İSTANBUL
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, Batı'nın Arap Baharı konsundaki tavrına ilişkin, "Uluslararası sistem, buna hoşgörü gösterecek bir pozisyonda değildi. Arap Baharı'nın vaat ettiklerinden bahsediyorum. Çok kısa süre zaman sonra temel paydaşlar şunu fark etti. Bunun devam etmesine izin verirlerse ve Arap Baharı hareketinin başarılı olmasına izin verirlerse o zaman bütün dinamikleri ve ilkeleri değiştireceğini fark ettiler." dedi.
Kalın, Conrad Hotel'de düzenlenen ve Anadolu Ajansı'nın (AA) global iletişim ortağı olduğu TRT World Forum'un "Orta Doğu'da Son Gelişmeler ve Yaklaşan Tehlikeler" başlıklı oturumunda konuştu.
Forumun düzenlenmesinden dolayı TRT World'ü tebrik eden Kalın, burada bazı görüşlerin netleşeceğini söyledi.
Kalın, açıklık ve berraklığın her konuda önemli olduğuna işaret ederek, habercilik politikasından dolayı TRT World'ü takdir etti.
Yaşanılan çağda insan hayatının istatistiklerden ibaret olarak görüldüğünü aktaran Kalın, "İnsan ölümleri sadece rakamlarla ifade ediliyor. Gerçek hayatlar sadece görüntüler ve semboller haline geldi. Biz artık gerçekle olan bağımızı kaybetmeye başlıyoruz. İnsani krizler, çatışmalar, tüm dünyadaki pek çok kişi için sadece ekranlardaki görüntüden ibaret. O zorlukları ve krizleri yaşayanlar, o ölümleri ve yıkımları yaşayan insanlar açısından bakılınca medyanın bu haberleri veriş şeklinin gerçeği yansıtmadığını düşünüyorum. Oradaki acı, üzüntü ve krizleri yansıtmadığını düşünüyorum." diye konuştu.
Kalın, bu konuda mülteci krizinin en önemli örneklerden biri olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
"İnsanlık, rasyonellik ve mantık çağında yaşıyoruz. İnsanlık onuru belki de modern dünyanın en önemli kelimelerinden biri olmalı. Modern dünyaya ve devletlere bakıldığında bu mülteci kriziyle nasıl ilgileniyorlar? Kendi kapılarına vardığında ilgilenmeye başlıyorlar. Diğer devletlere ve Türkiye'ye de 'Siz bizim kapılarımızdan, sokaklarımızdan bu insanları uzak tuttuğunuz sürece hiç sıkıntı değil. Alın siz uğraşın. Bizden uzak olsun.' diyorlar. İşin gerçeği bu. Sorunlar birbiriyle o kadar bağlı ki... Suriye'deki savaş, Irak'taki çatışma her şeyi etkiliyor. Orta Doğu'da çalkantılar her şeyi etkiliyor. Küresel politikaları etkiliyor. Bu nedenle hiçbir ulusun hiçbir aktörün 'Ben bunlardan ariyim.' demesine imkan yok. Bu ikiyüzlülük ve çifte standartlar terörizmde de var. Biz yıllardır bunlarla uğraşıyoruz. PKK terörizmiyle yıllardır mücadele ediyoruz. PKK, Avrupa'da Birleşmiş Milletler'de ve başka yerlerde terör örgütü olarak listeleniyor ama uygulamada bakınca sanki terör örgütleri listesinde değilmiş gibi. Özgürlük hareketiymiş gibi addediliyor. Almanya'da çok yakın dönemde 20-25 yerde gösteriler yaptılar. Açık PKK bayraklarıyla liderlerinin resimleriyle pek çok Alman kentinde gördük PKK'ya izin verildiğini."
PKK'nın propaganda yapmasına, örgüte üye katmasına ve para toplamasına izin verildiğini belirten Kalın, bu insanların daha sonra terörist olarak Türkiye'ye geldiğini söyledi.
