USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Kültür Sanat

İzzet Pinto: Amaç Türk dizilerini ticari olarak çok daha değerli hale getirmek

Global Agency'nin CEO'su İzzet Pinto, Türk dizilerinin 100'den fazla ülkede satıldığını belirterek, " Amaç Türk dizilerini ticari olarak çok daha değerli hale getirmek." dedi.

İzzet Pinto: Amaç Türk dizilerini ticari olarak çok daha değerli hale getirmek
17-04-2020 19:07
Google News
İstanbul

Türk dizilerinin önemli bir kısmını diğer ülkelere pazarlayan Pinto, Türkiye'de çekilmiş dizilerin yurt dışında kazandığı başarıyı ve her geçen gün yeni ülkelerin Türkiye ve dizilerine gösterdiği ilgiyi AA muhabirine değerlendirdi.

Pinto, Global Agency'i 2006'da kurduğunu, öncesinde Türk yazarlarının eserlerinin yurt dışına satışı ve farklı dillere çevrilmesiyle ilgilendiğini söyleyerek, "Bir arkadaşım bu işi önerdi. 'Türk formatlarını yurt dışına nasıl satabilirsin?' dedi. O zamana kadar böyle bir fikrim yoktu aslında. Çünkü Türkiye'de çok fazla yerel format da yoktu. 2005'te 'Gelinim Olur musun' adlı bir format yayınlanmış ve Türkiye'de çok popüler olmuştu. 2006'da bu formatın temsilciliğini alarak, yurt dışına Türk formatı satmaya başladım. Sonra birkaç farklı Türk formatı daha ilave ettik. 2008'de de Binbir Gece dizisinin temsilciliğini alıp yurt dışına sattım. O yıl aslında Gümüş dizisiyle Orta Doğu kapısı açılmaya başlamıştı. Buna paralel olarak da şirketimiz Binbir Gece dizisinin ihracatını Balkanlara gerçekleştirdi ve dizi çok büyük bir başarı yakaladı." diye konuştu.

Dizilerin Asya'dan Güney Amerikaya kadar 100'den fazla ülkeye satıldığının altını çizen Pinto, şunları kaydetti:

"Gümüş ile Orta Doğu kapısı açıldı ama bence asıl büyük 'Türk dizi fenomeni'ni tanıtan 'Binbir Gece' oldu. Onun tutulmasının nedeni olarak da birçok faktör vardı. Mükemmel bir senaryo, çok başarılı senaristler tarafından yazılmış çok iyi bir hikaye vardı. Mükemmel bir prodüksiyon, İstanbul'da malikanelerde geçen, o zengin hayatı da gösteren harika bir çekim kalitesi vardı. Ayrıca müzikleri... Bu özellikler birleştiği zaman zaten ortaya çok güzel bir ürün çıkıyor. Türk dizi sektörünün avantajı, yurt dışında Türk dizisinin rakibi yok, farklı bir teknikle çekildiği için. Buna aslında Türk dizisi DNA'sı deniyor. Farklı bir şekilde çekildiği için çok büyük ilgi gördü ve güzel reyting aldıkça farklı kapılar açıldı. Bu sayede de zaten 3-5 ülkeyle başlayıp şu an 100'ün üzerinde ülkeye ihracat yapar konuma geldik."

"Türkiye'de dizilerden kazanılan para yine sektöre yatırılıyor"

İzzet Pinto, 2008'den önce yalnızca birkaç dizinin satıldığını aktararak, "Sektöre baktığımız zaman öncesinde yıllık sadece 100 bin dolarlık bir ihracat vardı. Neredeyse hiçbir şey. 2018 sonunda 350 milyon dolara ulaştı. 2019 verileri henüz açıklanmadı. Şu an ise duraklama dönemine geçtik. Çünkü dizi ihracatının yükselmesi için dizi içeriğinin de artması lazım. Ama son bir yıldır Türkiye'de ihraç edilebilecek yeterince dizi çıkmadığı için şu an duraklama dönemindeyiz." ifadelerini kullandı.

Çok büyük büyümelerin ardından doğal olarak duraklama dönemi başladığına işaret eden Pinto, şu bilgileri verdi:

"Yurt dışına ihraç edilen dizi sayısında biraz düşüş var ama güçlü bir arşiv tutuyoruz. Bu anlamda ihracatı destekliyor. İhracat çok fazla düşüşe geçmedi. Fakat şu anda büyüme yakalayamıyoruz. Umarım 2021'de tekrar yükselişe geçeriz. Bu seneyi duraklama dönemi olarak görmek lazım. Yıl boyunca yaklaşık 70 dizi yayına çıkıyor. Bu dizilerden ayakta kalabilen 15-20 tane. Bunların da sadece 10'u ihraç edilebiliyor. Keşke 10'u 20'ye çıkarabilsek. Ayrıca güçlü arşivle de tekrar büyümeye geçeriz. Fakat Türkiye'de reklam sektörü de düşüşte olduğu için bu da sektöre negatif olarak yansıyabiliyor."

