Savunma Sanayii Müsteşarı İsmail Demir, TGRT Haber ekranlarında Savunma Sanayi projeleriyle ilgili birçok soruya cevap verdi. ABD’yle insansız hava araçları (İHA) konusunda anlaşma sağlanamamasının ardından gelinen süreçte, birkaç yıl içerisinde göklerde 70-80 tane yerli İHA’nın olacağını ifade eden Demir, savunma sanayisinde mümkün olduğunca yerli üretimden yana olduklarını, Türkiye’nin insan yapımı olan her şeyi üretebilecek güçte bir ülke olduğunu belirtti.
"KARARLIYIZ, TERÖRÜ MUTLAKA BİTİRECEĞİZ"
Savunma Sanayii Müsteşarı İsmail Demir, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan “Neler Oluyor” programına konuk oldu. İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularını cevaplayan Demir, savunma sanayi projeleriyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Terörün Türkiye’de hemen olmasa da mutlaka son bulacağına dair inancını vurgulayan Demir, “Maalesef kalleşçe, hiçbir kutsal tanımayan bir terör örgütüyle karşı karşıyayız. Ama devletimiz kararlı, her türlü imkanı kullanarak bu mücadeleye devam edecek. Biz, bu mücadelenin hemen yarın bitmeyebileceğini biliyoruz ama mutlaka biteceğini biliyoruz. Gerçekten kararlıyız, her türlü imkanı sahaya süreceğiz. Her şehit haberi bizim de yüreğimizi dağlıyor. Bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine, milletimize sabırlar diliyorum. Bunlar bizim kararlılığımızı daha da artırıyor. İnşallah bütün varlığımızla, her türlü beyin ve bilek gücümüzle, biz bu işin peşinde olacağız. Kurdukları her tuzağı boşa çıkarak tedbirleri de alacağız” diye konuştu.
“EĞER BİR ŞEY İNSAN YAPISIYSA, BİZ BUNU YAPARIZ”
Demir, Amerika Birleşik Devletleri’nden (ABD) insansız hava aracı alımının çıkmaza girmesiyle ilgili açıklamalar yaptı. Uzlaşmaz tavırlarına karşı ABD’ye İHA konusunda rest çekmesi hatırlatılan Demir, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan aldıkları destekle, savunma teknolojileri konusunda kararlı bir tutum sergilediklerini söyledi. Türkiye’nin, insan yapısı olan her şeyi yapabilecek güçte bir ülke olduğunu vurgulayan Demir, “Bu bizim genel tutumumuz, bu bir kararlılık. Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakanlığından beri bir hedef koydu ve ‘Savunma sanayinin hamisi benim’ lafını birkaç kere kullandı. Devletin bütün yönetim mekanizması, bu konuyu birinci öncelik olarak almış durumda. Eğer bir şey insan yapısıysa, biz bunu yaparız. Mesajımız net; zaman alabilir ama gayret ve emeğimiz mutlaka orada olacaktır. Meselenin zorluğunun farkındayız ama hedefe odaklanmakla sonuç alacağımızı biliyoruz. Bize kapris yapıldığında, ‘şunu verirdim, bunu vermezdim’ diye, dostluk çerçevesi içinde, bunca yıllık ilişkiler çerçevesinde gelişmiş ilişkilerin boyutuna belki ters düşecek şekilde yaklaşımda bulunulduğunda, yine dostluğumuz devam eder ama biz bu konuda artık muhtaç olmaktan kurtulmak istiyoruz.
Eğer doğru anlamda, dürüst anlamda bir iş birliği kapısı açmak istiyorlarsa biz buna açığız. Kapris yapma, onu buna rest çekme anlamında söylemiyoruz, biz diyoruz ki; ‘kararlıyız, bu işi yapacağız.’ Bize bugün konan engeller, bize bir şeylerin verilmemesi çok fazla bir anlam ifade etmeyecek. Dostluk çerçevesinde beraber çalışmayı tercih ederiz ama orada yoksanız, bizim de hiç umrumuzda değil, biz yolumuza devam ederiz” ifadelerini kullandı.
