İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İstanbul İl Başkanlığınca Yenikapı'da düzenlenen iftar programında konuştu.
Erdoğan, "Bizler bugüne kadar hep kararlı yürüdük ama planlı yürüdük. Bundan sonra da hem kararlı hem planlı yürüyeceğiz ve bizler bu planlamalarımızı başarılı bir şekilde yapacak belli bir sürede çalışan bir parti değil, tam aksine sürekli çalışan, devamlılık arz eden çalışmalarla inşallah İstanbul'umuzu 16 Nisan'da olduğu gibi değil, biz onun çok çok fevkinde bir netice ile buluşturmamız lazım. Çünkü bize 50'nin altında oranlar yakışmaz. İstanbul 50'nin çok çok üstünde oranlarla Türkiye'nin kaderini değiştirecek ilimizdir, buna inanıyorum." ifadelerini kullandı.
"2019'a kadar olan yol haritamızı hep beraber çıkaracağız." diyen Erdoğan, "Şu anda yapacağımız çalışmalarla inşallah 2017'nin sonuna kadar ana kademeler, yani il teşkilatlarımızın, ilçe teşkilatlarımızın, bunun yanında Türkiye geneline hitap ediyorum şu anda, belde teşkilatlarımızın ki, 5 binin üzerinde, onların de seçimlerini yapmak suretiyle bir hücre yenilenmesini sağlamamız lazım. Çünkü bir metal eskimesi var, bunu atmamız lazım. Bunu başardığımız andan itibaren de yoğun bir çalışmayla 2019'a farklı girmemiz lazım. 'Nasıl olsa olur.' Biz öyle bakmayacağız. Biz büyük düşüneceğiz ve hedefe de öyle yürüyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, şöyle devam etti: "Bu çalışmalarda rehavet bize yakışmaz. Bizi şu anda taklit edenler mesafe alıyor, onun için taklit edilen olmak güzel de ama taklit edilen için asla. Onun için çok çalışacağız. Zira önümüzde çok zorlu bir süreç var. 2019 seçimleri ülkemizin geleceği ve kazanımlarımızın korunması açısından bir dönüm noktası olacaktır. Bu kritik dönemi en iyi hasar tespitimizi yaptıktan sonra eksikliklerimi tamamlayarak yolumuza devam etmeliyiz."
Erdoğan, bölgede ve dünyanın birçok bölgesinde birçok Müslüman'ın bir tas çorbaya, sükunete, huzura hasret bir şekilde ramazan ayını geçirdiklerine dikkati çekti.
Yemen, Afganistan, Arakan, Filistin, Libya, Somali'deki Müslümanların kimi zaman açlıkla, terörle, kimi zaman baskı, zulüm ve şiddetle bu ramazanı yaşamaya çalıştıklarına dikkati çeken Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İftar sevincimiz de sahur huzurumuz da kardeşlerimizin yürek dağlayan feryatları karşısında buruklaşıyor. Ne yazık ki ramazanın temsil ettiği değerler hayatımıza yeteri kadar nüfuz etmiyor, edemiyor. Yardımlaşmaya, dayanışmaya, aramızdaki küslükleri, kırgınlıkları çözmeye yoğunlaşmamız gereken bir ayda maalesef yeni krizlerin, yeni gerilimlerin haberlerini alıyoruz. Üzülerek ifade ediyorum; son günlerde Körfez bölgesindeki kardeş ülkeler arasında yükselen tansiyon tüm Müslümanların ramazan sevincine gölge düşürmüştür. İslam dünyasının birçok sorunla, sıkıntıyla boğuştuğu bir dönemde buna yenilerinin eklenmesi yanlıştır. Bölgemizin geleceğine dair planların, kirli hesapların devreye alındığı bir süreçte enerjimizi kendi iç meselelerimizde tüketmek, kıt kaynaklarımızı boşa harcamak asla doğru değildir. Şu gerçeğin herkes tarafından bilinmesi gerekiyor; buradan tüm Körfez'deki kardeşlerime sesleniyorum, liderler ve Körfez halkı sizlere sesleniyorum, kardeş kavgasının kazananı olmaz, iftiralarla bir yere varılmaz. Böyle bir kavganın kazanan tarafı bölgemizdeki istikrarsızlıktan, gerilimlerden, kan ve göz yaşından beslenen odaklar olacaktır. Nitekim kriz simsarları daha hadisenin ilk anlarından itibaren bu konudaki mutluluklarını dile getirmekten çekinmediler."
