Katar'ın Ankara Büyükelçisi Salim Mübarek Al Şafi, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Mısır'ın ülkesine uyguladığı ambargo sorununun çözülebilmesi için bu ülkelerin tutumlarını gözden geçirmesi ve yanlış iddialarından vazgeçmesi gerektiğini belirtti.
Büyükelçi Şafi, 2017'den bu yana Katar'a uygulanan ambargo ve ülkesinin başta Türkiye olmak üzere ABD, Suudi Arabistan, İran ile ikili ilişkileri hakkında AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Şafi, Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır'ın, 2 yıldır ülkesine uyguladığı haksız ambargonun, yanlış iddialar, sağlam olmayan argümanlar ve mesnetsiz gerekçelere dayandığını belirterek ambargo uygulayan devletlerin tutumları ve bu konudaki resmi açıklamalarının da çelişkili olduğunu söyledi.
Katar'a uygulanan ambargonun nedenlerinden biri olarak "Katar'ın terörü desteklediği ve finanse ettiği" iddiasının ortaya atıldığını hatırlatan Şafi, buna karşılık geçen yıl ülkesinin iki kez Suudi Arabistan'da yapılan terör ve terörün finansmanıyla mücadele çalıştayına davet edildiğini vurguladı.
Şafi, iki çalıştayın ortak açıklamasında da Katar'ın bu alandaki başarılarına övgü yapıldığının altını çizerek bu durumun ambargo uygulayan devletlerin iddialarıyla bariz şekilde çeliştiğini kaydetti.
Katar'a ambargo uygulayan ülkelerin, kendilerindeki kusurlarla bir başkasını itham ettikleri değerlendirmesinde bulunan Şafi, şu ifadeleri kullandı:
"Nitekim hepimiz siyasi deprem yaratan 11 Eylül saldırılarındaki mühendislerin Suudi Arabistan, Mısır ve BAE vatandaşları olduğunu biliyoruz. Bu gerçek, o günden bugüne bölgede teröristleri kimin yetiştirdiği sorusunu sordurmaz mı? Özellikle de Yemen, Suriye, Libya ve Sudan'da komplo ve entrikalar düzenlemeleri, bu ülkelerin birliğini dağıtmaları ve bu halkların isteklerini baltaladıkları göz önünde bulundurulduğu zaman."
Şafi, ülkesine uygulanan ambargonun siyasi mesele olmaktan çıktığına işaret ederek ambargo uygulayan devletlerin planlarının, Katar'da yaşayanları hedef aldığına, meşru ve insani olmadığına dikkati çekti. Şafi, "Bu, Birleşmiş Milletler (BM) anlaşmalarının, insan haklarının ve uluslararası kanunların açık ihlalidir." dedi.
Söz konusu ambargoyu "ihanet" olarak niteleyen ve bu ihanetin yol açtığı yaraya rağmen, Katar'ın diyalog ve uzlaşı için daima açık kapı bıraktığını belirten Şafi, Katar'ın, Körfez ülkelerinin birliği ve bölgeyi tehdit eden meydan okumalara karşı koymak için kritik konumda olduğunu vurguladı.
Şafi, ülkesinin yer aldığı tüm uluslararası konferans ve etkinliklerde anlaşmazlıkların ve görüş ayrılıklarının çözümünde diplomasinin önemine vurgu yaptığını bildirdi.
Büyükelçi Şafi, ülkesinin abluka sürecinde izlediği diplomasiyle ilgili şunları kaydetti:
"Katar polemiklerle meşgul olmak yerine, ambargo uygulayan devletlere cevabını diplomatik başarılarıyla verdi. Büyük devletlerle ekonomi, yatırım ve askeri alanlarda anlaşmalara imza attı. Katar, hırslı vizyonunu sürdürürken, ekonomisini güçlendirerek ve çeşitlendirerek, yatırım girişimlerine kolaylık sağlayarak, dünyanın çeşitli yerlerinde kültürel, eğitim ve insani projelerini ortaya çıkararak, sporda başarılar elde ederek yumuşak diplomasisini uyguladı."
