KESK Manisa Dönem Sözcüsü Ali Gök’e, 28 asker ve sivilin yaşamını yitirdiği saldırısı sonrası ‘Neden kahrolsun PKK diyemiyorsunuz?’ sorusu yöneltildi.
KESK Şubeler Platformu Manisa Dönem Sözcüsü Ali Gök, sendika binasında Ankara’daki PKK saldırısı sonrası terörü kınamak için bir basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısı öncesinde bir gazeteci tarafından IŞİD’i protesto için alanlara inen KESK’in Ankara’da ve diğer illerde PKK tarafından yapılan terör saldırıları sonrası neden alanlara inmediği sorusu yöneltildi. KESK Manisa Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Ali Gök de şu cevabı verdi:
“KESK olarak hep şunu söyleriz. Mücadele tarihimizde iki gözümüz var. Biri sistemle görüşmektir diğeri de alandır. Onda dünden bugüne değişen bir tavrımız yok. Alanı her zaman kullanırız, sokakta da her zaman açıklama yaparız, yapmaya da devam edeceğiz. Türkiye’de gündem ani değişiyor, ani gelişiyor. Bugün itibariyle pek çok sendikacı arkadaşlarımızın kendi sendikal faaliyetleri vardı. Bizim genelde cuma günleri sendikal izin günlerimiz. Onun için hatta biz de programımız gereği bundan sonra Salihli’ye gideceğiz. Bu konuyla ilgili duyarsız kalmadığımızı kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. Onun için bugünkü basın açıklamamız burada gerçekleşiyor.”
AMACIMIZ ACILARI YARIŞTIRMAK DEĞİL
Terörü kınamak için düzenlediği basın toplantısında konuşan Gök, şunları söyledi:
“Ankara’da gerçekleşen saldırı ve katliamı şiddetle protesto ediyor, kınıyoruz. Saldırı sonucunda resmi rakamlara göre 28 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 61 kişi yaralanmıştır. Yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağlığı ve sabır, yaralılara da acil şifa diliyoruz. Daha yakın bir zamanda Emek, Demokrasi mitingi katliamla engellenmiş, 101 vatandaşımız canını kaybetmiş bir konfederasyon olarak yaşamını yitirenlerin yakınlarının acılarını derinden hissediyor, yaralıların durumunu çok iyi biliyoruz. Amacımız ne acıları yarıştırmak ne de hükümeti eleştirmek için fırsata dönüştürmektir. Bunu vicdansızlık, ahlaksızlık ve siyasi ilkesizlik olarak görüyoruz. Ancak hükümetin hâlâ göz göre göre katliam zemini devam ettirmesine, aynı politikalarda ısrar etmesine, acılar üzerinden toplumsal kutuplaşma ve nefret duyguları oluşturmasına göz yumamayız. Çünkü giden, yiten bizleriz. Artık yeter demek zorundayız.”
KAHROLSUN DEMEKLE SORUN ÇÖZÜLMÜYOR
Ali Gök, açıklamasının ardından bir gazetecinin “101 kişinin hayatını kaybettiği Ankara’daki saldırı sonrası KESK alanlara inerek kahrolsun İŞİD dedi ve İŞİD’in bir terör örgütü olduğu vurgulandı. Bu patlamada kahrolsun PKK diyebiliyor musunuz? Çünkü dışarıda öyle eleştiriyorsunuz. KESK neden kahrolsun PKK diyemiyor?” şeklindeki sorusuna da şu cevabı verdi:
“Şimdi 30 yıldır kahrolsun PKK deniyor, sorun çözülmedi. Yıllardır biz diyoruz ki bu ülkede hiç kimse ölmesin, asker ölmesin, polis ölmesin, sivil ölmesin, çocuk ölmesin ama hiç kimse ölmesin. Bu ülkede 100 yıllık bir sorun varsa eğer bu sorunun adı da siyasi iradeler tarafından zaman zaman tarif edilmezse, telaffuz edilmezse bu sorunun barışçıl demokratik yöntemle çözülmesini istiyoruz. Bu gayet basit ve nettir. Sokağa çıkıp şu terör örgütü, bu değildir vesaire demekle sorun çözülmüyor. Bu konuda daha çok açıklama yapabiliriz. Ama basın açıklamamızda da belirttik. ‘Bunu bir fırsat bilerek şunu eleştirmek, bunu eleştirmek gibi bir durumu ahlaksızlık kabul ederiz’ dedik."
