İstanbul
İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mehmet Emin Maşalı, yeni tip koronavirüs tedbirleri nedeniyle ramazan ayında insanların kendi evlerinde teravih namazını kılabileceklerini belirterek, "Peygamber efendimiz de teravih namazını kimi zaman mescitte cemaatle kılmış, kimi zaman da farz bir ibadet olmadığını göstermek amacıyla evinde eda etmiştir. Bu sene Efendimizin teravihi evde kılma sünnetini öne çıkaracağız." dedi.
Prof. Dr. Mehmet Emin Maşalı, yaptığı değerlendirmede, tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Kovid -19) salgını sebebiyle ilk defa farklı bir ramazan ayı geçireceklerini söyledi.
Ramazan ayında insanların iftarlar vesilesiyle aynı sofrada buluşmalarının birlik ve beraberliği artırdığını ifade eden Maşalı, şöyle konuştu:
"Bu açıdan baktığımızda ramazan ayı buruk geçecek. Ancak şu da bir gerçek, dinimizin önemli özelliklerinden bir tanesi ibadetin herhangi bir yere ve mekâna has olmamasıdır.
Peygamber efendimiz bir hadisinde, başka peygamberlere sunulmayıp da kendisine bahşedilen birtakım imtiyazlardan bahseder ve 'Yeryüzünün tamamı bana ibadet mekanı (mescit) bahşedilmiş ve temiz addedilmiştir.' sözleriyle yeryüzünün her noktasının mescit hükmünde kılınmasına işaret eder.
Mescitler, ibadetlerimizi bir arada eda etme mekânlarıdır ancak içerisinde bulunduğumuz şartlar, bunu mümkün kılmıyorsa bu demek değildir ki biz ibadetlerimizi aksatacağız.
Bu sefer cemaatle ibadeti evlerimize taşıma imkânı bulabiliriz. Hane halkımızla, çoluğumuzla çocuğumuzla teravihin feyzinden, bereketinden istifade etmeye çalışabiliriz.
Peygamber efendimiz de teravih namazını kimi zaman mescitte cemaatle kılmış, kimi zaman da farz bir ibadet olmadığını göstermek amacıyla evinde eda etmiştir. Bu sene Efendimizin teravihi evde kılma sünnetini öne çıkaracağız."
Ramazan ayı Kur'an ayı...
Kur'an-ı Kerim'in ramazan ayında Hazreti Peygambere vahyedilmeye başlanmış olmasıyla bu ayın "Kur'an ayı" olduğunu dile getiren Prof. Dr. Maşalı, şunları ifade etti:
"Bu ayda Kur'anla irtibatımızı gözden geçirmemiz lazım. Müslümanlar için Kur'an-ı Kerim varoluş kaynağıdır. Bir yerde Kur'an varsa orada Müslümanlık vardır, Kur'an yoksa Müslümanlık yoktur.
Kur'an'ın varlığı, dilimizde, zihnimizde, gönlümüzde ve hayatımızda olmalı. Bu ayda Kur'an-ı Kerim'i daha çok okumalı, tilavet etmeliyiz. Okumayı bilmiyorsak öğrenme yönünde çaba içerisinde olmalıyız.
Sadece tilavetle de yetinmeyip, onu anlama yönünde bir çaba içerisinde olmalıyız. Kur'an-ı Kerim'de hangi konulara değiniliyor, inançla, ibadetle, ahlakla ilgili hangi konular ısrarla işleniyorsa bunları görüp, oralarda bir eksiğimiz var mı ona bakmalıyız.
Bir diğer aşamada Kur'anın telkin ettiği inanç, ibadet ve ahlakı hayatımıza aksettirme yönünde bir çaba içerisine girmeliyiz. Ramazanda bunlara dikkat edip, bu ayı kişisel bir dönüşüm mevsimi olarak değerlendirmemiz gerekir. Ramazan-ı Şerifin feyzinden ancak böylece istifade edebiliriz."
"Zekat, fitre ve sadakalarımız bu süreçte çok daha anlamlı bir hale geldi"
İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mehmet Emin Maşalı, ramazan ayının aynı zamanda yardımlaşma, kardeşlik, birlik ve beraberliğin üst seviyelere çıktığı bir ay olduğunu, insanların bu ayda açlığı, sabrı öğrendiğini ve kendisine verilen nimetleri bunlara sahip olamayan kardeşleriyle paylaşma bilincinin geliştiğini kaydetti.
