TBMM (
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, engellilerin bütün önerilerinin, taleplerinin CHP tarafından takip edileceğini söyledi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Barış Pınarı Harekatı bölgesinde şehit olan Piyade Uzman Çavuş Harun Çınar ile Irak'ta devam eden Pençe 3 Harekatı sırasında şehit olan Piyade Sözleşmeli Er Alparslan Kurt'a Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı diledi.
"Bir süredir unuttukları ancak geçen salı günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hatırlattığı bir olaya, Man Adası olayına" değinmek istediğini belirten Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın, "Man Adası dolayısıyla doğruları söylemedi, mahkemeye gitti, Kılıçdaroğlu tazminat davalarına mahkum oldu" dediğini ifade etti.
Kılıçdaroğlu, söylediği her cümle, kullandığı her belgenin, yüzde yüz doğru olduğunu, zaten hiç kimsenin bu belgeleri yalanlamadığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, Erdoğan'a, tekrar bu olayı gündeme getirdiği için teşekkür ettiğini belirterek, Man Adası'nda Sıtkı Ayan'ın 1 sterlinlik bir şirket kurduğunu, bir süre sonra bunu Kazım Öztaş'a devrettiğini, devirden sonra 15 milyon dolarlık bir ticaret, para trafiği oluştuğunu ileri sürdü.
Para trafiğiyle ilgili banka kayıtlarını, dekontlarını açıkladıklarını anımsatan Kılıçdaroğlu, belgelerin tamamını Ankara'da savcıya teslim ettiklerini, savcının incelediğini anlattı.
Erdoğan'ın, "İspat edersen Cumhurbaşkanlığını bırakırım" dediğini ancak bırakamadığını savunan Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yüzde yüz doğru. Bırakamıyor ne yapacak, 'Senin hakkında dava açacağım' dedi; aç ne olacak? Açtı davaları. Davanın düştüğü mahkemenin hakimlerini değiştirdi. Namuslu, dürüst, ahlaklı, hukuku bilen hakimleri görevden aldı yerine militan hakimleri tayin etti.
O hakimler de beni cumhuriyet tarihinde görülmemiş büyüklükte tazminata mahkum ettiler. 'Bak gördünüz mü haklı olsaydı tazminata mahkum olmazdı.' dedi. Ama ben haklıyım. Allah'ın huzurunda da tüyü bitmemiş yetimin huzurunda da ben haklıyım.
Erdoğan ailesinin bu dümenini açıkladım. Damat, dünür, oğul, enişte, hepsi var. Bu para trafiği nedir diye sordum. Erdoğan, 'Bu bir şirket satışıdır.' dedi. Demek ki doğru, o da doğruladı. Ama halen istifa etmiyor.
Bu şirket hangi şirket, nasıl olur da 1 sterlinlik bir şirket 15 milyon dolarlık bir şirketi nasıl satın alır? Bunun cevabını şu ana kadar almış değilim. 82 milyonun huzurunda yine soruyorum: Bu şirket hangi şirket? Senin ailenin 15 milyon dolarlık gelirini elde etmesine yol açan bu şirket hangi şirket?
Bu dümeni niçin çevirdiklerini açıklayayım: Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne vergi ödememek için Man Adası'nda uyduruk şirket kuruluyor, ona bir başka şirket mallarını satıyor, dolayısıyla Türkiye'ye gelen para için beş kuruş vergi ödenmiyor."
"Yeniden tazminat davası açacaklar"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu esnaf, çiftçi, asgari ücretli, sanayicinin vergi ödediğini ancak "Erdoğan ailesinin, Man Adası'ndaki bu kumpas dolayısıyla beş kuruş vergi ödemediğini" iddia etti.
"Sen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne vergi ödememek için bu kumpasları kuranları baş tacı ediyorsun da esnafı, çiftçiyi niye perişan ediyorsun?" diye soran Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Ben bunu sorunca yeniden tazminat davası açacaklar. Açmazsanız namertsiniz. Bunu söylemezsem tüyü bitmemiş yetimin, fakirin, fukaranın hakkını kim savunacak? 15 milyon doları alır götürürsün, beş kuruş vergi vermemek için.
