Ülkenin muhtelif bölgelerindeki projelerin açılış törenine video konferans yöntemiyle katılan İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, konuşmasında nükleer anlaşma ve yaptırımlarla ilgili de değerlendirmede bulundu.
İran ile ABD arasında hangi ülkenin ilk adımı atması gerektiğiyle ilgili tartışmalara değinen Ruhani, "İran tek başına bir yıl boyunca nükleer anlaşmanın yükünü sırtladı. Bugün nükleer anlaşma çerçevesindeki görevleri yerine getirme sırası 5+1 ülkelerindedir.
Bilmeliler ki geciktirilen her gün onların zararınadır." dedi.
Ruhani, "Şimdi de bugün ve yarın diyorlar, verilen mesajlara bakıldığında ABD'nin yeni yönetimi de İran gerçeğinden uzak olduğunu gösteriyor." ifadelerini kullandı.
Yaptırımlara rağmen hükümetin görev süresinin sonuna kadar açılışlara devam edeceklerini belirten Ruhani, bunun da yaptırımların "başarısızlığının göstergesi" olduğunu savundu.
Nükleer anlaşma ve sonrasındaki gelişmeler
İran ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin daimi üyeleri ABD, Rusya Çin, İngiltere ve Fransa ile Almanya (5+1) arasında 2015'te Tahran'ın nükleer faaliyetlerinin düzenlendiği ve denetim altına alındığı bir anlaşma imzalanmıştı.
Donald Trump'ın başkanlığı döneminde Washington, 8 Mayıs 2018'de anlaşmadan tek taraflı çekilerek İran'a yeniden yaptırım uygulamaya başlamıştı.
Yaptırımlara karşılık 8 Mayıs 2019'da kademeli olarak anlaşmadaki taahhütlerini durdurmaya başlayan İran, 5 Ocak 2020'de anlaşmadaki taahhütlerini tamamen durdurmuş ve yüksek düzeyde uranyum zenginleştirme işlemi dahil bir dizi adım atmıştı.
ABD'de göreve gelen Joe Biden yönetimi, Trump'ın aksine İran ile diplomasiyi tercih edeceğini ve Tahran'ın anlaşmadaki taahhütlerini yerine getirmesi halinde anlaşmaya geri döneceklerini duyurmuştu. İran ise anlaşmadan çekilen taraf olarak öncelikle ABD'nin anlaşmaya dönmesini ve yaptırımlarını kaldırmasını istiyor.
Bir süredir cuntaya karşı geçici sivil hükümet ve etnik silahlı grupların yardımıyla federal ordu kurmaya çalışan CRPH, sosyal medyada yaptığı açıklamada, kendi hazırladıkları Geçici Anayasa Anlaşması'nı yayımladı.
CRPH, demokratik yollarla seçilmiş milletvekilleri tarafından hazırlanan yeni anayasa ışığında geçici sivil hükümeti kurma çalışmalarına başladıklarını ifade etti.
Açıklamanın ardından darbe karşıtı halk, Yangon ve Mandalay'da 2008 anayasası kitapçıklarını yırtarak yakma eyleminde bulundu.
Gösterilerde halk, "Federal ordu istiyoruz" ve "Cuntaya hayır" pankartlarıyla slogan attı.
Sosyal medyada da çok sayıda darbe karşıtı vatandaş ve aktivist, CRPH'nin yeni anayasasına destek mesajları yazdı.
Protestolarda ölenlerin sayısı 536'ya yükseldi
Öte yandan Myanmar'da 6 Şubat'tan bu yana süren darbe karşıtı protestolara güvenlik güçlerinin silahlı müdahalesi sonucu ölenlerin sayısı 536 oldu.
Siyasi Tutuklulara Yardım Kuruluşundan (AAPP) yapılan açıklamaya göre son 24 saatte 15 can kaybının daha doğrulanırken toplam ölü sayısı 536 olarak güncellendi.
Açıklamada 2 bin 729 kişinin gözaltında olduğu ve 120 kişi hakkında gözaltı kararının bulunduğu ifade edildi.
Myanmar'daki askeri darbe
Myanmar ordusu, 8 Kasım 2020 seçimlerinde hile yapıldığı iddialarının ortaya atılması ve ülkede siyasi gerilimin yükselmesinin ardından 1 Şubat'ta yönetime el koymuştu.
Ordu, ülkenin fiili lideri ve Dışişleri Bakanı Aung San Suu Çii başta olmak üzere, pek çok yetkiliyi ve iktidar partisi yöneticisini gözaltına almış ve bir yıllığına olağanüstü hal ilan etmişti.
Myanmarlılar 6 Şubat'ta demokrasiye dönüş talebiyle gösterilere başlamıştı.
Güvenlik güçlerinin silahlı müdahalelerinde 536 gösterici hayatını kaybetti.
Ülkede geniş katılımlı gösteriler sürerken gözaltındaki üst düzey hükümet yetkililerinin askeri mahkemede yargılanmalarına devam ediliyor.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com