"Her türlü desteği vermeye devam edeceğiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müslüman'ın, basiret ve feraset sahibi insan olduğunu kaydederek, şunları aktardı:
"Müslüman, bir ısırıldığı delikten ikinci kez ısırılmayacak kadar akıllı insandır. Bizim müminlere has ****niyi öne çıkartarak, bu tezgahı bozmamız kaos tacirlerinin heveslerini kursaklarında bırakmamız gerekiyor. Türkiye'de darbe girişimi olduğu zaman Körfez'de kimlerin buna sevindiğini çok iyi biliyoruz. Birilerinin istihbarat örgütleri varsa bizim de istihbarat örgütümüz var. Kimlerin o geceyi nasıl geçirdiklerini çok iyi biliyoruz. Türkiye'de ne oldu, ne oluyor, bitti mi, gidiyor mu, darbe neticeye ulaştı mı ulaşıyor mu, bunu takip edenleri çok iyi biliyoruz. Nasıl paralar harcandığını çok iyi biliyoruz. Şimdi biz aç veya susuz, veyahut da Katar'daki kardeşlerimizin yanında olmak, onlara gıda yardımında bulunmak, onlara gıda ihraç etmek, ilaç vesaire ihraç etmekten dolayı rahatsız olanlar var. Kusura bakmayın. Biz Katar'a her türlü desteği vermeye devam edeceğiz. İki, savunma sanayisiyle ilgili biz Katar'la anlaşmayı bugün yapmadık ki. Katar ile bu anlaşmayı yapmamız iki, üç yıllık bir süreçtir ve o günden bugüne Parlamento'muzdan bunu yeni geçirme durumunda kaldık. Şimdi ben sesleniyorum Körfez'deki dostlarımıza. Amerika'nın Katar'daki üssü sizi niye rahatsız etmiyor? Orada başka ülkelerin üsleri de var, onlar sizi niye rahatsız etmiyor? Kaldı ki rahatsız olduğunu söyleyenlere de benim teklifim oldu. 'Biz sizlerde de üs kurabiliriz.' dedik. Bana o zaman 'Bir değerlendirelim.' dediler. Şimdi bunlar rahatsız oluyorlar. Parlamento'da büyük bir oy çoğunluğuyla bunun onanmasından dolayı onay verenlere, özellikle milletim adına teşekkür ediyorum. Çünkü biz mazlumun yanında olmaya devam edeceğiz."
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'un bu akşam yaptığı açıklamaya değinen Erdoğan, "Bu akşam Amerikan Dışişleri Bakanı bir açıklama yaptı, Tillerson... Özellikle süreci hafifletmek gibi, bu ambargoyu düşürmek gibi... Böyle bir açıklaması oldu. Ben diyorum ki bu tamamen kaldırılmalı, kardeşler arasında bu olmamalı. Özellikle Suudi yönetimine bir ricam var: Siz Körfezin en büyüğüsünüz, en güçlüsüsünüz, biz size hadimü'l haremeyn iş-şerifeyn dedik. Siz düşmanlıkları değil, özellikle siz orada kardeşliğin baş tacı olmalısınız, onları bir araya getirmelisiniz ve Suudi Arabistan'a da hadimü'l-haremeyn iş- şerifeyn olarak yakışır diyorum, bunu yapması lazım ve bunu da bekliyoruz. Bu da bizim hakkımızdır." dedi.
"Katar'ın teröre destek verdiğine şahit olmadım"
Bu kavgalardan, Müslüman'ın Müslüman'ı kırmasından bıktıklarını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Suriye'de olanlar ortada. Irak'ta olanlar ortada. Bunların yayılması, ne fayda getiriyor? Yemen'de olanlar ortada, Afganistan ortada, Arakan ortada, Myanmar ortada, bunlar bize ne kazandırdı ki hala buradan da bir şeyler bekliyoruz? Süratle bunun giderilmesi lazım. Her gün yeni bir haber. Katar'da çeşitli hizmetlerle ilgili kurulmuş olan vakıfları terör örgütü olarak ilan ediyorlar. Olmaz böyle bir şey, olmaz böyle bir şey. O vakıfları ben de tanıyorum ve ben de biliyorum. Katar'ın bugüne kadar teröre destek verdiğine ben şahit olmadım.