Tazminata mahkum edecekmiş; bütün davaları kazanacağım. Adalet burada olmasa bile dünyada adalet vardır, milletin vicdanında adalet vardır. Sanıyor ki ben para pul işinden çok korkarım.
Benim parayla, pulla, dolarla, avroyla işim yok. Benim işim ne? Biri aç ise o iş benim işimdir; onun derdini ben dile getireceğim. Hem cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturacaksın hem Türkiye Cumhuriyeti devletine beş kuruş vergi vermemek için kumpaslar çevireceksin. Ben bunları söyleyince de hakimlerin aracığıyla bana gözdağı vermeye kalkacaksın, o hakimlere de meydan okuyorum. Sizde hakimlik kimliği yok zaten. Hakimlik ahlakı yok sizde. Onlar da versinler mahkemeye. Sanıyorlar biz çekineceğiz."
Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz şehitlerinin yakınları ve gaziler için toplanan paraları sürekli gündeme getirdiğini hatırlattı. Şehit yakınları ve gaziler için 309 milyon lira para toplandığını belirten Kılıçdaroğlu, "Bu paralar nereye gitti?" diye sordu.
Beşiktaş'ta 2016'da bir terör saldırısı olduğunu ve 39'u polis 46 kişinin hayatını kaybettiğini belirten Kılıçdaroğlu, bu kişiler için de bir bağış kampanyası düzenlendiğini anımsattı.
O patlama sonrası da 52 milyon lira para toplandığını aktaran Kılıçdaroğlu, "Soruyorum bu para nereye gitti? 15 Temmuz şehit ve gazileri için para topladılar 309 milyon lira, soruyorum bu para nereye gitti?" dedi.
Beşiktaş'taki saldırıda çocuğunu kaybeden bir anneye "terör mağduru" diye 121 lira 96 kuruş aylık bağlandığını bildiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"52 milyon lira para topluyorlar bağladıkları aylık 121 lira 96 kuruş. Şimdi sarayda oturanlara sesleniyorum, sizde vicdan, ahlak var mı? Sizde namus kavramı nedir Allah aşkına? Çocuğunu kaybetmiş aylık bağlıyorlar. Allah aşkına 121 lira 96 kuruş. Bütün annelere sesleniyorum; hangi partiden hangi inançtan olursa olsun, bütün annelere sesleniyorum, bütün annelerden istirhamım şudur; bu sarayda oturanlara bir ders verin Allah aşkına.
Bir elleri yağda, bir elleri balda, aile boyu malı götürüyorlar. Milyon dolarla oynuyorlar. Açlık, sefalet nedir bunların hiçbirini bilmiyorlar. Diyorlar ki 'bu paraları sorma.' Niye sormayacağım? Ben sorunca kızıyorlar, zaten siz kızın diye soruyorum.
Tüyü bitmemiş yetimin hakkını Allah'ın huzurunda da milletin huzurunda da soracağım. Tank palet fabrikasını da sorun. Sevgili anneler bu fabrikanın değeri 20 milyar dolar. Avrupa'nın en büyük entegre tesisleri. Bunu da verdiler. Katar'a ve Erdoğan'ın akrabalarına verdiler.
Geçen bir soru sormuştum Erdoğan'a, bu Talip Öztürk kimdir diye. Erdoğan ailesi Türk savunma sanayisini ele geçirmek istiyor."
"Bütün millete anlatacağım"
Fabrikanın, satılmadan, ihalesiz 25 yıllığına Ethem Sancak'ın şirketine verildiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, "Ethem Sancak çantacı. Asıl burada ele geçiren Erdoğan ailesi. 25 yıllığına bedava alıyor. Talip Öztürk dedim dut yemiş bülbül, sesi çıkmıyor. Erdoğan ailesinin bu devletten nasıl beslendiğini bütün millete anlatacağım, bedeli ne olursa olsun." ifadesini kullandı.
