İstanbul
İstinaf Cumhuriyet Başsavcılığının, 1. Ceza Dairesine verdiği itiraz dilekçesinde, bozma kararının içeriğinde belirtildiği üzere halen kovuşturması devam eden başkaca dosyaların işbu dosya ile birleştirilmesi veya tefriki gibi yargısal kararlar oluşturulmaksızın sanıklar hakkında tahliye kararı verildiği, bu şekilde toplanması ve değerlendirilmesi gereken delillerin henüz dosya içerisine aldırılmaksızın verilen tahliye kararının "usul ve yasaya aykırı" olduğu belirtildi.
Tutuklu sanıkların serbest kalması ile tutuklamadan beklenen sonuçların elde edilemeyeceği vurgulanan dilekçede, bu nedenle tutuklama tedbirinin devamının zorunluluk arz ettiği, yine sanıklara atılı suçlar için öngörülen yaptırım ile tutukluluk süresi, dosyadaki mağdur, sanık, tanık ve diğer deliller birlikte değerlendirildiğinde tutukluluk için yeterli, gerekli ve kuvvetli şüphelerin devam etmekte olduğu aktarıldı.
Dilekçede, "Özellikle bir kısım sanıklara atılı 'cinsel saldırı' suçlarında tutuklama gerekçelerinin halen devam ettiği, bu kapsamda, katılanların iradesinin örgüt üyeleri tarafından yıllarca kendilerine verilen örgütsel telkinlerin uygulanmasıyla suça maruz kaldıkları süreçlerde hür ve sağlıklı bir irade ile şikayetçi olmalarının beklenemeyeceği, bu şekilde mağdurların muhakeme ve fikir kararında belirtilen katılanların sanıklara ilgili iyi niyetli beyanlarının, sanıklara ilk tanıştıkları döneme ilişkin görüşlerinden ibaret olduğu, katılanların ilk ilişkilerini anlattığı bu görüşmelerin sanıkların daha sonra kendilerine uygulayacağı 'cinsel saldırı' eylemlerine ilişkin kabul ve rıza anlamına gelemeyeceği açıktır." ifadelerine yer verildi.
Yargılamaya konu örgütün yapısal konumu ve işleyiş mekanizmasının tanıklara, mağdurlara veya başkaları üzerine baskı yapılması girişimine uygun olduğu belirtilen dilekçede, bu hususların bile CMK'nın 100/2-b/2 maddesinde tutuklama nedenleri arasında yer aldığına işaret edildi.
Dilekçede, bu kapsamda bozma kararı ile birlikte tutukluluk hallerinin kaldırılarak tahliyelerine karar verilen sanıklar hakkında yargılamanın ulaştığı sefahat ve aşamada tutuklama sebeplerinin ortadan kalkmadığı ve kovuşturmanın halen derdest olduğu dikkate alındığında, serbest kaldıklarında toplanamayan bir kısım delillere, mağdur ve tanıklara doğrudan etki edebileceklerinin anlaşıldığı dile getirildi.
Tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkartılması talep edildi
Dilekçede, tahliye kararlarının kaldırılması, sanıklar hakkında CMK 94 ve 100 maddeleri gereğince tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasına karar verilmesi istendi.
Sunulan dilekçeyi değerlendirmeye alan 1. Ceza Dairesinin, ileriki günlerde itiraz hakkındaki kararını açıklaması bekleniyor.
Davanın geçmişi
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, Adnan Oktar organize suç örgütüne yönelik, aralarında Oktar ve örgüt yöneticilerinin de bulunduğu 84'ü tutuklu 215 sanık hakkında yerel mahkemece verilen hükmün usulden bozulmasına karar vermişti.
Ceza dairesinin bozma kararıyla birlikte 68 tutuklu sanığın, tutuklulukta geçirdikleri süre ve haklarındaki hükümlerle ilgili bozma nedenleri dikkate alınarak tahliyelerine karar verilmiş, suç örgütü lideri Oktar, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Ayşegül Hüma Babuna, Bora Yıldız, Hakan Kurtul, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan, Mert Sucu, Merve Büyükbayrak, Oğuzhan Sevinç, Sinem Hacer Tezyapar, Tarkan Yavaş, Ulviye Didem Ürer ve Yeliz Aksoy'un ise tutukluluk hallerinin devamına hükmedilmişti.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com