15 Temmuz günü Ankara Emniyet Müdürlüğü önünde meydana gelen olaylarda darbecilerin açtığı ateş sonucu başından ve vücudundan yaralanan Gümüşhaneli gazi Mustafa Soysal (65), ülkesine sahip çıkmanın gururunu yaşıyor.
Ankara'da yaşayan ve yaz tatili dolayısıyla eşi Şahsenem (62) ve kızı Esra Soysal Doğan (28) ile memleketi Gümüşhane'nin Köse ilçesinin Oylumdere köyüne gelen Soysal, AA muhabirine, 15 Temmuz günü yaşadıklarını anlattı.
İşten eve gelip haberleri izlediğinde bir gariplik olduğunu hissettiğini, köprünün kapanması ve uçakların alçak uçuş yapmasını ilk etapta teröre karşı bir operasyon olarak değerlendirdiklerini vurgulayan Soysal, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısının ardından darbe girişimini öğrendiğini, oğlu ve damadıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine (TBMM) gitmek için evden ayrıldıklarını bildirdi.
TBMM'ye gitmek için yola çıktıklarında yolun kapalı olduğunu gördüklerini ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne yöneldiklerini belirten Soysal, Ankara Emniyet Müdürlüğü önüne geldiklerinde burada tanklarla karşılaştıklarını ifade etti.
"Yanımdakiler daha acil dedim ve onları ambulansa koyduk"
Emniyet müdürlüğü önünde tanktan vatandaşlara ateş açıldığını bildiren Soysal, şöyle devam etti:
"Emniyetin önüne geçemedik. Tanktan ateş ediyorlar ama halk yine de geri dönmüyor. İleri ileri yaklaştık. Bu arada yanımızda vurulup yere düşenler, kolundan bacağından vurulanlar oldu. Ambulanslar geliyor bir taraftan. O arada tanktan ateş açılınca ben de kafamdan yaralandım. Fazla ağır olmadığı için oradakiler beni kaldırdı. 'Seni ambulansa alalım.' dediler ama ben, "Fazla bir şeyim yok." dedim. Yanımdakiler daha acil dedim ve onları ambulansa koyduk."
Soysal, yaralı olmasına rağmen mücadeleyi bırakmadığını ve vatandaşlar birlikte tankları teslim alarak polislere verdiklerini, ardından hastaneye gittiğini ifade ederek, şöyle dedi:
"Bende yaralı olduğum için teslimin ardından hastaneye gittim. Benimle birlikte yararlananlar da oradaydılar. Doktorlar yaramızı diktiler. Vücudumda şarapnel parçaları vardı ama ben onları pek fazla önemsemedim. Üstümü çıkardıktan sonra farkına vardım ki gömlek ve atletim delinmiş, kanamalar olmuş şarapnel parçaları saplanmış. Aldırayım diye hastaneye gittim, 'Gerek yok, onlar ufak parçalar, pek bir zararı olmaz.' dediler. Başka bir nedenle hastaneye gittiğimde vücudum da şarapnel paçaları olduğu için MR'a giremedim." diye konuştu.
15 Temmuz darbe girişiminin Türkiye için karanlık bir süreç olduğunu ve verdiği mücadeleyle gurur duyduğunu anlatan Soysal, şunları kaydetti:
"15 Temmuz'un izlerini ben vücudumda taşıyorum. Şarapnel parçaları hala üzerimde. Çıkarttırmayı da düşünmüyorum, Onlar bizim onur madalyamız. Onların üzerimizde olması bizim o günkü verdiğimiz mücadelenin kanıtıdır. 15 Temmuz Türkiye'nin Kurtuluş Savaşı'ydı. Kafayı kırdırdık ama ülkeyi teslim etmedik. Irak, Libya, Suriye parçalandı. Demokrasi getireceğiz diyenler bu ülkeleri berbat etiler. Şimdi oralara bakınca ben 15 Temmuz'da ölsem de gam yemezdim. Çünkü benim ülkem ve çocuklarım var. En azından onlar kurtulmuş olacaklardı."
Gazi Soysal'ın eşi Şahsenem Soysal da eşi damadı ve oğlunun o gece darbecilere karşı sokakta direndiğini bildirerek, eşine evden ayrılışının ardından kendisine sabaha kadar ulaşamadıklarını söyledi.
Evde Kur'an-ı Kerim okuyarak ve dua ederek zaman geçirdiklerini ifade eden Soysal, "O süreçte artık insanın gözü hiçbir şeyi görmüyor. Türkiye'miz kurtulsa diye yalvarıyoruz. Eşim gitmiş, oğlum gitmiş, aklımıza gelmiyor. Türkiye'nin kurtulmasını istiyoruz. Dua ediyoruz." sözlerine yer verdi.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com