KONYA (AA) - Metin Bolat - Konya'da kolundaki uyuşma nedeniyle başvurduğu hastanede efor testi sırasında bayılan ve kalp krizi geçirdiği belirlenen 42 yaşındaki Arif Renkyorgancı, yaşadıklarının "şakadan ibaret olduğunu düşünüp" ameliyat olmayı reddetti. Eşinin ve doktorlarının ısrarı üzerine bir gün sonra ameliyat masasına yatan Renkyorgancı'nın tümü tıkalı kalp damarları değiştirildi.
Renkyorgancı, zaman zaman kolunda oluşan hafif uyuşma nedeniyle eşi 41 yaşındaki Saliha Renkyorgancı'nın ısrarı üzerine Selçuk Üniversitesi (SÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi'ne başvurdu.
Randevusuna gelmeyen başka bir hastanın yerine bildirilenden bir saat önce efor testine giren Renkyorgancı, bilincini kaybedip yere yığılınca kalp krizi geçirdiği anlaşıldı ancak ikna edilemedi. Sorumluluğu üzerine alarak evine dönen hasta, doktorların ve eşinin ısrarı üzerine geçirdiği ameliyat sonrası yaşama tutundu.
Hastaneden kaçmaya çalıştı
Yaşadıklarını AA muhabiri ile paylaşan Renkyorgancı, normal yaşamını sürdürürken, hastaneye adım attıktan sonra her şeyin birden değiştiğini söyledi.
Yemesinde, içmesinde, hareketlerinde hiçbir sıkıntısı bulunmadığını ancak hafif bir kol uyuşması nedeniyle başvurduğu hastanede kalbindeki damarların tıkalı olduğunu öğrendiğini dile getiren Renkyorgancı, şunları kaydetti:
"Efor testi yapıldığı sırada bayıldım ve sonrası adeta bir rüya. Kendime geldiğimde her şeyin şaka olduğunu düşündüm. Kalp krizi geçirdiğime inanmadım. Hatta o gün hastaneden kaçmaya bile çalıştım. 'Sen bombasın, seni bırakamayız' dediler. Tüm sorumluluğu üzerime aldığıma dair imza atıp hastaneden ayrıldım. Bir gün sonra eşimin ve doktorlarımın ısrarı üzerine ameliyata razı olup yeniden hastaneye döndüm. Hala yaşadıklarım sanki bir rüya, inanamıyorum. Ben sağlıklı bir insandım. 'Böyle bir şey mümkün değil, hastaneden gitmek istiyorum' dedim."
Sağlığına kavuştuğu için yaşadığı mutluluğu ifade eden Renkyorgancı, "Biraz geç kalmış olsaydım ya da hastanede değil de başka bir yerde kalp krizi geçirseydim belki de şu an yaşamıyordum. Kimse gençliğine güvenip, 'ben kalp krizi geçirmem' demesin. Herkese tavsiyem, sigarayı bırakmaları. 42 yaşındayım. Henüz bu yaşımda ağır şeyler kaldıramayacağım, her şeye dikkat edeceğim. Bana 'sağlıklıydın sana ne oldu?' diyorlar. Kendim inanamadım ki insanlar nasıl inansın." diye konuştu.
Renkyorgancı, doktorlarının kendisini yaşatmak için verdikleri mücadeleye yakından şahit olduğunu belirterek, teşekkür etti.
Saliha Renkyorgancı da eşinin yaşamasının adeta "mucize" olarak değerlendirildiğine vurgu yaptı.
"Genç ve sigara içen bir hasta"
SÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öç ise kendilerine getirildiğinde hastanın durumunun çok kötü olduğunu söyledi.
"Kalbin tüm damarları tıkalıydı. Genç ve sigara içen bir hasta. Her an kaybedilebilecek olan hastanın, muayene için geldiği hastanede hayata dönmüş olması bizi de çok mutlu etti." ifadelerini kullanan Öç, koroner baypas ameliyatı ile damarları değiştirdiklerini ifade etti.