“CUMHURBAŞKANIMIZIN ÖZEL İLGİSİ BİZE DE GÜÇ VERİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın savunma sanayisine ilgisinin kendilerine güç verdiğini yineleyen Demir, Erdoğan’ın bu konuda kendisine yakın mesai istediğini belirtti. Devletin üst kademelerinden sürekli olarak destek aldıklarını vurgulayan Demir, “Savunma Sanayi ve savunma projelerini Sayın Cumhurbaşkanımız bizzat himayesi altına almış durumda. Bizden bu konuda çok yakın bir mesai istiyor. Çalışma yöntemimizde bakan, başbakan, cumhurbaşkanı gibi bilgilendirme mekanizmasıyla çalışıyoruz. Bundan önce bakanımız İsmet Beyle de çok verimli bir çalışma dönemimiz geçti. Bundan sonra da Fikri Beyle inşallah aynı, daha da hızlanarak devam edecek ama Cumhurbaşkanımızın özel ilgisi bize de güç veriyor. Bu devletin en üst seviyesinde bir himaye ve sahiplik anlamına geliyor ki, bu benim demin bahsettiğim kararlılık iddiasının en temel unsuru. Biz üst kademelerde herhangi bir ikilem, herhangi bir ‘acaba’ görsek, bu kadar iddialı konuşamayız, tam aksine oradan tam bir destek, tam bir himaye görüyoruz. Bazen bürokrasi, bazen teknolojinin kendi tabiatı icabı geliştirme süreçlerindeki yavaşlık son derece can sıkıcı olabiliyor, biz de bu konuda bazen sitemlere maruz kalabiliyoruz” şeklinde konuştu.
"NELER YAPABİLECEĞİMİZ BİLİYORUZ"
İHA’larda olduğu gibi, diğer savunma alanlarında da yerli üretim yoluna gidileceğini kaydeden Demir, “Kendi ürünlerimizi geliştiriyoruz. İyi sonuçlar aldık, daha da iyi sonuçlar alacağız. Bu bir yol haritası, biz bunun nereye gideceğini de görüyoruz. Böyle bir şeyin verilmesi dahi, bir açıdan bizim gelişmemizi biraz yavaşlatma ihtimaline sahip. Biz yolculuğumuzu biliyoruz, neler yapabileceğimizi biliyoruz. Sadece İHA’lar için söylemiyorum bunu, diğer alanlarda da yol haritası çizilip, gerekli kaynaklar yerli yerine oturtularak bu yolda devam edilecek. Bu bitmeyen bir yolculuk. Aşınmalar olacak ama sürekli gelişim içinde olunacak. Türk milleti bu kararlılığa erişti, yönetimin en üst kademeden başlayarak verdiği destek, Türkiye’nin milli irade yargısının verdiği kuvvetle bu yolda devam etmek istiyoruz” açıklamalarında bulundu.
“BİRKAÇ YIL İÇERİSİNDE, GÖKLERDE 70-80 TANE İHA OLMASINI BEKLİYORUZ”
Yerli üretim İHA’ların Efes Tatbikatında başarıyla görev yaptığını ifade eden Demir, “Son Efes tatbikatında hem Baykar, hem Vestel İHA görev yaptı. Tatbikat süresince, tatbikat alanındaki görüntüleri çeşitli kameralarla gayet net aktardılar. Tatbikatı seyreden komuta kademesi ve yöneticiler, tatbikatın her olayını çok net şekilde izleyebildi. Şuanda Baykar Bayraktar İHA’mız silahlı testini yaptı. Mühimmatları üretip, bu silahları sahaya verme aşamasındayız. Hem silahlı hem silahsız olarak görev yapabilecekler. Birkaç yıl içerisinde, göklerde 70-80 tane İHA olmasını bekliyoruz” diye konuştu.
