LONDRA (AA) - İngiliz hükümeti bir yandan Avrupa Birliğinden (AB) çıkış müzakerelerini yürütürken, diğer yandan ABD ile serbest ticaret anlaşmasına zemin hazırlayacak temel konular üzerinde uzlaşmayı hedefliyor.
İngiltere’de AB’den çıkışla birlikte ortak pazarda da çıkılması yönünde ortaya koyduğu irade, Brüksel cephesinden olumlu yanıt bulmuyor. İngiltere’nin Birlikten çıkarken ortak pazara mevcut şartlarla erişimin devam etmesinin mümkün olmadığı görüşü birlik içerisinde giderek güçleniyor. Bu durumda İngiltere’nin ortak pazara erişimi için yıllık bir ücret ödemesinin gerekebileceği dile getiriliyor. İngiliz hükümeti içerisinde mal ve hizmetlerin Avrupa pazarına erişiminin kesilmesindense bu fikire sıcak bakan isimler de var. İngiltere’nin belirsizliklerin yoğun olduğu mevcut dönemde önem verdiği bir diğer önemli konu ise diğer ülkelerle serbest ticaret anlaşmalarına zemin hazırlayacak görüşmelerin bir an önce yapılması.
İngiltere’nin AB’den resmen çıkış yapmadan diğer ülkelerle serbest ticaret anlaşması imzalaması mümkün olmasa da temel prensiplerde şimdiden uzlaşmanın ileride müzakere sürecini hızlandırabileceği düşünülüyor.
İngiltere’de haziran ayında yapılan genel seçimde İngiltere Başbakanı Theresa May’in parlamentoda çoğunluğu kaybetmesinin ardından Kuzey İrlanda partisi aşırı sağcı Demokratik Birlik Partisi'nin (DUP) desteğine ihtiyaç duyması, propaganda döneminde “güçlü ve istikrarlı” sloganın tam tersi bir görünüm sergilemesine neden oldu. İngiliz hükümetinin mart ayında Birlikten çıkış sürecini resmen başlatacak olan 50. maddeyi yürürlüğe sokmasına rağmen, aradan geçen beş ay içerisinde müzakerelerde hiçbir konuda uzlaşma sağlanamadı.
İngiltere ABD ile prensip müzakereleri yapıyorİngiltere iki yıllık sürecin sonunda 2019 yılının mart ayında AB vatandaşlarının serbest dolaşımını sonlandırmayı planlıyor.
Öte yandan İngiltere ve AB’nin birbirlerinin pazarlarına hangi şartlarla erişeceği, mal ve hizmetlerin ticaretinin nasıl sağlanacağı halen belirsizliğini koruyor. Bu yüzden de özellikle Londra’daki uluslararası finans ve sigorta şirketleri hizmetlerini kesintisiz sürdürebilmek için “acil eylem planlarını” devreye sokarak Avrupa operasyonlarını alternatif AB şehirlerine taşıyor.
Tüm bu gelişmeler yaşanırken, İngiltere diğer ülkelerle olan ticari ilişkilerini güçlendirerek, ileride yapılacak serbest ticaret anlaşmalarının zemini hazırlamaya çalışıyor.
Bu bağlamda İngiltere’nin Uluslararası Ticaret Bakanı Liam Fox geçen ay ABD’li mevkidaşı Robert Lighthizer ile görüşmelerde bulunmak üzeren Washington’a iki günlük bir ziyaret gerçekleştirdi. Görüşmelerini niteliğine ilişkin İngiliz yayın kurumu BBC’ye değerlendirmede bulunan Fox, “Birleşik Krallık ve ABD arasındaki yatırım ve ticaret çalışma grubu her iki tarafın meselelerini ele alıp, birlikte çalışabileceğimiz, ticaret ve yatırım bağlarımızı güçlendirebileceğimiz alanları belirleyecek.” değerlendirmesini yaptı.
Bu da iki ülke arasında üyelikten ayrılmadan AB yasaları nedeniyle resmi olarak serbest ticaret anlaşması imzalama imkanı olmamasına rağmen, karşılıklı çalışma grupları yoluyla İngiltere ve ABD’nin şimdiden temel prensipleri görüştüğünü gösteriyor.
Resmi rakamlara göre İngiltere ve ABD arasındaki karşılıklı ticaret hacmi yıllık 200 milyar ABD dolarının üzerinde seyrediyor. ABD’nin 2015 yılında İngiltere’ye mal ve hizmet ihracatı bir önceki yıla kıyasla yüzde 4 artarak 123,5 milyar dolara ulaşmış durumda. İngiliz yayın kurumu BBC’ye göre her iki ülkenin bir diğer ülkedeki toplam yatırımlarının hacmi ise yaklaşık 1 trilyon ABD doları seviyesinde.
Trump İngiltere ile serbest ticaret anlaşmasını destekliyorABD Başkanı Donald Trump da iki ülke arasında serbest ticaret anlaşmasının imzalanması fikrine sıcak bakıyor. Haziran ayında Almanya’nın Hamburg kentinde düzenlenen G-20 zirvesinde konuşan Trump konuya ilişkin olarak, “Bizim ülkelerimizden birbirine daha yakın olan başka bir ülke büyük ihtimalle mevcut değildir. Serbest ticaret anlaşması üzerinde çalışıyoruz. Bu çok büyük bir anlaşma. Her iki ülke için de muhteşem. Bunu çok hızlı bir şekilde halledeceğimizi düşünüyorum.” yorumunu yaptı.
Öte yandan iş dünyası, İngiltere’nin henüz Avrupa pazarına erişimi garantilemeden ABD ile görüşmelere başlamasından çok da umutlu görünmüyor. Örneğin İngiltere’nin en büyük iş dünyası temsilci kuruluşu Britanya Ticaret Odaları Birliğinin (BCC) Genel Direktörü Adam Marshall ABD’nin bu tip müzakerelerde son derece deneyimli olduğunu belirterek, “Yaklaşık 40 yıl boyunca AB üzerinden ABD ile iş yaptıktan sonra şimdi yeniden başa dönüyoruz.” ifadesini kullandı.
İş dünyası temsilcileri arasında İngiltere’nin bir yandan AB ile çıkış ve yeni bir serbest ticaret anlaşmasını müzakere ederken, diğer yandan diğer ülkelerle de yoğun müzakerelere girerek, enerji kaybetmesinden yorgun düşüp masada istediğini alamamasından endişe ediliyor.