İbrahim Kalın, Avrupa'daki herhangi bir ülkenin DEAŞ ya da El-Kaide için bu özgürlüğü verip vermeyeceğini sorarak, PKK'nın sadece Türkiye'ye saldırmasının Avrupalılarca sorun olarak görülmediğini kaydetti.
Batılı ülkelere yapılan saldırıların küresel bir sorun olarak değerlendirildiğine vurgu yapan Kalın, "Bu olayın ne kadar çetrefilli olduğunu anlamalıyız. Ahlaki olarak bir açıklık olması gerekiyor." dedi.
"Arap Baharı'ndaki fikirler yok olmadı"Arap Baharı'nı değerlendiren Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, şunları söyledi:
"Nahda Hareketi Kurucusu Raşid Gannuşi'nin de söylediği gibi kendisi de temel aktörlerinden birisiydi bu hareketin. Hem düşünce hem de eylem adamı olarak çok önemli bir kişi. Kendisini çok uzun zamandır takdir ederiz. Kendisi Müslüman dünyasına ve Batı dünyasına ulaştı. Gannuşi gibi liderlere ihtiyacımız var. Adalet, eşitlik, özgürlük ve insana yakışır bir hayat talep etmek herkes için bir felaketle sonuçlandı. Neden? Uluslararası sistem, buna hoşgörü gösterecek bir pozisyonda değildi. Arap Baharı'nın vaat ettiklerinden bahsediyorum. Çok kısa süre zaman sonra temel paydaşlar şunu fark etti. Bunun devam etmesine izin verirlerse ve Arap Baharı hareketinin başarılı olmasına izin verirlerse o zaman bütün dinamikleri ve ilkeleri değiştireceğini fark ettiler. Şu anda yaşadığımız düzende. O yüzden bunu fark ettiklerinde durdular ve tam tersine çalışıyorlar. Bu, orada ilham veren fikirlerin yok olup gittiği anlamına gelmiyor. Bu fikirler hala burada. Kendileri tekrar ifade etmek için doğru zamanı bekliyorlar. Şiddet içermeyen ve demokratik şekilde ifade edebilmek için."
"Sözde demokrasi bekçileri değişimi kabullenemedi"Mısır'da Muhammed Mursi'ye ve demokratikleşmeye karşı Batı'nın takındığı tavrı eleştiren Kalın, "Batı'daki sözde demokrasi bekçilerinin hepsi ya destek verdiler ya da alkış verdiler. 'İstikrar ve güvenlik Mısır gibi ülkelerde değişimden daha önemlidir.' dediler. Biz bunu gördük. Başka ülkelerde de gördük." dedi.
Kalın, Batı'nın söz konusu tavrının Filistin'de 2006'da yapılan seçimlerde de aynı olduğunu anımsatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Herkes seçim olması konusunda hemfikirdi. Filistinliler adil ve özgür bir seçim yaptılar. Demokratik bir seçim oldu ve Hamas kazandı. Hemen söylemi değiştirmeye başladılar. Çünkü Hamas'ın başa geçmesine izin veremezlerdi. Batı Şeria'da ve Gazze'de seçilmişti Hamas. Hükümete geçmesine izin vermediler. Böylece Filistin realitesi ikiye ayrıldı. Coğrafi bölünme ciddi bir siyasi bölünme haline geldi. 11 yıl kaybettik. Nihayet pek çok aktörün çabaları sayesinde Filistinliler ulusal uzlaşmada mutabık kalabildiler. Umut ediyorum ki seçim yapılacak. Bizim çağrımız İsrail dahil bütün uluslararası aktörler bu sürecin başarılı olması için çalışmalı. Hiç kimse bunu sabote etmemeli. Bu bölgedeki bütün ülkelerin çıkarına."
Muhabir: Sefa Mutlu, Halil İbrahim Başer
dikGAZETE.com