SİLAHLI İHA’LAR BELİRLEDİĞİ HEDEFİ ANINDA İMHA EDECEK
Silahlı İHA’ların, silahsız İHA’lara göre sağladığı avantajları anlatan Demir, “Silahlı İHA’nın sağlayacağı en büyük avantaj, tespit ettiğiniz hedefi anında imha edebilme kabiliyeti olacak. Sadece görüntü aktaran bir sistemde, görüntü aktardığınızda onun imha edilmesiyle ilgili biraz da gecikmesi gerekiyor. Belli bir koordinasyonla, kullanılacak silah türüne göre orada bir hareket yapmanız gerekiyor ama silahlı İHA durumunda hedefi gördüğünüz zaman imha edebilme kabiliyetine sahip olabiliyorsunuz. Bu imha kabiliyeti de İHA’nın ve taşıyacağı silahın sahibine göre değişiyor. Mesela ANKA’nın taşıyacağı yük biraz daha fazla, belki ona konulacak mühimmatlar biraz daha fazla olabilir. Şuanda kullanılan mühimmatlar motorsuz mühimmatlar, şuanda kullanılan mühimmatların bir motoru yok, sadece salınımla bırakıyorsunuz ama kontrollü, güdümlü. Bunun daha uzun hedefleri vurmak üzere motorluları olabilir. Bu anlamda alanda tehdidi gördüğünüz anda bertaraf etme gibi çok büyük bir avantaj sağlayacak. Ayrıca hedefi takip edip, uygun anda vurmak da önemli bir konu” değerlendirmelerinde bulundu.
ANKA İHA’LAR UYDUDAN HABERLEŞME İMKANINA SAHİP OLACAK
Savunma Sanayii Müsteşarı İsmail Demir, Vestel İHA projesinin başlangıcında şanssızlıklar yaşandığını ifade etti. Firmanın, gelişen süreçte pistten kalkıp piste inebilen, katapulttan atılan ve paraşütle inebilen İHA’ların yapılamayacağını söylediğini aktaran Demir, yine de bu unsurlara sahip olmayan İHA’ların üretildiğini, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın da acil ihtiyaç nedeniyle üretilen İHA’lardan 2 tanesini kullanmaya başladığını dile getirdi. İlk üretilen ANKA İHA’ların test uçuşlarının devam ettiğini de kaydeden Demir, asıl istediklerinin uydudan haberleşme sağlama gibi daha ileri teknolojiye sahip olan bir ANKA İHA olduğunu, bunun için de gerekli çalışmaların yapıldığını söyledi.
Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ile birlikte çalışmanın ayrı bir sinerji getireceğini belirten Demir, “AR-GE ve teknoloji, savunma sanayinin ana itici gücü. Bu anlamda sayın bakanımızın bir önceki görevi sırasında, TÜBİTAK’la ilişkilerimiz münasebetiyle kendisiyle de ilişkilerimiz vardı. Teknoloji ana unsurlardan birisi olduğu için o alandan gelen bir bakanla çalışıyor olmak ekstra bir sinerji sağlayacak diye düşünüyoruz” dedi.
“ARTIK HALKIMIZ VE YÖNETİCİLERİMİZ ALANDA ÜRÜN GÖRMEK İSTİYOR”
Demir, genel maksatlı helikopter üretiminde anlaşma sağlanmasına karşın, neden imza töreni düzenlenip kamuoyuna tanıtılmadığı yönünde sorulan bir soruya, “Kamuoyu açısından baktığımızda, aslında bu olmuş bir proje. Aslında biz genel maksatlı helikopter üretiyoruz algısı var. Bunun sözleşmesinin imzalanması aşamasına geldiğimizde bazı pürüzler çıktı, bazı kısıtlar konulmaya kalkıldı. Bunu aştık, sözleşme imza aşamasına geldiğimizde arkadaşlar ‘bir tören yapalım’ dedi. Ama ben zaten duyulan, bilinen ve bu göreve gelmeden çok önce olmuş diye gördüğüm bir proje. Bizim ürüne ihtiyacımız var, ürün çıktığında çok daha büyük bir tören yaparız. Artık halkımız ve yöneticilerimiz alanda ürün görmek istiyor” diye cevap verdi. Demir, yapılan anlaşma gereği Skorsky ve Kara Şahin’lerin üçüncü ülkelere satılamayacağını, Skorsky’nin teknoloji transferine izin vermediğini, bu nedenle sorunlar yaşandığını, ancak karşılıklı anlayışla bu sorunun aşıldığını sözlerine ekledi.