Pinto, dizi sektöründen kazanılan paranın kesinlikle yine dizi sektörüne yatırıldığının altını çizerek, yapımcıların çok büyük bir emek harcadığını ve devlet teşviksiz büyük yatırımlar yaptıklarını dile getirdi.

Türk dizilerinin, teknik olarak yabancı dizilere kıyasla çok daha yavaş çekildiğine dikkati çeken Pinto, şunları söyledi:

"Bundan dolayı izleyiciyi yormaz. Amerikan, Kore veya Avrupa dizilerine baktığımız zaman, çok daha ciddi bir aksiyona sahiptir. 15 dakika kaçırsanız bile yakalamakta zorlanırsınız. Türk dizileri çok daha yavaş aktığı ve uzun çekildiği için izleyiciyi yormuyor, rahatlıkla takip edebiliyor. Bu bir avantaj. Ayrıca Türkiye'de müziği çok iyi kullanıyorlar. Her sahnede arka planda çok ciddi bir müzik çalışması duyuyorsunuz. Yabancılar aslında bu müziğe de hayran. Hatta birçok ülke, Latin Amerika bile artık kendi prodüksiyonlarında Türk müzik yapımcılarıyla çalışmaya, müzikleri artık Türkiye'de yaptırmaya başladılar. Bu da aslında bu konuda ne kadar başarılı olduğumuzu gösteriyor."

"Oyuncular kendini geliştiriyor"

İzzet Pinto, Türk dizi sektörünün sürekli büyüdüğünü, oyuncuların da kendini geliştirdiğini vurgulayarak, "Bu aslında doktorlara da benzer. Doktorlar ne kadar çok ameliyata girerse o kadar çok deneyim kazanıyor. 7 Ulusal kanal var ve bu kanallarda her gece minimum 6 dizi yayınlanıyor. Bu sayede de çok fazla üretim var. Oyuncular sürekli kendini geliştiriyor. Türk oyuncularının doğal oynama teknikleri, senaristlerle uyum içinde çalışmaları söz konusu. Türkiye'de her yapım çok fazla stok olmadan yayınlandığı için bir bölümün düşük reyting aldığını fark eden senaristler, hemen senaryoyu değiştirebiliyor. Bu da çok büyük avantaj. Yurt dışında, 13 bölüm çekip yayımlıyorlar. Fakat burada sadece 1-2 bölüm stokla çekildiği için bazı sahnelerin reytinginin düşük olduğunu gördüklerinde senaristler hemen müdahale ediyor. Bundan dolayı da çok verimli bir akış oluyor." değerlendirmesinde bulundu.

Sektörün ekonomik verilerinin net bir şekilde belli olmadığına dikkati çeken Pinto, şöyle konuştu: "Dağıtım konusunda bir derneğimiz olmadığı için de bu sayılara ulaşmak imkansız. Ancak bireysel rakamlara bakmak gerekiyor. Mesela her yıl ihracat raporları yayımlanıyor, ihracat ödülleri veriliyor. 2018'de en çok ihraç edilen dizi ödülünü 'Anne' dizisi aldı, Cansu Dere'nin oynadığı. 2018-2019 için ilk 5'e baktığımızda da 'İstanbullu Gelin' ve 'Kadın' dizisi en çok ihraç edilen dizilerden. Arşivdeki dizilerde ise hala 'Binbir Gece' ve 'Muhteşem Yüzyıl' birçok ülkeye satılıyor. 'Fatmagül'ün Suçu Ne?' ile 'Adını Feriha Koydum' dizilerine hala büyük talepler var. Çünkü her yıl yeni ülkeler, yeni pazarlar açılıyor. Yeni pazarlar açıldıkça da arşivdeki diziler satılmaya devam ediyor."

Global Agency'nin CEO'su şu anda İtalya, İspanya ve Portekiz'in Türk dizilerini yeni keşfettiğini ve büyük ilgi gösterdiklerini söyleyerek, "Keşfedeli sadece 2-3 yıl oldu. Arşivimize bu nedenle büyük ilgi gösteriyorlar. 'Erkenci Kuş' dizisi oyuncuları Can Yaman ve Demet Özdemir'e gerçekten çok büyük ilgi var. Büyük star olarak görüldükleri için, o ülkelere gittiklerinde, gerçekten izdiham oluyor." dedi.