Şurada son bir iki haftaya kadar bu kadar iyi münasebetleri olan Körfez ülkelerine şimdi ne oldu da dost, Körfez'deki bu kardeşlerini terör ülkesi olarak ilan ediyorlar? Anlamak mümkün değil. Kusura bakmasınlar, biz, Katarlı kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız. Bize ne görev düşüyorsa Hak yolunda bizler desteğimizi vermeye devam edeceğiz ama şunu da söyleyeyim, bizim güzel bir sözümüz var ya 'Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste'... 'Efendim Katar, küçük bir ülke...', 'Eğer bir yanlış yaparsanız şöyle yaparız ha'... Öyle değil. Ayeti kerime çok açık net ortada. Ne diyor Rabbimiz, 'Biz nice az inanmış toplulukları inanmamış kalabalıkların üzerine galip kıldık.' Ortada bu var. Öyleyse biz buradan gücümüzü alarak bu yolumuza yürüyeceğiz. Yeni acıların yaşanmasına, bölge halkına yeni külfetlerin yüklenmesine müsaade etmemeliyiz. Türkiye olarak daima coğrafyamızda istikrarın, güvenliğin, barış ve huzurun korunmasından yana olduk. Hiçbir ayrım yapmadan kardeşlerimiz arasındaki pürüzleri gidermenin, onların müşterek menfaatlerde buluşturmanın mücadelesini verdik. Bugün de aynı gayeyle hareket ediyoruz. Çünkü biz, özellikle şu ilahi emre itibar etmiş insanlarız, o da nedir? Hucurat Suresi'nde Rabbimiz ne buyuruyor? 'Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup düzeltin.' diyerek bize böylesi bir meselede nasıl davranmamız gerektiğini gösteriyor. İşte bu anlayışla Katar krizini çözüme kavuşturmak, kardeşlerimizi ortak bir paydada buluşturmak için yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyoruz. 13'ün üzerinde devlet ve hükümet başkanıyla görüştüm, Dışişleri Bakanımız, ilgili bürokratlarımız ve yakın mesai arkadaşlarım da muhataplarıyla görüşmeler gerçekleştirdiler. İnşallah kısa sürede bu temasların meyvelerini toplayacağımıza inanıyorum. En fazla bizim canımızı yakan, en çok Müslümanlara zarar veren terör örgütlerini ortadan kaldırmanın yolu, ihtilaf değil ittifaktır. Peygamber Efendimizin buyurduğu gibi, birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır."
"Ambargo tamamen kaldırılmalı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'un açıklamalarına ilişkin, "Bu akşam Amerikan Dışişleri Bakanı bir açıklama yaptı, Tillerson... Özellikle süreci hafifletmek gibi, bu ambargoyu düşürmek gibi... Böyle bir açıklaması oldu. Ben diyorum ki bu tamamen kaldırılmalı, kardeşler arasında bu olmamalı. Özellikle Suudi yönetimine bir ricam var: Siz körfezin en büyüğüsünüz, en güçlüsüsünüz, biz size hadimü'l haremeyn iş-şerifeyn dedik. Siz düşmanlıkları değil, özellikle siz orada kardeşliğin baş tacı olmalısınız, onları bir araya getirmelisiniz ve Suudi Arabistan'a da hadimü'l-haremeyn iş- şerifeyn olarak yakışır diyorum, bunu yapması lazım ve bunu da bekliyoruz. Bu da bizim hakkımızdır." dedi.
Katar'la yapılan anlaşmanın 2-3 yıllık bir süreç olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Savunma sanayiyle ilgili biz Katar'la anlaşmayı bugün yapmadık ki, Katar'la bizim bu anlaşmayı yapmamız 2-3 yıllık bir süreçtir ve o günden bugüne Parlamento'muzdan bunu yeni geçirme durumunda kaldık. Şimdi ben sesleniyorum Körfez'deki dostlarımıza, Amerika'nın Katar'daki üssü sizi niye rahatsız etmiyor? Orada başka ülkelerin üsleri de var onlar sizi niye rahatsız etmiyor?" şeklinde konuştu.
Muhabir: Hanife Sevinç,Etem Geylan,Emrah Güney