İLK ÖZGÜN HELİKOPTER 2 BUÇUK YIL SONRA
Savunma Sanayii Müsteşarı İsmail Demir, “Tamamen Kendi Yerli Helikopterlerimizi Üretebilecek konuma gelebilecek miyiz” şeklinde yöneltilen soruya, şöyle cevap verdi: “Genel maksatlı helikopterlerin imzalanmasından daha önce ATAK Helikopterinin edinilen tecrübeye dayanarak bir özgün helikopter geliştirme projesi başlatılmıştı. O proje bütün hızıyla devam ediyor. Bu projede 5 yıl gibi bir sözümüz var ve bu yaklaşık 2 buçuk yıl önce verilmiş bir söz. Arkadaşlarımız bütün güçleriyle çalışıyor. Genel maksat helikopterinin gittiği yoldan bağımsız olarak da biz zaten bir özgün helikopter geliştirme projesi devam ettiriyoruz, inşallah 2 buçuk sene sonra bunu da göreceğiz. İlk helikopter çıktığında motoru yerli üretim olmayacak ama yerli motor geliştirme çalışmalarımız devam ediyor. Yerli motor çıktığında helikopterlerimizin de motoru yerli olacak.”
F-38’LER 2018’DEN SONRA GELECEK
Demir, 8 ülkenin işbirliğiyle yapılacak F-38 savaş uçağıyla ilgili de bilgiler verdi. İlk uçağın 2018-2019 bandında geleceğini kaydeden Demir, “Bu projede ortak ülkelerden birisiyiz. Ortak ülke olarak bu uçağın belli kısımlarının üretimi bize verilmiş durumda. Şuanda bu uçakların orta gövdelerini biz üretiyoruz. Motorunun bazı parçalarını biz üretiyoruz. Uçakların motorlarının bakım, onarım, montaj kısımlarıyla ilgili ABD dışındaki ilk merkezin Türkiye’de kurulması kararı verildi. Uçağın belli alt sistemlerinde de Türkiye’deki firmaların yüklenici olmalarıyla ilgili çalışmalarımız devam ediyor” ifadelerini kullandı.
“YERLİ SAVAŞ UÇAĞI, F-16’LARIN YERİNİ ALACAK”
Yerli savaş uçağı projesinin de iddialı projelerden biri olduğunu dile getiren Demir, bunun kolay bir proje olmadığını, dünyanın en modern savaş uçaklarından bir tanesini üretmek istediklerini vurguladı. Bu anlamda gerekli çalışmaların başlatıldığının altını çizen Demir, “2 yıl kadar önce bu projenin kavramsal tasarım süreci tamamlanmış, kavramsal tasarımda birkaç model çıkmıştı. Biz kaldığımız yerden başladık ve bir program yönetim ofisi kuraraktan, bu ofis çerçevesinde üretim çalışmalarımıza başladık. Ana yüklenici olarak TUSAŞ seçildi, ancak program yönetim ofisi bütün programı yönetmekle sorumlu. Bu arada süreci daha hızlı tamamlama adına da bir yabancı teknik destek sağlayıcı arama sürecimiz oldu. Şuanda ilk aşama olarak İngilizlerle bir ön çalışma yapıyoruz. 3 ülke buraya teklif vermişti, en iyi teklif veren ülkeyle başlandı. Bir müddet sonra en iyi desteği verecek ülke veya şirketle bir destek anlaşması da imzalanıp bu süreç devam ettirilecek. Bu sürecin aşamaları olacak. İlk aşamada bir ön dizayn safhası tamamlanacak. Uzun vadede F-16’ların yerine geçecek bir uçak arıyoruz, hedef de 2030’lar.
Yüzde 100 yerli tabirine maksatlı ya da maksatsız vurgu yapılabiliyor. Biz uçağın tabi ki belli unsurlarını ilk aşamada dışarıdan temin edeceğiz. Bu süreci hızlı geçmek istiyorsanız başka yolu yok. Bu dışarıdan alınabilecek unsurların geliştirilmeyeceği anlamına gelmiyor. Belki ABD de dahil, dünyada hiçbir ülke kendi silah sistemlerinde, savunma sistemlerinde kullandıkları her şeyin yüzde 100 yerli olması, bütün teknolojilerin geliştirilmesi gibi bir çabaya girme lüksüne sahip değil. Dolayısıyla belli teknolojileri seçmek gerekiyor. Bizim şuanda hedef seçtiğimiz alanlardan birisi de bu savaş uçağı alanı” diye konuştu.