"Netflix, ulusal kanallar için büyük bir tehdit"

Netflix gibi yabancı yatırımcıların Türkiye'ye yatırım yapmasının sektör adına çok büyük avantaj olduğunu kaydeden Pinto, şöyle konuştu:

"Çünkü sektörü büyütür ve rekabet için de aslında çok büyük bir avantaj olduğunu söyleyebilirim. Fakat Netflix, tüm dünyadaki ulusal kanallar için büyük bir tehdit. Bununla ilgili raporlarda zaten açıklanıyor. Netflix gibi mecralar yüzünden her yıl izlenme oranları yüzde 2-3 arasında düşüş yaşıyor. 10 yılın sonunda belki de ulusal kanal izleyicisini yüzde 40 kaybetmiş olacağız. Bu anlamda tabii ki Netflix bir tehdit. İhracat anlamında da yurt dışındaki kanallar izleyici kaybına uğradığı sürece hem fiyatlar düşer hem talep azalır. Ama böyle bir gerçek var. Yani dünyada dijitalleşme var. Bunu da kabul etmek zorundayız."

İzzet Pinto, Türk dizilerinin her bölümünün ortalama 135 dakika üretildiğini ancak yurt dışına 45 dakikalık bölümler halinde ihraç edildiğini aktararak, "Yurt dışında Türk dizileri günlük yayınlanıyor. Her gün sadece 45 dakika. Bundan dolayı da yabancı izleyici yorulmuyor. Türkiye'de dizilerin uzun çekilmesi, ihracat için avantaj ama yerel piyasada bu kadar uzun çekilmesi çok büyük dezavantaj çünkü oyuncular ve tüm kadro yoruluyor. Senaristler bu kadar uzun yazmakta zorlanıyor. Kesinlikle 90 dakika çekilmesini tercih ederim. Çünkü amaç sadece ihracat rakamının büyümesi değil, sektörü rahatlatmak." değerlendirmesini yaptı.

Türk dizilerinin dünyada artık bir marka olduğunun altını çizen başarılı isim, MIPCOM gibi sektörel fuarlarda Türk firmalarının inanılmaz tanıtımlar yaptığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Bütün binaları reklamla giydiriyoruz. Fuar alanı, sokaklar, her yerde Türk dizilerinin reklamlarını görüyorsunuz. Bu da çok büyük bir yatırım gerektiriyor. Güzel bir katalog basıp standınızda bu dizileri rahatlıkla satamıyorsunuz. Türk dizileri için finansal olarak iyi bir ciro yapmak tabii ki çok önemli, bir değer katmak lazım. Marka haline getirmek için büyük tanıtımlar yapıyoruz. Talep var ama amaç ticari olarak çok daha değerli hale getirmek. Bugün Hindistan da çok fazla dizi ihraç ediyor ama bizim dizilerin fiyatları Hint dizilerinin 10-15 katı. Bu, yaptığımız tanıtımlar sayesinde oluyor. Sadece tanıtım da diyemem tabii. Türk dizilerinin kalitesi de çok daha yüksek fakat bu tanıtımlar sayesinde çok daha iyi bir içerik haline getirebiliyoruz. Markalaşmak önemli. Bunun için de çok büyük reklam faaliyeti yapmak gerekiyor."

- "İspanya İtalya ve Portekiz'de iyiyiz, eminim Fransa pazarına da gireceğiz"

Pinto, 4-5 yıl önce İspanya'ya gidip bütün dizileri sunduğunda kimsenin önemsemediğini dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Şu an onlar bizim peşimizden koşuyor. Yani herhangi bir ülke bir Türk dizisini beğendiği zaman o kadar büyük bir başarı elde ediyor ki gözlerine inanamıyorlar ve çok büyük bir talep doğuyor. Aslında amaç bir ülkeye bir diziyle girmek. Ondan sonra seyircinin gösterdiği ilgiyle kanallar bütün dizileri almaya başlıyor. İspanya 4-5 yıl önce olmayan bir pazardı. Şu an çok önemli bir pazar haline geldi. İtalya daha önce olmayan bir pazardı. Son iki senedir bayağı dizi alıyor. Portekiz'e yeni girdik. Eminim bir iki yıl içinde Fransa'ya da gireceğiz. Sonrasında Almanya'ya gireceğiz. İngiltere çok zor bir pazar. Çünkü yabancı dizileri yayımlamayan bir ülke. Sadece yerel piyasayı destekleyen bir pazar. Zaten şöyle düşünmek lazım, her ülkeye de girmek zorunda değiliz. Girmediğimiz 3-5 ülke olabilir. Potansiyel ülkelerin yüzde 90'ına zaten ihracat yapıyoruz."

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