Zor dönemlerde, en zor şartlarda bu ülkenin alanlarına çıktıklarını anlatan Gök, şunları söyledi: "Bu ülkenin yararı için çıktık. Ne söylediklerimiz ortadadır, ne geldiğimiz nokta ortadadır. Türkiye’deki iç meselelerimizi sorunlarımızı çözmeden Orta Doğu’da biz savaş bataklığıyla karşı karşıya gelmişizdir. Savaşın ne olduğunu biz çok iyi biliyoruz. Savaş yoksulluk demektir, kadınların katledilmesi, kadınların tecavüze uğraması, çocukların ölümü, birlerine rant kapısı demektir. Bu rant kapısı da silah tacirleridir, sermayedir. Bunlardan doğru bakarken en temel çözüm noktası barıştır. Biz barışı talep edeceğiz, barışı haykıracağız. Ölen her insan bizim canımızdır."
Yaşamını yitiren insanın yoksul olduğunu anlatan Gök, sözlerine şöyle devam etti: "Polis yoksuldur, astsubay yoksuldur, er de yoksuldur, sivil vatandaş da yoksuldur. Olayı bu açıdan değerlendiriyoruz. Bu ülkede hiç kimsenin ölmesini yaşamını yitirmesini istemiyoruz. Bizim Ankara’da 10 Ekim’de yaşadığımızı başkaları yaşasaydı kanal kanal gezerdi. Burada bulunan arkadaşlarımız Ankara Garının önünde Büro Emekçileri Sendikasının kortejinde yaşamını yitiren 101 canımızdan sadece 10 metre ilerideydik. O insan bize siper oldu. Çok kalabalık olmasından dolayı onlar yaşamını yitirdi bizim üzerimize yaşamını yitiren arkadaşlarımızın et parçaları düştü. Yani bu süreçte bu kadar çaba sarf ettikten sonra Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük katliamına maruz kalmış bir örgüt olarak alanları kullanmaktan başka bir durum söz konusu olamazdı.”
KONUŞMAK KOLAY DEĞİL
Ali Gök konuşmasını şöyle tamamladı: “Tahir Elçi bir televizyon kanalında daha sözünü bitirmeden hedef haline getirildi. Şimdi buralardan bakarak söyleyeceğiz. Bu kadar antidemokratik bir tutumun uygulandığı ülkede demokrasinin D’sinin olmadığı bu ülkede her şeyi konuşmak da kolay değil.”
(İHA)
KESK Şubeler Platformu Manisa Dönem Sözcüsü Ali Gök, sendika binasında Ankara’daki PKK saldırısı sonrası terörü kınamak için bir basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısı öncesinde bir gazeteci tarafından IŞİD’i protesto için alanlara inen KESK’in Ankara’da ve diğer illerde PKK tarafından yapılan terör saldırıları sonrası neden alanlara inmediği sorusu yöneltildi. KESK Manisa Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Ali Gök de şu cevabı verdi:
“KESK olarak hep şunu söyleriz. Mücadele tarihimizde iki gözümüz var. Biri sistemle görüşmektir diğeri de alandır. Onda dünden bugüne değişen bir tavrımız yok. Alanı her zaman kullanırız, sokakta da her zaman açıklama yaparız, yapmaya da devam edeceğiz. Türkiye’de gündem ani değişiyor, ani gelişiyor. Bugün itibariyle pek çok sendikacı arkadaşlarımızın kendi sendikal faaliyetleri vardı. Bizim genelde cuma günleri sendikal izin günlerimiz. Onun için hatta biz de programımız gereği bundan sonra Salihli’ye gideceğiz. Bu konuyla ilgili duyarsız kalmadığımızı kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. Onun için bugünkü basın açıklamamız burada gerçekleşiyor.”
AMACIMIZ ACILARI YARIŞTIRMAK DEĞİL
Terörü kınamak için düzenlediği basın toplantısında konuşan Gök, şunları söyledi:
“Ankara’da gerçekleşen saldırı ve katliamı şiddetle protesto ediyor, kınıyoruz. Saldırı sonucunda resmi rakamlara göre 28 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 61 kişi yaralanmıştır. Yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağlığı ve sabır, yaralılara da acil şifa diliyoruz. Daha yakın bir zamanda Emek, Demokrasi mitingi katliamla engellenmiş, 101 vatandaşımız canını kaybetmiş bir konfederasyon olarak yaşamını yitirenlerin yakınlarının acılarını derinden hissediyor, yaralıların durumunu çok iyi biliyoruz. Amacımız ne acıları yarıştırmak ne de hükümeti eleştirmek için fırsata dönüştürmektir. Bunu vicdansızlık, ahlaksızlık ve siyasi ilkesizlik olarak görüyoruz. Ancak hükümetin hâlâ göz göre göre katliam zemini devam ettirmesine, aynı politikalarda ısrar etmesine, acılar üzerinden toplumsal kutuplaşma ve nefret duyguları oluşturmasına göz yumamayız. Çünkü giden, yiten bizleriz. Artık yeter demek zorundayız.”