“MİLGEM’İN YENİLERİ GELİYOR”
Demir, Türkiye’nin gemicilik sektöründe dünyada adından söz edilen bir ülke haline geldiğini söyledi. Bu alandaki projelerle ilgili bilgiler veren Demir, “Gemicilik sektöründe kamuoyunda en çok bilinen firkateyn MİLGEM. MİLGEM’in yenileri geliyor. İlk 4’ünün sözleşmeleri imzalandı, 3’üncü denize indirilmek üzere, 4’üncü geliyor ama bunlardan daha yeni nesil diyeceğimiz 4 tane daha MİLGEM’in geleceğini söyleyeyim. Onlar daha gelişmiş, biraz daha büyük, daha yeni MİLGEM’ler olacak. Öte yandan özel sektör gemicilik alanında oldukça aktif. Çeşitli gemilerimiz var; mesela uçak gemisi dediğimiz gemi bizim dilimizde havuzlu çıkartma gemisi olarak da geçiyor. Uçak helikopterler görünebilir ama aslında gövdesinde bir havuz sistemi var. Oldukça büyük, komplike bir gemi.
Bu da Türkiye’nin gücünü artıracak bir gemi. Bunun yanında bizim Sismik Araştırma Gemimiz var. Bu hem ekonomik anlamda, hem de çeşitli yer altı araştırmaları anlamında önemli. Arama kurtarma gemilerimiz var, denizaltı kurtarma gemilerimiz var. Zırhlı araçlar taşıyan, çıkartmalarda kullanılan gemilerimiz var. Türkiye gemicilik alanında dünyada bilinir hale geldi. Bizim çeşitli ihracat faaliyetlerimizde, en başta pazarlama yaptığımız unsurlardan biri de gemilerimiz” şeklinde konuştu.
YENİ TİP DENİZALTILAR TÜRKİYE’DE ÜRETİLECEK
Yeni Tip Denizaltıların inşasına başlandığını kaydeden Demir, denizaltı dizaynının Alman bir firmaya ait olduğunu, ancak bütün inşa faaliyetlerinin Türkiye’de olacağını vurguladı. Demir, bu çalışmalar sayesinde 1 nesil sonra Türkiye’nin yerli denizaltı üretebiliyor olacağını belirtti.
“TEKNOLOJİ ANLAMINDA ÇEŞİTLİ DESTEKLER ALAN BİR TERÖR ÖRGÜTÜYLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Bölücü terör örgütü üyelerinin, son dönemlerde terör eylemlerinde kullandığı el yapımı patlayıcılara karşı alınacak tedbirlerle ilgili, çeşitli kurum ve kuruluşlardan uzman kişilerin çalışmalar yaptığını dile getiren Demir, şunları ifade etti: “Burada bir çalışma grubu sürekli olarak kafa yoruyor. Bu da bir teknoloji-tuzaklama yarışı diyebiliriz. Sizin geliştirdiğini bir önleme yöntemine karşı başka bir yöntem devreye sokulabiliyor. Burada da oldukça karmaşık yöntemler ortaya çıkabiliyor. Karşımızda tek başına bir terör örgütü yok. Teknoloji anlamında da, silah anlamında da çeşitli destekler alan bir örgütle karşı karşıyayız. Bu bakımdan bulduğunuz tedbirlere karşı tedbirler de gerçekleştiriliyor.
Bu birkaç aşamalı bir tespit. Bu el yapımı patlayıcının nerede olduğunu tespit için yapılan bir çalışma. Bu çeşitli kimyasal detektörler, XR detektörleri gibi çalışmalar var. Bunların da kabiliyetlerinin sürekli geliştirilmesi gerekiyor. Kablo sistemlerinin tespitiyle ilgili çalışmamız var. Elektronik sistemler varsa, bunların belli sinyaller gönderilerek yakılmasıyla ilgili çalışmalar var. Bu konuda çeşitli kurum ve kuruluşlardaki arkadaşlar birlikte kafa yoruyor, tedbirler bulmaya çalışıyor. Alanda uygulanan bir dizi tespitler var.”