Zekat ve fitre konusuna da değinen Prof. Dr. Maşalı, şunları ifade etti:
"Zekat ramazan ayına mahsus bir ibadet değildir ama bu ayın feyzinden, bereketinden daha çok istifade etmek adına zekatı bu ayda verme eğilimi hakimdir. Salgın sebebiyle yaşanan süreçte maddi açıdan sıkıntıya düşen kardeşlerimiz var.
Zekat, fitre ve sadakalarımız bu süreçte çok daha anlamlı bir hale geldi. En yakınımızdan başlayarak çevremizde ihtiyaç sahibi kimler var, onları tespit etmek ve onlarla sahip olduğumuz maddi imkânı paylaşmak son derece önemlidir.
Kur'an-ı Kerim'de bizim sahip olduğumuz maddi imkânlarda, fakir fukaranın hakkı olduğu beyan buyrulur. Kur'an-ı Kerim'in birçok yerinde zekâta ve infaka işaret vardır.
Bu yıl şöyle bir şey olabilir, çevremize, yakınlarımıza verdiğimiz iftarları, yardım kolisi, alışveriş kartı ya da nakdi yardıma dönüştürerek ihtiyaç sahipleriyle paylaşabiliriz. İnanıyorum ki bu yıl Ramazan-ı Şerifte daha az israf olacak ve fakir fukara daha çok yardıma kavuşacak."
İstanbul Müftülüğü personelinin önemli bir bölümünün Kovid-19 virüs salgını sebebiyle Valilik koordinasyonunda yürütülen Vefa Sosyal Destek gruplarında çalıştığını aktaran Prof. Dr. Maşalı, ramazan ayında camilerde cemaatle namaz kılınamayacak olması nedeniyle farklı çalışmalar yürüteceklerini söyledi.
Hafızlar her gün Kur'an okuyacak...
Maşalı, ramazan ayındaki mutat irşat faaliyetlerini bu sene dijital olarak yürütmeye çalışacaklarını belirterek, şöyle devam etti:
"İstanbul Müftülüğümüzün YouTube sayfasını alabildiğine aktif hale getiriyoruz. Burada her gün İstanbulumuzun seçkin hafızlarından birisinin okuyacağı cüz mukabelesi olacak.
Ben o cüzden öne çıkan bir bölümün tefsirini yapmaya çalışacağım. Bir hocamız hadis sohbetinde bulunacak. Bir müftü yardımcısı arkadaşımızın ilmihal dersi olacak. İlçe müftüsü hocalarımızın, il müftü yardımcılarımızın ve İstanbulumuzun seçkin vaizlerinin hazırlayacağı sohbet, vaaz programları olacak.
Ramazan ilahilerinin de yer alacağı ve her gün yaklaşık 3 saat sürecek yayınlarla kulaklara, dimağlara ve gönüllere hitap etmeye, halkımızın dini hissiyatının takviyesine çalışacağız. İlçe müftülüklerimiz de sosyal medyadan benzer çalışmaları yürütecekler."
Prof. Dr. Maşalı, bu süreçte imam hatip ve müezzinlerin, cami cemaati ile irtibat kurarak ihtiyaç sahibi olup da ihtiyacını hiçbir yere dillendirmemiş kimseleri bulma yönünde de çalışmalar da yapacaklarını belirtti.
Kovid -19 salgının yaşandığı bu dönemde oruç tutanların vücut direncinin düşeceği ve bu sebeple virüs tehlikesiyle karşı karşıya kalacakları yönündeki iddiaların, bilimsel gerçeklerle de örtüşmediğini vurgulayan Maşalı, şunları kaydetti:
"Doktorlarımız diyor ki oruç tutmanın vücudun direncini düşürmesiyle uzaktan yakından alakası yok. Hatta tam tersine açlık, vücudun direncini arttıran bir yapıya sahip. Bu yönüyle sağlığı yerinde olan vatandaşlarımızın oruç tutması, virüsle mücadeleye daha da katkı sunacaktır.
Ancak virüse yakalanmış ya da riskli gruba giren vatandaşlarımız var. Doktorlarımız o kişinin oruç tutmasının sağlık açısından mümkün olmadığını, oruç tuttuğu takdirde sağlığının bozulacağını söylüyorlarsa böyle bir değerlendirme önem arz eder."
Son olarak ramazan ayının, yaşanan salgından kurtulmaya vesile olmasını dileyen Maşalı, salgının atlatılmasında alınan maddi tedbirlerin ve bunlara riayetin büyük önem arz ettiğini, ama manevi tedbirlerin ve özellikle de duanın ihmal edilmemesi gerektiğini de ifade etti.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com