Siyaseti zenginleşme aracı olarak gören bir anlayışa ihtiyaçları olmadığını vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, "Devletin en büyük fabrikasını 5 kuruş almadan ailesine veriyorsa bunun adı peşkeş çekmektir. Katar ordusuna veriyorlar, niye veriyorsun? Bana dünyada bir tane örneğini gösterin, bunun adı vatana ihanettir dedim. Dava açtılar, açmazsanız namertsiniz. Onu da ispat edeceğim." diye konuştu.
Kimin bir sorunu varsa onu dile getirmenin namus borçları olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, bunu yaparken kimsenin kimliğine bakmadıklarını söyledi.
Hürriyet Gazetesinin, 45 çalışanını sendikalaştıkları için işten çıkardığını belirten Kılıçdaroğlu, çalışanların hak ve menfaatlerini korumak için sendikalaşma hakkı olduğunu dile getirdi. İşten çıkarmalara tepki gösteren Kılıçdaroğlu, işten atılan kişilerin haklarının bir an önce verilmesini istedi.
Ahilik Hafta kutlamaları
Ahilik Haftasının her yıl Kırşehir'de kutlandığına dikkati çeken Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarın bu yıl Kırşehir Belediyesinin CHP'ye geçmesi nedeniyle kutlamaları Konya'ya taşıdığını savundu.
Ahi Evran'ın bütün dünyada saygınlık gören bir kişi olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "Esnafın da etik değerleri vardır. Onları belirleyen Ahi Evran'dır. Her yıl Ahi Evran dolayısıyla Kırşehir'de Ahilik Haftası kutlanır. Fakat gelin görün ki Kırşehir Belediye Başkanlığını CHP aldı. Bunları bir telaş aldı. 'Ahi Evran'ı nerede kutlayacağız?' Kırşehir'de kutlasalar belediye başkanı CHP'li. 'Ne yapalım? Konya'ya alalım.' Konya'da kutladılar Ahi Evran'ı.
Şimdi ben merak ediyorum. İstanbul'un fethini nerde kutlayacaklar? Herhalde İstanbul'un fethini de Bursa'ya alırlar, öyle anlaşılıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Siyasetin bu noktaya getirilmemesi gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, Ahi Evran'ın herkesin ortak değeri olduğunu vurguladı.
Engellilerin sorunlarına değindi
Kendisinden önce, Engelliler Konfederasyonu Başkanı Turhan İçli'nin taleplerini dile getiren bir konuşma yaptığını anımsatan Kemal Kılıçdaroğlu, "Engelliler bizim dünyamızın parçası. Hepimiz her an engelli olabiliriz, kaza geçirebiliriz, başka şeyler olabilir. Hayatımızı bir engelli vatandaş olarak da sürdürebiliriz." dedi.
Sosyal devletin temel unsurlarından birinin de herkese sosyal güvenlik sağlamak olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Anayasa'da engelliler için özel bir düzenleme yapıldığını aktardı.
İçli'nin devlette boş engelli kadroları olduğunu söylediğine işaret eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Ben de biliyorum. Devlette şu anda 14 bin engelli kadrosu boş. Parlamento görevini yapmış yasa çıkarmış. AK Parti iktidarı neden 14 bin engelli kadrosunu boş tutuyor? Kanun çıkmış. 'Gelip bize yalvarsın' diyorlar. Engelli size niye yalvaracak? O da çalışmak istiyor. 9,5 milyona ulaşan bir engelli sayımız var.
Engelliyi kendi hayatımızdan atacak mıyız, toplum olarak kucaklayacak mıyız? Dünyanın her ülkesinde engelliler için pozitif düzenlemeler var, bizim de var. Kanun çıkarmışız, 17 yıldır iktidardalar engelli kadrolarını doldurmuyorlar. Neden?
Bütün engellilerden rica ediyorum, artık bu iktidara ders vermenin zamanı gelmiştir. Engelliler bir anlamda toplumdan dışlanıyorlar, benim bütün engellilere sözüm var. Sizi bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı kılmak benim boynumun borcudur.