"Ambargo uygulayan devletler yanlış iddialarından vazgeçmeli"Büyükelçi Şafi, Katar'ın bu ambargodan çok daha güçlü çıktığını fakat toplumsal sorunların devam ettiğini belirterek "Nitekim çok sayıda vatandaşımız, akrabalarının ve iş yatırımlarının bulunduğu, eğitimine başladığı ülkelere giriş yasağına maruz kalıyor. Hac ve umre ibadetlerini yerine getiremiyor." ifadelerini kullandı.
Ambargonun üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen, çözüm arayışı söylemlerine karşılık sahadaki gelişmelerin bunun tam tersini gösterdiğine dikkati çeken Şafi, "Bu sorunun çözülmesi için ambargo uygulayan devletlerin tutumlarını gözden geçirmeleri ve yanlış iddialarından vazgeçmeleri gerekiyor. Katar devleti, Körfez krizinin çözümü için ülkelerin iç işlerine karışmama esasına dayalı, ülkelerin egemenliklerine, siyasi bağımsızlıklarına saygı duyan kapsayıcı bir çözüme inanıyor." diye konuştu.
"Katar'a uygulanan haksız ambargoya değinilmedi"Şafi, ülkesine uygulanan ambargonun devam etmesine rağmen Katar'ın geçen ay Suudi Arabistan'daki Arap Birliği ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) zirvelerine katılım göstermesiyle verilmek istenen mesajın ne olduğu sorusuna, bölgedeki gerginliklerin, taraflar arasında dengeli ve olgun yakınlaşmayı gerektirdiği yanıtı verdi.
Büyükelçi Şafi, "Körfez ülkeleri arasındaki anlaşmazlıklara rağmen, Katar her zaman bölgenin çıkarlarını önde tutuyor. Katar'ın bu toplantıya katılımı da ortak Arap ve İslami çalışmalara her zaman verdiği destek, bölgenin güvenlik ve istikrarına duyarlılık ve halkların çıkarına hizmet etmeye bağlılığından kaynaklanmaktadır." diye konuştu.
Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz'den toplantıya katılım daveti alan Katar Emiri Al Sani'nin toplantıda yer almamasının nedeninin sorulması üzerine Şafi, Al Sani'nin bölgede güvenlik ve barışı sağlamayı amaçlayan tüm girişimlerde daima hazır bulunduğunu ve bu konuda çok aktif olduğunu vurguladı.
Şafi, Katar'ın bu zirveye, Al Sani'nin bölgedeki gerginliği azaltacak tüm girişimlere duyarlılığıyla başbakan düzeyinde katılım sağladığını hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ancak bu zirvelerin bize ambargo uygulayan devletin topraklarında düzenlendiğini unutmamalıyız. Ortak sonuç bildirgelerinde Katar'a uygulanan haksız ambargoya değinilmedi. Toplanan ülkelerin, diğer ülkelerin ortaya çıkardığı zorluklara değinmek yerine, 'evin içini güçlendirmek ve birlik için çalışması' daha evla olurdu. Bölgeye barış getirme yönünde samimi bir niyet olsaydı, Katar şu ana kadar kuşatma altında olmazdı. Ancak niyetlerinde herhangi bir samimiyet göremedik. Akrabalık, dil ve din bağlarıyla bağlandığı komşusuna ambargo uygarlarken, nasıl aynı zamanda dayanışma ve birlik çağrısında bulunan toplantıya davet eder?"
"Zirvede bilinçli şekilde ambargo krizi yok sayıldı"Büyükelçi Şafi, Katar'ın, İslam İşbirliği Zirvesi (İİT) açıklamasıyla ilgili herhangi bir çekincelerinin olmadığını ancak Mekke'deki Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ve Arap Birliğinin kapanış bildirilerini kınadıklarını belirtti.
Körfez zirvesinin, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ve üyelerinin birlikteliğinden ve birbirlerine kenetlenme gücünden bahsetmesinin gerçeklikten uzak olduğunu vurgulayan Şafi, zirvenin, bilinçli şekilde ambargo krizini yok saydığının altını çizdi.
