İSTANBUL
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (İstinaf) 2. Ceza Dairesi, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile meslekten ihraç edilen ve "ByLock" kullanıcısı olduğu belirlenen eski komisere yerel mahkeme tarafından "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan verilen 6 yıl 3 aylık hapis cezasını usul ve yasaya uygun buldu.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi'nin kararında, Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede sanık Çelebi Fidan'ın, ByLock kullandığının tespit edildiği, Bylock kullanmak suretiyle örgütün gizli, kriptolu iletişim ağına dahil olduğu, bu şekilde örgütün hiyerarşik yapısında yer aldığı, komiser olarak görev yaptığı sırada KHK ile terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya irtibatı bulunduğu gerekçesiyle ihraç edildiğinin anlatıldığı bilgisi verildi.
Kararda, yine iddianamede K.C. adlı tanığın ifadesinde, sanık Fidan'ın örgüt içerisindeki konumu hakkında bilgiler verdiği, Fidan'ın Sızıntı dergisi ve Zaman gazetesi aboneliği için bizzat çalışma yaptığını, örgüt adına faaliyette bulunduğunu ve cemaatin sorumlu abilerinden olduğunu ifade ettiği kaydedildi.
Fidan hakkında 25 Aralık 2013'ten sonra FETÖ/PDY'nin sözde lideri Fetullah Gülen'in Bank Asya'ya destek olunması şeklinde örgüte yönelik genel talimatından sonra aktif işleme devam ettiği bir hesabının bulunduğu aktarılan kararda, Fidan'ın hesabını söz konu tarihten sonra kullanarak örgütsel bir tavır sergilediği, bu nedenle hakkında "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapis istemiyle kamu davası açıldığı belirtildi.
Kararda, bu kapsamda Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin sanık Fidan'ın "silahlı terör örgütü üyesi olma" suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırdığı bilgisi verildi.
"FETÖ/PDY'nin, silahlı bir terör örgütü yapılanması olduğu kabul edilmiştir"
Kararda, "FETÖ/PDY örgütünün yapılanması, amacı, stratejisi ve faaliyetleri ile amaç suçu işlemeye matuf vahamet arz eden eylemleri itibarıyla, cebir ve şiddet kullanarak, baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle anayasada belirtilen cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, ekonomik düzeni değiştirmek, Türk Devletinin ve cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini bozmak amacıyla kurulmuş terör örgütü niteliğinde olduğu, örgütün nitelik ve niceliğine ve amaç suça yönelik gerçekleştirilen anılan raporlarda belirtilen eylemlere göre silahlı olduğu, suça elverişli vahim eylemlerde bulunduğu anlaşılmakla FETÖ/PDY'nin silahlı bir terör örgütü yapılanması olduğu kabul edilmiştir." ifadeleri kullanıldı.
Sanığın FETÖ/PDY'nin hiyerarşik yapısına dahil üyesi olduğunun anlaşıldığı vurgulanan kararda, şunlar kaydedildi:
"FETÖ/PDY'nin yapısı, stratejisi ve gizliliğe verdiği azami önem göz önüne alındığında kendi mensuplarının kullanımı için tasarlanan ve örgüt mensuplarınca haberleşme aracı olarak kullanılan ByLock programını mensubu olmadığı bir kişinin kullanımına izin vermesinin hayatı olağan akışına uygun olmadığı gibi, anılan silahlı terör örgütünün de kendisiyle örgütsel bir bağı olmayan kişilerin bu program içine dahil edilerek örgütün hücre yapılanmaları içinde mensupları ile gizli iletişim kurmasına izin vermesinin mümkün görülemeyeceği, bu meyanda sanığın ByLock kullanımının da örgüt ile organik bağının kurulduğunu tartışmasız olarak gösterdiği anlaşılmıştır."
Cezası usul ve yasaya uygun bulundu
Kararda, komiser olarak çalışan ve polis okulu mezunu olduğu anlaşılan sanığın, örgütsel yapı içinde gizlilik prensibine dayalı ByLock programını da kullandığı göz önüne alındığında, FETÖ/PDY'ye üye olma kastı ile hiyerarşik yapıya dahil olduğu, sanık yönünden suçun manevi unsurunun da mevcut olduğu, atılı suçu bilerek ve isteyerek işlediği, sanığın örgüt üyesi olmadığına dair suçtan kurtulmaya yönelik savunmasına itibar edilmeyerek üzerine atılı suçu işlediğinin anlaşıldığından verilen mahkumiyet hükmünün usul ve yasaya uygun olduğu sonucuna varıldığı kaydedildi.
Dairenin kararında, sanık hakkında temel cezanın belirlenmesi sırasında suçun işleniş biçimi ve kastının yoğunluğu göz önüne alınarak asgari hadden uzaklaşılması gerekirken alt sınırdan ceza tayin edilmesinin, sanıktan başka istinaf başvurusu yapılmadığı için bozma nedeni yapılamadığı da vurgulandı.
Sanık hakkında verilen hükümde usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığından istinaf başvurusunun reddine karar verildiği belirtilen kararda, oy birliği ile alınan kararın temyiz yolu açık olmak üzere verildiği bildirildi.
dikGAZETE.com