Benim saray merakım, dolar, para merakım yok. Benim mütevazı hayatım var."
Kılıçdaroğlu, Down Sendromlular Dünya Judo Şampiyonası'nda altın madalya kazanan sporcular Talha Ahmet Erdem ve Doğukan Coşar'ı da tebrik etti.
Veto kararı
Kendilerinin tüm itirazlarına rağmen çıkartılan, termik santrallere filtre takılmasını erteleyen yasayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın veto ettiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Veto ettiği için de memnunuz. Veto ettiği için teşekkür ederiz.
Bakın doğruya doğru, yanlışa yanlış. Ama burada el kaldırıp 'bu illa geçsin' diyenler birden bire döndüler 'yaşasın reis' demeye başladılar. Önce 'evet' diyordun, şimdi 'hayırcı' oldun.
Yani CHP'nin saflarına geldin. Öyle CHP'li istemiyoruz biz. Saraydan talimat alan CHP'li istemiyoruz biz. Onlara akıllarını saraya kiralamış kişiler denir." diye konuştu.
İktidarın bir nevi "iyi polis, kötü polisi" oynadığını belirten Kemal Kılıçdaroğlu, bir milletvekilinin iradesini özgürce kullanmasının temel kural olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın termik santrallere yönelik düzenlemeyi veto ederken, "Kombassanzedelere" yönelik yasal düzenlemeyi veto etmediğini söyledi.
"Söz konusu kanun maddesiyle, gurbetçilerin alın terini Türkiye'ye getirip hortumlayan şirkete yönelik açılan davaların önüne geçildiğini" belirten Kılıçdaroğlu, Almanya'daki Türk vatandaşlarına "İslami sermaye denilen, aslında hortumcu olan bu gruba destek verenlere oy vermeyin. Bunlar sizin alın terinizi çaldılar.
Erdoğan veto etmeseydi termik santrallere ilişkin düzenlemeyi de Anayasa Mahkemesine götürecektik. Bunu da götüreceğiz Anayasa Mahkemesine. Almanya'daki işçilerin hakkını ve hukukunu koruyacağız." diye konuştu.
Asgari ücretin emeği koruyan bir düzenleme olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, üç işçi sendikası konfederasyonunun 39 yıl sonra asgari ücret konusunda ortak politika belirlemek için bir araya gelmesinin işçi sınıfının hareketi açısından önemini vurguladı.
Kılıçdaroğlu, üç konfederasyonun 6,5 milyon asgari ücretlinin hakkını savunacağını belirterek, asgari ücretin şu anda açlık sınırının altında bulunduğunu kaydetti.
Enflasyon rakamlarına değinen Kılıçdaroğlu, "Son bir yılda gıdaya gelen zam yüzde 54, elektriğe gelen zam yüzde 71, doğalgaza gelen zam yüzde 58. Devletin enflasyonu da yüzde 22,58. Türk-İş'in araştırması 'asgari ücret 2 bin 578 lira olsun.' diyor. Aslında normali bunun 2 bin 600 civarında olması gerektiğidir.
Zaten yüzde 22,58 enflasyon var. Artı üstüne kalkınmadan, büyümeden pay vereceksin, hedef de yüzde 5. O da 2 bin 600 lira civarında ediyor. Sendikalara 'İstiyorsunuz, haklısınız ama para yok. Olsa size vereceğiz.' diyecekler.
Bizim sendika başkanları da umarım bu palavraya inanmaz. Ne demek para yok? İşçiye gelince mi para yok? Beşli çeteye gelince dünyanın parası var, her türlü parayı veriyorsunuz. İşçiye gelince niye yok?" ifadesini kullandı.
"Bu rezilliğe son vereceğiz"
Kemal Kılıçdaroğlu, Osmangazi Köprüsü için "Deli Dumrul Köprüsü" ifadesini kullanarak, köprü geçiş ücretinin, sözleşme imzalanan şirkete garanti edilen tutarın üçte birine indirildiğini belirtti.
