Sarıgül, kitabında Anadolu’daki yüzlerce yıllık birikimi taşıyan el yapımı mücevherat ustalarının, küreselleşme karşısındaki mücadelesini ve yenilgisini bilimsel verilere dayandırarak gözler önüne seriyor.
"Kültürel geçmişimizi oluşturan temel ögelerden birisi estetiktir" diyen Sarıgül, "Geçmişin kültürel hazinesi olarak adlandırılan anıtlar, mimari yapılar, resimler, heykeller, mutfak eşyaları, kent tasarımları ve mücevherler çekiciliklerini eski olmaktan değil, estetik ve özgün birer sanat yapıtı olmalarından alırlar. Tümünde estetik, kültürel farklılıkla birleşmiş ve ortaya başka hiçbir yapıta benzemeyen bir sentez çıkmıştır" diyor.
"KİŞİYE ÖZEL ÜRETİM HIZLA GERİLEMEKTEDİR"
Küreselleşmenin gelişmesi ve teknolojideki hızlı ilerlemenin sonucu olarak hazır yapımın yaygınlaşması, kültürel farklılıkların azalmasına ve estetiğin tek tipleşmesine yol açtığını söyleyen Sarıgül, "Ürünlerin üretim maliyetleri düşer ve kitlesel erişime olanak sağlarken, biriciklikleri de yitmeye yüz tutmuştur. Yeni dönemin ürünleri tamamıyla cam giydirilmiş binalar, ızgara planlı kent tasarımları, endüstriyel mutfak eşyaları, soyut resimler ve heykeller ile fabrikasyon mücevherlerdir. Bu ürünler göreceli olarak coğrafyadan, farklı kültürel geçmişlerden ve etnik farklılıklardan soyutlanmış görünmektedir. Küresel tüketim için gerçekleştirilen kitlesel üretim ve evrensel tasarımlar karşısında, çeşitlilik ve kişiye özel üretim hızla gerilemektedir" dedi.
Tüm bu kültürel ögeler arasında, aile işi olması nedeniyle, mücevherdeki dönüşümü daha yakından izleme şansı elde ettiğini söyleyen Sarıgül, konuşmasına şöyle devam etti, "Mücevher tasarımları hızla değişiyor, eskinin komplike ve çok ince işlenmiş zarif yapıtları, daha yalın ve yuvarlak hatlı yapıtlarla yer değiştiriyor, büyük sermayeli yerli şirketlerin mücevher işine girişiyle birlikte mücevher, orta sınıfların da erişebildiği bir ürüne dönüşüyor, Çin’in mücevher kesiminde ve mıhlamasında makineleşmesiyle birlikte, daha “ready made” (seri üretim,) bir yapıya evriliyordu. Tasarımların gerilemesindeki temel etken, ilerleyen teknoloji ve bilgisayar desteği ile; kesimlerin merkezi atölyelerde çok adetli olarak yapılması gibi görünüyordu. Böylelikle birim başına üretim maliyeti düşüyor, dolayısıyla bu ürünler tüketicilere de daha uygun fiyatlarla sunuluyordu. Bu da yerel üretimlerin, küresel üretimlere oranla fiyat rekabeti yapmalarını olanaksızlaştırıyor ve böylece yerel tasarımları piyasadan çekiyordu. Oysa kültürel çeşitliliği ve farklı estetik değerleri yerel tasarımlar üretiyordu. Sonuç mücevher tasarımlarının sanatsallığının gerilemesi oldu."
"TÜRKİYE’DEKİ MÜCEVHER TASARIMI KAPALIÇARŞI ODAKLI"
Bir antropolog/sosyolog olarak, bu durumun Türkiye’deki gelişimini bilimsel olarak incelemeye karar verdiğini ifade eden Sarıgül, "Türkiye’deki mücevher tasarımı Kapalıçarşı odaklı gerçekleşmekte. Tasarımcılar ise genel olarak Ermeni kökenli sanatçılardan oluşmakta. İki yıllık bir süre boyunca yaklaşık her hafta Kapalıçarşı’daki el yapımı mücevher atölyelerini ziyaret ettim. Üretim şartlarını, üreticileri, ustaları, kalfaları, çırakları antropolojik yöntemlerle gözlemledim, onlarla sohbetler ve anketler gerçekleştirdim. Röportajlar yaptım, fotoğraflar çektim, gelişimlerini raporladım" şeklinde konuştu.
"YÜZLERCE YILLIK BİRİKİM, KENDİSİNİ AKTARACAK YENİ DİMAĞLAR ARIYOR FAKAT…"
Sarıgül, çalışmalarının sonucunu ise şu sözlerle anlattı, "Kapalıçarşı’daki el yapımı mücevher ustalarının, sermaye odaklı üretim yapan mücevher üreticileri karşısında fiyat rekabetine girişemediklerini, ürettikleri sanatsal tasarımlarını yetersiz sermayeleri yüzünden duyuramadıklarını, uluslararası fuarlara katılamadıklarını, yurt içinde pazarlayamadıklarını, müşteri ilgisini uyandıracak şekilde paketleyerek birer piyasa ürünü olarak konumlandıramadıklarını bulguladım. Sanatçı bakış açısı ile işadamı bakış açılarının bir araya gelmediği bu mücevher üreticileri, Türkiye’nin bir dönemler taklit ürün üretme sevdasının da yaraladığı bir zümre olarak, bugün sanatlarının sonuna gelmiş gibi görünüyorlar. Kapalıçarşı’nın mücevher ustaları, ekonomik kazançlarındaki gerileme nedeniyle artık el yapımı mücevher üretmek isteyen çıraklar da bulamıyorlar. Yüzlerce yıllık birikim, kendisini aktaracak yeni dimağlar arıyor fakat onlara kavuşamıyor. Türkiye’nin önemli bir kültürel zenginliğinin son temsilcileri olan Kapalıçarşı’daki el yapımı mücevher ustaları, kendileriyle birlikte, mesleklerini de tarihin tamamlanmış sayfaları arasına kapatıyor."
Sarıgül, son olarak "Bir Dönüşüm Hikâyesi - El Yapımı Mücevherat Ustaları" adlı kitabın devamının gelmeyeceğini belirterek bir sonraki kitabının popüler kültürün günümüzdeki etkisi üzerine olacağını söyledi.
ÇİLER ÖZCEYLAN - HÜSEYİN ÇAKMAK
Kaynak: IHA
dikGAZETE.com