MedAmerikan Tıp Merkezi Genel Cerrahi ve Cerrahi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Can Atalay, Türkiye'deki kanser istatistik verilerine göre, tüm yaş grupları değerlendirildiğinde kadınlarda en sık görülen kanser türünün meme kanseri olduğunu belirterek, "Meme kanseri 100 bin kadının 43'ünde görülmektedir. Kadınlarda saptanan tüm kanserlerin yüzde 24,9'u meme kanseridir. Erkeklerde ise meme kanseri görülmesi çok daha nadirdir." dedi.
Prof. Dr. Atalay, Meme Kanseri Farkındalık Ayı dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, meme kanserinin yaş ilerledikçe daha fazla saptanan bir kanser türü olmasına rağmen, Türkiye'de 35-40 yaşlarında tanı konulan meme kanseri hasta sayısının gittikçe arttığını belirtti.
Resmi meme kanseri tarama programında mamografi çektirme yaşının 49'dan 40'a indirilmesinin, bu bulgunun doğruluğuna işaret ettiğini aktaran Atalay, "Meme kanserinin genç yaşta görülmeye başlamasının nedenlerini saptamak zor olmakla birlikte, toplumun beslenme alışkanlıklarının değişmesi ve kilolu bireylerin sayısının artması dikkat çekicidir." dedi.
Can Atalay, "Ülkemizdeki kanser istatistik verilerine göre, tüm yaş grupları değerlendirildiğinde kadınlarda en sık görülen kanser türü, meme kanseridir. Meme kanseri 100 bin kadının 43'ünde görülmektedir. Kadınlarda saptanan tüm kanserlerin yüzde 24,9'u meme kanseridir. Erkeklerde ise meme kanseri görülmesi çok daha nadirdir." şeklinde konuştu.
Meme kanserinin, tarama amaçlı yapılan mamografi ve meme ultrasonu gibi görüntüleme tetkiklerinde belirti vermeden saptanabileceği gibi, kişinin kendi kendine muayenesi veya doktor muayenesi sırasında da saptanabileceğini dile getiren Atalay, tanı yöntemlerine ilişkin vererek, şunları kaydetti:
"Memede hissedilen şişlikler meme kanserinin ilk belirtisi olabilmektedir. Ayrıca, meme cildinde renk ve şekil değişikliği, meme başının içe dönmesi, meme başından özellikle kanlı akıntı olması şüpheli bulgulardır. Koltuk altında ortaya çıkan şişlikler de meme kanserinin belirtisi olabilir. Kendi kendine meme muayenesi sırasında koltuk altlarının muayenesi ihmal edilmemelidir. Klinik değerlendirme ve görüntüleme yöntemlerinde meme kanserinden şüphe edildiğinde patolojik tanıyı elde etmek için seçilecek yöntem, daha sonra uygulanacak ideal cerrahi yöntemin başarısını etkilemektedir. Bu nedenle tanının, beraber çalışan radyolog ve meme cerrahı tarafından konulması önemlidir. Görüntüleme eşliğinde ince veya kalın iğne biyopsisi de tanı aşamasında sıklıkla başvurulan yöntemlerden biridir."
"Gerçek risk ancak genetik testlerle belirlenebilir"Prof. Dr. Can Atalay, Türkiye'de meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser olduğunu, son yıllarda, meme kanserinin tanı ve tedavisindeki gelişmelerin hastalar açısından yüz güldürücü sonuçlar elde edilmesini sağladığını kaydetti.
Atalay, "Tedavideki başarının artmasının temelinde, toplumdaki farkındalık ve tanının erken konulması yatmaktadır. Toplumdaki farkındalığın oluşturulmasında medyanın, bilgiye internet ortamında kolay ulaşabilmenin ve özellikle meme kanseri için yürütülen tarama programlarının etkisi büyüktür. Buna rağmen, meme kanserine yol açan risk faktörleri ve cerrahi tedavi konularında doğru olduğu sanılan yanlış inançlar da mevcuttur. Toplumun bu kanserler konusunda doğrularla aydınlatılması, erken tanı ve tedavi başarısının artırılması için önemlidir." ifadelerini kullandı.
Meme kanserinden korunmak için doğum kontrol ve menopoz sonrası oluşan yakınmaları azaltmak için kullanılan ilaçların uzun süreli kullanılmamasının önemli olduğunu dile getiren Atalay, meme kanserinde ailesel risk artışı için belirlenmiş kriterlerin mevcut olduğunu, bu kriterlere göre, ailede kişinin birinci derece akrabalarından en az ikisinde meme kanseri saptanması gerektiğini söyledi.
Atalay, ayrıca, ailede yumurtalık (over), rahim (endometrium), bağırsak, pankreas kanseri gibi kanserlere sık rastlanmasının da ileri tetkiklerin yapılması için uyarı niteliğinde olduğunu vurgulayarak, gerçek riskin ise ancak genetik testlerle belirlenebileceğini söyledi.
Prof. Dr. Atalay, kanser hücrelerinin şekeri normal hücrelere göre daha fazla tükettiğinin deneysel çalışmalarda gösterilmesine karşılık, klinik çalışmalarda daha fazla şeker tüketmenin meme kanserinin seyrini kötü etkilediğine dair bir sonuca varılamadığını aktararak, şunları kaydetti:
"Genel olarak, kilo alımı vücutta yağ dokusunun artışına ve meme kanserini olumsuz etkileyebilecek östrojen hormonu yapımının artışına neden olur. Özellikle menopozda olan kadınlarda fazla yağ dokusu, östrojenin vücuttaki tek kaynağıdır. Bu nedenle, aşırı kilo alımından kaçınmak gerekmektedir. Meme kanserinde erken tanı için kişilerin 30'lu yaşlardan itibaren ayda bir kez kendi kendilerini muayene etmeleri ve yılda bir kez meme cerrahı tarafından muayene edilmeleri ve gerekli görüntüleme tetkiklerini yaptırmaları gerekmektedir."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com