Köprü geçiş ücretinin 44,5 dolar olması gerekirken, 15 dolar artı KDV olarak tahsil edildiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Farkı bütçeden alıyorsunuz. 82 milyondan, hepimizden alıyorsunuz. Neymiş? Köprü yapmışlar. Al o köprüyü başına çal.
Kime, kimin için yaptın sen bu köprüyü? Kime veriyorsun bu parayı? AK Parti'li kardeşlerimin vicdanlarına seslenmek istiyorum: CHP olarak yönetime geldiğimizde bu rezilliğe son vereceğiz. O firmaların hepsini tek tek çağıracağız, maliyetlerine tek tek bakacağız." dedi.
Bu firmaların imzaladıkları sözleşmelerde, herhangi bir ihtilaf halinde Londra mahkemelerine başvurulmasına ilişkin madde yer aldığını anlatan Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu ülkenin mahkemeleri yok mu? Onların büyük bir kısmı Erdoğan'ın elinde değil mi? Ona rağmen bu beşli çete, Erdoğan'a güvenip de 'Sen zaten talimat veriyorsun, istediğin kararı çıkarıyorsun.' deyip bizim mahkemelere güvenmediler de Londra'dakilere güvendiler. Çünkü onlar da biliyor ki Abbas yolcu. 'Gelenle bizim ihtilafımız çıkacak, o zaman da çareyi yurt dışında arayacağız.
' İster Londra, ister Washington ister Tokyo de bu milletin cebinden haksız para alanların burnundan fitil fitil getireceğiz."
"FETÖ ile kol kola birlikte gezmiyorlar mıydı?"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, kanun hükmünde kararnamelerle 125 bin kamu görevlisinin işten çıkarıldığını, OHAL Komisyonu'nun sadece 8 bin 450 kişinin işlerine dönüşünü kabul ettiğini belirterek, Anayasa Mahkemesinin "Barış Bildirisi"ne imza atan akademisyenlere yönelik kararına rağmen 406 akademisyenin görevlerine başlatılmadıklarını söyledi.
KHK ile işten atılan Bülent Uçar'ın OHAL Komisyonu kararıyla görevine iade edilmesine karar verildiğini ancak Uçar'ın kalp krizi sonucu hayatını kaybettiğini anlatan Kılıçdaroğlu, iktidara yönelik "Bunlarda vicdan, ahlak, fakir fukaranın hakkını korumak var mı?" dedi.
Kılıçdaroğlu, Birgün gazetesine yönelik FETÖ soruşturması ve mahkeme sürecine ilişkin de "Bakıyorlar, suç yok ama talimat gelmiş, ceza vermeleri gerekiyor. Böyle adalet olur mu? Vicdan, insanlık denilen bir şey yok mu? FETÖ ile daha düne kadar kol kola birlikte gezmiyorlar mıydı? Yalvarmıyor muydu, yakarmıyor muydu? 'Ne olur Türkiye'ye gel' diyordu. Ne oldu?" ifadesini kullandı.
"Demirtaş, haksız ve hukuksuz yere hapiste"
Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a "Seni başkan yaptırmayacağız." dediği için haksız ve hukuksuz yere hapiste olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, "Demokrasiyi, insan haklarını, adaleti hepimiz için savunduk. Adalet sadece benim için değil, benim gibi düşünmeyenler için de geçerli olmak zorunda.
Benim rakibim olan siyasi partilere haksızlık yapıldığında benim karşı çıkmam, insanlık görevim." diye konuştu.
Demirtaş'ın beraat etmesine rağmen başka bir davadan alelacele yargılanıp tekrar mahkum edildiğini, böylece hapiste kalmasının sağlandığını savunan Kılıçdaroğlu, "Türkiye Cumhuriyeti Devletinde yargı bağımsız.' diyeceksiniz. Onu benim külahıma anlatacaksınız. Kimse de inanmaz. Selahattin Demirtaş, rahatsızlanmış ve gecikilerek hastaneye kaldırılmış. Tedavi görüyor, kendisine geçmiş olsun dileklerimizi buradan iletiyoruz." dedi.
