Füsun Sayek'i vefat yıl dönümünde rahmetle anan Kılıçdaroğlu, sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarında AK Parti iktidarı döneminde artış yaşandığına işaret etti. Kılıçdaroğlu, "83 yıllık Cumhuriyet döneminde 1 hekim şiddet nedeniyle hayatını kaybetti. Ama 16 yıllık AK Parti iktidarı döneminde şiddet nedeniyle hayatını kaybeden hekim sayısı 11. Şiddet vakası sayısı ise 2012-2018 arası 68 bin 375. Farklı bir yere doğru gidiyoruz." diye konuştu.
Sağlık çalışanlarının hedefinin hastayı iyileştirmek olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, 2013'te bu konuda Mecliste bir araştırma komisyonu kurulduğunu ancak aradan geçen süre zarfında yürütme organı tarafından hiçbir şey yapılmadığını savundu.
CHP olarak bu konuda bir kanun teklifi hazırlanması için ön ayak olacaklarını, bu konunun siyasi bir konu olmadığını aktaran Kılıçdaroğlu, "Bütün partilerin genel başkanlarına sesleniyorum, sağlıkta şiddete son vermek istiyorsak, bu konuda el birliği yapmamız gerekiyor. Bunun partisi falan olmaz." ifadelerini kullandı.
"Bunun ahlaki hiçbir yönü yok"CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, yalanın bütün inançlarda günah olduğuna dikkati çekerek, özellikle ülke yöneticilerinin halka yalan söylemesinin çok daha büyük bir günah, aynı zamanda ayıp olduğunu söyledi. Hz. Muhammed'in bu konudaki sözlerine atıfta bulunan Kılıçdaroğlu, devleti yönetenlerin olayları ve belgeleri araştırması gerektiğini vurguladı.
Gazi Üniversitesi Hastanesinin hekimlerine gönderdiği "sadece hayati tehlikesi bulunan hastaların ameliyata alınmasına" yönelik yazıyı, geçen hafta kamuoyuyla paylaştığını aktaran Kılıçdaroğlu, "Beyefendi rahatsız olmuş. 'Vay efendim nasıl açıklarsın?' Kullandığı dile bakın Allah aşkına. 'Yahu yalan olur da böylesi olur mu? Bu ne vicdansızlıktır yahu? Atıyorsun da dikkatli at. En güçlü olduğumuz alanda bizi vuracağını zannediyor. Vah zavallı vah.' diye beni suçluyor." açıklamasında bulundu.
Kendisine gelen belgeleri incelediğini, muhataplarla görüştüğünü, daha sonra kamuoyuna açıkladığını belirten Kılıçdaroğlu, "Benim huyum, ahlakım, inancım, topluma saygım da böyle." dedi.
Gazi Hastanesinin yanı sıra Ordu Devlet Hastanesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Giresun İl Sağlık Müdürlüğünün de benzer şekilde yazılar gönderdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "AK Parti'ye oy veren saygıdeğer vatandaşlarıma seslenmek istiyorum, kim yalan söylüyor? Bu belgeler yalansa, bu belgelerin altına imza atanları görevden alın, niye almıyorsunuz? Tamamı doğru. Ama meydanı bulmuşsun, alkış da var, ağzına ne gelirse konuşuyor. O makamda olan birisine yakışmıyor, sorun orada. Erdoğan'a yakışıyor yalan söylemek, makama yakışmıyor." diye konuştu.
Devleti yöneten kişilerin ahlaklı olması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Ahlaklı olmanın yolu gerçekten yana olmasıdır, yalan söylememesidir. Varsa sorun, soruna eğilmesidir. Hem yalan söyleyeceksin hem de doğru söyleyeni yalan söylemekle suçlayacaksın. Bunun ahlaki hiçbir yönü yoktur. Ne diyordu İslam bilgini El Kurazi, 'Bir yalancı ancak alçak ruhlu olduğu için yalan söyler.' diyor." ifadelerini kullandı.