Şafi, sözlerine şöyle devam etti:
"Katar üç ülkeden acımasız bir ambargoya maruz kalırken, Körfez'in birliğinden bahsetmek mümkün olabilir mi? Nasıl olur da bildiri ambargoyu görmezden gelir? Ayrıca bildiriler, coğrafi yakınlığı hesaba katmadan, bölgedeki durumun hassasiyetini göz önünde bulundurmadan, İran'la orta yollu çözümlere yer vermeden veya diyalog kanallarını açma olasılığına atıfta bulunmadan ABD'nin İran politikasını benimsedi."
Şafi ayrıca Libya ve Suriye'de yaşanan gelişmeler başta olmak üzere Arap dünyasının sorunlarının bildiride göz ardı edildiğini kaydetti.
Öte yandan, bu tür ortak açıklamaların genellikle tüm ülkelerle istişare içinde yayımladığını ancak bunun gerçekleşmediğine işaret eden Şafi, söz konusu nedenler göz önünde bulundurulduğunda Katar'ın, dış politikasının ana hatlarına aykırı olduğu için bildirilerle ilgili çekinceleri olduğunu belirtti.
Şafi, "Unutmamız gereken bir diğer mesele de asıl sebebi El-Fuceyra bombalamalarını kınamak olan bu zirveler, ambargo uygulayan devletlerin politikalarındaki çifte standardı ortaya koyuyor çünkü bazı Körfez ülkelerinin yardımına koşulurken, Katar'a uygulanan haksız ve zalim ambargo göz ardı ediliyor." dedi. Şafi, bu durumun da barış ve ilişkilerin normalleşmesi için gereken asıl niyetin bulunmadığını gösterdiğini söyledi.
"İran-ABD geriliminin düşürülmesi bölgede olumlu etki uyandıracak"Şafi, Katar ile ABD arasındaki ilişkilere değinerek ülkesinin ABD ile ortaklığının stratejik ve uzun vadeli olduğuna vurgu yaptı. İran konusuna ilişkin ise Şafi, İran'ın bölgedeki bazı politikaları konusundaki çekinceleri bir yana, İran'ın kuşatma sırasında Katar'ın yanında olduğunu ve bütün çıkış kapılarını ülkesine açtığını bildirdi.
Büyükelçi Şafi, "Kuşkusuz, İran ile ABD arasındaki gerilimin azaltılması, bir bütün olarak bölgenin güvenliği ve istikrarı üzerinde olumlu etki oluşturacaktır. Başka bir savaşın olmasını istemiyoruz bilakis bölgeyi tahrip eden ve insanlara yüksek maliyetler ödeten savaşları sonlandırmak için çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
"Türkiye-Katar ilişkileri bir model haline gelmiştir"Büyükelçi Şafi, ülkesi ile Türkiye arasındaki ilişkilerin sadece uluslararası diplomatik ilişki kurallarına bağlı olmadığını, aynı zamanda daha iyi bir dünya inşa etmek, Müslüman ve üçüncü dünya ülkelerinin krizleriyle yüzleşmek için iyi niyet bağlarıyla bağlı olduğunu kaydetti.
Şafi, "Katar-Türkiye ilişkileri, özellikle dış politika düzeyinde daha şeffaf ve uyuma doğru ilerliyor çünkü her iki ülke de sorun yaratma değil, sorunlara çözüm bulma konusunda titiz davranıyor. Dolayısıyla Türk-Katar ilişkileri, her zaman doğrunun, adaletin ve insan haklarının yanında sağlam temellere dayanan ilişkiler için bir model haline gelmiştir." ifadelerine yer verdi.
İki ülke yetkilileri arasındaki ziyaretlerin yıl boyunca her düzeyde devam ettiğini söyleyen Şafi, Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komitenin 5. toplantısının bu yılın sonunda devlet başkanlarının huzurunda yapılmasının öngörüldüğü bilgisini paylaştı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com