"Korkularından o raporu yayınlamıyorlar"
Kemal Kılıçdaroğlu, hükümetten yapılan FETÖ firarisi Adil Öksüz'ün yerine ilişkin açıklamaları anımsatarak, şöyle devam etti:
"Bunların hepsini biliyoruz. Yeni bir şey bulmuşlar gibi, 'Adil Öksüz'ün yerini biliyorum.'... Git, yakala, getir. Niye getirmiyorsun? Biz kontrollü darbe diyorduk. Kontrollü darbe olduğunu araştırma komisyonunda bütün belge ve bulgularla ispat ettik. Rapora muhalefet şerhi olarak koyduk. Şimdi korkularından, millet öğrenmesin diye o raporu yayınlamıyorlar
Belki de Meclis tarihinde bir ilktir. Araştırma Komisyonu kurulmuş, 15 Temmuz darbesinin bütün hikayesini inceliyoruz, araştırıyoruz; belgeler, dokümanlar, konuşmalar, her şey var; Adil Öksüz gerçeği de var orada. Ama raporu yayınlamıyorlar. Adil Öksüz'ü yakalayıp getirsen ne olacak?"
İktidarın "15 Temmuz FETÖ'nün hain darbe girişimini, Allah'ın bir lütfu olarak gördüğünü" ileri süren Kılıçdaroğlu, iktidarın bu durumu 20 Temmuz'da sivil darbe girişimiyle farklı bir noktaya taşıdığını da iddia etti.
Anayasa Mahkemesinin haksız ve hukuksuz birçok düzenlemeyi iptal ettiğini, haksızlığa uğramış birçok kişinin berat ettiğini ve görevlerine dönme hakkını elde ettiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Ama hiç kimse endişe etmesin, umutsuzluğa kapılmasın. Nerede olursa olsun, nerede çalışırsa çalışsın, 82 milyon vatandaşıma sesleniyorum, hep birlikte güzel bir Türkiye inşa edeceğiz. Her eve huzur ve bereketi getireceğiz." dedi.
"Milli gelirimiz 162,4 milyar dolar azaldı"
Bu arada, Engelliler Konfederasyonu Başkanı Turhan İçli, Kılıçdaroğlu'na engellilerin sorunları ve çözüm önerilerine ilişkin dosya sundu.
Toplantıda, CHP tarafından hazırlanan "Tek Adam Rejiminden Sonra Ne Oldu?" başlıklı broşür dağıtıldı.
Broşürde, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sonrasında "enflasyon, faizler, işsizlik, esnaf ve tüccardan alınan gecikme faizi, devletin iç ve dış borçları, iç ve dış borçlara ödenen faiz, vatandaşın bankalara borcu, icra dairelerindeki dosya sayısı, batık krediler, kredi faizleri, açlık sınırı, yoksulluk, büyüme oranı, milli gelir, kişi başına gelir, enflasyon karşısında asgari ücret, Türk lirasının dolar karşısındaki değeri, TBMM'nin çalışma kapasitesi ve Türkiye'nin dünyadaki itibarı"na ilişkin olumsuz gelişmeler yaşandığı iddia edildi.
Broşürde, Kemal Kılıçdaroğlu'nun şu değerlendirmelerine de yer verildi:
"Tek adam rejimine geçtikten sonra büyüme hızı binde üçe düştü. Dünyada böyle başka ülke var mı? Neden binde üçe düştük? Hani önümüzde hiçbir engel kalmamıştı. Bir yıl önce 884,6 milyar olan milli gelirimiz, 162,4 milyar dolar azalarak, 722,2 milyar dolara düştü.
Şu gerçeği bütün vatandaşlarımın bilmesini isterim: Bir yılın tek adam rejimi maliyeti milli gelir açısından 162,4 milyar dolar.
Bizim bunu topluma anlatmamız lazım. Eskiden kişi başı gelir 10 bin 866 dolardı, tek adam rejiminde 2 bin 114 dolar azalarak, 8 bin 752 dolara düştü. Boşuna mutfakta yangın var demiyoruz. Yarım kilo et alırken, artık 100 gram alabiliyoruz."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com