Kalp rahatsızlığının genç hastalarda da görülebileceğine dikkati çeken Öç, "Kalp krizi genetik olabilir. Ailesinde kalp krizi geçirmiş olanlar mutlaka düzenli kontrol yaptırmalı. Sigara kesinlikle içilmemelidir." şeklinde konuştu.
Renkyorgancı, zaman zaman kolunda oluşan hafif uyuşma nedeniyle eşi 41 yaşındaki Saliha Renkyorgancı'nın ısrarı üzerine Selçuk Üniversitesi (SÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi'ne başvurdu.
Randevusuna gelmeyen başka bir hastanın yerine bildirilenden bir saat önce efor testine giren Renkyorgancı, bilincini kaybedip yere yığılınca kalp krizi geçirdiği anlaşıldı ancak ikna edilemedi. Sorumluluğu üzerine alarak evine dönen hasta, doktorların ve eşinin ısrarı üzerine geçirdiği ameliyat sonrası yaşama tutundu.
Hastaneden kaçmaya çalıştı
Yaşadıklarını AA muhabiri ile paylaşan Renkyorgancı, normal yaşamını sürdürürken, hastaneye adım attıktan sonra her şeyin birden değiştiğini söyledi.
Yemesinde, içmesinde, hareketlerinde hiçbir sıkıntısı bulunmadığını ancak hafif bir kol uyuşması nedeniyle başvurduğu hastanede kalbindeki damarların tıkalı olduğunu öğrendiğini dile getiren Renkyorgancı, şunları kaydetti:
"Efor testi yapıldığı sırada bayıldım ve sonrası adeta bir rüya. Kendime geldiğimde her şeyin şaka olduğunu düşündüm. Kalp krizi geçirdiğime inanmadım. Hatta o gün hastaneden kaçmaya bile çalıştım. 'Sen bombasın, seni bırakamayız' dediler. Tüm sorumluluğu üzerime aldığıma dair imza atıp hastaneden ayrıldım. Bir gün sonra eşimin ve doktorlarımın ısrarı üzerine ameliyata razı olup yeniden hastaneye döndüm. Hala yaşadıklarım sanki bir rüya, inanamıyorum. Ben sağlıklı bir insandım. 'Böyle bir şey mümkün değil, hastaneden gitmek istiyorum' dedim."
Sağlığına kavuştuğu için yaşadığı mutluluğu ifade eden Renkyorgancı, "Biraz geç kalmış olsaydım ya da hastanede değil de başka bir yerde kalp krizi geçirseydim belki de şu an yaşamıyordum. Kimse gençliğine güvenip, 'ben kalp krizi geçirmem' demesin. Herkese tavsiyem, sigarayı bırakmaları. 42 yaşındayım. Henüz bu yaşımda ağır şeyler kaldıramayacağım, her şeye dikkat edeceğim. Bana 'sağlıklıydın sana ne oldu?' diyorlar. Kendim inanamadım ki insanlar nasıl inansın." diye konuştu.
Renkyorgancı, doktorlarının kendisini yaşatmak için verdikleri mücadeleye yakından şahit olduğunu belirterek, teşekkür etti.
Saliha Renkyorgancı da eşinin yaşamasının adeta "mucize" olarak değerlendirildiğine vurgu yaptı.
"Genç ve sigara içen bir hasta"
SÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öç ise kendilerine getirildiğinde hastanın durumunun çok kötü olduğunu söyledi.
"Kalbin tüm damarları tıkalıydı. Genç ve sigara içen bir hasta. Her an kaybedilebilecek olan hastanın, muayene için geldiği hastanede hayata dönmüş olması bizi de çok mutlu etti." ifadelerini kullanan Öç, koroner baypas ameliyatı ile damarları değiştirdiklerini ifade etti.
Kalp rahatsızlığının genç hastalarda da görülebileceğine dikkati çeken Öç, "Kalp krizi genetik olabilir. Ailesinde kalp krizi geçirmiş olanlar mutlaka düzenli kontrol yaptırmalı. Sigara kesinlikle içilmemelidir." şeklinde konuştu.