Geçtiğimiz hafta vizyona giren ve Ermeni tehciri konulu Kervan 1915 adlı filmin yönetmeni İsmail Güneş, dağıtım sorunları ve sinema salonlarının kötü niyetli tutumları nedeniyle filmi çekme kararı aldıklarını açıkladı. İsmail Güneş yaptığı yazılı açıklamada, “Bin bir zorluklarla 3 yılda 1500 kişilik ekiple çektiğimiz ve Ermeni tehcirini konu edinen "Kervan 1915"i dağıtım sorunları ve sinema salonlarının kötü niyetli tutumlarından ötürü salonlardan çekme kararı aldık. Görülüyor ki, bundan böyle, gişe açısından tekellerin ilgisini çekmeyen ulusal yapımlar seyirciyle buluşamayacaktır. Sinema seyircisi tarafından izlenilmek istendiği halde, önemli lokasyonlarda vizyona giremeyen filmimiz ağır darbe almıştır. Seyircilerimiz gerek sosyal medyadan gerekse kişisel ilişkilerle bizlere ulaşıp filmi kendilerine yakın merkezi lokasyonlarda bile bulamadıklarını iddia etmektedirler. Filmimizin sinema seyircisiyle buluşamadığı bir sistemde daha fazla yer almak istemiyor ve üzülerek "Kervan 1915"i vizyondan çekiyoruz. ” ifadelerini kullandı.
Yönetmen İsmail Güneş İHA’nın konuya ilişkin sorularını cevapladı.
“Aslında filmi istememişler”
Filmin 81 vilayetli bir ülkede sadece 51 sinema salonunda gösterime girdiğini ifade eden İsmail Güneş, “Film, Türkiye çapında sadece 51 salonda gösterime girdi. Anadolu’dan gelen fotoğraflarda, filmin sabah 10.30 seanslarında verildiğini gördük. Bu, bugüne kadar uygulanmış bir yöntem değil. Yeni çıkmış bir film sinemalarda günün başından sonuna kadar oynar. En azından 1 hafta oynar ve gerekli ilgiyi bulmazsa ‘karşılık bulmadı’ deyip gösterimden kaldırırlar. Türkiye’nin yüz yıl konuştuğu bir meseleye bir yönünden bakan bu filmi, en kötü sinemalarda, kimsenin ilgisini çekmeyecek saatlerde yayınlamaları, aslında filmi istemediklerini gösteriyor. Dolayısıyla, en kötü yerlere, en kötü saatlere koyalım ki filmin izlenimi düşük olsun istemişler” şeklinde konuştu.
“Türkiye’de sinema alanında büyük bir tekel var”Görünmez bir elin bu filmin tüm aşamalarında kendilerine engeller çıkardığını belirten Güneş, “ Sorunlar filmi çekerken başladı. Biz film için oyuncu ararken, hiçbir oyuncu bizimle çalışmasın, filmin çekimleri sırasında filmi çekmeyelim ve yapım sonrası aşamada ise filim tamamlanmasın diye uğraştılar. Biz bütün bu engeller için çözümler bulduk. Fakat filmi bitirip dağıtım aşamasına geldiğimizde tekrar sorunlarla karşılaştık. Dağıtım aşaması tekelin elinde olduğu için, ben filmi ille de halka ulaştıracağım diyorsanız, maalesef o tekelin insafına kalmış durumdasınız. Onlar size hangi salonları veriyorlarsa o salonda filminizi gösterebiliyorsunuz. İşin bu kısmını tahmin etmemiştik. Türkiye’de sinema alanında büyük bir tekel var. Türkiye’de hangi filmin çekileceğine bu tekel karar veriyor. Mesela komedi filmlerini ticari gördüğü için, bu tarz filmlerin çekilmesini istiyor. Daha filmi çekmeden bir ön yargıya sahip. Biz, belki de bir takım lobilere hizmet ettiğini düşündüğümüz bu ön yargıyı aşamadık. Eğer lobi Türkiye’de bu filmin bitmemesini arzu ettiyse bunu başardılar diye düşünüyorum. Bütün yaşananlara dayanarak, insanlar bu tekelden haberdar olması amacıyla, bir farkındalık oluşturmak filmimizi vizyondan çektik” açıklamasında bulundu.
“Yaraları kaşımak yerine onlara merhem sürmek gerektiğine inanıyorum”Acıları yarıştırmak yerine sevgiyi yarıştırmanın gerektiğine inandığını bu nedenle bu filmi çektiğini ifade eden Güneş, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha Başbakanken 1915 olaylarına ilişkin Ermenilere taziye mesajı yayınlamıştı. Bu mesajda Erdoğan iki milletin yaşadığı acılara değinmişti. Ben de buradan yola çıkarak bu filmi, yapmayı düşündüm. Çünkü yaraları kaşımanın yaraları iyileştirmediğini, yaraları kaşımak yerine onlara merhem sürmek gerektiğine inanıyorum. Sanat ta bunu gerçekleştirmenin en iyi yolu. Acıları yarıştırmak yerine sevgiyi yarıştırmanın daha önemli olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden sevgi üzerine bir film yaptım. Biz o insanlarla 100 yıllar boyunca aynı topraklarda yaşadık. Sonra bir takım güçler kendi amaçları için bizleri karıştırdılar. Bunun neticesi olarak Ermenilerin tehcir edilme durumu söz konusu oldu. Ben filmde bu tehcirin nasıl bir şey olduğu, ne niyetle yapıldığı ve yapılırken neler yaşandığını anlatmak istedim. İnsanların yolda başlarına neler gelebileceğini Katırcı Salim üzerinden anlattım ki, insanların gerçek bir hikayeyi seyredip, o hikaye yoluyla olan bitenden haberdar olmasını istedim. O dönemde Osmanlı her cephede bir çok devletle savaş halinde. Anadolu terk edilmiş ve savunmasız bir durumda. Ortada bir kaos ortamı var ve böyle bir dönemde gerçekleştirilen tehciri ve Katırcı Salim’in hikayesinde anlattım.” diye belirtti.
Ayşe Gül Ayanoğlu
dikGAZETE.com