"Gizli tanık rezaleti yaşadık"Güç ve yetkilerin tek elde toplanması halinde devletin yönetilemeyeceğine, devlet yönetimi için güç ve yetkinin dengeli dağılımının şart olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, "Bugün Türkiye'de denge diye bir şey yok. Devlet yönetiminde açıklık ve şeffaflık da yok... Sarayın maliyetini bilen var mı, yok mu? Milletvekilleri biliyor mu, hayır. Vatandaş biliyor mu? Kimse bilmiyor. Vatandaşın parasıyla yapıldı ama kimse bilmiyor. Şehir hastanelerinin maliyetini kimse bilmiyor." diye konuştu.
Devletin vatandaşının can ve mal güvenliğini sağlamakla mükellef olduğuna vurgu yapan Kılıçdaroğlu, "bunu yapamayan devletin hukuk devleti olmaktan çıkarak organize suç kimliğine bürünmüş olacağını' dile getirdi.
Devleti yönetenlerin başka kurumların işine müdahale etmemeleri gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, "Devletin nasıl yönetildiğine, Türkiye'nin hangi hale sokulduğuna bir bakın. 'Papaz, casus, ajan, terörist, teröriste destek veriyor.' dediler.... Tüm bunlar bir gizli tanık ihbar etmiş, aldılar içeri. Gizli tanık rezaleti yaşadık." ifadelerini kullandı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, ABD'li papaz Andrew Craig Brunson hakkında 11 Ocak'ta "Sen bunu (FETÖ elebaşı) vermiyorsan, bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi alamazsın." dediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Erdoğan istifa etti mi, etmedi. Görevden ayrıldı mı, ayrılmadı. Brunson nerede? Amerika'da, Oval Ofis'te. Kim gönderdi? Erdoğan gönderdi. Erdoğan fakir mi? Uçan saray, yazlık, kışlık saray, efuliler, ejder meyvesi... Ne fakiri?" dedi.
"Çakma kahramanlarla Türkiye yönetilemez"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 11 Ağustos'ta Rize'de, ABD Başkanı Donald Trump'un bazı tweetleri nedeniyle eleştirilerde bulunduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, "Ne oldu? Gönderdin. Nasıl bir Türkiye? Çatladıkapı bir Türkiye. Sayende oldu bunlar." diye konuştu.
Erdoğan'ın Polis Akademisindeki konuşmasında da "Sizde de bir papaz var, bizde de. Ver papazı, al papazı, dedim. Hemen karıştırma olayı diyorlar. Yok öyle şey." ifadelerini kullandığını aktaran Kılıçdaroğlu, "E ne oldu? Bizim papaz gitti, gönderdiler. Neyle? Özel uçakla. Neredeyse utanmasalar devlet töreni yapacaklar, devlet töreniyle papazı gönderecekler? Hani 'Ajan, casus, vermem' diyordun. Ne oldu da verdin? Sen Türkiye Cumhuriyeti devletinin onuruyla, şerefiyle nasıl oynarsın?" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Brunson davasına yönelik söylemlerini yerine getiremediğini savunan Kılıçdaroğlu, "Çakma kahramanlarla Türkiye yönetilemez." dedi.
Kılıçdaroğlu, Brunson davasında gizli tanıkların ifadelerini değiştirdiğini de hatırlatarak, "Bu gizli tanıklara ne yapıldı? Hiçbir şey yapılmadı. Niye yakalanmadı? Niye yargıyı aldatmaktan ötürü tutuklanmadı? Şunun için, gizli tanığı bulanlar, hakime de söylüyorlar 'Bunlar şu ifadeyi verecekler, sen bunun gereğini yap.' diye. En büyük zararı adalet gördü." diye konuştu.
Muhabir: Seval Ocak Adıyaman
Kaynak: AA
dikGAZETE.com