Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Osman Ekinci, yaptığı açıklamada, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla birlikte tüm dünyanın gündemine yerleşen önemli sorunlardan birinin yoğun bakım yatağı ve solunum cihazı ihtiyacı olduğunu söyledi.
Genellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde rutin yaşamda sorun yaşanmadığını ancak salgın ve büyük afetlerde bu sorunun metropollerde gündeme geldiğini vurgulayan Ekinci, "Kovid-19 salgınında maalesef gelişmiş ülkelerin bir kısmında da yoğun bakım yatağı ve mekanik ventilatör yetersizliği ortaya çıkmıştır ve bu durum mortalite (ölüm) oranlarını artırmıştır. Ülkemizde Kovid-19'un en yoğun görüldüğü İstanbul'da yoğun bakım doluluk oranı genellikle yüzde 55-60 arasında (kamu ve özel birlikte) olmuştur." diye konuştu.
Prof. Dr. Ekinci, 2020'de Kovid-19'un Türkiye'de, özellikle İstanbul'da salgın yapmaya başlamasıyla yoğun bakım yatak ve mekanik ventilatör ihtiyacının yeniden gündeme geldiğini anımsatarak, şunları kaydetti:
"Hem bugüne hem de geriye dönüp baktığımızda yoğun bakım uzmanı olarak çalışmaya başladığım 90'lı yıllarda boş yoğun bakım yatağı bulmak, özellikle kış aylarında İstanbul'un önemli sağlık sorunlarından birini oluşturmaktaydı. 2000'li yıllarda sağlıkta dönüşüm çalışmalarıyla sosyal güvenlik kapsamı ne olursa olsun hastanelerin tüm vatandaşların hizmetine sokulması, yoğun bakımların sayısı ve kalitesinin artırılmasıyla İstanbul'da yoğun bakım yatağı yönünden rahatlamalar başlamıştır. İstanbul'da 2010'lu yıllarda yapılan yeni kamu hastanelerinin hizmete girmesi, kentteki özel hastanelerin sayısının artması bu sıkıntıları kısmen azaltmıştır."
"İstanbul, uzun yıllar yoğun bakım yatağı eksikliği yaşamayacak"
Prof. Dr. Ekinci, 2010'lu yılların başında özel hastanelerde yoğun bakım hastalarına verilen hizmetlerin tamamının sosyal güvenlik kurumu tarafından geri ödeme kapsamına alınması, palyatif bakım hizmetlerinin geri ödeme kapsamına alınarak bu merkezlerin kamu hastaneleri bünyesinde hızla açılmaya başlaması gibi etkenlerin sorunun azaltılmasına önemli katkılar sağladığını belirterek, şu bilgileri verdi:
"Yine İstanbul'un önemli avantajlarından biri yapımına daha önce başlanan ve salgın döneminin başlarında hizmete giren her biri birer şehir hastanesi büyüklüğündeki devasa hastaneler ve bu hastanelerin 100'ün üzerindeki yoğun bakım yatak kapasiteleri, İstanbul'da salgının diğer bazı gelişmiş ülkelerde olduğu gibi sorun oluşturmasını önlemiştir. Bununla da kalınmayarak İstanbul'un hem Avrupa hem de Anadolu yakasına 45 gün gibi kısa bir sürede 400'ü yoğun bakım yatağı olmak üzere 1000'in üzerinde yatak kapasiteli iki pandemi hastanesi yapılarak hizmete sokulmuştur. Bu son gelinen durum sağlık merkezleri kapasitesiyle İstanbul'da uzun yıllar salgın dönemlerinde de yoğun bakım yatak ve ventilatör sorunu yaşanmadan hastaların yoğun bakım hizmetini en kaliteli ve güvenli ortamlarda alacağını göstermektedir."
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com