“ZIRHLI PERSONEL TAŞIYICILAR KONUSUNDA ÜLKE OLARAK İYİ DURUMDAYIZ”
Zırhlı personel taşıyıcılar konusunda Türkiye’nin iyi durumda olduğunu söyleyen Demir, “Gerek mayına dayanıklılık anlamında, gerekse çeşitli zırhlama, ateş kabiliyeti ve görüntüleme kabiliyeti anlamında bir dizi ürün sahaya verilmeye devam ediliyor. Tabi bunlar çeşit çeşit, sınıf sınıf. Bir kısmında çeviklik istiyorsunuz, bir kısmından çok dar alanlara girmesini istiyorsunuz, bir kısmından da patlayıcıya dayanıklılık istiyorsunuz. Hepsini bir araca yüklediğinizde çevikliğini kaybediyor. Alanda çeşitli kabiliyetlere sahip bir dizi araç göreceğiz ve bu süreç devam ediyor. Alana verdiğimiz bir dizi araç var. Arakası devam ediyor. Üretimler devam ediyor. Türkiye’de bilinen 4 tane firmamız var bu konuda faaliyet gösteren. Bu firmamızın hepsinden, onların kabiliyetli olduğu alanlarda temin yapılıyor. Aracı iyice patlayıcıya dayanıklı hale getireyim derken, hareket etmesi çok zor olan bir araca doğru gidiyorsunuz. O anlamda araçları patlayıcı tespit edebilen sistemlerle donatmak da dahil bir çalışma var. Hem patlayıcıyı tespit etme kabiliyetine sahip olsun, hem de gerekirse bir robotik seri imha etme kabiliyetine sahip olsun gibi unsurlarla donatılması. Çünkü diğer türlü araçlar ağırlaştıkça operasyon kabiliyetiniz azalmaya başlıyor” ifadelerini kullandı.
“ALTAY TANKLARININ SERİ ÜRETİMİYLE İLGİLİ GELİŞTİRME TEKLİFİ ALDIK”
Savunma Sanayii Müsteşarı İsmail Demir, Altay Tanklarıyla ilgili şu bilgileri verdi: “Altay Tankları’nın seri üretimiyle ilgili geliştirme teklifi aldık, onun değerlendirmesi devam ediyor. Değerlendirme neticesine göre bir karar vereceğiz. Başarılı bir sistem çıktı ortaya. Her tank bire bir karşılaştırılabilir değil. Burada sadece belirli parametreler var, tankın bunları gerçekleştirip, gerçekleştiremediği önemli. Testler neticesinde belli parametreler alındı, şuanda kalifikasyon testlerine başlayacağız. Bu aslında kendi rayında ve takviminde gidiyor. Burada alınan neticeler, seri üretime geçtiğimiz zamanki parametreleri de belirleyecek. Bu test çalışmaları ve Silahlı Kuvvetler’in koyduğu şartlarla ilgili karşılaştırmalar yapılacak.”
"ATAK AŞAMA AŞAMA GELİŞTİRİLİYOR"
ATAK Helikopteri’nin aşama aşama üretildiği, her aşamada helikoptere yeni sistemler eklendiği bilgisini veren Demir, “İlk dahil olan bir grup var, ondan sonra her ATAK’ta belirli unsurlar geliştiriliyor. Bizim planladığımız, entegre etmeyi istediğimiz bir dizi sistem var. Bunlar aşama aşama olacağı için, her grupta 1 sistem entegre edilip konuluyor. Belki sona doğru gelindiğinde, bu planladığmız sistemlerin hepsine sahip bir ATAK göreceğiz. Yine başa dönüp, bunlara sahip olmayan atakları da bu özelliklerle donatacağız” diye konuştu.
“BİZ HER BAKIMDAN ‘ATAK’ DERİZ”
Program sunucusu Batuhan Yaşar’ın “ATAK mı, Kobra mı” sorusuna cevap veren Demir, “Biz her bakımdan ATAK deriz. ATAK’ın bir artısı da her başınız ağrıdığında kullanıcıya müdahil olabileceğiniz, sistemini kendiniz belirleyebileceğiniz bir helikopter” değerlendirmesinde bulundu.
dikGAZETE.com