KAHROLSUN DEMEKLE SORUN ÇÖZÜLMÜYOR
Ali Gök, açıklamasının ardından bir gazetecinin “101 kişinin hayatını kaybettiği Ankara’daki saldırı sonrası KESK alanlara inerek kahrolsun İŞİD dedi ve İŞİD’in bir terör örgütü olduğu vurgulandı. Bu patlamada kahrolsun PKK diyebiliyor musunuz? Çünkü dışarıda öyle eleştiriyorsunuz. KESK neden kahrolsun PKK diyemiyor?” şeklindeki sorusuna da şu cevabı verdi:
“Şimdi 30 yıldır kahrolsun PKK deniyor, sorun çözülmedi. Yıllardır biz diyoruz ki bu ülkede hiç kimse ölmesin, asker ölmesin, polis ölmesin, sivil ölmesin, çocuk ölmesin ama hiç kimse ölmesin. Bu ülkede 100 yıllık bir sorun varsa eğer bu sorunun adı da siyasi iradeler tarafından zaman zaman tarif edilmezse, telaffuz edilmezse bu sorunun barışçıl demokratik yöntemle çözülmesini istiyoruz. Bu gayet basit ve nettir. Sokağa çıkıp şu terör örgütü, bu değildir vesaire demekle sorun çözülmüyor. Bu konuda daha çok açıklama yapabiliriz. Ama basın açıklamamızda da belirttik. ‘Bunu bir fırsat bilerek şunu eleştirmek, bunu eleştirmek gibi bir durumu ahlaksızlık kabul ederiz’ dedik."
Zor dönemlerde, en zor şartlarda bu ülkenin alanlarına çıktıklarını anlatan Gök, şunları söyledi: "Bu ülkenin yararı için çıktık. Ne söylediklerimiz ortadadır, ne geldiğimiz nokta ortadadır. Türkiye’deki iç meselelerimizi sorunlarımızı çözmeden Orta Doğu’da biz savaş bataklığıyla karşı karşıya gelmişizdir. Savaşın ne olduğunu biz çok iyi biliyoruz. Savaş yoksulluk demektir, kadınların katledilmesi, kadınların tecavüze uğraması, çocukların ölümü, birlerine rant kapısı demektir. Bu rant kapısı da silah tacirleridir, sermayedir. Bunlardan doğru bakarken en temel çözüm noktası barıştır. Biz barışı talep edeceğiz, barışı haykıracağız. Ölen her insan bizim canımızdır."
Yaşamını yitiren insanın yoksul olduğunu anlatan Gök, sözlerine şöyle devam etti: "Polis yoksuldur, astsubay yoksuldur, er de yoksuldur, sivil vatandaş da yoksuldur. Olayı bu açıdan değerlendiriyoruz. Bu ülkede hiç kimsenin ölmesini yaşamını yitirmesini istemiyoruz. Bizim Ankara’da 10 Ekim’de yaşadığımızı başkaları yaşasaydı kanal kanal gezerdi. Burada bulunan arkadaşlarımız Ankara Garının önünde Büro Emekçileri Sendikasının kortejinde yaşamını yitiren 101 canımızdan sadece 10 metre ilerideydik. O insan bize siper oldu. Çok kalabalık olmasından dolayı onlar yaşamını yitirdi bizim üzerimize yaşamını yitiren arkadaşlarımızın et parçaları düştü. Yani bu süreçte bu kadar çaba sarf ettikten sonra Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük katliamına maruz kalmış bir örgüt olarak alanları kullanmaktan başka bir durum söz konusu olamazdı.”
KONUŞMAK KOLAY DEĞİL
Ali Gök konuşmasını şöyle tamamladı: “Tahir Elçi bir televizyon kanalında daha sözünü bitirmeden hedef haline getirildi. Şimdi buralardan bakarak söyleyeceğiz. Bu kadar antidemokratik bir tutumun uygulandığı ülkede demokrasinin D’sinin olmadığı bu ülkede her şeyi konuşmak da kolay değil.”
(İHA)